Fener Beckford'u almalıydı

Güncelleme Tarihi:

Fener Beckfordu almalıydı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2010 00:00

Ercan Saatçi sordu Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil yanıtladı:

Haberin Devamı

Dündar: Yayından gelecek paranın kulüpler için ‘hayat öpücüğü’ anlamını taşıdığı muhakkak. Ama bu rakamın, tüketiciye nasıl yansıtılacağı önemli. Bundan böyle tüketici daha çok para ödeyecek, buna karşın daha çok reklam izlemek zorunda kalacak!

Özdil: Ortadireğin belini kırdılar. Futbol, zenginin oyuncağı değildir, kitlelerin oyunudur. Bravo filan diye havai fişek fırlatılıyor ama, orta vadede, vatandaşın futboldan uzaklaşacağını ve futbolun değer yitireceğini herkes görecek.

Hem ligde hem kupada iddiası süren Trabzonspor’un, Gökhan Ünal satması ne kadar doğru? Bu oyuncu, Fenerbahçe’nin aradığı santrfor mudur?

Dündar: Şu sözlerim kimseyi şaşırtmasın, bilgiye dayanarak söylüyorum. Fenerbahçe Güiza’yı satmaya kalksa, Avrupa’nın büyük kulüplerinden, hemen yüksek transfer ücretiyle teklif alır. Zaten Güiza’nın isteksiz görünmesinin nedeni de bu! Bir an önce gitmek istiyor. Ancak Gökhan Ünal, Güiza’nın alternatifi kesinlikle olamaz. İyi futbolcu olduğu muhakkak, ama sakatlık sonrası bir türlü güçlenip form tutamadı. Üstelik yedek kaldığı zaman kırılan, çabuk küsen bir yapıya sahip. Fenerbahçe onu alacağına, Roberto Carlos’tan boşalan yabancı kontenjanını kullanarak, Manchester United-Leeds United maçında akıl dolu bir gol atıp, Leeds’e Federasyon Kupası’nda tur atlatan 26 yaşındaki Jermaine Beckford gibi bir futbolcuyu almalıydı. Adam sezonda ortalama 25 gol atıyor. Geleceği var. Pahalı değil, üstelik Fenerbahç’ye gelecekte para da kazandırabilir.
Özdil: Zaten, hem ligde hem kupada iddiasını devam ettirebilmek için sattı Trabzon! Bana göre, büyük takım santrforu değildir Gökhan. Kapalı defanslara gol yapamaz. Açık defanslara gol yapabilir. Güiza da böyle... Koy Kayseri’ye, gene gol kralı olur. Sanırım en sonunda Aykut Kocaman’ı sahaya sürecek Fener!

Haberin Devamı

Telekom çekilmeseydi 350 milyon dolara çıkardı

Yayın ihalesinde çıkan rakam ne kadar gerçekçi, inandırıcı?

Dündar: Bana göre rakam gelmesi, gereken yerde. Bunda yadırganacak, abartılacak bir durum yok. Yayın hakkından gelecek paranın birçok kulüp için ‘hayat öpücüğü’ anlamını taşıdığı da muhakkak. Ama bu rakamın, tüketiciye nasıl yansıtılacağı önemli. Batı’daki örnekleriyle kıyaslandığında, Lig TV ekranının çok temiz kullanıldığını söylemek mümkün değil. Demek ki bundan böyle tüketici daha çok para ödeyecek, buna karşın maçları seyrederken eskiye oranla daha çok reklam izlemek zorunda kalacak! Aksi takdirde Lig TV çok zarar eder. Zaten futbola ödenen bu paranın ülkemiz koşullarında TV yayıncılığıyla kazanca dönüştürülmesi neredeyse imkansız. Ancak Digitürk’ün yaşaması için ihaleyi kazanması zorunluydu. Sanırım Türk Telekom çekilmeyip devam etmiş olsa, Digitürk 350 milyon dolara kadar çıkacaktı. Hayırlı olsun, güzel bir sonuç aldılar.
Özdil: Digitürk aboneliğine zammı geçirdiklerinde herkes ne kadar inandırıcı olduğunu görür. Ortadireğin belini kırdılar. Tribünler cebinde parası olan kombine seyircisine tahsis edilmişti, geriye kalan ahali de, kahvelere sürülecek. Futbol, zenginin oyuncağı değildir, kitlelerin oyunudur. Bravo filan diye havayi fişek fırlatılıyor ama, orta vadede, vatandaşın futboldan uzaklaşacağını ve futbolun değerini yitireceğini herkes görecek.

