Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2000 00:00
Taner BATURLARKanarya neden uçtu?ESKİ günleri hatırlıyorum... KSK'nin bütün antrenmanlarında her gazeteden mutlaka muhabir olurdu. Karşıyaka haberleri manşetleri süsler, tatlı bir rekabet yaşanır,
haber atlamamak için herkes birbiriyle yarışırdı. Şimdi bakıyorum. Gazetelerde KSK haberleri giderek küçülüyor. (Kriz zamanları hariç) Hiç kimse de bundan rahatsızlık duymuyor.Geçen sezon Göztepe'de yaşadığımız sıkıntıyı, arkadaşlarımız şimdi KSK'de çekiyor... Başkan Seyhan Evlioğlu telefonlara çıkmıyor. Genel Kaptan Mustafa Başman'a ulaşmak imkansız gibi. Rıza Tuyuran da geçen hafta (salıdan cumartesiye kadar) basın mensuplarının tesislere girmesini yasakladı. Oysa, daha bir hafta önce Onur Kurulu Başkanı Özer Kırca, ‘‘Basınla diyaloğumuzu güçlendirmek zorundayız’’ mesajını vermişti.Selçuk Yaşar kulüpten desteğini çekti, eski başkanlar kulüpte toplandı, KSK muhabirleri, ‘‘Acaba tesislere gitsek bizi içeri alırlar mı?’’ soruna cevap bulabilmek için kıvrandı, durdu.Mustafa Kanarya, hemen Çiğli'nin yolunu tuttu. Gitti, ama kapı duvar. Görevliler de, Tesis Müdürü Hakan Akça da, ‘‘İçeri girmek yasak’’ diye tutturdu. Özer Kırca'nın telefonundan (!) Başkan Seyhan Evlioğlu'na ulaşıp, hayati bir toplantıyı basının izlemesi gerektiğini hatırlattıktan sonra izin koparabildik.Kanarya'nın yanı sıra Kanal 1 muhabiri Hakan Haseltürk de tesisteydi. Genel Kaptan Mustafa Başman'ın, kendisini arayan Egeli Sabah muhabiri Oğuz Yörük'le yaptığı konuşma basının çektiği sıkıntının aynası:M.B: ‘‘Toplantıya neden gelmedin!’’O.Y: ‘‘Tesislere girmek yasak değil mi?’’M.B: ‘‘Mustafa Kanarya ile Hakan Hasertürk burada.’’O.Y: ‘‘Peki, ama içeri nasıl girdiler?’’M.B: ‘‘Kanarya tellerin üzerinden uçtu, Hakan da (lakabı insan yiyen) kapıları ve nöbetçiyi yedi!’’Sitemim, her fırsatta basına çatmayı alışkanlık haline getiren bütün yöneticilere... Sadece işimizi yapmaya çalışıyoruz, ama ‘‘çuvaldız’’ hep bize batıyor. İğneyi biraz da kendinize batırmanın zamanı gelmedi mi?NOSTALJİDAMARLARINI kesseniz, sarı-lacivert ve kırmızı-beyaz akar... F.Bahçe'de bir dönem yöneticilik bile yapmasına rağmen, yaşadığı kentin takımı da onunla özdeşleşmiş durumda. 1.Lig'de aynı sezonda bir kulüpte başkan, diğerinde ise yöneticilik yaparak tarihe geçti. Bir ipucu daha. 3.Lig'den 1.Lig'e kadar tırmanan takımı, şimdi 2.Lig'de şampiyonluk kovalıyor. Hala tanıyamadınız mı? Belki de sizi saçları aldattı. Bahsettiğim kişi Dardanel Başkanı Niyazi Önen'den başkası değil.İçimizdeki İrlandalılarASLINDA biraz bayatladı... Ama yine de yazacağım... Erdem Yücel, Göztepe'nin eski yöneticilerinden. Göztepe'nin 3.Lig'in kenarından döndüğü sezon, ‘‘Bu strese dayanamam’’ dedi, jübilesini yaptı. Maçlara bile gitmemeye başladı. Göztepe-KSK derbisi öncesi kanı kaynamaya başladı. İrlandalı misafirleri James Clements ile oğlu Steven'ı da alıp,
