Güncelleme Tarihi:
Ergin Ataman, “Fenerbahçe‘den teklif gelse kabul eder mi?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
“Şimdi şöyle söyleyeyim: Basınla yaptığım her röportajda bu soru sorulur ama açıkçası burada beklemiyordum bu soruyu. Burada bir siyasetçi gibi cevap vermek gerekiyor ama ben gerçekleri konuşan bir insanım. Sonuçta ciddi ve çok güzel bir rekabet var. Ben bugüne kadar Fenerbahçe dışındaki takımlarla şampiyon oldum. Beşiktaş ve Galatasaray‘ın yanı sıra şimdi de Anadolu Efes ile hem Türkiye hem de Avrupa şampiyonu oldum.
İster istemez bu rekabet içerisinde tabii ki birtakım anlaşmazlıklar, kan uyuşmazlıkları olabiliyor. Onun için ben açıkçası hiçbir Fenerbahçe yönetiminin bana ileride böyle bir teklif yapacağını düşünmüyorum. Kaldı ki şu anda Avrupa’nın en iyi, en organize, en kurumsal ve en büyük başarıyı kazanan kulübündeyim. Anadolu Grubu bu işe çok yatırım yapıyor. Sadece A Takım düzeyinde değil, gençler düzeyinde de 100-150’ye yakın oyuncuya tarama yapıp, onlara burs verip onları yetiştiriyor. Milli takımlara oyuncu yetiştiriyor. NBA’e giden oyuncuların neredeyse tamamı bizden. Hidayet (Türkoğlu), Mehmet Okur, şimdilerde Cedi (Osman)…
Onun için ben Anadolu Efes‘te çok mutluyum. Değil Fenerbahçe, bu sene Avrupa’dan da birçok teklif aldım ama benim hedefim kendi takımımla, ülkemin takımıyla şampiyonluklara devam etmek. İnşallah belki ileride bir gün, bugüne kadar hiç olmamış bir şey. NBA, biliyorsunuz bu işin artık, şov dünyasının tepesi. Bugüne kadar hiçbir Avrupalı koçu almadılar NBA basketbol tarihinde. Belki bir Türk olarak Avrupa’da üst üste şampiyonluklar kazanıp orada da Avrupa için bir ilki gerçekleştiririz. Bundan sonraki hedefim bu, Fenerbahçe değil.”
Ergin Ataman, ülkesini temsil etme motivasyonu ile ilgili şunları söyledi:
“Burada birçok genç arkadaş var ve bu arkadaşlar genelde benim son 5-10 yıldaki başarılarımı; Galatasaray‘ı, Beşiktaş‘ı veya Anadolu Efes‘i bilirler ama benim için en güzel duygular, 36 yaşında daha çok genç bir yaşta, İtalya’da Siena takımına transfer oldum ve ilk kez Avrupa’da takım çalıştıran Türk profesyonel basketbol antrenörü oldum 2002 yılında.
Oraya gittim, orta seviyede bir takımdı ve ilk yapılan tanıtım toplantısında ‘Ben buraya Siena’nın Avrupa şampiyonu olması için geldim’ dedim. Avrupa şampiyonu yapacağımı söyledim. Basın toplantısında İtalyan gazeteciler bana epey güldüler. Ertesi günkü manşetler şöyleydi: ‘Hayalci Türk koç bakalım ne kadar dayanacak?’ O senenin sonunda biz Avrupa şampiyonu olduk. Saporta Kupası’nı kazandık.
Siena, İtalya’da Toscana bölgesindeki en aristokrat şehirlerden biridir. Ertesi yıl ilk maçta o aristokrat taraftar, 10 bin taraftar Türk bayraklarıyla beni karşıladı. Şimdi, bunun vermiş olduğu haz, duygu hiçbir şeye değişilmez.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Biz belki içeride Fenerbahçe ile, Beşiktaş ile kavga ediyoruz, çekişiyoruz. Sayın bakanımın kendi partisi ile siyasi partiler çekişiyor. İç çekişme oluyor ama konu dışarısı olduğu zaman, konu Türkiye olduğu zaman biz hep birlikteyiz. Bakın biz şampiyon olduk, onu da söylemem lazım. Tabii ki sayın Cumhurbaşkanımız, sayın bakanlarımız, neredeyse tüm siyasi partilerin başkanları, birçok belediye başkanı arayıp tebrik etti. Bir bayrak altında bütünleşebiliyoruz.
Bu tebrikler içinde beni en çok etkileyen şu oldu: Milli Savunma Bakanımız aradı. ‘Ergin hocam, siz şampiyon olduğunuzda ben cephedeydim ve elimde telsiz vardı. O askerlerimiz, Mehmetçiklerimiz, cephede hepsi ‘Şampiyonuz’ diye çığlık çığlığa haykırıyorlardı. İşte bu benim için en önemli haz oldu.”
