Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı İsmail Cem için yazdığı methiye ile Türk basınında ‘‘Yalaka mı‘‘ tartışmasını başlatan eski Kültür Bakanı Talat Sait Halman'dan yeni bir bomba. Halman, eskiden koyu bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu, ama artık Galatasaray'a geçtiğini itiraf etti.
Yıllar önce henüz 17 yaşındayken kaybettiği oğlunun acısını içinden atamayan ve ‘‘Ben aslında yaşayan ölüyüm’’ diyen Talat Halman'ın özel yaşamını da kurcaladık. İlkgençlik yıllarında ‘‘biraz ukala‘‘ olduğunu söyleyen Halman sporla da içli dışlı.
- Robert Kolej'de çılgınca futbol oynardım. Çok iyi bir kaleciydim. Dayım Nemizade Rıza, kalecisi olduğu için önceleri Fenerbahçe'liydim ama, şimdi Galatasaray taraftarıyım. Hakan Şükür'ü çok seviyorum, Hagi'ye bayılıyorum.
Peki Türkiye'deki bekarlık günleri nasıl geçiyor?..
-Yemek pişirmesini beceremem ama, yalnız kalınca çamaşırlarımı kendim yıkıyorum. Yatılı okuldan alışığım yatak yapmaya. Otellerde kaldığım zaman bile sabah kalkar kalkmaz yaptığım ilk iş otel odasındaki yatağımı düzenli bir hale getirmemktir. Aslında bakılmaya muhtaç bir insanım ama iş başa düşünce yapıyorum.
YALAKA TARTIŞMASI
İşte bu Talat bey, İsmail Cem dostuna yaptı bir ‘‘manzum şaka’’... Kimileri dedi ona ‘‘Yalaka’’.
- Yener bey, ömrüm boyunca benden kötü bir yalaka olamayacağını düşünmüşümdür. O kadar dobra dobra, açık fikirli, tok sözlü olmaya çalıştım ki. Kendi ilkelerimi korumak açısından çok dikkafalıyım. Kendi ilkelerime, vicdanıma ve ahlaki anlayışlarıma aykırı düşen hiçbir şeyi yapmam, yapmadım da. Bana rağmen bana bir şeyler yaptırılamaz. Bütün fikirlerimi tam bir açıklıkla söyledim ama, nezaketi elden bırakmadım. Bugüne kadar hiç kimseye küfür etmedim. Kime, ne için yalakalık yapacağım?..
BEN DEVLETİ KULLANMAM
Kaldı ki, ben yıllarca tek başıma kültür elçisi olarak yurtdışında, bazen kelle koltukta işimden, ailemden, özel hayatımdan feragat ederek ülkeme katkılarda bulunmaya çalıştım. 25 yılda yurt dışında 600 konferans verdim. Ne arkamda devlet desteği var, ne devlet adına yapmışım. Ben hiçbir zaman kolay işlerden hoşlanmadım, hep bir sınava girmek istedim. Birçok işlerde kendime meydan okudum. Hiçbir zaman emir kulu olmadım. Şahsım için bir kuruş devlet parası da harcamadım.
Talat Halman'la vedalaşırken gözlerinde yine o büyük acısını gördüm.
- Hayatımın en acı günü 17 yaşındaki oğlum Sait'in 24 haziran 1983'te vefat ettiği gündür. Onun ölümünü hep yaşadım, yaşıyorum. Yener bey, neşeli hatta canlı olduğuma bakmayın, bitmeyen bir matem içindeyim. Ben bir ölüyüm aslında.
Romantik milliyetçiyim
İDEOLOJİM YOK Ömrüm boyunca hiçbir siyasi ideolojiye sempatim olmadı. Hele totaliter ideolojilerin daima dışında kaldım. Amerikan kapitalizmine, Marksizme, Maoizme en ufak bir sempati duymadım. Hiçbir zaman Turancı olmadım ama, daima Orta Asya'daki Türk topluluklarının bizim için önemini, kültür bakımından hayati bağlarımızı düşündüm.
ABD'Lİ DEĞİLİM Bugüne kadar hiçbir bir partiye girmedim, ayrıca siyasete girmem için bir davet de almadım. Amerikan vatandaşlığına asla girmedim. Ben daima Türk kalmak istedim, belki de eski tarz romantik milliyetçilikten. Hiçbir zaman dilimden, dinimden ve milliyetimden vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim de.
10 BİN KİTABIM VAR Çılgınca kitap topluyorum. New York'taki evimde 10 bin kitap var..
ARABESKİ SEVMEM Klasik batı müziğini iyi bilirim, cazı da çok severim. Pop da dinlerim, ayrıca halk müziğimizin birçok örneklerine meftunum. Arabeski sevmiyorum ama, bir itirazım da yok.
ŞİİR EZBERLEYEMEM Hiçbir şeyi ezberleyememek gibi bir kusurum var. Kendi yazdığım tek bir şiiri bile ezbere bilmiyorum, bunun için utanıyorum.
KÖPEKTEN KORKARIM Çocukken kendi kurt köpeğimiz bir kaza sonucu beni göbeğimden fena halde ısırdığı için köpeklerden korkarım. Bir de yılanlardan çok hoşlanmam.
SHAKESPEARE HAYRANI Shakespeare benim çok hayran olduğum, İngilizce dilinin en büyük üstadı. Onun için çok büyük emekler vererek Shakespeare'in 154 sonesinin tamamını manzum biçimiyle vezinli, kafiyeli olarak Türkçeye çevirdim.
ABD'de hamallık yaptım
Moda 8. İlkokulu bitirdikten sonra 1943'de yatılı olarak Robert Kolej'e girdim. Harçlığım haftada 1 liraydı. Bizim sınıfta Rahmi Koç, Mahmut Tali Öngören, Mehmet Baler, Türkkaya Ataöv, Oktay Yenal vardı. Rahmi benim hayatta en çok sevdiğim en sıcak, en tatlı arkadaşlarımdan biridir. Arkadaşlarım bana bazen ‘‘ukala’’ derdi. O zamanlar birçok şeyi bildiğim iddiasındaydım, toyluğun verdiği cehaletle. Özellikle edebiyata, aruza çok meraklıydım. Bazı hocalarımız derste hata yaptıklarında ben hemen itiraz ederdim. Robert'i bitirdikten sonra babamdan kalan yetim maaşıyla geçinemediğim için kuruluş aşamasında Ünilever'e girdim. O sırada Vita ve Sana'nın ön araştırmalarını yapıyorduk. Bu arada Shakespeare ve Faulkner'den ilk çevirilerimi yapmaya başladım. Ardından Amerika'ya giderek Columbia'da öğrenime başladım. Bu arada para kazanmak için kuzenim Mahmut Öngören'le birlikte bir kurye firmasında hamallık yaptık. Sonra ben bir otelde resepsiyon katipliği buldum, haftalığı 70 dolara. Columbia'daki ikinci senemde Türkçe ve Türk edebiyatı dersleri vermeye başladım. Bu arada bir plak şirketinde saati 1 dolara katip oldum.