Güncelleme Tarihi:
Okan Bayülgen'le 1998'i değerlendirme ekseninde bir sohbet yapılacak, espri olacak ve okuyucu gülümseyecek! Gazetedeki hesap bu yöndeydi ama gelin görün ki Bayülgen'le buluştuğumuz evinde tutmadı. Gece 22.00'deki randevu 24.00'de başlayabildi. Ağzından espri kapabilme didişmesinde bir röportaj oldu. Birçok soru, Okan Bayülgen zırhına değip anında parçalanıverdi. Mesela gerekçelerinden biri şöyleydi: ‘‘Birisi bize şaka yapıyor. Yaşadıklarımız bunu düşündürüyor. Yarı finale niye kalamadık? Niye işler ters gelişiyor?’’ 1998'e damgasını vuran skandalların, çetelerin esprisi olmaz mıydı? Olmazdı! Okan Bayülgen, tüm bu olup bitenleri komik buluyor ve diyor ki ‘‘Zaten komik olan bir şeyin esprisini, komedisini yapamazsın!’’
Milletimiz adına bir muhasebeci gibi 1998'in kâr-zarar bilançosunu çıkardığınızı pek sanmıyorum?
- Öyle ölçmem. Türkiye'de olan bütün olayların duygusal hafızamda belirli yerleri vardır. Bir gazeteci ya da tarihçi gibi ele almıyorum. Olayların izleri kalıyor. Duygusal tepkiler veriyorum. Bir Susurluk olayının halktaki karşılığı, inanıyorum ki tamamen duygusaldır. Bu memlekette artık yaşanmaz derken de duygusal hareket ederler, çok seviyorum derken de. 1998'de de öncesinde de çok kötü görüntüler var. Türkiye'nin iyi insanları bu kadar berbat görüntüleri haketmiyorlar. Düşünsenize, ölürken, hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken neler göreceğim? En güzel şeyleri hatırlamaya çalışacağım. Herhalde ilk öpüşmeleri filan...
Kendi indinizde 98'in en büyük başarısızlığı nedir?
- Yaptığım bir dizi vardı. İstediğim gibi olmadı, yayından kaldırtmak zorunda kaldım. Parayı gözden çıkardım, şöhretle ilgili kaygılara kapıldım. Ama bugün Türkiye'de Sabah Şekeri olarak kariyer yapmak mümkün. Cenazenizde o bir Sabah Şekeri'ydi diye konuşulması mümkün. Halk, show business içindeki herkesi çok seviyor. Her evin babası, eve gelip televizyon karşısında aptallaşmayı düşünüyor. Çünkü bütün gün boyunca başına, başka hiçbir ülkede insanların başına gelmeyecek, çok acayip şeyler geliyor.
1998'in en şöhretlisi kim ya da kimler?
- Atilla Taş diye bir çocuk çıkıyor ve kendisine şöhretin kapılarını açan şey, bir skandal. Dünyanın herhangi bir yerindeki sanatçının başına gelebilecek en kötü şey, yaptığı eserle birilerini rahatsız etmek. Ama nedense bizde skandal, şöhretin kapılarını açıyor.
Başka şöhretler?
- Bu senenin Gonca Uyanık gibi bir şöhreti var. Görüntüleri o kadar tahrik ediciydi ki. Özellikle Show Haber'de defaatle, sanki biz geri zekalıymışız gibi gözümüze sokulan bantlar. Gonca Uyanık'ın muhteşem kalçaları diye ciddi bir köşe yazarı yazı yazdı. Bundan etkilenmiş ve çok hoşuma gitti. Kalçaları gerçekten güzeldi. G-string (arkası iplik gibi külot) vardı üzerinde. Ben erkek olarak G-string'ten çok hoşlanırım. Bu heyecanlı.
98'de sizi en heyecanlandıran olay neydi?
