Özgür Menemencioğlu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2017 13:36
Fenerbahçe –Galatasaray OdeabankFenerbahçe kendi sahasında Galatasaray Odeabank’ı 85-80 yenerek son 5 maçta 4. Galibiyetini aldı.
Galatasaray OB ise Salı günü oynadığı Maccabi Tel Aviv maçındaki zaferinden sonra Fenerbahçe karşısında da; maç içinde dönem dönem çok iyi oynayarak, çıkışta olduğunu gösterdi. Fenerbahçe Unics Kazan deplasmanındaki galibiyetten sonra uzun bir yolculukla Istanbul’a gayet yorgun ama moralli döndü.
Galatasaray ise içerideki Maccabi Tel Aviv’e attığı tarihi farktan sonra Istanbul’da kaldı.(Bazen Avrupa yakasından Atasehir’e gelmek daha yorucu olabiliyor) Yorgunluk maçın ilk yarısında Fenerbahçe takımını kötü etkiledi. Fenerbahçe Euroleague’de savunma takımı olarak bilinmesine rağmen, ilk yarıda hiç temaslı savunma yapmadı. Buna karşın Galatasaray Odeabank ise yarısahaya çok iyi yerleşerek hücumda çok iyi top dolaştırdılar ve neredeyse ilk yarı ne attılarsa soktular.
Burada Ataman’ın kullandığı Fitipaldo, Sinan, Micov, Schlib ve Pleiss beşi çok başarılı oldu. Bu oyuncuların tamamı çok iyi pas yapabilen asist özelliği olan zeki oyuncular. Fenerbahçe’nin savunma konsantrasyonsuzluğu da gelince saha yayılımını iyi yapan Galatasaray çok iyi hücum etti. Burada Blake Schlib all around oyunu (21 sayı-7 asist 2 ribaund 2 top çalma) ve Sinan Güler skorer ve olgun kimliği ile öne çıksa da (17 s 8 a 3r) bence oyunun akmasındaki, Galatasaray hücumunun son haftalarda gelişmesinin sebebi –bunu söylemeyi ummazdım ama- Bruno Fitipaldo. Dün istatistik anlamında büyük katkı vermedi ama elinden gelen en iyi savunmayı yaptı ve sürekli içeriyi zorlayarak içeriden dışarıya doğru oyun kurdu.
Bu da Fenerbahçe takımının dengesini bozdu ve topu iyi dolaştıran Galatasaray’ın hücum akışkanlığını sağladı. Son çeyrekte Fitipaldo’nun olmadığı bir hücumu örnek olarak not ettim. Galatasaray sürekli pas yaptı ama top hiç üç sayı çizgisinin içine girmedi, dolayısı ile bu tür hücumların tamamında olduğu gibi şutlar hep el üstüne kaldı.
Blake Schlib son derece iyi ve verimli bir maç oynadı. Tek sorunu maç içinde bile istikrarını kaybetmesi ve lider niteliği olmaması yoksa gayet klas ve çok yönlü bir oyuncu. Savunmada da vasatın üzerinde. Euroleague oyuncusu ve hakettiği saygıyı görmediğini düşünüyorum.İlk yarıda Fenerbahçe’nin konsantrasyonsuzluğunu şuradan basitçe gördük.
Bütün üstün niteliklerine karşın kamyon gibi ağır olmasından dolayı üst düzey takımlardan kendine kontrat bulamayan Vladimir Micov, Fenerbahçe takımına üç turnike attı. Fenerbahçe ilk yarıda her dönmeye çalıştğında Ergin Ataman mola aldı ve Galatasaray takımı molalardan oyuna çözümle döndü. Dolayısı ile Galatasaray OB için işler ilk yarıda hatta 3. Çeyreğin başında bile çok iyi gitti. Fenerbahçe takımı bu dönemde içeriyi hiç zorlayamadı faul alamadı. Fark 15’lere çıktı.Devre arasında içeride Obradovic tarafından –muhtemeldir- kalaylanan Fenerbahçe takımı savunmayı sertleştirdi. Büyük guard Kostas Sloukas’ın akıllı dinamik ve delici oyunu ile, Fenerbahçe hücumunda toplar iyi döndü, şutlar girdi.(%50 üç sayı yüzdesi) Burada Vesely’ye bir parantez açalım.
