Güncelleme Tarihi:
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'ni şampiyon olarak tamamlayan Anadolu Efes'te başantrenör Ergin Ataman, bu sezon yaşananlar ve gelecek sezonun planlamasıyla ilgili olarak kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Anadolu Efes'te bu sezonun başında ciddi bir revizyon gerçekleştirdiklerini dile getiren Ataman, "Bir sezon önce EuroLeague'i sonuncu bitirmiş, Türkiye Basketbol Süper Ligi'nde yarı finalde kaybetmiş bir Efes'ten, EuroLeague'de final oynayan ve Türkiye şampiyonu olan bir Efes'e dönüşüm oldu. Sezon başından almak lazım. Kadroda çok ciddi bir revizyon yaptık, 9 tane yeni oyuncu aldık. İyi bir çalışma dönemi, iyi bir hazırlık dönemi geçirdik. Her geçen hafta, her geçen maçta, kendini geliştiren bir takım ve oyun sistemi yarattık. Biz geliştikçe taraftar bize inanmaya başladı. Anadolu Efes ruhu geri dönmeye başladı salonlarda. Bu bir sinerji, herkes daha çok inanmaya başladı. Yönetim bize inanmaya başladı, taraftar inanmaya başladı, takım daha fazla kenetlendi. Sonunda da sıra dışı bir başarı oluştu. Sezon başında bu değişiklikleri yaparken, bu noktaya geleceğimizi tabii ki düşünmüyorduk. Esas hedefimiz, geçen sezonki o felaket tabloyu değiştirip, Efes'i yeniden EuroLeague'in en iyi 8 takımı arasına sokmaktı. Türkiye'de yeniden final oynayan bir Efes'i getirmekti. Ama hedeflerimizin çok çok üzerine çıktık. Çıkarken de hep çok iyi basketbol oynadık. Müthiş bir takım oyunuyla, ruhla, coşkuyla bunu gerçekleştirdik. Bu da büyük takdir topladı bütün Avrupa kamuoyunda" ifadelerini kullandı.
"MENTAL OLARAK HİÇ GERİ ADIM ATMADIK, ŞAMPİYONLUĞU GETİREN EN ÖNEMLİ UNSUR BU"
Fenerbahçe Beko ile karşılaştıkları final serisiyle ilgili yorum yapan Ergin Ataman, "Kupayı sonuçta oyuncular kazandı. Biz bu sezon iyi basketbol oynadık. Fenerbahçe'yi EuroLeague yarı finalinde de çok net bir skorla, iyi bir basketbolla yendik. Bu bize final serisinde büyük özgüven verdi. Sonuçta baktığınız zaman karşınızda son 4 yılın şampiyonu bir Fenerbahçe vardı. Ama biz, ilk andan itibaren son dakikaya kadar hiç o mücadeleyi bırakmadık. İlk maçı kendi sahamızda kaybetmemize rağmen geri adım atmadık. İkinci maçta 15-16 sayı geri düştük. Geri adım atmadık. Oradan seriyi çevirdik. Çok zor, çok ağır atmosferlerde maç oynadık. Fenerbahçe salonundaki final serisindeki atmosfer gerçekten çok ağırdı, özellikle 6'ncı maçtı. Ama bütün bunların üstesinden geldik. Hem fiziksel olarak, hem oyun olarak hem de mental olarak hiç geri adım atmadık. Bence şampiyonluğu getiren en önemli unsur bu oldu" diye konuştu.
