Güncelleme Tarihi:
NTV Spor'daki "%100 Futbol" adlı programa konuk olan Sarı-kırmızılı kulübün başkanı Ünal Aysal, Gelatasaray'ın yeni teknik direktörünün Fatih Terim olduğunu açıkladı. Aysal, "Bugün 19.05 itibariyle sayın Fatih Terim ile el sıkıştık, tam mutabakat sağladık. İkimiz de güçlerimizi Galatasaray için birleştirmeye ve Galatasaray'ın başarısı için elimizden gelen her şeyi yapma kararını aldık. Bu yakın işbirliği yarın sabahtan itibaren başlayacak. Bizim aramızda şu anda el sıkışmak önemli. Hoca da sözünün adamıdır, bende sözümün arkasında her zaman durmuşumdur. Bizim el sıkışmamız yeterli" diye konuştu.
Aysal ayrıca İngiltere Premier Lig takımlarından Bolton'da forma giyen İsveçli golcü Johan Elmander ile anlaştıklarını açıkladı. Ünal Aysal, Elmander'in transferini yarın SPK'ya da bildireceklerini ifade edereken, Fransa'nın Olympique Lyon takımında oynayan bir diğer İsveçli oyuncu Kim Kallström'le de görüştüklerini ve almak istedikleri bir isim olduğunu söyledi.
"TERİM KARARIMDAN SON DERECE EMİNİM, ENDİŞEM YOK"
Fatih Terim ile aynı heyecanı paylaştıklarının farkına vardıklarını ifade eden Ünal Aysal, "Ben değişik bir insan buldum. Yani benim de medyadan takip ettiğim, sanki imparator anahtarı alırım, kimseyi oraya sokmam, elimde sopayla herkesi kovalarım imajı vardı. Ama katiyetle böyle bir şey görmedim. Uzlaşıcı, beraber çalışma arayışında olan ve yardımcı, yardımlaşmayı seven bir insan gördüm. Benim için sürpriz oldu. Ben Fatih hocayı eskiden tanımıyorum. Bu geçtiğimiz dönemde yakından tanıma imkanına kavuştum. Doğrusunu isteseniz aldığım karardan da son derece eminim, herhangi bir endişem yok. Yardımcılarıyla ilgili konu, önümüzdeki günlerde toparlayacağımız bir şey. Muhakkak ki orada da ideal kadroyu bulacağız" dedi.
"BÜTÜN ÇÖZÜMLERİMİZ UZUN VADELİ"
Her zaman uzun vadeli çözümlerden yana olduğunun altını çizen Aysal, "Yani Fatih Terim gibi bir hocayla kısa vadeli bir iş düşünmeniz hem ona, hem de kulübe saygısızlık olur. Zaten hiçbir çözümümüz kısa vadeli değil. Bütün çözümlerimiz uzun vadeli ve buna en uygun profil olarak da hocanın profili bana göründü. Bu evvelden alınmış bir karar değil. Çoktan beri takip ettiğim, tereddüt ettiğim, yabancı hocalarla da mukayese ettiğim vakit bugün Fatih Terim hocanın burada ağırlıklı bu görevin en iyi adayı olduğunu tespit ettim ve kendisine teklifi götürmüştüm 2 gün önce. Konuştuk, o da düşündü, ben de biraz düşündüm. Özellikle hoca için yeni bazı şeyler olabilirdi. Gördüğünüz gibi sizler için de yepyeni benim bazı yaklaşımlarım. Hoca için de alışmadığı bir şeyler olabilirdi. Ama çok mutlulukla tespit ettim ki özellikle kurumsallık konusundaki ısrarlarım hoca tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Kendisinin özellikle ikinci defa Galatasaray'ın başına geldiği vakit, sorunların çoğunlukla kurumsallığın olmamasından kaynaklandığı konusunu analiz ettik beraber. 'Eğer ben bir ekip içinde çalışsaydım, bu desteği görseydim çok daha başarılı olurdum' dedi ki ben buna inandım, yürekten böyle olduğuna inanıyorum. Çünkü o günkü yapıyı da biliyorum. Burada 'yiğidi öldür, hakkını ver', yani biraz da bunun olması lazım. Demek ki kurumsal yapıda bir ekip halinde çalışılacak. Herkes kendi kısmının gereğini yapacak, ama karşılıklı görüşme, konuşma ve fikir birliğinle en iyisini bulacağız. Zaten benim de yaklaşımım "anahtarı ver kurtul" değil katiyetle. Çözüme katıl, gerekli desteği ver, gerekli denetlemeyi de yap, en iyi neticeyi al' politikasıdır. Hocayla bu konuda tam bir görüş birliğine vardığımız için de çok mutluyum bu akşam" şeklinde konuştu.