Ataman, “Zengin, ünlü ve popüler insanlardan oluşan bir takımı disipline etmek zor mu? Yöntemleriniz neler?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
“Ben onlardan daha ünlüyüm. Benim egom onlardan daha fazla.
Şimdi, paylaşmak çok önemli. Oyuncularımla saha içinde o otoriteyi tabii ki sağlamak zorundasınız ama saha dışında onlarla arkadaş olmaya, onların özel hayatlarında yardımcı olmaya çalışıyorum. Yani bir abi-kardeş, bir baba-oğul ilişkisi gibi bir ilişki yapmanız lazım yoksa söylediği şey çok doğru: Egolar çok yüksek, kazançlar çok yüksek. Zaman zaman aile içinde gerginlikler olmuyor mu? Tabii ki bizde de oluyor birtakım gerginlikler ama bunların hepsini bertaraf edebiliyoruz.
Burada en önemli şey iyi niyetli olmak. Yani iyi niyetli ve samimi olmak. Bir oyuncunun en çok önem verdiği şey, oynamaktır. Siz antrenör olarak iyi olanın hakkını vereceksiniz.
Bizim için en önemli şeylerden biri de Avrupa şampiyonu olurken sadece Türk antrenör değil, takımımızda Türk kahramanların olması. Bunların başında da pivotumuz Sertaç Şanlı geliyor. Sertaç bizim üçüncü pivotumuzdu, oynayamıyor, giremiyordu. Ama ondan sonra kendisine bir şans geldi ve çok iyi oynamaya başladı. Takımın en çok oynayan, en fazla verim aldığımız oyuncusu oldu. İşte bu bir samimiyet. Hakkını vermek…
Bizim için pasaport, yaş önemli değil. Sertaç belki de bizim takımda yabancılarla kıyasladığımız zaman en az para alan oyuncularımızdan biriydi. Ama uzunlar içinde en iyisi o’ydu ve en iyi dakikayı o aldı. Türk kahramanlardan biri oldu. En önemlisi bu: Hakkaniyet ve iyi niyet.”
Takımın gelecek sezonki yapılanmasıyla ilgili Ataman şunları söyledi:
“NBA’den özellikle Vasilije Micic’e talip var ama tutmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Biz Micic’ten endişe duyarken Sertaç Şanlı‘nın Barcelona transferi çıktı. Şu aralar çok ciddi olarak görüşüyor. Gerçi son ziyaretimizde sayın Cumhurbaşkanımız da biraz kulağını çekti onun. ‘Ne işin var? Birinci takımı bırakıp ikinci takıma gidilir mi?’ dedi. Ben de aynı şeyi söylüyorum.
Bakalım, bugünlerde belli olacak. Ama zaman zaman ekiplerde değişiklikler olabilir. 1-2 değişiklik olabilir. Önemli olan temeli sağlam tutmak. Biz temeli sağlam tutacağız. Hedefi yine aynı şekilde Avrupa’da zirve olarak koyacağız.”
Ataman gençlere tavsiyelerde bulunurken şunları söyledi:
“Biz kendimize güveneceğiz arkadaşlar, en büyük diplomasi o. Biz büyük bir ülkeyiz. Biz her alanda kendimize güvendiğimiz zaman en iyisini yapacak güce sahibiz. Bütün dünya pandemi ile uğraşırken kim buldu en önemli aşıyı? İki Türk doktor buldu.
Biz kendi alanımızda rakipler Avrupa’nın en büyükleri: Real Madrid, Barcelona, CSKA, Olympiacos, Panathinaikos… Hayır, biz kendimize inandık. Üç senedir çok büyük bir emek sarfediyoruz. Hiçbir zaman geri adım atmadık. Birtakım zorluklarla karşılaştık. Bize mobbing uygulanmaya çalışıldı ama biz sonuçta sahada bu cevabı verdik ve saha dışında da onlara bir şekilde hadlerini bildirdik. Kazandığınız, güçlü olduğunuz zaman her zaman haklısınızdır.
Benim hedefim aslında diplomat olmaktı ama kazanamadım siyasal bilgiler fakültesini. İşletmeyi kazandım, kısmet o’ymuş. Yıllar sonra 20 senedir Avrupa’da, Türkiye’de Avrupa’da başarılı olan takımların başında bir büyükelçi, bir diplomat gibi başarılarla Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştık. Sizlere de tavsiyem o’dur. Hep ileriyi düşünün. Evet, biz Türk’üz ve Avrupalı birçok antrenörden, öğrenciden, bilim adamından daha zekiyiz. Bu işleri daha iyi yapıyoruz. Yeter ki bu gücümüzü ortaya koyalım. Ben çok milliyetçi bir insanım, bunu duygularımdan da görüyorsunuz.”