Güncelleme Tarihi:
SEMİH ERDEN'DEN SAMİMİ AÇIKLAMALAR - Web Tv
Hatırlarsınız geçen sene bu zamanlarda herkesin ağzında bu replik vardı. Dünya Basketbol Şampiyonası için hazırlanan reklamda milli basketbolcularımızın konuşmaları remix yapılmış ve çok sevilmişti.
Benim de röportaja gideceğim belli olduğu andan itibaren dilimde aynı replik vardı.
Tabii bir çekince de yok değildi hani. 1.60 boyunda birisi olarak 2.13’lük Semih’in yanına gitmek hatta fotoğraf çektirmek deli cesaretiydi :)
Ekşisözlük yazarlarının "Tuncay Şanlı’nın basketboldaki şubesi" diye adlandırılan ve NBA’de oynamasına imkansız gözle bakılan Semih, herkesi utandırıp NBA'nin köklü takımlarından Boston Celtics’e gitti hatta o kadar beğenildi ki Cleveland’a takas oldu.
Cleveland’da sakatlığından dolayı fazla forma şansı bulamayan Erden, NBA'deki yaşamını anlatırken “el üstünde tutuluyorum” diyor ve “orayı çok özledim” sözlerini söylemeden de edemiyor.
Semih ile NBA’de yaşadıklarını, oradaki ortamı, sakatlığını ve daha fazlasını buluşup konuştuk.
Ve işte karşımda upuzun boyuyla beni korkutan Semih Erden var...
- Tedavilerim devam ediyor. İyi olmak için 2 ay gibi bir süreye ihtiyacım var. Şu anda durumum net değil Temmuz’dan sonra kesinleşecek. Ama gidişat iyi.
Sakatlık sizi geriye götürdü mü? Cleveland’a da yeni takas olmuştun.
- İlla ki her sakatlığın kötü tarafı vardır. O da vücutta bir takım değişikliklere sebep oluyor.1,5-2 ayda 2 ameliyat oldum ikisi de birbirinden önemli ameliyatlardı. Sakatlığım sezon sonuna denk geldiği için basketbol açısından kayıbım olmadı.
NBA’deki temsilcilerimizin hepsi sakatlık geçirdi. Bu sizlerin kötü şansı mı?
-Bu herkesin başına gelebilecek bir olay. Bu aslında orda ki zorluğu sertliği gösteriyor. Biliyorsunuz geçen sene şampiyonadan dolayı da yorgunduk. Tatil yapamadan NBA’e gittik. O yüzden sıkıntı oldu bizim için. Tabii biz bunu bahane etmiyoruz. Oradaki tempoya ayak uydurmaya çalışıyoruz. NBA’e gittiğimizde yeni olduğumuz için daha çok çalıştık Ömer’in de benim de çaylak sezonumdu. O yüzden oraya gittiğimizden elimizden gelenin fazlasını yaptık. Ama sakatlık bizi bırakmadı. Ömer’de son saniyede kötü bir ayak burkulması yaşadı. Benim de Fenerbahçe’den kalma omuz sakatlığım vardı. NBA’deki sakatlığım sadece kasıklarımdı. Omuz zaten buradan. Milli takımda da böyle oynadım.
NBA’deki diğer temsilcilerle ilgili ne düşünüyorsun? Özellikle drafta sayılı günler kala Enes Kanter’i nasıl buluyorsun?
-Enes çok sevdiğimiz bir kardeşimiz. Devamlı konuşur sohbet ederiz. İyi bir oyuncudur. Ama bunlar konuşmakla olmuyor. Enes’in neler yapabileceği önemli. Her şey ona bağlı. O yüzden onun yapacağı iş doğru takımı bulmak. Çünkü 2 sene oynamadı. Bu onun için kayıp zaman oldu. Biz de belli bir tecrübe var ama onda bu yok. Bu tecrübeyi edinebilmek için oynayabileceği en iyi takıma gitmesi lazım. İyi dileklerim hep onunla.
Peki Doğuş Balbay?
-Doğuş da aynı şekilde. Kısa olmasına rağmen çok yetenekli ve atletik özelliklere sahip bir oyuncu. Onunla da konuşuyoruz.Umarım Doğuş da en iyi yerlere gelir.