"SUYUN SICAKLIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUM"
Aysal, "Bu bir bayrak yarışı demiştim. Bayrak yarışını gözünüzün önüne getirin. Bir oyuncu koşarken, öbürü de beraber koşuyor bir müddet ki, alayım. Ondan sonra bir hızı yakaladıktan sonra alıyor ve devam ediyor. Bu sözüm bu kasıtla söylenmiş bir sözdü, uluorta söylenmiş bir söz değildi, bilinçli bir sözdü. Ben bu olayı bayrak yarışı olarak başlattım. Ben Galatasaray'ı üye olduğum günden beri çok yakından takip ediyorum. Oyuncu alım satımları falan değil, gündelik takip ettim. Bu dönem içinde gazetelerde bana sorulduğu vakit, beyanatlarım oldu, yazılarım oldu, röportajlarım oldu, Galatasaray camiası beni tanıdı, yani ben son 2-3 ay içinde ortaya çıkmış bir adam değilim. Tanıyan tanıyordu ama tanımayan da tanımıyordu. Ön planda olmamama rağmen işin içindeydim her zaman için. Yani bugün ben soğuk bir suya atlamış değilim, suyun sıcaklığını çok iyi biliyorum. Galiba seçmenim de, üyelerimiz de bu şekilde davrandı ki bana ve benim ekibime teveccüh ettiler. Kendilerine bir kere daha teşekkür ediyorum burada, bence de iyi yaptılar" ifadelerini kullandı.
"SÖZ VERMİŞTİM VE TUTTUM"
Başkan Aysal, Galatasaray ile uzun zamandır ilgilendiğinin altını çizerken, "Galatasaray'daki bütün gelişmeleri takip ediyorum. Hatta özellikle üye olduktan sonra da çok daha yakından ilgilenmeye başladım. Bu benim tabiatımda var. Bir yere üyeysem, eğer bir sistemin içindeysem o sistemle çok yakından ilgilenmek gibi eskiden gelen bir alışkanlığım var. Ama başkan olmak gibi bir niyetim, heyecanım olmadı hiçbir zaman. Ancak bu geçtiğimiz aylar içinde kulüpteki hiç istenmeyen gelişmeler karşısında ben bir açıklama yaptım zaten. Benim ismim medyada telaffuz edildi, kulübümüzün diğer duayenleri tarafından. Ben de o zaman şöyle bir açıklama yaptım, 'Kulübün bugünkü şartlarda deneyimli, enerjik ve bu işi başarabilecek genç kadrolar bu göreve talip olurlarsa ben destek veririm' dedim. Ve olmazlarsa da 'Elimi taşın altına koyarım' dedim, böyle bir söz vermiş bulundum. Sonra zaman içinde bu göreve talip olan kadrolara baktığım vakit, sanki genelde bir isteksizlik var, herkes bugünkü ortamdan çekiniyor gibi bir durum doğdu. Onun üzerine sözümü tutmak zorunda kaldım ve aday oldum" dedi.
"KULÜBÜN BUGÜNKÜ DURUMU TRAFİK KAZASI"
Kulübün bu seneki içinde bulunduğu durumu trafik kazası olarak niteleyen Aysal, "Bugünkü durum bir trafik kazası, yani hep öyle görüyorum. Aynı kelimeyi kullanıyorum, çünkü buna inandığım için söylüyorum. Kulüp projelerinde başarılı etaplar katetti ama bir nakit sorunu yaşandı son özellikle bir kaç ay içinde. Tabii bu yukarıda bazı uyumsuzluklar yarattı. Bu uyumsuzluklar aşağı doğru süzüldüğü vakit yeşil sahaya kadar indi ve Galatasaray hiç arzu edilmeyen ve hiç alışmadığı, bugüne kadar hiç tatmadığı, 20 seneden beri tatmadığı bir levhada 14. pozisyona kadar indi. Bu tabii camianın alışmadığı bir şey. Tabii infial oldu. Geldiğimiz durum işte bu neticede" diye konuştu.