Vesely sezon başından beri fiziksel olarak en fit döneminde. Geçen yılkı Vesely airlines dönemine döndü ve bu maç iyi verim verdi. Kendi oyununun en güçlü özelliği olan hücum reboundu ve takip sayılarında üretim yaptı. Zaten bu yoksa Vesely diye bir oyuncu da yok çünkü hücumda başka güvenilir hiçbir harekete sahip değil ve maalesef hala çok kötü faul atıyor. Ancak fiziksel olarak formda ve bu form geçen sene Fenerbahçe takımını final four’a taşımıştı. Datome zaten geri dönmüştü ve maç boyunca iyi oynadı.
Nunnaly hücuma girmekte sıkıntı yaşasa da oynadığı sürede iyi savunma yaptı ve önemli bir üçlük ve lay up soktu. Dixon ve Bogdanovic kendinden beklenen skorerliği gösterdiler ve toplam 31 sayı attılar ki bunlardan biri Dixon’un son 50 saniyede attığı game winner üçlüktü. Fenerbahçe 3. Çeyreğe üç point guard ile başladı (Kostas-Dixon-Bogdan) bu baskı için alınmış bir karardı zaten top da çaldılar ama oyun aklı açısından maçı döndüren hamleydi kanımca.
İki takım ağırlıklı olarak 6 kişilik rotasyonla oynadılar. Obra bu aralar Kalınic’e süre vermiyor.(Sakatlık?) Antic de az oynadı (12 dk) ve iki oyuncu da istatistiğe katkı veremediler. Ataman ise Tyus ve Daye’i neredeyse hiç oynatmadı. Tyus hücumda önemli bir adam. Evet savunma sorunu var ama Gonzaga’nın eski yıldızı Austin Daye’e neler olmuş anlamakta zorlanıyorum.
Ne hücumda ne savunmada bir varlık gösterebildi.Galatasaray bu oyunculardan verim alamayınca özellikle Sinan, Schlib ve Tibor Pleiss çok yoruldu. Fenerbahçe seyirci etkisiyle de son perioda daha diri girdi. Galatasaray’dan iyi oynamadığı maçı, Dixon’a yapılan yorgunluk kaynaklı bir savunma hatası sonucu yenen üçlük ve Micov’a perdeleme gelmediğinden dolayı yapılan bir hücum faulle kaybettiler. Ergin ataman da Obradovic de takımını iyi yönetti. Ergin Ataman’a yapacağım tek eleştiri şu. Tibor Pleiss’a daha çok top inmeli hücum derinliği açısından bu şart Pleiss’da da bunları sonuçlandıracak yetenek var.
Savunma sertliğini maç boyuna yaymalılar. Backcourt’ta sorun olmamasına karşın Frontcourt savunması Pleiss olmadığında facia durumda.Her iki takım da 6’lı rotasyonla oynayıp maç bitiminde Kazan’dan dönen Fenerbahçe daha diri kalıyorsa, Galatsaray OB’da bir kondisyon sorunu konuşulabilir.
Son Söz: Fenerbahçe gerçekten kötü,dağınık –ve nedenini çok anlamasam da-kısa rotasyonla oynadığı maçı, tecrübe, seyirci etkisi ve kritik anlarda doğru işleri yapması ile kazandı. Galibiyet galibiyettir.
Son 5 maçta 4. Galibiyetini alan takım, tam kadro ile oynayınca, sezonun ortasından sonra artan formuyla, ilk dördün altına düşmeyeceğini gösterdi. Galatasaray Odeabank ise iyi oynadığı bir maçı kaybetti ve klasmandaki yerinden daha iyi bir takım olduklarını gösterdiler. Ezeli rekabet dışında çok mutsuz olduklarını sanmıyorum.