Fanatik lisede okuyor, medyadan tahrik oluyor

Güncelleme Tarihi:

Fanatik lisede okuyor, medyadan tahrik oluyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2013 00:49

Özellikle savaş söylemini içeren manşetler taraftarın şiddete eğilimini artırıyor.Yapılan araştırmalara göre sporda en çok fanatik futbol tribünlerinde kol geziyor. Geneli lise mezunu ve medya dilinden tahrik oluyorlar.

Haberin Devamı

STADYUMLARIMIZIN ismi "arena", farklı galibiyetlerin adı "ezmek" ise, sporcuların gladyatörlere, teknik direktörlerin imparotlara, taraftar gruplarının ise ordulara dönüşmesine şaşırmamak gerekiyor. Sporda, özellikle futbolda hakim olan bu savaş dili, araştırmacalara göre fanatikleri tahrik eden nedenlerin en başında yer alıyor. . Araştırmalara göre, fanatiklerin tahrik olduğu belirten gruplar içinde yüzde 35 ile medya ilk sırada. Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen Sporda Şiddet ve Stadyum Güvenliği adlı konferansta Medya-Spor ve Şiddet ilişkisini irdeleyen bir konuşma yapan Prof.Dr. Haluk Gürgen, " Savaş dili futbola o kadar hakim ki, “transfer bombaları” patlatılıyor, “golcü harekatları” düzenleniyor ve tabii ki “füze gibi goller” atılıyor"

Haberin Devamı

Pazar günü Olimpiyat Stadı'nda oynanacak Beşiktaş-Galatasaray derbisine artık sayılı saatler kaldı. Seyirci rekoru kırılması beklenen derbiye, Galatasaray'lı futbolseverler ise "güvenlik" gerekçesi ile alınmayacak. Fanatiklerin yaratması ön görülen şiddetin önüne ise, taraflar gruplardan birinin stadyumlara girişinin yasaklanması gibi "çarelerle" geçilmeye çalışılıyor.

İşte Türkiye'deki bu futbol ortamında, Bahçeşehir Üniversitesi'nde "Sporda Şiddet ve Stadyum Güvenliği" konusunda konuştu. Konferansın katılımcıları arasında, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı İsmail Baş, Scodland Yard'ın eski emniyet müdürlerinden Lord Lan Blair'de vardı.

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Haluk Gürgen, medya-spor ve şiddet üçgenini masaya yatırdı. Ana akım medyanın; karşıtlıkları, sansasyonu, skandalı ve bunların bir tezahürü olan “şiddet”i sevdiğini ve söylem olarak benimsediğini belirten Prof.Dr.Haluk Gürgen, "Eril, maço, milliyetçi ve militarist söylem, bu nedenle futbolun dili olarak anaakım medyanın önemli bir bölümüne yerleşmiş durumdadır. Bugün artık futbol, medyada, “teknik olarak tartışılan ve sahada olup biten” bir spor olarak konuşulmaktan çıkmıştır. Kulüpler ve taraftarlar arasındaki rekabetten doğan şiddeti besleyen, teşvik eden ve hatta bu şiddet söylemini bizzat yaratarak dolaşıma sokan bir medya ortamının içerisindeyiz dedi.

Haberin Devamı

SPOR MEDYASI HAŞARI ÇOCUK MU ?

Asparagas haber yapmak, taraf tutmak, cinsiyetçi yaklaşımlar medyanın her zaman uymasa da, etik olarak karşı durduğu tavırlar olarak öne çıkar. Basın Meslek örgütleri bu tip yayınları da büyük bir çoğunlukla kınar, eleştirir. Peki söz konusu durum spor medyası için de geçerli mi ? Bakın, Prof.Dr. Haluk Gürgen bu konuyu nasıl değerlendiriyor: "Medyanın her alanında dikkat edilen, uyulmadığında eleştiri konusu olan etik değerler, ne yazık ki spor medyası söz konusu olduğunda çoğu zaman görmezden gelinmektedir. Adeta medyanın, haşarılığına göz yumulan şımarık çocuğu gibi davranılan spor medyasında, milliyetçilik, cinsiyetçilik, saldırganlık ve hatta her yıl onlarca örneğiyle karşılaştığımız transfer haberlerinde de görebileceğimiz asparagas hoş görülmekte ve tiraj uğruna teşvik edilmektedir. Yine diğer haber alanlarında sorunlu bir kavram olarak görülen taraftarlık, taraf tutmak, futbol medyasında doğal bir şey olarak kabul edilmektedir. Aslında bunun temel nedeni, spor medyasının hiçbir zaman “ciddi medya” olarak görülmemesidir. Ne yazık ki bu durum paradoksal bir şekilde bu medyanın ciddiyetini ortadan kaldırmaktadır. Örneğin, siyaset haberciliğinde, doğru olmayan bir bilginin verildiği ortaya çıktığında bu bir habercilik skandalı olarak görülürken, dünyanın en büyük futbol yıldızlarının kısa aralarla Türkiye’deki üç büyük kulübe transfer olduğunun yazılması ve sonrasında bu bilginin doğru olmadığının ortaya çıkması, habercilik etiği açısından bile eleştirilmemektedir"