"HER ŞEYİ GÖZE ALDIM"
NBA’e ilk gittiğinizde neler yaşadın?
-İçimde karmaşık duygular vardı. NBA gibi bir yerde oynamak kolay değil. Türkiye Ligi’nden çıkıp NBA’de oynamanın arasında dağlar gibi fark var. Boston Celtics gibi köklü bir takımda oynamak gurur verici bir şeydi. İlk gittiğimde tedirgindim açıkçası. O kadar yıldız oyuncunun içerisinde bulunmak çok zor. Türkiye’de belli bir isminiz kariyeriniz var ve orada da ona göre hareket etmeniz gerekiyor. Fenerbahçe gibi bir takımdan 0 bir şekilde NBA’e gidiyorsunuz o kadar riskli bir şey ki aslında. Ama ben bu riski aldım. Çünkü istiyordum. Bu yüzden de her şeyi göze alarak gittim.Ne gelirse kabulüm dedim. Neticesinde de gittim ve çok sevildim.El üstünde tutuldum. O yüzden çok mutluyum. Orada bulunduğum zamanda yaptığım şeyleri herkes gördü, istenilenden daha fazla bir performans gösterdim. İnanıyorum ki önümüzdeki sene bu sakatlıktan kurtulduktan sonra gerçek Semih’i herkese göstereceğim.
İlk antrenmanın nasıldı?
- Normal bir antrenman yoktu. Toplanıp bir arada yapılan bir 4’e 4 ve 5’e 5 vardı. Ben hepsinden hazır bir şekilde gitmiştim. Dolayısıyla bu benim için bir artıydı. Hepsi bana olumlu yaklaştı, sevdiler ve yardımcı oldular.Shaq ve Garnet beni çok seviyordu. Diğerleriyle de iyiydim ama onlar benimle daha çok ilgileniyorlardı. Her zaman arıyorlardı soruyorlardı evde yalnız kaldığım için evlerine davet ediyorlardı.
İlk gittiğinizde zorlandın mı?
-Ben kondisyonerimle beraber gittim. Çünkü ilk başta dil problemim olacağını biliyordum. Ama kondisyonerim bana çok yardımcı oldu. Her şey çok hızlı oldu zaten. Takıma girdim, insanlarla tanışmaya başladım, Boston’u keşfetmeye başladım. Her geçen gün dil problemini aşmaya başladım.Çok çok zorluk yaşamadım çünkü, zaten Türkiye’de de tek yaşıyordum.
Ders aldın mı peki?
- Haftanın 2 günü ders alıyordum.Şu anda İngilizcem orta seviyenin üstünde.
Peki onlar dalga geçiyor mu İngilizcenle?
- Evet bazen yapıyorlar. Ama ben de o zaman “Siz Türkçe bir şeyler söyleyin” diyorum onlarda kalıyor. Evet haklısın hayatta ben öğrenemem diyorlar.
"BENİ 10 TAKIM DAHA İSTİYORMUŞ"
Takas süreci nasıl oldu?
- Ben takası 3 hafta önce duymuştum. Cleveland gerçekten ısrarcı bir şekilde istekte bulunuyordu Boston’a. Ben bunu sorduğumda tek Cleveland değil yaklaşık olarak 10 kişi seni istiyor dediler. Bir yandan sevindim 1 senede bu kadar parlamak kolay bir şey değil.
Peki neden sen?
-İyi oyuncuyum. Zaten kötü oyuncunun orada işi yok. Ayrıca düzgün karakterde bir insanım. Onlarında aradığı bu aslında. Hep iyi bir oyuncuyum hem de iyi karakterde birisiyim.İleride çok iyi olacağımı düşünüyorlar bu yüzden de beni tercih ediyorlar.
Eksiklerin nelerdir?
- Şut konusunda eksiğim var. Bu yönde de çalışmalarım devam ediyor. Şu anda kendimde sıkıntı görmüyorum.
"BENİMLE ÇOK İLGİLENİYORLAR"
Boston’dan Cleveland’a gittin zorluk çektin mi?