- Cumhuriyet'in 75. Yılı beni çok heyecanlandırdı. Düzenlenen törenler, yürüyüşler. Hakikaten çok heyecanlandım. Benim dışımdaki insanların sağduyusunu hissetmek çok hoşuma gidiyor ve umut veriyor. Çürümüşlükten bizi alıkoyacak herşeye sarılıyoruz. Başarılara ihtiyacımız var. Siyasi, sportif, sanatsal... Dünyaya entegre olmak istiyoruz.
DAYAN LEVENT!
Anneniz Ayla Hanım, 1998'de çıkınını büyüttü mü, açıklayacak mı?
- (Uzun bir sessizlik ve tek kaşını kaldırıp şööyle bakıyor) Bu tip espriler yapmayalım ne olur. Siyasi espriler yapan komedyenler bana samimiyetsiz gibi geliyor. Bizi etkileyen siyasi yaşamda üzülmekten başka çare yok. Esprisi yapılabileceğini sanmıyorum. İçinde yaşadığımız kaosun içinde gülecek hiçbir şey yok. Çok sevdiğim Cem Yılmaz, Cem Özer, Beyaz'ın esprilerine bakın. İçinde bir tek siyasi espri yok. Bir tek sosyal içerik dayatması yok. Hakikaten büyük halk komikleri var, Levent Kırca gibi. Hala merak ediyorum, açlık grevinde kaçıncı gününe girdi? Bu kadar uzun yaşaması benim çok ilgimi çekti.
Genel istek üzerine hemen bırakmıştı?
- Benim haberim yok! Geçen gün televizyonda gördüm. Hala yaşıyor. Gerçekten muhteşem bir insan. Biraz zayıflamamış. Açlık grevi insanı bitirir, yok eder. Bitireyim mi diye sorduğunda biri çıkıp ‘‘Dayan Levent’’ demedi. Herkes çok sevdiği için Levent Kırca'yı, bitir dediler. Böyle şeyler tutmuyor Türkiye'de. Hakikaten yapmayı istedi.
Orhan Pamuk, çok sevişenler iyi yazamaz diyor?
- Çok sevişenlerin iyi şov yapamadıklarını da söyleyebilirim. Ünlü bilginlerde, devlet adamlarında iktidarsızlık sorunu olabiliyor. Cinsel gelişimim sırasında yanlışlıkla okuduğum, ‘‘60 Yaşından Sonra Sağlıklı Cinsel Yaşam’’ diye bir kitaptı. Bu yüzden cinsel gelişimimde bazı arızalar olduğunu biliyorum. Libido gerçekten yönlendirici bir güçtür. İnsanın en önemli enerjik silahıdır. Onu başka yerlere kanalize ederseniz çok başarılı olursunuz. Sağlıklı bir cinsel yaşam, aslında şöhreti ya da başarıyı yok eden en önemli unsurlardan biri bence.
KILLI VEKİLLER
98'in kırmızı dana derili koltuklu Meclis yolsuzluğu?
- Meclis koltukları büyük bir ümitsizlik. Komik bir şeyin üzerine espri yapamazsınız. Meclis'teki kırmızı da değil, pembeye yakın koltuklarda nasıl oluyor da bu kadar çok kıllı adam oturuyor? Onlar bize bir espri yaptılar. Meclis'in çağdaş bir görünüme sahip olması gerekçesi, bir espridir. Bütün bu yolsuzlukların üstüne Okan Bayülgen bir espri üretemez.
98'de asker kaçağı vekiller ya da popçular?
- Türkiye'de anti-militaristlik yapamazsınız. Çünkü Türkiye, doğusunda savaşıyor. Bir ülkede bu kadar çok şehit varsa, siz askerlikle ilgili bir espri de yapamazsınız, kaçak da olamazsınız. '98, sanatçıların askerlik meselesine en çok takılınan yıldır. Bunu çok normal karşılıyorum. İnsanlar karşılaştırma yapıyorlar. Şehit ailelerini izleyip de başka türlü düşünmeye imkan yok.
'98, vücut kimyanızı değiştirdi mi?