"TEPKİM SİSTEMEYDİ, PSİKOLOJİK BASKI ALTINA SOKULDUM, MOBİNG UYGULANDI"
Final serisinin 7'nci maçında hiç ayağa kalkmamasıyla ilgili gelen soruya yanıt veren deneyimli başantrenör, şunları söyledi: "Sistemeydi tepkim. Yönetime herhangi bir tepkim yoktu. 6 maç boyunca ben Türkiye'de belki de dünyada hiçbir spor adamının maruz kalmayacağı şekilde bir psikolojik baskı altına sokuldum. Mobing uygulandı adeta. Ağır küfürler, ağır hakaretler, herkesin gözü önünde. Federasyon başkanının, yöneticilerin gözü önünde. Eskiden kurallar şöyleydi, 3 anons yapıldıktan sonra saha kapatma cezası verilirdi takımlara. Galatasaray - Fenerbahçe serisinde bu oldu. Galatasaray 6'ncı maçı seyircisiz oynadı. Birçok takım bundan zarar gördü geçmişte. Beşiktaş gördü, Karşıyaka gördü, birçok takım gördü. Dediler ki, yönetmelikler değişti, para cezası var artık. Ancak bu üst üste olur ve 6'ncı maçta tekrar ederse seyirci gelemeyecek dendi. Federasyon da bunu 7'nci maçtan önce açıkladı. Final maçına, bana sürekli küfreden, hakaret eden bir grup var, onlar gelemeyecekti. Ben de rahattım, kendi sahamızda en azından rahat bir ortamda böyle bir şey olmadan maç oynayacağız. Ailem zaten kendi sahamızda vardı, onların da ailelerini davet ettim. Ama maçtan iki saat önce, hiç anlayamadığım bir sebepten dolayı, Tahkim Kurulu'nun bu kararı ertelediğini öğrendim. Bu cezaların üç tanesi zaten final serisindeki olaylardan oldu. Bu cezaların uygulanacağı zamanda sen bunu erteliyorsun, ne zamana, ligin başlangıcında oynanacak belki Afyon maçı, belki İBB maçına. Zaten bu maçlara taraftar gitmiyor ki. Zaten gitmiyor yani o maçlara, 10 kişi, 20 kişi, 50 kişi gidiyor. Bu bir komedi. Ben, Türkiye'de 6222 sayılı kanunun uygulanmadığını belirtirken, bir de üzerine federasyonun vermiş olduğu cezayı kaldırıyoruz, bunu da maça iki saat kala yapıyoruz. Tepkim bunaydı. Çok tepkiliydim, çok sinirliydim. Final serisinde ben ne zaman hakeme biraz hareketlensem, hemen o grubun küfürleri başlıyor. Bunlar başlasaydı, o zaman ben sisteme tepki olarak sahadan atılabilirdim. Hakemle diyaloğum sertleşebilirdi. Orada çok enteresan şeyler olabilirdi. O yüzden dedim ki otur, durumu gör sakin şekilde, duruma göre ayağa kalkarsın. Baktım ki benim orada oturmam, oyuncularımı da çok etkilemiş. Onlar da sıra dışı bir olay yaşadıklarının farkındalar. Maça iyi başladık. Ayağa kalkmama gerek kalmadı. Sakin bir şekilde maçı gördüm, yönettim. Molalarda oyuncularıma taktik verdim. Birkaç pozisyonda hakeme sportmenlik dışı çalınması gerekiyordu, çalınmadı, gidin ekrana bakın dedim. Ama o benim agresif tarzımı yansıtmadım. Bunu yansıtsam, zarar görecek olan bendim, takımımdı. Bu bir final maçıydı. Şampiyonluk maçıydı. Şampiyonluğa kilitlenmiştik, hiçbir şey buna engel olmamalıydı. Belki uğur da yaptım biraz. Bak oturarak daha iyi oynadı takım gibi. Bir daha beni böyle görmeyiz, o bana aykırı. İyi gitti işler, iyi gidince de ayağa kalkmama gerek kalmadan çocuklar olayı çözdüler."