Haberin Devamı

TELEVİZYONLARDAKİ KAHVEHANE DİLİ

Televizyon kanallarındaki proğramlarda ise futbol konuşmanın dışında kavga edildiğinin altını çizen Prof.Dr.Haluk Gürgen, “Kahvehane dili” olarak bildiğimiz dil, futbol maçları sona erdiğinde devreye girmekte, milyonlara ulaşan televizyon kanallarında amaçları futbolu konuşmaktan çok kavga ederek daha fazla reyting kazanmakmış gibi görünen isimler, zaman zaman küfür, hakaret, aşağılama ve hatta fiziksel şiddet de içeren bir üslupla saatlerce “tartışmakta”dırlar. “Halk bunu istiyor” düsturuyla, sözde halk diliyle konuşan ve medyanın sahip olduğu sorumluluğu bir kenara bırakan bu tavır, aslında sokağın dilini benimsemekten öte, sokağın dilini üretiyor. Gündelik hayattaki sohbetlerde yapılan hararetli futbol tartışmaları, yıllardır televizyon ekranlarından topluma akan bu saldırgan ve şiddet dolu dili her seferinde tekrar etmekten öteye geçemiyor"

Haberin Devamı

SAVAŞ DİLİNE ÇARPICI ÖRNEKLER

Prof.Dr.Haluk Gürgen'in gazetelerin spor sayfalarından seçtiği ve "savaş dili" olarak nitelendirdiği kimi başlıklar ise şöyle;
“Türksün, bugün ezer geçersin”,
“Gösterin şu Avrupa’ya Türkün gücünü”, ,
“Yedin mi Türkün lokumunu hırbo İngiliz”
Fenerbahçe iki kez geriye düştüğü maçta Kasımpaşa’yı 90+’da yıktı”
“Çılgın gol düellosu Fener’in oldu”
“Evinde oynadığı iki maçta da Real Madrid’i tokatlayan aslan, güçlü rakibi karşısında bu istatistiğe ve yüreğine güveniyor”
“Savaştı, kazandı”
“Kara merhem” (Kamerunlu siyah futbolcu ima ediliyor)
“Fenerbahçe (…) ecel terleri döktü”
“Webo’ya paşa apoleti”
“Webo iki golle racon kesti”

Yrd. Doç. Dr. Selami Özsoy tarafından, spor medyasında şiddet ve savaş metaforu içeren unsurların kullanımıyla ilgili yapılan bir araştırma, 2008’in ortasından 2009’un ortasına kadarki dönemde incelenen gazetelerin manşetlerinin büyük bir bölümünün, “savaş”, “kavga”, “saldırı”, “kapışma”, “silah”, “intikam”, “imha”, “parçalamak”, “kurşun”, “öldürmek” gibi sözcüklerle ve imalarla dolu olduğunu ortaya koyuyor. İşte bunlardan birkaç örnek: “Maç değil resmen savaş istiyorlarmış” “Kartalım savaşa giriyor” “Vurun, kırın, bu maçı alın” “Saldır Kartal” “Müthiş saldırı” “Sivas’tan intikam alınacak” “Acı intikam”…

Haberin Devamı

FANATİK İSTATİKLERİ

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı şiddet raporuna göre, 2011-2012 sezonunda futbol, basketbol ve voleybol müsabakalarında 2 bin 177 işlem yapıldı. Rapora göre, “şiddete etki eden olayların başında, yüzde 25,93'lük oranla taraftarların tutum ve davranışları geldi. Bunu, yüzde 16 ile kulüp yöneticileri, sporcu ve teknik heyetin tutum ve davranışları takip etti. Medyanın oranı ise yüzde 12 olarak gerçekleşti. Rapora göre futbol müsabakalarında 2010-2011 sezonunda 427 bin 313 polis ve 151 bin 78 özel güvenlik görev yaptı. 2011-2012 yılında polis sayısı 96 bin 785 artışla 504 bin 98'e yükseldi, özel güvenlikçi sayısı 47 bin 813 artışla 198 bin 891'e çıktı. Raporda, daha fazla maç oynanması, derbi maçların artışı ve play off kapsamında Avrupa ligi katılım ve spor toto kupası müsabakaları neticesinde seyirci sayınını 1,5 milyon arttığı kaydedildi. Geçtiğimiz sezon bin 457 kişinin spor müsabakalarından men edildiği kaydedildi.”

