Engin Kratzer: Davis kupası oynamış olmak

Güncelleme Tarihi:

Engin Kratzer: Davis kupası oynamış olmak
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2001 00:00


Engin KRATZER
Haberin Devamı

DAVİS Kupası'nda evsahipliği yaptığımız Yunanistan'a yenildik. Karşılaşma iki takımın gösteridği FAİR-PLAY hareketleri ve dostluk çerçevesinde geçti. 5-0'lık genel sonuç tenis camiasında değişik yorumlara neden oldu. Kimi, oyuncularımızın çok yetersiz kaldığı kanaatinde idi, kimi de antrenörün yanlış takımı öne sürdüğü ve taktiksel hatalar yaptığını savundu. Karşılaşma öncesi yazdığım yorumda Yunanistan'ın bizden daha iyi olduğunu zaten vurgulamıştım. Davis Kupası tarihinde de bir çok karşılaşmanın favori takımın aleyhine sonuçlandığını da belirtmiştim.

KILPAYI KAYBETTİK

Gelelim asıl konumuza. Ben şahsen genel sonucun çok önemli olmadığına, oyuncularımızın en iyi şekilde mücadele ettiğine, antrenörün de elinden geleni yaptığı kanaatindeyim. Oynanan maçların çoğunda setleri kılpayı kaybettik. Yunanistan güçlü, fakat yenilmeyecek bir takım değil. En azından İstanbul'da gördüğümüz kadarı ile. Peki neydi bizim ekibin eksikliği? Millilerimiz sahada yeterli inanca sahip olmamaları ve maçların kritik noktalarında mağlubiyeti kabullenmiş bir havada oynamaları belki de kazanabileceğimiz bazı maçları açık farkla kaybetmemize neden olmuştur. Davis Kupası karşılaşmalarında takımın motivasyonunu ve inancını seyircilerin dışında verebilecek tek kişi sahada oturan takım kaptanıdır. Profesyonel tenis müsabakalarında oyuncular her ne kadar antrenörlerin sahada oturmalarını ATP'den (Profesyonel Tenisçiler Birliği) talep ediyorlarsa bile güncel kurallarda bu sadece Davis Kupası'nda mümkün. Sahada oturan antrenörün önceden ülkesi adına Davis Kupası'nda defalarca fiilen oynamış olması takımın en büyük avantajlarından biridir.

KAPTAN OLMALI

Yıllar önce eski tenis federasyonu başkanı, rahmetli Güneşi OLCAY bana verebilecek en yüce görevi, yani Davis Kupası antrenörlüğünü teklif etmişti. Kabul ettim. Takımı hazırladım. Afrika'ya maça gittik. İyi maçlar çıkarttık. Bir kaç takımı yendik. Grup ikincisi olarak döndük. Görünürde herkes memnundu. Fakat ben o zamanlar şunun farkına vardım. Kendimi antrenör olarak takıma yetersiz bulmuştum. Taktiksel veya teknik yönden değil. Sahada otururken maçın havasını, lisanını, esprisini yakalayamadım. Çünkü hiçbir zaman Türkiye adına Davis kupası'nda oynamamıştım. Güneşi abi, benden Davis Kupası antrenörlüğüne devam etmemi rica etmişti. Ben kabul etmedim. Doğru karar verdiğime emindim ve hala eminim. Evet, Andre Agassi'nin dediği gibi ‘‘Davis Kupası'nda aldığım enerjiyi hiçbir yerde hatta Grand Slam turnuvalarında alamıyorsun. Eğer Davis kupası'nda uyanamıyorsan nefes alma daha iyi.’’ Bu cümleleri anlayabilmek için ülkeniz adına Davis Kupası'nda mücadele etmiş olmanız gerekir. Bugün Fransa, Avustralya, Amerika Davis Kupası takımlarının antrenörlerinin hepsi eskiden ülkeleri adına bu kupada mücadele etmiş insanlardır.

Sonuç olarak ülkenin iyi antrenörleri takımı müsabakaya hazırlar. Fakat maç esnasında Davis Kupası'nı bizzat oynamış ve yaşamış bir kaptanın sahada oturması gerektiği kanaatindeyim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!