Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2003 00:00
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na Erkan Mumcu gelince içimden 'Bu kez belki tiyatro adına bir şeyler olabilir' diye geçirmiştim. Bugüne kadar yapılan 'müdür' atamalarından anlaşılıyor ki, Erkan Mumcu ‘‘bakan' olmayı üzüm yemek için değil bağcı dövmek için istiyormuş. Mumcu'nun daha önce Turizm Bakanı, Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemlerdeki 'ideolojik' çıkışlarını anımsayanlarınız çoktur. Kültür işlerini de içeren yeni bakanlıktaki performansına bakınca Mumcu'nun 'bakanlık' işini sadece şov amaçlı istediği sanısına kapılıyor insan. Nasıl kapılmasın? Bakanlığının bütçe görüşmelerinde yaptığına bakın. Cumhurbaşkanını 'kamusal alan' konusunda cahil buldu, iki kitap okumaya davet etti, gündeme geldi, rahat etti. Keşke Mumcu, Cumhurbaşkanı'nı Ankara'da yeni başlayan oyunlardan birkaçına davet etseydi. Yoksa Mumcu, Cumhurbaşkanı oyun izlemeye gelir, orada iki üç türbanlıyı görüp, tiyatroları da 'kamusal alan' ilan eder diye mi korktu ne! Belki de birileri çıkıp Erkan Mumcu'ya tiyatro, opera, bale, sinema gibi konularda 'iki satır bir şeyler oku da ufkun genişlesin' diye öneride bulunsa çok iyi olacak. Belki de Erkan Mumcu'yu kültür, sanat işlerinde işlevsiz bulmakta biraz erkenci davranıyoruzdur. Belki de Erkan Mumcu'nun Türkiye'de tiyatroyu kurtarmak için büyük hazırlıkları vardır da uygulamaya geçmek için uygun zamanı bekliyordur. Umarız öyledir. Biraz daha bekleyelim bakalım. Beklerken de bu sezon mutlaka görmeniz gereken 11 oyun daha önerelim. Bu oyunları nasıl mı seçiyorum? O da benim sırrım. Haftaya bu sezon çocuklarınıza mutlaka izlettirmeniz gereken çocuk oyunları önereceğim. Çocuk oyunu seçimi konusunda iddiam yok. Bu yüzden bu konuda eline su dökülmeyecek birinden Faik Ertener'den yardım aldım. Merakla bekleyin.Kaçırırmayın...11 oyun daha...Oyun Adı Yazar Yönetmen YerYaban Y.K.Karaosmanoğlu Mehmet Ergen İst. D. Tiy. Bir Kuşluk Vakti Raşit Çeliker Ali İpin Ank. D. Tiy.Ölümsüz Öykü Karen Blixen Kenan Işık İst. D. Tiy. Kalpaklılar Samim Kocagöz Tamer Levent İzmir D. Tiy. Morgan Dağı'ndan İniş Arthur Miller Abdullah Ceran Erzurum D. Tiy. Hadi Öldürsene Canikom Aziz Nesin Orhan Aklaya İst. Şehir. Tiy. Söz Veriyorum Arbuzov Müşfik Kenter Bakırköy ŞehirMurtaza Orhan Kemal Işıl Kasapoğlu Semaver At Gyula Hay Özdemir Nutku Ank. D. Tiy.Ölümüne Suçlu Richard Harris Hakan Altıner Kedi Dolu Düşün Boş Konuş Steven Berkoff Haluk Bilginer Oyun Atölyesi Matrix de hortumcu çıktıİki haftada üç film, beş oyun izledim, ruhumu acayip besledim. Aslında her filmi, her oyunu bana anlatılan bir masal gibi görüyorum biliyor musunuz? Siz de öyle yapın çok zevkli oluyor. Yönetmeni masalın anlatıcısı, senaristi ya da oyun yazarını masalın yazarı, oyuncuları da masal kahramanları görün, her şey bir anda değişiyor, çok daha keyifli hale geliyor. Bazen de her şey bir anda çöküyor tabii...Aynı Matrix üçlemesinin son filmi Revolutions'da olduğu gibi. Filmde hortumdan başka bir şey yok. Sağa bak hortum, sola bak hortum. Masalsı hava gitmiş, Wachowski kardeşler bir hızla bize düğümü çözdürmeye çalışıp, karakterleri, öyküyü karman çorman yapmışlar. Smith bir yere gitmiş, kahin bir yere, Neo ise başka bir yere. Bu kadar güzel başlayıp bu kadar hortumla