Oluşturulma Tarihi: Mayıs 13, 2005 00:00
BİR
Galatasaray taraftarı için de, bir
Fenerbahçe taraftarı için de mutluluğun tanımının aynı olduğu bir nokta vardır: Ezeli rakibi yenmek.Sanki sahada golleri siz atmışsınız, rakibin şutları karşısında kalede siz devleşmişsiniz gibi koltuklarınız kabarır, ağzınız kulaklarınıza doğru hareketlenir ve en fazla esneyebildiği noktada sabitlenir, havaya zıplamak, tek başına timsah yürüyüşü yapmak, salonda dizlerin üstünde kaymak suretiyle evin canına okumak, camı açıp boşluğa doğru ‘Nıgoooooalh!’ diye bağırmak en sık rastlanan kafayı sıyırma belirtileridir.Ertesi gün bütün gazeteler alınır. Hiç okunmayan yazarlar, hatta fotoğraf altları bile okunur. Televizyonda aynı haber 50 kere aynı mutlulukla seyredilebilir vesaire.Futbolu sevenler, taraftar olanlar ne demek istediğimi çok iyi anlıyordur zaten.* * *Bir de madalyonun öteki yüzü var. Gerçek taraftar empatiyle, sempatiyle uğraşmaz şeklinde yaygın bir tribün kanısı vardır. Fakat ben öyle düşünmüyorum. Fenerbahçe taraftarı şu anda haliyle üzgün. Yukarıda saydığım mutlu taraftar tipini tamamen tersine çevirin, işte o durumdalar.Canları kimseyle konuşmak istemiyor, gazete okumak istemiyor, çalan telefonları can sıkıntısıyla cevaplıyorlar vesaire.Asla rakibini kızdıran tipte bir taraftar olmadım. Yani Fenerli arkadaşlarım sağolsunlar hakkımı verecektir, yenildiğimiz zaman rahatça dalgalarını geçerler benimle. Ama ben bunu hiç yapmam. Bazıları bu durumu ‘asil tavır’ olarak değerlendiriyor.İtiraf edeyim, bunu asalet unvanı için yapmıyorum. Susuyorum, tebrik edenlere gülümseyerek ‘Teşekkür ederim, siz de çok iyiydiniz’ diyorum ve geçiyorum. Niye böyle yapıyorum? Açıkçası böylesi daha keyifli oluyor.Susmak ve hiç takılmamak kadar sinir bozucu bir tavır daha tanımıyorum çünkü. Rakip sürekli sizden gelecek bir saldırı endişesiyle yaşıyor ama siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bunun keyfini hiçbir şeye değişmem!* * *‘Aziz Yıldırım ilk Galatasaray mağlubiyetinden sonra merdiven boşluklarını,
Beşiktaş mağlubiyetinden sonra küfürlü tezahüratı bahane etmişti. Bu maç için ya meşaleleri, ya da sökülen rüzgar panellerini bahane edecek’ türü kızdırma amaçlı küçük esprileri bir kenara bırakıp, gerçek anlamda ‘fair-play’ isteyenlerin hoşuna gidecek bir hadiseden bahsedeyim.Dün Türkiye’deki bütün kulüplerin taraftarlarının katıldığı ‘www.tribundergi.com’un forum sayfalarına girip baktım. Her kulübün gerçek tribün tayfasının tartıştığı bir ortam burası. Maç sonrası Fenerbahçeliler başta olmak üzere bütün kulüplerin taraftarları Galatasaray’ı tebrik ediyordu.Arada birkaç çatlak ses çıkıyor ama o kadar az ki! Birbirini hiç görmemiş Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları ortak bir şekilde, rakibine saygı göstererek ve kendi hatalarını kabul edip, rakibin iyi yanlarını da överek tartışabiliyorlardı maçı.Keşke bir gazete, spor sayfasında bu yorumları aktarsa dedim okurken. Öcü gibi gösterilen futbol taraftarının aslında kardeş olduklarının bilincinde olduklarını görmek, asıl provokatörün ne yazık ki bazı medya yıldızlarının olduklarını fark etmek için iyi bir başlangıç noktası olabilir bu forumlar.Ben bu vesileyle ezeli rakip, ebedi dost Fenerbahçe’ye bir kez daha ‘İyi ki varsın’ demek istiyorum. Fenerbahçe olmasa Galatasaray’ın, Galatasaray olmasa Fenerbahçe’nin tadı olmazdı.Ruh halimi tribundergi.com’daki bir yoruma katıldığımı belirterek özetleyip izninizle uzuyorum: ‘Şu an her şey çok güzel gözüküyo gözüme. TV’de rimi rimi ley çalıyo, ona bile eşlik ediyo insan...’
button