"OBRADOVIC İLE ÇOK İYİ BİR İLİŞKİ İÇERİSİNDEYİZ"
Zeljko Obradovic ile arasının iyi olduğunu kaydeden Ergin Ataman, "Çok iyi bir ilişki içindeyiz Obradovic'le. Geçen sezon Türkiye Kupası'nda bir gerginlik olmuştu aramızda ama sezon başında iki medeni insan olarak oturduk, konuştuk ve bunu çözdük. Olması gereken de budur. Sorunları büyütmeye gerek yok. Sezon içerisindeki iyi diyaloğumuzun aynısı final serisinde de oldu, Final Four'da da oldu. Hatta final maçının bitiminden sonra ben ona bir espri yaptım. O gün biz 14'üncü maçımızı oynadık. Her maçta ben ona Efes filaması veriyorum, o bana Fenerbahçe rozeti veriyor. Al dedim bu son filama dedim. O da güldü. Hakikaten çok zor böyle üst üste oynamak. Maç bittiği zaman da alkışlayarak beni uğurladı, gittim onun yanına kucaklaştım. Böyle hedef maçlarda geçmişte Obradovic'in takımları kazanıyordu bu sene ben kazandım. Gayet doğal. Tabii ki bizler birer faktörüz ama oynayanlar oyuncular. Neden Efes takımı bu sezon şampiyonlukları kazandı, doğru kadrolar kuruldu, oyuncular çok iyi oynadılar. Geçen sene de ben bu takımın başındaydım ama benim kurduğum bir takım değildi ve gerekli revizyonları yapamadığım için geçen sene başaramamıştık. Ama bu sene bunu başardık" açıklamasını yaptı.
"LARKIN'İN BİZE SÖZÜ VAR, SÖZÜNDEN DÖNECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Shane Larkin'in takımda kalıp kalmayacağına yönelik gelen soruya Ataman, "Larkin'in bu konuda bize bir sözü var. Çok karakterli bir oyuncu, sözünden döneceğini hiçbir şekilde düşünmüyorum. Burada çok mutlu, İstanbul'u, takım arkadaşlarını ve kulübü çok seviyor. Bizler onu çok seviyoruz. Bu yüzden Larkin'in Avrupa'da başka bir takıma gitmeyeceğine adım kadar eminim. Ama NBA'le alakalı durumda ise temmuz ayında kadrolar belli oluyor. Larkin'in de böyle bir hayali var. NBA'de bir takımın birinci guardı olmak veya en kötü 20-25 dakika oynayan bir oyuncusu olmak. Böyle bir şey olursa gideceğini biliyorum. Tanıyorum çünkü oyuncuyu. Bizim arzumuz, Larkin'in bir ya da 2 sene daha bizimle kalıp, bu performansını bütün bir yıla yayıp, NBA'e birinci guard olarak gitmesi. En büyük temennimiz bu" yanıtını verdi.
Ataman, "Larkin'in alternatifleri belli mi" sorusuna ise "Alternatifler belli değil. Ben Larkin'in kalacağını düşünüyorum. Şu anda farazi alternatifler üzerine bir plan yapmıyoruz, olur da Larkin önümüzdeki haftalarda giderse NBA'e, biz de yeni bir Larkin buluruz, bulacağız" yorumunu yaptı.
"GOLDEN STATE'İ GÖRDÜKTEN SONRA BİZİM İÇİN DOĞRU MODEL OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM"
Boşta olduğu dönemde Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı ziyaretler ile ilgili konuşan tecrübeli çalıştırıcı, Amerika seyahatinin kendi oyun modeline katkıda bulunduğunu dile getirerek, "Benim son yıllardaki basketbol felsefem zaten buydu. Ama NBA'de de, özellikle Golden State'in oynadığı basketbolu ve yaptıkları antrenman düzenlerini -San Antonio biraz daha farklı oynayabiliyor- gördükten sonra doğru bir model olduğunu ama modelin işlemesi için de doğru oyuncuların olması gerektiğini düşündüm ve ona göre bir takım kurduk biz bu sezon. Ondan sonra da oyuncuların yeteneklerini, bireysel yeteneklerini ön plana çıkartan bir sistem yarattık. Tabii ki NBA'e gitmenin -orada iki ay bulundum ben- bana çok faydası oldu. Sonuçta kendi bilgi birikimlerini geliştirme şansına sahip oluyorsun. Bunun iyi ve doğru bir model olduğunu gözlemledim" dedi.