biten bir film daha anımsamıyorum. İlk ikisini görmediyseniz kesinlikle gitmeyin. Zaten Türkiye hortumcudan geçilmiyor, gideyim de şerbetleneyim diyorsanız siz bilirsiniz.Görünen mizah görünmeyen şiddet tetikçiliğiToroğlu-Büyüka ikilisinin Türkiye'deki futbol şiddetinin tetikleyicisi olduğu konusunda ısrarcıyım. Toroğlu-Büyüka ikilisinin yarattığı futbol dünyasında ne hakeme, ne futbolcuya, ne çalıştırıcıya ne de hakeme hoşgörü var. Toroğlu'nun görünüşte komik aslında ipe sapa gelmez 'maço-metoforik' anlatımları da bu hoşgörüsüz ortamı besleyen en önemli unsurlar. Görünüşte Maraton bir 'televole' programı ama bir metin analizi yaptığınızda taraftarlar arasında düşmanlığı ve ayrımcılığı körükleyen çok önemli bir tetikleyici olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Bakın,
Beşiktaş-
Galatasaray maçından sonra Beşiktaş menajeri Sinan'ın kameralara karşı yaptığı konuşmaya: 'Erkekliğin kitabında, raconunda bu işler yok. Bir tane gelen bir adam, vurması bizi üzmüştür. Onların davrandığı şekilde müdahale etmiş olsaydık, bu olay çok değişik olurdu. Orası İnönü stadı... Oradan çıkış öyle kolay olmaz... Galatasaraylı Bülent'in konuşmasını dinledim. Öyle yalanla kabadayılık yaparak konuşmasın. Bizim soyunma odasına gelmiş. Başta futbolcular olmak üzere herkese sordum. Efendice 'Ya Pancu biraz centilmen oynasana' demiş, çekmiş gitmiş. Öyle kalkıp da, soyunma odasına gelip de, yok öyle gelin falan diyemez, diyeceğini de sanmıyorum. O zaman olaylar değişir, misafirperverlik de biter. Kavganın da en iyisini biz yaparız, misafirperverliğin de en güzelini biz yaparız.' Nasıl ama? Eğer Maraton yıllardır 'maço futbol söylemini' meşru hale getirmeseydi, Sinan Engin böyle konuşmaya cesaret edebilir miydi? Amigo gibi 'Burası İnönü, buradan çıkış yok!' demek ne demek! Toroğlu da yıllardır, 'eğer hakem ya da polis görevini yapmazsa futbolcu, takım ya da izleyici hakkını alır' düşüncesini hakim kılmıyor mu? Bu nedenle 'statlara kamera sokmamak’’ gibi ilkel kararlar peşinde koşacağımıza, Türk futbolunu bu ikiliden nasıl kurtarırız diye düşünsek çok daha iyi olacak. Ben düşünüyorum, size de öneririm.Rostolu, fırıncı kürekli, iki hafta önceki Maraton'u burada eleştirince geçen hafta her nedense Maraton'un pek tadı yoktu. Yine de Toroğlu-Büyüka ikilisi arasıra yaptı yapacağını: (Beşiktaş-Gençlerbirliği Fair Play tartışmasında)n Toroğlu: Zaten devamında görürsünüz Ümit'in gidecek hali yok. Ümit sekiyo keklik gibi. Sekerken o noktaya İlhan gidiyor, çok güzel bir gol atıyor.n Büyüka: Sana göre sonuçta golü görüyoruz hocam.n Toroğlu: Bana göre bu olay centilmenlik ruhuna aykırı. Ha herkes konuşur buna yok top kalecideydi, oyundaydı, bilmemnedeydi. Hadi kaleci attı, Okan'ın da taca atması lazımdı.n Büyüka: Okan da farkında değilim diyor hocam.n Toroğlu: O... Onu geçek. Herkes farkında, hakem de farkında da Gülhane parkında herkes.n Büyüka: Gençlerbirliği kalecisi atsana kardeşim adam gibi topu taca.n Toroğlu: Haa at taca... Ümit de yere otursun. Türkiye'de ancak böyle yaparsan başarılı olursun. Oynadığın takım da Beşiktaş. Beşiktaş her zaman haklı olur. Küçük takımlara karşı büyük takımlar hep haklıdır. İstanbul'da bu hareketi Beşiktaş takımının aleyhine yapsınlar, kıyamet kopar (kopmalı demek istiyor). İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.