- Açıkçası hiç çekmedim. Aslında ben çaylak (rookie) olarak gittim ama bana hiç öyle yaklaşmadılar. Oraya gittiğimde beni ve milli takımı izlemişlerdi. Bundan dolayı da inanılmaz bir saygı vardı. Çünkü benim tecrübemi biliyorlardı.Dolayısıyla hiç sıkıntı çekmedim. İlk sene çaylak oyunculara bazı uygulamalar yapıyorlardı ama Ömer Aşık ve ben bunları görmedim. Boston’da iyi davranıyorlardı ama Cleveland’da el bebek gül bebektim, bir dediğim iki edilmiyordu. Hatta buraya gelirken bile toplantı yapıldı. Ben gidiyorum diye toplandılar, menajerimle ve doktorumla konuştular. Bana gösterilen ilgi çok fazla. Bunun da nedeni uzun oyuncu bulmak zor ve onlarda bende bu dört dörtlük yeteneği gördükleri için beni tutmak istiyorlar ve üzerime çok düşüyorlar.
Cleveland’da en iyi anlaştığın kim?
- Andy Varejao. Gerçekten o da iyi oyuncu. O benimle çok ilgilendi. Zaten yeni gittiğim için de çok haşır neşir olamadım.
NBA’e gittiğinde Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Türkiye’nin performansıyla ilgili konuşma oldu mu?
- Evet çok oldu. Bir kere hepsi Türkiye’nin final oynadığından haberi vardı.Tebrik ettiler, hak ettiğimizi söylediler. Benim iyi oynadığımı söylediler.
Antrenman dışında neler yapıyorsun?
-Aslında pek bir şey yapamıyorum, vakit olmuyor. Zaman bulduğumda da bilindik şeyler yapıyorum.Arkadaşlarımla buluşup yemek yiyorum, alışveriş yapıyorum, İngilizce dersime gidiyorum. Arada menajerim gidip geliyor. Orada Türk arkadaşlarım oldu onlarla vakit geçiriyordum. Ailemle sürekli Skype’den görüşüyorum.
NBA’deki soyunma odalarının ortamı nasıl?
-Çok farklı değil. Belki sandalye ve masaları farklıdır :). Sadece yapılan organizasyon farklı.Onlar bu işe çok önem veriyorlar. Detaylı düşünüyorlar. NBA’in büyüklüğü de buradan geliyor.
"SHAQ BANA 'BABA' DEMEDİ"
Shaq’in sana soyunma odasında “selamün aleyküm baba” dediği video çok konuşuldu izlendi.
-Aslında orada bana "baba" demiyor. "Selamün Aleyküm Brother" diyor. Ama dediğim gibi aksanları değişik olduğu için anlaşılmadı.
"GARNET BANA LAKAP TAKTI"
Sana taktıkları lakap var mı?
- Var, Kevin Garnet koymuştu. Yarı otomatik silah anlamında olan “semi automatic” diyorlardı. Sonra herkes bunu söylemeye başladı. Bir tişört görmüştüm sağdan soldan da silahlar alttan da "semi automatic" yazması tuhafıma gitti. Takım arkadaşım gösterdi tişörtü çok güzel olmuş dedi. Evet güzel olmuş ama Türkiye’de yayılmasın dedim. Çünkü insanlar anlamadıkları şeyi kötülerler. İllaki onun bir espiri olduğunu anlamayacaklardır.
Yemek işini ne yapıyorsun?
Oradaki yemekler çok güzel açıkcası zorluk çekmiyorum. Özellikle steak house’ları çok güzel. Müthiş bir yemek var orada, her şeyden bolca var. Türk restoranları her sokak başında var.
Ailenden uzaklık zor olmadı mı?
Türkiye’de de uzakta yaşıyordum zaten. Sürekli Skype’den konuşuyoruz. Saatlerce konuşuyoruz ben uyuyorum yemek yiyorum hala açık oluyor. Teknoloji o kadar gelişti ki sadece dokunamıyor hissedemiyorsunuz.
-Türkiye’yi takip ediyor musun?
Siteleri takip ediyorum. Ama çok takipte de değilim zamanım olmuyor çünkü.