"BENİM BUGÜNKÜ PROGRAMIM SADECE 3 SENE"
Bugünkü planlarının sadece önümüzdeki 3 yıl için olduğunu söyleyen Aysal, "Ben 3 yıllık bir program yaptım kendime. Bu 3 yılda inşallah hedeflediğim yerlere gelebilirse arkadaşlarımızla beraber, 3 yıl sonunda ben müsaade isteyeceğim. Ama her şey çok iyi gider, camia "Gel bunun 3 sene de keyfini sür" derse bu da bir ihtimal ama o gün ne yapacağıma karar vermedim ama bugün benim programım sadece 3 sene" şeklinde konuştu.
"BEN KONUŞMAM EYLEM YAPARIM"
Kendisinin genel felsefesinin netice odaklı çalışmak olduğunu söyleyen Ünal Aysal, "Kendime koyduğum hedeflere varabilmek için de öncelikle sözün kısa kesilip eylemin yapılmasına inanırım. Eylemciyim ve görevim bir şeyleri yoluna koymak, o görevi yapmam gerekiyor. Bu konuşarak olmuyor. Konuşarak camia içindeki bazı uzlaşmaları, birleşmeleri ve bazı barışmaları yaratmam gerektiğine inanıyorum. Konuşmanın da bir faydası var ama bir yere kadar, ondan sonra esas eylemi gerçekleştirmeniz lazım. Tahmin ediyorum ki, uzlaşma ve huzur verme yönünden biz bir etap kaydettik zaten. Şu anda öyle hissediyorum. Gerektiği vakit her zaman medyayla beraber olacağım, bana düşen görev bu ama bunu da fazla istismar etmemek lazım, esas görevimiz bizim büroda, makine dairesinde hep onu söylüyorum" dedi.
"KURUMSAL YAPIYI İŞLER HALE GETİRMEMİZ LAZIM"
Aysal, "Galatasaray, 500 senelik bir eğitim müessesesi gerçeğini bir kenara bırakırsak, 106 yaşında, bir asrı devirmiş, yeni bir asra hazırlanan büyük bir kurum. Büyük imkanları var, o imkanların bazında ben gayrimenkuller, paralar ben bunlardan bahsetmiyorum, insan gücü var. Bir kültür birliği ve bizim çok ciddi bir insan kaynağı zenginliğimiz var Galatasaray'da, bunu değerlendirmek lazım ve bunu 21. yüzyıla girerken kulübe muhakkak katkı olarak sunmamız gerekiyor. Yapılacak çalışmaların bazında bu geliyor. Bu ne demek? Belki aynı şeyi tekrarlıyor gibi görünüyorum ama çok önem verdiğim bir şey. Bu kurumsal yapının tesisi işler hale getirmesidir. Baktığımız vakit kulüplere kurumsal yapı hepsinde var ama yapı işlemiyor. Yapılar başkanların elinde ve başkanın bir talimatıyla 3 kişi atılıyor, 5 kişi alınıyor. Şu sporcu alınıyor, bu sporcu satılıyor. Ben Galatasaray'da hedeflediğim ve idealize ettiğim durum, bunun kurumsal yapı içinde ve bir saygınlık içinde cereyan etmesi, bunun kendi kendine işleyen bir mekanizma haline gelmesi, kişilere bağlı olmaması, yarın öbür gün bir başkan görevini bitirdi, ayrıldı. Yeni gelecek başkanın sil baştan yapmayacağı bir düzen içinde çalışmaya başlanması. Profesyonel diyorsunuz, profesyonelliğin bazında para yatıyor. Bu bir holding yapısı içinde gerçekleştirilirse, ki altında zaten oraya gelinmiş bir takım şirketler var. Bu şirketlerin bir kısmı SPK'ya vs. falan kontrol ediliyor bunlar tarafından. Bu yapının iyi çalıştırılması lazım. Zaten mecburuz bunu iyi çalıştırmaya, düzenli çalıştırmaya. Bunun da esasları o kadar zor şeyler değil. Bütün mesele sistemin doğru kurulması ve kuralların iyi anlatılması. Arkası kolay gelir bunun ve bunun da bazında iyi bir planlama, iyi bir bütçeleme, iyi bir kontrol etme geliyor. Bunun dışında kolay yürüyecek bir sistem" diye konuştu.