Haberin Devamı

İzmir ligde yok çünkü para harcayan yok

İzmir’in Süper Lig’de takımı olmayışının sebepleri nelerdir?

Dündar: İzmir gibi tesis açısından zengin, köklü kulüplerin bulunduğu, iklim yönünden harikulade bir kentin Süper Lig’de temsil edilmeyişi gerçekten çok üzücü. Ancak bunun bir tek nedeni var. O da İzmir’in ekonomik gücünün sürekli geriliyor olması. Para... Para... Para... İşte günümüz futbolunda “olmak ya da olmamak” diyebileceğimiz formül bu, yani para!
Özdil: Herkes AKP’ye bağlıyor ama, alakası yok. İzmirli kodamanlar, İzmir’e para harcayacağına, İstanbul’da yiyor. Sebep bu. Okuyunca kızacak ama, Altay’a faydası olmayan Mahmut Özgener, gitti Futbol Federasyonu Başkanı oldu mesela... Git İzmir’e bir tane zengin göremezsin, gel seni Papermoon’a götüreyim, alayı orda.

Haberin Devamı

Siyasiler çalım değil gol atmalı

Siyasilerden bir takım kursanız, kimleri hangi mevkilerde oynatırdınız?

Dündar: Zaten siyasette yaptıkları ne? Birbirine sürekli çalım atmak!.. Millet onlardan, özellikle iktidardan çalım değil, gol bekliyor. Örneğin işsizliğe, geçim sıkıntısına, gelir dağılımındaki adaletsizliğe, yolsuzluklara, zamlara, kamplaşmalara ‘gol’ atıp, bu sorunları yenmesini istiyor!..
Özdil: Bu bir soru değil, yazı konusu... Röportaj yapıyoruz ayaklarıyla, avanta yazı vermiyoruz maalesef; başka kapıya... Ama bir ipucu: Kaleye başbakanı koyarım, orta sahaya başbakanı koyarım, forvete başbakanı koyarım, başbakanı da hakem yaparım... Yoksa, o maç oynanmaz! Bu arada... Madem spor sayfası yapıyorsunuz, başbakanın futbolculuğuyla ilgilendiğiniz kadar, sabah yürüyüşlerini aksatmayan, tenis oynayan, basketbol seven “sporcu” siyasilerle de ilgilenmenizi öneririm.

Haberin Devamı

Yabancıda sınır kalkarsa Türk futbolu kaybeder

Kulüpler Birliği’nin ‘yabancı sınırlaması kalksın’ önerisi doğru mu?

Dündar: Sınırların kalkması Avrupa kupalarına katılan büyük kulüplerimiz için yararlı ve gerekli olabilir. Ülkesinin milli takımında oynayan ve gelecek vaadeden genç yabancı futbolcular, bu kulüpler için karlı bir yatırıma da dönüşebilir. Ancak sorulması gereken soru şu: Halen milli ve genç oyuncuların transferini engelleyen bir hüküm mü var? Ancak istenilen uygulama, Anadolu takımlarını haksız rekabetle karşı karşıya bırakır. Ayrıca ülkemizin genç değerlerinin keşfedileceği altyapı yatırımlarının ihmaline yol açar. Milli takım çok zararlı çıkar, ülke futbolunun gelişimine de zarar verir...
Özdil: Milli veya genç yabancıyı transfer etmenin önünde engel mi var? Madem böyle olsun istiyorsun, niye tırışkadan yabancıyı transfer ediyorsun? Kimse kimseyi yemesin, yerli futbolcuyu ucuzlatma projesi bu... Biz kulüpleri mi seviyoruz, Türk futbolunu mu seviyoruz? Önce buna karar vermemiz gerekiyor... En büyük görev de, milli takıma yabancı teknik direktör istemeyen yerli teknik direktörlere düşüyor... Madem yabancıya karşısın, niye kendi takımına yabancı futbolcu alıyorsun birader?