"GELECEK SEZON İLK HEDEF SON 8'E KALMAK"
EuroLeague'de finale yükselmenin hedeflerde bir değişiklik oluşturmayacağını kaydeden Ataman, "Biz gelecek seneye de bu sezon başladığımız hedeflerle başlayacağız. EuroLeague'de ilk 8 takım arasına kalmak. Hele şimdi daha da zorlaştı. 16'da 8'e kalman gerekiyordu, şimdi 18'de 8'e kalman gerekiyor. Bizim hedefimiz bu olacak. Ama tabii ki yine Final Four'u yakalamak, yine bir EuroLeague finali oynamak, şampiyon olabilmek de kafamızın bir tarafında olacak. Ama sezona büyük bir özgüvenle başlayacağımız da kesin" ifadelerini kullandı.
"TÜRK BASININDA BAZI ARKADAŞLAR FORMAYLA YORUM YAPIYOR"
Kendisinin Türk oyunculara gerektiği önemi vermediğine yönelik yapılan eleştirilere sert yanıt veren başarılı antrenör, şöyle konuştu: "Eleştirilerin kimler tarafından ne manayla yapıldığını ben çok iyi biliyorum. Bugün Türk basınında bazı arkadaşlar takımların amigosu gibi yorumlar yapıyorlar, formayla yorum yapıyorlar. Bunlara hiç değer vermiyorum, her şey sahada, her şey ortada. İki sezondur bu takımın en önemli parçalarından birisi takım kaptanı Doğuş Balbay. Doğuş bu sezon bize maç kazandırdı. 20-25 dakika oynadığı maçlar var. Buğrahan ve Metecan. Bu çocuklar ilk kez böyle bir takımda yer alıyorlar. Buğrahan'ı biz Eskişehir'den transfer ettik, Metecan'ı Sakarya'dan transfer ettik. Benim elimde Türk Milli Takımı'nda yıllarca oynayan oyuncular var. Bir tek Sertaç biraz var, Sertaç da zaten Türkiye Ligi'nde yeteri kadar dakika aldı. Takımın ikinci uzunu. Ergin Ataman, gençleri oynatmıyor, süre vermiyor derken biraz da geçmişe bakmak lazım. Türk basketbolunda bugün yetişen, NBA'e giden oyuncuların çoğu buradan çıktı. Çoğunda da Aydın (Örs) hoca başta olmak üzere ben onların antrenörlüğünü yaptım. Hidayet Türkoğlu, Mirsad Türkcan, Mehmet Okur, Hüseyin Beşok, Ömer Onan... Bunların hepsi bizim dönemlerimizde çıktı. Bu çocukların hepsini biz yetiştirdik ve ondan sonra da NBA'e ihraç ettik. Benim hiçbir zaman eleştirim oynatmayanlara değildi, eleştirim Türkiye'deki sistemeydi. Türkiye'de yerli oyuncuların hep oynaması gerektiğini, oynaması için de kuralların olması gerektiğini söyleyen bir insanım. Bu oyuncuların Efes veya Fenerbahçe'de oynamasından ziyade, bu oyuncuların Anadolu kulüplerinde ciddi dakikalar alıp, sorumluluk almaları gerektiğini söyleyen birisiyim. Bazı maçlara ilk 5'te 5 yabancıyla da çıktım, ilk 5'e Doğuş Balbay'ı koyduğum maçlar da oldu. Buğrahan'ı koyduğum maçlar da oldu. Burada önemli olan, Türk oyuncuları o seviyeye getirebilmek. Türk oyuncuların oynadıkları dakikalardaki kalitelerini artırabilmek. Bu eleştirileri tamamen yersiz buluyorum. Geçmişte ben bu konuda sistemi eleştirmiştim. Hatırlarsanız, Fenerbahçe'nin EuroLeague şampiyonu olduğu sene hiçbir Türk oyuncu sahaya adım atmamıştı. Ben de orada bir eleştiride bulunmuştum. Ama siz bunu Efes'le mukayese edemezsiniz. Bizim her oyuncumuz ama iki dakika, ama beş dakika, ama on dakika oynadı. Final Four'da da bu aynı şekilde geçerli. Doğuş Balbay oynadı. Ama olay bu değil. Olay, Türkiye'de sistemin popülist kural değişiklikleri yerine radikal değişiklikler yapılmasıydı. Bunlar yapılmadı. Altyapıdan yeteri kadar kaliteli oyuncu yetiştirilmiyor. Kim iyiyse o oynar. Ben oyuncularıma hep söylüyorum: Türk vatandaşı olmasıyla yabancı oyuncu olması veya 18 yaşında olmasıyla 35 yaşında olması arasında benim için bir fark yok. Kim iyiyse o oynar. Ama sistemde, Türkiye'de bu oyuncuların daha çok oynamasını gerektirecek formüller olmasının altını çiziyorum bir kez daha."
