Güncelleme Tarihi:
Derbilerin derbisi, yüzüncü yılını kutladığı 2009 yılının son karşılaşmasında Kadıköy’de Fenerbahçe ile Galatasaray’ı yeniden karşı karşıya getirdi. Geçen sezona denk gelen Nisan maçı taraflı tarafsız herkesin ağzında kötü bir tat bırakmıştı. Futboldan nasibini almamış maçın sonlarında çıkan kavga, havada uçuşan kırmızı kartlar filan derken bir baktık Ekim’in sonu gelmiş. Yani altı ay. Derbinin derbiliğini tehdit eden bu gereksiz gerilim konusunda çok yazıldı çizildi laklaklandı ama gördük ki değişen bir şey yok. Kadıköy çimlerinde daha maç başlamadan, kadroları olduk.a değişmesine rağmen iki takım oyuncuları birbirine girdi. Tribünlerden gelen cisimler yardımcı hakemin daha bayrak kaldıramadan kafasını yardı. Christian’ın koşu alanını açarken Galatasaray tribünlerine koşan Arda’yı hafiften itmesi ve Arda’nın dudaklarından ‘Adam Ol’ okunması ve itiş kakış. Christian’ın ‘adam olmak’ deyimini kavrayacak kadar Türkçe bilip bilmediği ayrı, Galatasaray kaptanlığına yükselmiş genç Arda’nın bundan nasibini almamış olması daha komik. Kaptansan önce adam olacak olan sensin. Takımının ve tribünlerin gerilimini arttırmak neye yaradı? Herhalde sadece ratingci medyaya. Edip Uras yazıyor
İleride tek forvet Kazım ile maça başlayan Fenerbahçe maçın başında biri sayılmayan iki gol bulunca ve Alex’inki ile öne geçince oyunun şekli değişiverdi. Galatasaray topu ve orta alanı sahiplendi. İleride basan ve takım savunmasında iyi gözüken sarı lacivertlilerle bir kör döğüşüne giriştiler. Öyle ki, hücum hattı çok güçlü denilen sarı kırmızılılar ilk şutlarını 37. Dakikada attılar. Fenerbahçe ise orta alandaki bu kalabalıkta top yapamadı, ilerideki Kazım’a şişirdiği toplarla umut peşinde koştu. Kazım’ın ilk yarı boyunca çok başarılı olduğunu ancak bazılarını hücum faulleriyle kendi kestiği koşularından pek sonuç alamadığını söyleyelim. Fenerbahçe ileride bastığı ve topu rakip yarı alanda tuttuğu sürece, özellikle devrenin sonlarına doğru çok tehlikeli oldu. İkinci gol için şanslar yakaladı. Alex’in ve Lugano’nun toplarından birine Franco diğerine de direk engel oldu. Devre arasına Fener önde girdi.
İkinci yarı kalite olarak belki de bu seneki en güzel maçlardan biriydi. Pozisyon olarak çok zengin değildi belki ama kıran kırana bir mücadele izledik. Uzun zamandan beri ligimizde bu kadar mücadeleli bir karşılaşma izlememiştik, çok keyifli bir devreydi. Alex’in penaltı golüyle açıldı devre, maç kopar gibi gözükürken hemen üç dakika sonra Hakan Balta sarı kırmızılıları yeniden maça döndürdü. Kornerden gelen topta Volkan’ın tutamadığı, defansın müdahale edemediği top Fener ağlarına gitti.
Son yarım saat karşılıklı hamleler, muhteÅŸem bir mücadele, gol pozisyonları ve heyecan içinde geçti. Keita iyi futbolcu ancak baskıya dayanamadı, Roberto Carlos’un nefesini sürekli ensesinde hissetti ve en sert faulde rakibine yumruÄŸu yapıştırıp soyunma odasına gidiverdi. Sinirine yenik düşen Arda’yı kenara alıp Elano’yu sahada bırakan Riijkard, önce Kewell ile soldan gelmeyi düşündü, Keita’yı kaybedince Aydın’ı oyuna sürdü. Daum ise sakatlıktan yeni çıkıp iki gol birden atan Alex ile Kazım’ı oyundan alıp Guiza, Dos Santos ikilisi oyununu oynadı. Guiza golleri üçleyip maçın perdesini indirdi ama gol kaçırmada sınır tanımadığını boÅŸ kaleye atamadığı golle yine sergiledi.Â
Fenerbahçe’de kötü denecek çok oyuncu yoktu, hepsi çok mücadele ettiler. Bilica geldiğinden bu yana en iyi maçını oynadı, Topuz sağ kanatta başarılıydı, Emre eski takımına karşı orta alanda Christian ile birlikte çok çalıştı. Sarı kırmızılılarda kaleci Franco hem top çıkarırken yaptığı hatalar, hem de oyun içindeki hareketleriyle kötü not aldı. Ayhan ve Sarp orta alanda yükü taşımaya çalıştılar belki oyunun kırılma noktalarında Topal kullanılabilirdi.
Sonuç: üç oldu. Fenerbahçe rakibini iyi analiz etmişti, çok daha fazla gol atabilirdi üçte kaldı. Galatasaray ise hücumdaki kuvvetinin ancak ligin ve Avrupa’nın vasat ekiplerine karşı birşeyler ifade ettiğini geç de olsa anlamış oldu. Mücadeleyi seven ekipler karşısında çok gol yemeye devam edecek sarı kırmızılılar. On yıl uzun zaman, bu maçla Fenerbahçe onbirden gün almış oldu.