Şimdiki hedefin nedir?
Sakatlıktan kurtulup performansımı arttırmak. Vücudumu en iyi şekilde hazırlayıp milli takıma dönebilmek. Tabi dönebilirsem ne mutlu bana.
Milli takıma dönebilecek misin peki?
-Şu anda durumum belli değil.
NBA ve Türk Liglerini kıyaslar mısın?
- Eksiklikleri söylemek bana düşmez ama. İlgi olarak kendi adıma söyleyeyim aynı. Orada da çok ilgi görüyorum. Her gördükleri yerde benimle fotoğraf çektiriyorlar, benimle konuşuyorlar. Tabi orada basketbola daha önem veriliyor. Orada yıldız oyuncu olduğunuzda neredeyse Tanrı gibi görüyorlar sizi. Organizasyon çok farklı, çok değer veriyorlar. Şimdi Türkiye’ye bakarsak çok yol kat edilmiş durumda. Dünya Şampiyonası’ndan sonra kendimizi ispat ettik. Fenerbahçe çok büyük yatırımlar yapıyor, kendine salon yapıyor. Zaten bir takımın bir salonu olması gerekir.
Ya Efes Pilsen?
-Evet Efes Pilsen’in yok ve bu çok büyük bir dezavantaj. Çünkü çok köklü bir takım ve Avrupa’da Efes’i ve Fenerbahçe’yi bilmeyen yok. O yüzden salonları olması gerekir. NBA görsel olarak da sizi doyuruyor, Türkiye’nin de bunu yapması gerekiyor.
Litvanya’daki şampiyonayla ilgili hedefler nelerdir?
Hedefler tabii ki çok yüksek. Ama milli takımda ciddi sakatlıklar var. Milli takımın 2 uzunu sakat ve bunun yeri nasıl dolar bu da bir soru işareti. Ama Ömer Aşık yetişecek diye biliyorum. Benim de durumum Temmuz'un sonunda belli olacak.
NBA’deki diğer temsilcilerimizle görüşüyor musun?
- Ben onlara gittiğimde dışarı çıkıyoruz yemek yiyoruz, onlar buraya geldiğinde dolaşıyoruz, sürekli iletişim halindeyiz.
Ömer Aşık ile karşılıklı oynadınız nasıl bir duyguydu?
O profesyonel ben de profesyonelim. Herkes görevini yaptı. Ben sakatlıktan sonra takıma geldiğimde maça çıkamadım. Benim menajerim takımın genel menajeri bizim “12 dev adam” şarkısına bayılıyordu. Ben Chicago maçında oyuna girdim. Bir pozisyon geldi ben de sayı attım. Bir baktım bizim 12 dev adam şarkısı çalıyor. Şok geçirdim “Nasıl yani nerdeyim” dedim. Sonra bir sayı attım bir daha çaldı. Mola oldu Ömer Aşık karşıdan bana baktı ben de ona “duydun mu ne çalıyor” dedim gülmeye başladık. Çok enteresan bir anıydı. Bunu da daha mutlu ve motive olmam için genel menajerim bunu hazırlamış.
"FENERBAHÇE ŞAMPİYONLUK HAVASINA GİRDİ"
Fenerbahçe ve Galatasaray serisi ile ilgili ne düşünüyorsun?
Fenerbahçe’de oynayan tek oyuncu var o da Ömer Onan. Onun dışında kimse yok. Hasta haliyle geldi oynadı takımını yalnız bırakmadı ve elinden geleni yaptı. Keşke 1-2 tane daha Ömer olsa. Onun gibi savaşan kupayı isteyen birileri olsa keşke.
Maç aslında ortada. Evet Fenerbahçe kağıt üzerinde çok iyi oyunculara sahip ama rakibini küçümsemeyeceksin, nasılsa yeneriz havasıyla maça çıkmayacaksın. Ben Fenerbahçe’yi "bitirdim" havasında gördüm. Her yer süslenmiş şampiyonluğa hazırlanılmış. Tabi gönlüm Fener’den yana ama böyle oynarlarsa şampiyonluk ortada hala, Fenerbahçe şampiyon olur diyemem.
fayaz@hurriyet.com.tr