(Hakem Adem Dursun'a sarı kart gösterdiğinde)n Toroğlu: Bu bir hakemin aczidir. Top zaten Ankaragüçlü oyuncunun göğsüne geliyor. Elle oynama yok. Öyle bir karar veriyor ki vereceksen kırmızı ver. Vermeyeceksen hiç verme.n Büyüka: Yani el diye kestiysen kırmızı ver.n Toroğlu: Oyunu devam ettir bak ne oluyor. Ki değmiyor tamamen göğüs. Kolsa niye kırmızı vermiyorsun? Niye? Kendinden emin değil (Güvensiz hakem ne olacak!) Görmediğine karar veriyor. Kuddusi'de bir gerisin geriye gitme var. Burada hakem futbolcuya göre karar veriyor. Galatasaraylı oyuncu kart istedi, hakem iskonto yaptı % 50.n Büyüka: Demek ki Galatasaraylı oyuncu sarı çıkacağını tahmin etmedi kırmızı istedi.n Toroğlu: Kırmızı istedi. Bir dolmuşa getirdi, o da zırt diye çaldı. Zurnanın son deliği ya o düdük. Zırt diye çalıyorlar. Niye çaldığını da kendi de bilmiyor.n Büyüka: Çaldıysa kırmızıyı çek ya da çalma diyorsun.n Toroğlu: Çaldığını kendi de bilmiyor ki ruh gibi. Ne çaldığını bilmiyor saz mı çalıyor düdük mü çalıyor?Bu haftalık bu kadar düşünmek yeter mi? Emin olun bu ikili futbol yorumlamayı bıraktıktan bir iki sezon içinde Türk futbolundaki gerilim biter. Şaka yapmıyorum, ciddi söylüyorum. Bu köşeyi izlemeyi devam edin, bu konudaki ciddiyetimi anlayacaksınız. Daha sonra sıra Kazım Kanat ve Ahmet Çakar'a da gelecek.Oruç tutmayan İskender'de ikinci sınıf vatandaşGeçen pazar canımız iskender çekti, Bursa Carrefour'a bir yolculuk yaptık. Saat 16.00 falan. Girdik içeriye. Baktık bütün masalar iftar pozisyonu almış beklemede. Üst katta üç masa var. Birinde iki kişi bir şey atıştırıyor. Garson 'Rezervasyonunuz var mı?' dedi. 'Yok' dedim. 'O halde yerimiz yok' dedi. 'Yukarıda masalar var, orada oturalım uzak yoldan sırf iskender yemeye geldik' dedik. Garson biraz düşündü. 'Çabuk çabuk iftara kadar yerseniz size servis açabilirim' dedi. Sinirlendik ve çıktık.İşte içimizdeki gerçek şeriatçı! Oruç tutuyorsan servis var, tutmuyorsan çabuk çabuk yiyip, oruç tutana saygı göstereceksin. Söyler misiniz, niye ben oruç tutmuyorum diye oruç tutanlar tarafından çaktırmadan terörize ediliyorum? Bir de buna İskender gibi sözde markalaşmaya çalışan bir yer çanak tutuyor. İskender'i örnek olsun diye veriyorum. Bu ülkede bu tür ayırımcı davranışın örnekleri çok. Polis kafası açık olanı paralar, türbanlıya el kaldırmaz. 'Allah Allah' diye tekbir getir, sağa sola saldır kimse dokunmaz, 'Transseksüellere özgürlük' diye bağır, anandan emdiğin sütü burnundan getirirler. Siz üst kattaki türban, imam hatip tartışmalarına bakmayın.
Atatürk devrimlerinin mayası bu ülkede tuttu. Din baronları bu yüzden karşı atakta. Bir de şu içimizdeki ayırımcı şeriatçıyı engelleyebilsek var ya Türkiye'yi kimse tutamaz. Bu ülkede herkes inananla inanmayana aynı muameleyi yapabildiği zaman bu ülke adam olacak. Nereden biliyorsunuz inanıp inanmadığımızı? Alnımızda mı yazıyor? Dinsiz olsam aç mı kalmam gerekiyor? İskender'i de içimizdeki şeriatçıyı beslediği için şiddetle protesto ediyorum. Bir daha da kapısından içeri adımımı atarsam ne olayım.Cuma TakıntısıBu hafta size Sony'nin son albümü Cafe Pera'yı öneriyorum. Duygusal takılayım diyorsanız tam adresi. Beni düşünün demiyorum vardır düşünecek biri elbet değil mi?Cuma ALINTISIKendini disipline etmek ne istediğini anımsamaktır (David Campbell)
button