"YILLARCA AVRUPA'DA ÇALIŞTIM, BU KADAR BÜYÜK BİR TACİZ GÖRMEDİM"
Sosyal medya hesaplarını açmayacağını belirten Ergin Ataman, "Hayır düşünmüyorum. Maalesef Türkiye'de sosyal medyada çok ciddi bir dejenerasyon ve kirlilik gözlemliyorum. Uzun süredir gözlemliyordum ama bu son bir ay içerisinde bunun ne boyutlara geldiğini gördüm ve bu beni çok demoralize ediyor. Onun için kendi hayatıma döndüm. Açık söyleyeyim, fikir özgürlüğü falan, tabii ki demokrasi fikir özgürlüğü ama fikir özgürlüğü, insalara ağır hakaret ve küfür etmek değil yani. Bunlarla mücadele edecek bir yöntem de yok. Hukuki isimlere veriyorsun 3 sene sonra gidiyor, sahte hesaplar açıyorlar. Sistem kendini düzeltinceye kadar, ben sosyal medyalardan çıktım. Aslında üzülüyorum da, sosyal medyayı, özellikle Twitter'ı mesaj vermek, gençleri eğitmek için, zaman zaman güncel olaylar, Türkiye'deki olaylara dikkat çekmek için kullanmaya çalışıyordum ama gördüm ki özellikle bir grup, bunu çok kötü bir şekilde kullanıyor. Bunun önlemi nasıl alınır, bilemiyorum. Ama her şeyin içinde toplumsal kültür ve eğitim düzeyi geliyor. Ben yıllarca Avrupa'da çalıştım, böyle bir şey görmedim. Sosyal medya üzerinden bu kadar büyük bir taciz, hiçbir yerde görmedim. Rahatım şu anda, çok rahatım. Zaten şu an yaz sezonu. Bir tek yazık olan tabii, özellikle EuroLeague'de maçlardan önce bir tweet şeyimiz vardı. En zor maçlardan önce bile maçtan 4-5 saat önce o hislerle tweet atıp maçları kazanıyorduk. Bakalım, önümüzdeki sezon EuroLeague başladığında yeniden gündeme gelir mi, göreceğiz. Bu sene bir tek final maçında kaybettik. EuroLeague finalinde. 4-5 tane çok zor maçlardan önce o tweetleri attım ve kazandık. Ama final maçında o olmadı" diye konuştu.
Ergin Ataman, bu sezon kendisinin motivasyonunun ne olduğu sorusuna, "Motivasyon kaynağım oyunculardı. İyi bir takım kurduk. Takımın keyif vermesiydi. Artı, taraftarın, Efes taraftarının yeniden salonlara dönmesiydi. Sinan Erdem'de 15 bin - 16 bin kişi beni yeniden motive eden unsur oldu" yanıtını verdi.