Atatürk Stadı'na götürdü. Tribünlerdeki atmosfere hayran kalan Clements'ler, ülkelerine mutlu döndü. Yücel, Göztepe-Aydın derbisinde bu olayı anlatırken espri yapmayı ihmal etmiyordu: ‘‘İyi ki Mustafa Denizli, İzmir'e gelmedi. Yoksa yine, (İçimizde İrlandalılar var) diye söylenip, dururdu’’Tel örgü şartGÖZTEPE A.Ş Başkanı Hamdi Türkmen'in, ‘‘İzmir'de de tel örgüler kaldırılsın’’ önerisi uzun süre kamuoyunda tartışıldı. Kimi, ‘‘İzmirli futbolseverler, Denizli ve Antalyalı seyircilerden daha mı az medeni?’’ diye hayıflandı, kimi de kesinlikle karşı çıktı...İşin garibi ne biliyor musunuz? ‘‘Tel örgüler kaldırılsın’’ görüşüne destek veren, taraftarlarını, ‘‘Küfretmeyin!’’ diye uyaran KSK ve İzmirsporlu yöneticiler, cumartesi günü şeref tribününü arenaya çevirdi. Maç, TRT 2'den naklen yayınlandığı için bütün Türkiye, İzmir'deki rezilliğe şahit oldu.Süleyman Alasya, ne güzel yazdı: ‘‘Acaba şeref tribününü tel örgüyle mi ayırsak!’’BİR SOLUKTAYAKUP SERTKAYADoğum tarihi, yeri:23 Eylül 1978, BulgaristanBoy, kilo:1.75 cm, 69Kulübü: AltayOynadığı takımlar:Altay altyapıKaç kez milli oldu:OlmadıÖğrenim durumu:Lise mezunuMedeni durumu: BekarFobileri: Ailesini kaybetmekHobileri: Sinemaya gitmek, müzik dinlemek, araba kullanmakParfümü: KenzoArabası: PoloBeğendiği sanatçılar:Nilüfer, Hakan PekerHangi takımı tutuyor:AltayÖrnek aldığı futbolcu:Okan (
Galatasaray)Futbolcu olmasaydıne olmak isterdi:Öğretmenİyi ve kötü haberİKİ papaz futbola sevdalıydı... Bir gün aralarında konuşurken, ‘‘Acaba öbür tarafta da futbol var mı?’’ diye merak ettiler. İncil'de de böyle bir bilgi yoktu. Aralarında anlaştılar. Kim önce ölürse, diğerine bu konuda bilgi verecekti. Papazlardan biri birkaç yıl sonra öldü, diğeri merakla beklemeye başladı. Aradan aylar geçti. Diğer papaz tam umudunu kesmeye başlamışken, arkadaşından haber geldi:‘‘Sana bir iyi, bir kötü haberim var’’ diye fısıldadı. Önce iyi haber: ‘‘Cennette de futbol var. Cehennemle öyle iddialı maçlar oynanıyor ki, sorma... Önümüzdeki hafta final maçı var.’’Diğer papaz çok heyecanlandı. Sevinçten havalara uçtu. Sonra, ‘‘Peki ya kötü haber’’ diye sordu. Arkadaşı cevap verdi:‘‘Final maçının kadrosu açıklandı. Sen, santrfor oynuyorsun!’’Çarli’nin yedeğiÇAĞLAYAN Sueli benim çocukluk arkadaşım... Bakmayın siz şimdi ‘‘tarama özürlü’’ olduğuna... Eskiden onu, ‘‘Tarkan’’ diye çağırırdık... O kadar gür ve uzun saçları vardı ki, inanamazsınız. Sonra lakabı değişti, ‘‘Çarli’’ oldu... Şimdi Aqua Fantasy'nin basın sorumlusu.Geçtiğimiz günlerde Yalçın Menteş, Fantasy'e geldi. Çağlayan, Çarli'yi getirmediği için uzun süre sitem etti, kendi lakabının, ‘‘Çarli'nin Melekleri’’ dizisinden kaldığını ballandıra ballandıra anlattı...Yalçın Menteş bu... Durur mu? Çağlayan'ı tepeden tırnağa süzdü. ‘‘Kıl’’ konusunda Çarli'den aşağı kalmadığını görünce bombayı patlattı:‘‘Madem senin de lakabın Çarli... Benim Çarli hastalanırsa, şova birlikte çıkalım!’’
button