Güncelleme Tarihi:
Hafta içi alınan ağır yenilgiden sonra bozulan moraller ile beklentilerin altında kalan Avrupa mücadelesi camianın huzurunu kaçırmıştı. Bir takım değerleri geri kazanma, liderliğini puan farkı ile devam ettirme, yanı kısacası büyük camialar için ayağa kalkma maçı olarak düşünülecek bir karşılaşmaydı. Fakat karşılarında sahada son dakikaya kadar mücadele etmesini bilen, disiplinli ve aynı zamanda fizik gücü üstün bir Bursaspor vardı. Taraftarın ‘iyi günde-kötü günde her zaman yanınızdayız’ dercesine yine görevinin başında olması, gecenin alkışı hak eden durumlarından biriydi.
Ben Pereira’nın yerinde olsam idman öncesi ya da sonrası bir saat Kadlec, Kjaer ve özellikle Alves’i odama çağırır “Top bizdeyken, hücuma kalkarken forvetin neresinde durmanız gerekir, rakip orta yaparken ceza sahası içinde rakip forvete karşı nasıl pozisyon alacaksınız” diye saatlerce bunu gösterirdim. Bu düzeydeki oyunculara bunu yapmak çok acı olsa da F.Bahçe’nin selameti için bu şart. Bu oyuncular ya pozisyon bilgisinde fakirler ya da oyunu ciddiye almıyorlar.
Şimdi hoca’nın düzeltmesi gereken arızalara bu da eklendi: Duruma göre değil taktiğe göre oynamak... Oyun karakterini bulup, daima uygulamak. Zor ama imkansız değil. Çünkü, hatalarından ders alan ve yıldız da olsa adamı takımdan kesen bir hoca var ortada. Neyse... Ne demişti Pereira?.. “Büyük kulüpler kötü bir mağlubiyet ardından iyi bir yanıt vermek zorundalardır." Yanıt mükemmel değil ama hiç yoktan iyidir.
33 dakika yetti (Tayfun Bayındır - Milliyet)
Otuz üç dakikalık iyi futbol Fenerbahçe’ye 3 puanı getirdi. Nani, Markovic, Hasan Ali Kaldırım ve o otuz üç dakika, işte size maçın özeti... Vitor Pereira, Molde maçından ciddi dersler çıkarmış olacak ki hem sistemine uygun hem de performanslarıyla formayı hak eden oyunculardan kurulu bir 11’le çıktı sahaya. Van Persie, Caner ve Volkan Şen’in kenara alınması ne kadar doğru ise Markovic’in bir kanatta, Nani’nin diğer kanatta olup Fernandao’nun tek santrfor oynadığı klasik 4-3-3’de ısrar da o kadar doğruydu. İşte bu sistem ve oyuncu tercihindeki doğrular galibiyeti getiren ana unsurlardı.
RVP ve Fernandao 11'de olmalı (Oğuz Çetin - Vatan)
Pereira'nın kafası karışık! Hangi oyun düzeninde oynaması gerektiğini, bu düzeni nasıl bir 11’le oluşturacağını belirlemekte başarılı gözükmüyor. Oyuncuların özelliklerini ve güçlü yönlerini doğru analiz edemiyor. Bireysel performanslarından azami şekilde faydalanabilmek için doğru oyun düzeni içinde oyuncularını doğru mevkilere yerleştirmekte sorun yaşıyor. Varolan özellikler açısından, orta saha merkezde ve ön liberoda oynayabilecek oyuncular Meireles, Ozan, M.Topal ve Souza. Yaratıcı oyuncular değil.
Topal yeni Aurelio (Mehmet Demirkol - Fanatik)
Mehmet Topal artık ‘yeni Mehmet Aurelio’... Dün 2. yarıda savumanın önündeki çapa, ya da 3. stoper görevinin dışına çıktı. Bütün muhtemel rolleri doldurdu ve fazlasını yaptı. 60 metrede Ozan ve Raul’un fizik olarak düştüğü dakikalarda herkesin açığını doldurdu. Ona orta sahada bir mevki bulmak çok mümkün değil. Enine boyuna her yerde vardı.
Fenerbahçe’nin ilk golü bulması moral motivasyon açısından çok önemliydi. Ama golü bulduktan sonra geri çekilmesi anlamsızdı. Defansif sıkıntıların mevcudiyeti devam ediyor. Kadlec form tutamadı. Beklerin ofansı iyi, defansı kötü. Rakibe bu kadar orta yapma şansı vermenin cezası ağır oluyor. Adam paylaşımında da problem var. Alves’in kararsızlığı önce baskı yemesine sonrasında da top kaybına sebep oluyor. Topla baş başa kalmamalı. Tek top oynaması sıkıntıyı çözer.
Kadıköy'de uzun aylardır böyle kötü bir hakem yönetimi görmedim. Belki penaltı beklenen pozisyonlarda biri dışında hakem Barış Şimşek'in devam kararları doğru olsa da oyun genelinde o kadar çok faul ve kart hatası yaptı ki anlaşılır gibi değil. Markovic çok önemli bir pozisyonda giderken kendisine faul yapıldı. Ama Bursalı oyuncu kart görmedi. Birkaç dakika sonra benzer faulü Markovic yaptı sarı kart gördü ve hakemin suratına karşı da 'F..k off' dedi ama maalesef sahada kaldı.
Hamle şansı yıldız farkı (Gürcan Bilgiç - Sabah)
Kulübeden Van Persie'yi oyuna sokma lüksü, Fenerbahçe'ye de bu maçı kazandıran ayrıntı. İlk yarıda da Nani'nin sahiplendiği ve rüzgarıyla hareket ettirdiği Fenerbahçe'yi izlemiştik. Sıkıntılı zamanların, ilaç gibi sonucunu aldı Fenerbahçe. Beşiktaş derbisi öncesinde de yara almadan, liderliğini koruyarak haftaya başlayacak. Vitor Pereira'nın direnci yüksek bir taktiğe geri dönmesi, oyuncu kurgusunu buna göre ayarlaması ve her şeyin ötesinde beklerine atak özgürlüğü tanıması, eski refleksleri canlandırabilir.
Fenerbahçe bildiğiniz gibi... Kazanıyor ama sadece kazanıyor, o kadar! Bu takım Pereira yönetiminde 10'uncu maçını oynadı hala hiç bir şekilde oyun organizasyonu yok. Fenerbahçe'nin oyunu tamamen "şahsi beceriler" üzerine kurulu. Yani takım oyunu hak getire. Bence bu Pereira, Fenerbahçe'ye hakim olacak bir teknik direktör değil. Bursa değil ama başka takımlara karşı oynarken Nani veya Van Persie gibi isimlerden biri isyan etse bu hoca bunlara ağırlığını koyabilecek güçte mi? Değil!