Haberin Devamı

Futbol, zenginin fakiri yenemediği tek oyundur

Futbol, bazılarının söylediği gibi kitlelerin afyonu mudur?

Dündar: Evet böyle bir ‘entel söylemi’ var!.. Aslında Afyon deyimi hafif kalır, futbol eroindir, eroin! Şaka söylüyorum tabii... Ekonomik sıkıntılar içinde kıvranan, gelecek umudu bulunmayan, hayaller kuramayanların büyük bir kesimi oluşturduğu şu dünyada, bırakalım da insanlar kendilerine hayata tutunabilecek bir dal bulsunlar. Hiç olmazsa takımlarının futbol başarısını hayal edip, onunla sevinsinler... Yenildiğinde de kızıp öfkelenmek yerine, en umutsuz anlarda bile başarının hemen uzanıp tutabileceğimiz kadar yakınımızda durduğunu unutmasınlar... Bu kadarcık bir tutkuyu çok görüp ‘futbol afyondur’ demek, onu diyenin hayatın gerçeklerinden ne kadar kopuk olduğunu gösterir.
Özdil: Futbol garibanların afyonu olsaydı, Almanya’da İtalya’da sevilmezdi.. Futbolu futbol yapan, adaletidir... Zenginin fakiri yenemediği tek oyundur. Öyle olsaydı, Dünya Kupası’nı Suudi Arabistan veya ABD kazanırdı hep... Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde ise, zenginin fakiri yendiği oyun haline getiriliyor. Tadının kaçması bu yüzden.

İbrahim Kutluay’dan niye yararlanılmıyor?

Tanjeviç’le 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda başarılı olabilir miyiz?

Dündar: Tanjeviç kuşkusuz iyi bir insan ama bana göre artık bu özelliği sadece cennete gidiş için geçerli. Başarısızlığına karşın Tanjeviç el üstünde tutuluyor, Oktay Mahmudi gibi, son derece donanımlı, hırslı, geçmişte başarısını kanıtlamış değerler unutuluyor! Başkan Aziz Yıldırım, İbrahim Kutluay gibi gerçek bir Fenerbahçeli’den niçin yararlanmaz, bir türlü anlayamıyorum.
Özdil: Tanjeviç, Avrupa’nın en iyi hocalarından biridir. Basketbolu televizyondan Beyaz Gölge dizisinden öğrenen bir milletin, Tanjeviç’i eleştirmesi şaşırtıcı değildir. Ama sorun da, teknik veya taktik değildir... Tanjeviç’in bu oyuncularla ten uyuşmazlığı var... Ve, milli takımın omurgası da Fenerbahçe... Dolayısıyla, ısrar edilmeseydi daha doğru olurdu bence.

Yaşı büyüyeceğine çenesi büyüyor!

Arda, “Pasaportum farklı olsaydı, işler başka olurdu” diyor...