- Bence Korkmaz Yiğit'in çok iyi bir açıklamasıydı. Bayıldım. Çünkü haklıydı, korkuyordu. Korku kimyasaldır. Çaresizliğin çok güzel bir açıklamasıydı.
Titancı Şeranoğlu'nun ceketini hatırlıyor musunuz?
- Tabii, kesinlikle. Çok erotik bir dansı vardı ve çok etkileyiciydi. Yine Show Haber devreye giriyor. Cüsseli ve elastikti. Ceket çok iyiydi. Hey, hey diyorlardı. Para ritüeliydi. Adam, doğumgünü kutlamasına sahne kıyafetiyle çıkıyor. Sahne kostümüydü. Kameraların girmesine izin vermeseydi, belki işini hala götürüyor olacaktı. Adam, şöhret olmak istiyordu. Kendisine yaptığı eğlence bir mizansendi. Otomobil, kızlar, büyük pasta geldi ve adam eğlence programı sundu. Türkiye'de herkes şöhret olabilir. Benim için şöhretin anlamsızlığı da bu yüzden. Çok isteyen varsa verebilirim. Şöhreti alıp kıçınıza sokabilirsiniz.
'98, birçok dizi film yıldızına dolar bazında güldü?
- Bu sanatçılar kazandıkları parayı ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu, onlara verilmiş en büyük ceza. Bunun ulvi bir olay olduğunu düşünüyorum. Bunlar arsızca, insanları istemeyecekleri kadar çok para kazanmaya teşvik ediyor. Bugün bana bir milyon doları harcar mısınız siz?
MÜTHİŞ ADAM REHA
Erol Evcil, Gülben Ergen'e anında harcadı?
- O parayı hakettiyseniz, nasıl harcayacağınızı da bilirsiniz. Zengin barlarında, restoranlarında görüyorum. Puro içmeyi fallograf açıdan yorumluyorum. Kendini güçlü göstermek için bir erkeğin, erkeklik organına benzeyen bir şeyi niye ağzına tıkıştırmaya çalıştığını da anlayamam. Emzikle homoseksüellik arasında gidip gelen bir durum var. Bir şarkıcı, nasıl harcayacağını bilmediği paralar kazanıyor. Bu arsızlık yüzünden Türkiye'de birbuçuk milyon dolara bir apartman katı satılıyor.
Reha Muhtar'ın sizi en çok tahrik eden iki haberini anlatır mısınız?
- Reha'nın müthiş bir adam olduğunu düşünüyorum. Çalışsam bu kadar iyi olamam. Reha Muhtar'da Allah vergisi.
KENDİ AĞZINDAN 98 SONUNDA OKAN BAYÜLGEN BİLANÇOSU
35 yaşında bir salağım
'98 benim için yatakta, hasta ve koltuk değnekleriyle başladı. Öyle de bitiyor. '98 içinde Ağır Roman gösterimdeydi. Hep beraber bir de müzikal batırdık: Atları da Vururlar. Yalnış insanlarla yanlış bir deneme yapıldı: Utanmaz Adam. Benim için birçok yeni ve riskli projenin denenmesi ve bunlardan bir sonuç alınamayıp ve koltuk değnekleriyle geçirilmiş bir yıl oldu. 98'in son döneminde de Şafak Bakkalbaşıoğlu'yla birlikte Zaga'nın başlangıcı oldu. Çok da önemsemiyorum. Benim için çok güzel bir yol değil. Ama çok güzel yol nedir ki? Ama üçüncü evliliğimin bitip bugünlerde aşık olduğum kadınla başlangıç açısından böyle bir yıl. Çok enteresan bir yıl değil. Daha eski yılları değerlendiriyorum da... İlk mastürbasyonlarım, ilk sevişmelerim, ilk porno koleksiyonum, okullar ve öğretmenler, yurtdışında geçen zaman, tiyatro, master... Akademik ve cinsel olmak üzere hayatımı ikiye ayırıyorum. Sonuç olarak, 35 yaşında bir salağım. 35 yaşındaki her adam gibi kendimden nefret ediyorum.