Güncelleme Tarihi:
Kimi onu "Küçük Fikret" diye tanır...
Kimi ise "Fiko" diye...
Ya da "Fenerbahçe tarihinin en uzun süre forma giyen oyuncusu" olarak...
Veya sarı-lacivertli forma ile 139 gol atan "Küçük Şeytan" lakabıyla...
Bir Fenerbahçe marşında geçen "Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler" isimlerinde Fikret'lerden biri de Kırcan'dır...
Fenerbahçe'nin sembol isimlerinden olan 92 yaşındaki Fikret Kırcan, şimdilerde Acıbadem Hastanesi'nde yaşam mücadelesi veriyor.
Geçtiğimiz gün evde eşiyle kahvaltı yapmak için balkonda çıkan Kırcan, bir anda rahatsızlandı. Evdeki yardımcı kız, hemen ambulans çağırdı. 10 dakika içinde gelen ambulans, Küçük Fikret'i hemen hastaneye yetiştirdi...
Şimdi Acıbadem Hastanesi'nde yoğun bakımda tutulan Fikret Kırcan'ın hayat arkadaşı Tanju Kırcan, “Fiko”nun durumunu yorgun bir ses tonuyla şöyle özetliyor:
"Fikret'in durumu çok kritik, hayata pille tutunuyor. Eğer onu çıkarırlarsa Allah korusun hayatını kaybedecek. Bu sabah doktoru ile konuştum. Benim de iznimi aldılar, Fikret'in kalbine devamlı kalacak bir pil takacaklar... Bizim şu anda sadece dualara ihtiyacımız var. Ancak Fikret'in bu derece dayanıklı olması tüm doktorları şaşırttı. Sağolsunlar vefalı dostlarımız var, bizi yalnız bırakmadılar. Şimdiki yönetimden sadece genel sekreter bey aradı o kadar. Sağolsun Faruk Ilgaz aradı, Paşalı Birol çok ilgilendi. Şimdilik hatırladığım bunlar. Dediğim gibi sadece duaya ihtiyacımız var..."
İŞTE FİKRET KIRCAN'IN BAŞARILAR İLE DOLU FENERBAHÇE SERÜVENİ
1933-34 sezonunda Fenerbahçe İstanbul Ligi'ni lider götürürken, 23 Şubat 1934 tarihindeki Galatasaray maçında büyük kavgalar çıkmış, Galatasaray'dan 8, Fenerbahçe'den 9 futbolcu hak mahrumiyeti cezası almıştı. Bu dönemde Fenerbahçe derhal altyapısına dönmüş ve yenilmez B ve Genç takımlarından birçok futbolcuyu A Takıma dahil etmiştir. Fikret Kırcan'ın A takımının formasıyla çıktığı ilk maç 1934-35 sezonunda 23 Kasım 1934'te oynanan Çankaya maçıdır. İşte bu maçtan itibaren Fikret Kırcan sarı-lacivertli formayı 1956'ya kadar 22 yıl sırtından hiç çıkarmamış, Fenerbahçe'nin sembol oyuncularından biri olmuştur.
Fenerbahçe takımında süratli, kıvrak ve estetik oyun tarzıyla her geçen gün giderek yıldızlaştı...
Küçük Fikret, 1950 yılında Milli Küme ve Başbakanlık Kupası şampiyonu olan takımın en önemli oyuncusu olarak kabul edildi.
1951 yılında 1. Lig'de yeralan Adalet takımı gözünü Fenerbahçe takımına dikmiş ve yüksek meblağlarla sarı-lacivertli futbolcuları bir bir transfer etmeye başlamıştı. Adalet bu futbolculara yüksek meblağlar ödemekle kalmıyor, Bursa'daki dokuma fabrikasında bir de tezgah veriyor ve tezgahın bütün kârını o futbolcuya bırakıyordu. Takımın neredeyse tamamını kaybeden Fenerbahçe'nin ise profesyonelliğin daha ilk senesinde 2. Lig'e düşeceği yorumları yapılıyordu. 31 yaşına gelmiş Kırcan ise futbolu bırakmak niyetindeydi.
Fenerbahçe yönetimi futbolu bırakmak isteyen Kırcan'ı bu kararından çevirdi ve Kırcan'ın etrafında genç bir takım oluşturdu. Kırcan'ın kaptanlığındaki bu genç kadro tüm tahminleri çürüterek 1951-52 sezonunda ligi üçüncü tamamlamayı başardı. Fikret Kırcan, Müjdat Yetkiner ve Mehmet Ali Has'ın önderliğindeki genç takım "Küçük Şeytanlar" olarak adlandırılmaya başlanmıştı. Bu takım, 1952-53 sezonunda muhteşem bir başarıya imza atarak namağlup İstanbul şampiyonluğuna ulaştı.
Kırcan'ın futbolu bırakması bir başka Fenerbahçe şampiyonluğuna sahne olan 1956-57 sezonunda gerçekleşti. 36 yaşındaki Kırcan 7 Ekim 1956'da Dinamo Moskova'ya karşı İnönü Stadı'nda oynanan maçta sarı-lacivertli formayı son kez sırtına geçirdi ve aktif futbolculuk yaşamına Fenerbahçe kaptanı olarak veda etti. Sarı-lacivertli forma latında toplam 139 gol atan Kırcan, Fenerbahçe tarihinin en uzun süre forma giyen futbolcusu oldu.
Emekliliğinde Futbol federasyonu ve Fenerbahçe'de yöneticilik yaptı. 1967-68'de beş kupa kazanarak şampiyon olan Fenerbahçe'nin 1968-69 sezonunda ligde iddiasını kaybetmesi üzerine 17 Mart 1969'da Macar Teknik Direktör Ignace Molnar ile yolların ayrılması sonrasında geçici olarak Fenerbahçe'nin teknik direktörlüğünü de üstlendi. İki hafta sonra 30 Mart 1969'da alınan 2-1'lik PTT yenilgisi sonrası ve Galatasaray derbisi öncesi görevini 31 Mart 1969'da Basri Dirimlili'ye bıraktı.