Bahçeşehir Üniversitesi Fen-Edebiyet Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr.Nilüfer Narlı ise Nihat Mızrak tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarını şöyle açıklıyor:
Fanatiklerin branşlara göre dağılımı: Hentbol: %0 Boks: %Voleybol: %2 Basketbol: %4 Futbol: %93 Diğer: %1
Fanatiklerin tahsil durumu: Üniversite: %18 Ortaokul: %18 İlkokul: %22 Lise: %42
Fanatiklerin tahrik olduğunu belirttiği gruplar: Siyasiler: %4 Hakemler: %6 Taraftar Dernekleri: %7 Amigolar: %11 Klüp yöneticileri: %21 Medya: %35

AİLE İÇİ ŞİDDET, TOPLUMSAL ŞİDDET SPOR SAHALARINA DA YANSIYOR

Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Araştırma Görevlisi Hakan Salim ve İ. Bülent Fişekçioğlu tarafından gerçekleştirilen futbol seyircilerinin saldırgan olmalarında rol oynayan faktörler araştırması ailede şiddetin öğrenilmesi, sosyal tabakalaşma, eğitim düzeyi gibi faktörlere bakılıyor. Bu çalışmada şunlar vurgulanıyor: “Türkiye’de aile içi şiddet, bir terbiye yöntemi olarak algılanmaktadır. Aileler arasında yapılan anketlerde 100 aileden 34' ünde şiddete başvurulduğu görülmektedir. Her iki aileden birinde çocuklar dövülmektedir. Küçükken utanca boğulan, aşağılanan, horlanan ve dayak yiyen çocuk, çevresini sürekli denetim altında tutmaya çalışır, kimseye güvenmez, diğer insanlarla sürekli olumsuz ilişkiler içine girer. Dürüst olmaz, sürekli yalan söylemeye yönelir. Aile içi iletişim kaybolur. Şiddeti bir davranış modeli olarak benimser, yetişkinlerden korkarak büyür"

İLGİNÇ BİR İSTATİSTİK- POLİS GÖRÜNTÜSÜ ŞİDDETİ ARTTIRIYOR MU ?

Euro 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda 965 İngiliz holigan tutuklanırken, bu sayı 2006 Dünya Şampiyonası'nda 828 olmuş. Ancak, Euro 2004'te adeta bu istasitikler yerle bir oluyordu. Euro 2004'te sadece 1 holigan tutuklandı. Bu ,istastatiksel veriler araştırmacıları harekete geçirdi. Yapılan çalışma sonucu şu sonuç ortaya çıktı. 965 İngiliz holigan'In tutuklandığı Euro 2000'de Üniformalı polis sayısı %84, Teçhizatlı polis (Robocop, Çevik Kuvvet) %15, Teçhizatlı araç( TOMA, Akrep) %50 Olay sayısı ise %15'idi. Sadece 1 tutuklamanın olduğu Euro 2004'te ise bu oranlar şöyleydi: Üniformalı polis sayısı %56 Teçhizatlı polis(Robocop, Çevik Kuvvet vb) : 0 Teçhizatlı araç : %16 Olay sayısı: %0,4

EMNİYETİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2012 yılında hazırladığı 'Sporda Şiddetin Önlenmesi' konulu raporda tespit, uyarı ve çözüm teklifleri ise şöyle yer aldı: “Turnike ve kamera sistemleri çalışmıyor. Kulüp yönetimleri ve sponsorlar holiganlara bedava bilet dağıtırken meşale, maytap gibi yasaklı maddeler bazı yöneticilerin desteğiyle statlara sokuluyor. Elektronik bilet uygulamasına bir an önce geçilmeli. Biletler TC kimlik numarasıyla satılmalı. Müsabakaları seyirden men edilen kişilere kesinlikle kombine satışı yapılmamalı"


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!