Dündar: Arda hiç kuşkusuz büyük bir yetenek. Eğer Arda kendini aşmayı hedefleyerek daha çok çalışır ve başarı çıtasını daha da yukarı taşırsa, adının Ardinho olmasına gerek kalmadan, dünya futbolundaki yeri de değişir... Ardinho’dan değil ama Robinho’dan örnek verebilirim. Manchester City’e olağanüstü bir rakamla transfer olan Robinho, kaybettikleri son Everton maçına, hocası Mancini tarafından yedek çıkarıldı. Maçın başlarında bir arkadaşının sakatlanmasıyla oyuna giren Robinho, sahada ancak 60 dakika kalabildi ve alındı. Demek ki Ardinho, ya da Robinho olmak, her zaman el üstünde tutulmak anlamına gelmiyor. Başarılı olmanın yolu, Allah vergisi yeteneklerin çok çalışılarak, disiplinli bir yaşamla geliştirilmesinden geçiyor. Futbol efsanesi ‘Sir’ Stanley Mathews 47 yaşında futbolu bıraktıktan çok sonra, “Keşke iki yıl daha oynasaymışım. Çünkü kendime iyi bakıyor, çalışıyor ve güçlü hissediyordum!” demişti. İşte başarının sırrı.
Özdil: Arda’ya 25 milyon Euro veriyor Aziz Yıldırım... Daha ne istiyor? Nihat’ın adı Nihatinho değildi. Tugay’ın adı da Tugayinho değildi... Ama gittiler ve başardılar. Metin Oktay’ı örnek almamış, Can Bartu’yu örnek alsın... Nasıl başardı İtalya’da Can Bartu? Brezilyalı olduğu için mi? Zaman geçtikçe, Arda’nın yaşı büyüyeceğine çenesi büyüyor maalesef.

Her önüne gelen üye yapılmamalı

Galatasaray’daki ‘liseliler’, “Her önüne geleni kulübe üye yaparsanız, yakında kongrelerde silah çekilir” diyor. Haklılar mı? Kulüplere üyelik için kriter getirilmeli mi?

Dündar: Fenerbahçe için konuşabilirim. Fenerbahçe’de bazı kriterler var. Örneğin üyelik sırasında belirli bir ödeme yapmak gerekiyor. Bunu yüksek tutarsanız, günümüzün ekonomik koşullarında güçlü bir kesimin önünü açar, bu güce sahip olamayanların önünü tıkarsınız. Yani bıçak sırtı bir durum. Diyelim ki adamın parası var, ama yüz kızartıcı suçtan, örneğin dolandırıcılıktan hüküm giymiş, ya da başka bir suçtan sabıkası var. Böyle insanları tabii ki üye yapmayacaksınız. Ama diğer yanda pırıl pırıl bir genç, kulüp aşkıyla yanıp tutuşuyor, fakat parası yok. Ona da dirsek atmayacaksınız. Bir orta yol bulacaksınız.
Özdil: Burası İsviçre değil, Türkiye... Para büyüdü. Silah çekilmesi normal... Ama bence, magandalara en son teslim olacak kulüptür Galatasaray. Liseli kültürüne sahip çıkmak lazım. Öbürlerinin işi daha zor... Laga lugayı bırakıp, spor mahkemelerini hayata geçirmemiz şart.

Lemerre yemesin bizi!

Roger Lemerre, “Türk takımları çok güçlü, iyi futbol oynuyorlar” demiş. Doğru mu söylüyor, dalga mı geçiyor?

Dündar: Lemerre takiyye yapıyor! Şu bizim Süper Ligde oynanan ilk yarı maçlarına bakıp da “Çok güzel maçlar seyrettik. Takımlar müthiş bir performans sergiledi!” diyenlere “Acaba La Liga, veya Premier League’de oynanan nedir, yoksa futbol değil mi?” diye sorarım. Lemerre yemesin bizi!..
Özdil: İşsiz adama o kadar parayı verirsen, “Türkiye Brezilya’ya 5 basar” demediğine şükret... Bak Daum’a... Milli marşı bile ezberledi, ağlaya ağlaya söylüyor. Fransız lejyoneri bu kardeşim... 100 bin dolar fazla ver, terörle mücadele için komando olup dağa çıkmaya bile razı olur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!