Güncelleme Tarihi:
6 gün önce Japonya’da üst üste 2. dünya şampiyonluğunu garantileyen Sebastian Vettel programında olmadığı halde akşam pistte kros yapıyordu. 1 saatlik çalışması bittikten sonra terden sırılsıklam bir halde yavaş adımlarla padoktaki odasına geçerken gözgöze geldik. Yarı şaşkın ifadem karşısında önce duraksadı. Sonra da nefes nefese, “Muss” yani “Mecbur” dedi ve odasına geçti. Evet sahiden mecbur muydu bilinmez ama Almanların bende her zaman hayranlık uyandıran çalışkanlık ve disiplinine bir kez daha tanık olmuştum.
Oysa o istese artık hiç yarışmasa, son dört yarışta hep sıfır çekse bile Formula 1’in 2011 dünya şampiyonuydu. Ertesi gün bana şunu dedi: “Bana çocukluğumdan beri disiplin ve çalışmayı beynime kazırcasına öğrettiler” Küçük takımda dünya markalarına meydan okudu... Vettel, her yıl 100 milyonlarca Euro’nun döndüğü bir alanda bütün dengeleri değiştirdi. Hem de büyük bütçeli Ferrari, Mc Laren, Mercedes gibi devleri geride bırakarak... Ezber bozdu. Kaldı ki bu meydan okuyuşu Red Bull gibi yatırımı sınırlı bir takımda gerçekleştirdi. Zengin ailelerin şampiyon çocukları... Daha önce Arjantinli Fangio ve Alman Schumacher de arka arkaya 3 kez dünya şampiyonu oldu. Hem Fangio hem de Schumacher varlıklı ailelerden geliyordu. Formula 1 efsanesi Ayrton Senna da Sao Paulo’da zengin bir ailenin çocuğuydu. Eski şampiyonlar Jacke Steward, Emerson Fittipaldi, Andretti, Lauda, Alain Prost da öyleydi. Sadece Lewis Hamilton’un babası oğlunu pilot yapabilmek için 3 ayrı işte çalışmış biriydi.
Formula 1 dünyası onun zaferlerine hazır olsun dediğimde henüz 2010 sezonu başlamamıştı. Trt’de Stadyum programında “Dünya yeni bir Alman panzerini izlemeye hazır olsun” dedim. Erdoğan Arıkan, Okay Karacan ve Serhan Acar şahit. Vettel beni yanıltmadı ve son üç yılın şampiyonu oldu. 25 yaşında. Kısa süre öncesine kadar padokta karizma ve duruşuyla onu ezebilecek birçok dünya şampiyonu vardı. Schumacher, Alonso, Hamilton gibi. Vettel ise yüzündeki çocuksu ifadeyle sadece sempatik bir pilot kimliğiyle ön plana çıkıyordu. Ancak o çocuksu ifade 3 yılda RB6, RB7 ve RB8 kokpitinde pistleri rakiplerine dar ederek korkulu bir pilot hüviyetine büründü. Başarısında tasarımcı Andrey Newey ve takım patronu Horner’ın da payı çok büyük. O’na müthiş bir otomobil verdiler.
Bu yaşta elde ettiği 3 şampiyonluk aslında bir çok büyük başarının da habercisi. Zira, 7 kez dünya şampiyonu olan Schumacher ilk şampiyonluğunu 27 yaşında kazandı. 8 yaşında tulum giyip babasıyla fuarlarda sponsor aradı.
Tarih 3 Ekim 1987... Almanya’nın batısında 2 bin nüfuslu Heppenheim kasabasının tek marangozu koşarak evine ulaştı. Üstü başı toz içindeydi. Evde eşi doğum sancıları çekiyordu. 29 yaşındaki Norbert eşini hastaneye götürdü. O gün nur topu gibi bir oğulları dünyaya geldi. Hançeresini yırtarcasına ağlayan çocuk Sebastian Vettel’di. Zor şartlarda büyüdü. Babası 8 yaşında ona bir tulum giydirdi ve Almanya’daki otomobil fuarlarına götürüp sponsor aradı.İşte o çocuk artık pistlerde, mekanik dünyasında ezber bozuyor...
Şimdilerde o dünyanın en çok para kazanan sporcuları arasında. Yılda en az 40 milyon Euro’yu bir zamanlar yokluk içindeki babasına getiriyor. Vettel, küçük yaşlarda marangoz atölyesinin tozlu ortamında babasının tahtalardan yaptığı yarış arabalarına “vınnn vınnn” seslerini verip durdu.
Büyük filozof Cicero, der ki, “Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur”.