Murat TOSUN mtosun@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2007 00:00
Beklenen oldu ve Türkiye üçüncü kez dünyanın en önemli spor organizasyonlarından biri olan Formula 1 Dünya Şampiyonası’na üçüncü kez ev sahipliği yaptı. Yarış öncesinde İstanbul Park Pisti’nde düzenlenecek olan Grand Prix’nin nefesleri kesen anlara sahne olması bekleniyordu ama beklenenin tam tersi oldu.
Geçtiğimiz yıl da yarışı kazanan ve kariyerinde altın bir sayfa açan Ferrari pilotu Felipe Massa, Petrol Ofisi Türkiye Grand Prix’sinde arka arkaya ikinci kez zafere uzandı. Ferrari’nin hırçın çocuğu Kimi Raikkonen ise yarışı ikinci sırada tamamlayarak duble keyfi yaşadı. Heyecanın hiç olmaması ve mücadele ruhunun çok uzaklarda kalması ise piste gelen taraftarlar için büyük hayal kırıklığı oldu. Bir başka deyişle F1 rüzgarı İstanbul’da yerini melteme bıraktı.
Ülke olarak üçüncü kez Formula 1 Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yaptık. Artık Formula 1’in patronu olan Bernie Ecclestone tarafından işletilen İstanbul Park Pisti’nde düzenlenen Petrol Ofisi Türkiye Grand Prix’sinin ilk olarak kısa geçmişine değinmek gerekiyor. İlk yıl yani 2005’te bu dev organizasyona ev sahipliği yapacağımız belli olduğunda bütün İstanbul arka arkaya Formula 1 şenliklerine sahne olmuştu. Herkes Formula 1 ile ilgili bir organizayon düzenlerken şehrin neredeyse tüm sokakları Formula 1 ile ilgili afişlerle doldurulmuştu. Öyle ki İstanbul’u ziyarete gelen birisinin haftalar sonra bu şehrin Formula 1’i konuk edeceğini anlamaması imkansızdı.
Herkes bu yarışa büyük bir ilgi göstermişti ve bilet satışlarında da çok ciddi rakamlara ulaşılmıştı. Günlük gazeteler ve önemli TV kanalları başta olmak üzere Formula 1 haberleri en öncelikli konu olmuştu. Hatta hamama giden pilotlar bile
haber malzemesi olarak manşetlerde yerini almıştı. İlk yıl düzenlenen yarışta yaşanan
trafik sıkıntısı ise bu olumlu olaylara gölge düşürmüş olsa bile Formula 1’i alnımızın akıyla düzenlemiştik.
İKİNCİ YIL İLGİ AZALDIFormula 1’in ikinci yılında ise ilk yıla göre biraz daha sönük bir hava hakimdi. Ancak yine de gerek seyirci sayısı gerekse tanıtım açısından yabana atılamayacak çalışmalar yapılmıştı. Bu kez hamama giden pilotlar haber olamasa bile Formula 1 yine manşetleri süslüyordu. İkinci yıl düzenlenen yarış aslında yaşanan olaylarla uzun süre gündeme oturdu. Birinci olan Felipe Massa’nın kupasını KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın elinden alması uzun süren ve gündemden inmeyen tartışmaları da beraberinde getirmişti. Sonuçta Formula 1 ilk iki yılında pist üzerinde ciddi çekişmeleri ve önemli tanıtım kampanyaları ile Türkiye’nin adını tüm dünyaya haykırma fırsatı yaratmıştı.
ÜÇÜNCÜ YILINDA YABANCI OLDUKAslına bakarsanız İstanbul Park Pisti’nin işletmesinin bu yılın başında aynı zamanda Formula 1’in de patronu olan Bernie Ecclestone’a geçmesinin ardından tartışmalar hiç bitmedi. Özellikle motosiklet yarışları ile ilgili yaşanan tatsızlıklar flaş gelişmeler olarak dikkat çekti. Pist üzerinde organizasyon düzenlemek isteyenlerin astronomik ücretlerle karşılaşmasıysa İstanbul Park Pisti’nin geleceği ile ilgili endişelerin artmasına neden oldu. Kendi ülkelerinde kendi pistlerinde organizasyon düzenlemek isteyen firmalar yurtdışından bile çok daha astronomik rakamlarla karşılaşınca bu organizasyonlar teker teker iptal oldu. Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın durum ne olursa olsun ülkemizde düzenlenecek olması ise en önemli tesellimizdi. Çünkü yine pist Formula 1 araçlarının sesleriyle inleyecek ve dünya Türkiye’yi keyifle izleyecekti. Ancak bunların da olamayacağı yarış haftasına gelindiğinde ortaya çıktı.Geçtiğimiz iki yılda yarışın start almasına haftalar kala tüm şehir Formula 1 ile ilgili afişlerle boydan boya donatılırken bu yıl bunların olmaması dikkat çekti. Yarış haftasına gelindiğinde bile sadece şehrin bazı bölgelerinde Formula 1 afişleri vardı ve bunların sayısı da kesinlikle yeterli değildi. Yani İstanbul’u ziyarete gelen birisinin eğer çok dikkatli ve Formula 1 ile ilgili değilse bu şehrin dünyanın en önemli organizasyonuna ev sahipliği yapacağını anlamasına imkan yoktu. Hatta Formula 1 pilotları ilk antrenmanlarını yaptıkları Cuma günü bile Formula 1 sesleri İstanbul’un oldukça dışında olan İstanbul Park Pisti’nden şehrin caddelerine ulaşamadı. Sonuçta üçüncü yılında kendi ülkemizde düzenlenen yarışta misafir olduk. Hem de öyle böyle misafir değil. Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın ilk iki yılındaki şiddetli rüzgar artık yerini meltemlere bırakmıştı ve kendi ülkemizde kendi şehrimizde başkalarının yarışını seyrediyorduk. Tıpkı Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yapmamız gibi orda mücadele edenlerin bizlerle bir alakası yoktu.