"MOTUM'UN YERİNE OYUNCU ALIP, AYNI KADROYLA DEVAM EDECEĞİZ"
Gelecek sezon planlamaları hakkında bilgi veren Ergin Ataman, Motum yerine oyuncu alıp geçen sezonun kadrosuyla aynen devam edeceklerini söyledi. Ataman, "Tolga Geçim'i transfer ettik, çok beğendiğim bir oyuncu. Yabancı olarak da sadece Brock Motum, Valencia'ya gitti. Biz sözleşmesini yenilemedik, o da biraz acele etti karar vermekte. Motum'un yerine oyuncu alacağız, onun dışında aynı kadroyla devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Anadolu Efes'in altyapısından yetişen ve şu anda NBA'de forma giyen Furkan Korkmaz'ın geri dönüp dönmeyeceğine yönelik soruya ile ilgili Ergin Ataman, "Furkan (Korkmaz) bizim yetiştirdiğimiz ve NBA'e yolladığımız bir oyuncu. Kulübüne gelip, EuroLeague'de final oynamak isterse bizim kapımız açık. Ama tabii ki Anadolu Efes Kulübü'nün bir bütçesi var, prensipleri var. Takdir ediyorum Furkan'ın da mutlaka çok önemli profesyonel beklentileri olacak. Bir uzlaşma olursa olur ama bizim dengelerimizi bozacak herhangi bir hamlenin yapılmayacağını söyleyebilirim" dedi.
"EŞİM DAHA MOTİVE EDİCİ PARÇALAR DİNLE DEDİ, BEN DE BU ŞARKILARI SEÇTİM"
Final serisinin son bölümünde kulaklıkla sahaya çıkan ve hangi şarkıları dinlediğini şampiyon olduktan sonra söyleyeceğini belirten Ergin Ataman, neden bu şarkıları seçtiğini anlattı. Rocky film müziği, Duman'ın Senden Daha Güzel ve Galatasaray'ın Gerçekleri Tarih Yazar marşını dinlediğini dile getiren Ataman, "Rocky'i biliyorsunuz. Sporda bir motive unsuru. Hiçbir zaman geri adım atmayan, en zor şartlarda bile insanın tüylerini diken diken ediyor. Şu anda açsak bile bir anda ayağa kalkarız. Duman'ın şarkısı zaten Anadolu Efes'in en çok beğeni toplayan, klasikleşmiş şarkısı. E, Gerçekleri Tarih Yazar da, tarihi bir final oynuyoruz. Tarihi bir seri. Bugüne kadar gittiğim birçok kulüpte tarihte önemli olan başarılar kazandım. Bir de tabii ki ben Galatasaraylıyım. Bunu herkes biliyor. Galatasaray Stadı'na gittiğim zaman o müzik hep beni çok heyecanlandırırdı. Ben de bunlarla kendimi motive ettim. Gayet de iyi oldu. Sesim kötü, müzikle aram pek yok. Şu dönemde kulaklıkla biraz daha fazla ısındım. Genelde müzik olarak, uçak yolculuklarında klasik müzik dinlerim. Andrea Bocelli dinlerim. Aslında bu kulaklığı ilk taktığımda da niyetim onu dinlemekti ama eşim beni uyardı. Klasik bir müzik, o seni rahatlatır, motive olamazsın, daha motive edici parçalar dinle deyince, ben de bunları seçtim" açıklamasını yaptı.
ATAMAN İLE TEK SORU TEK CEVAP!
- En aklında kalan maç: EuroLeague Play-Off Serisi 3'üncü maç Barcelona (34 sayılık fark)
- Dönüm noktası: EuroLeague Normal Sezonu'nda deplasmanda oynadığımız Zalgiris maçı
- En çok gelişim kaydeden oyuncu: Micic
- Çalıştığı en iyi Türk oyuncu ve en iyi yabancı oyuncu: Hidayet Türkoğlu - Carlos Arroyo
- Gregg Popovich mi, Phil Jackson mı?: Popovich
- NBA'de hangi takımı çalıştırmak ister?: Popovich ayrıldıktan sonra San Antonio Spurs
- En büyük hayalleri: Koleksiyonumda tek eksik olan EuroLeague şampiyonluğu, Türk Milli Takımı'yla olimpiyat madalyası kazanmak, NBA'de sorumluluk alan bir koçluk yapmak.