Güncelleme Tarihi:
Geçen yazımızda Türk tenisine değinmiştik. Tenis Federasyonu'nun en kısa zamanda başta DAVİS KUPASI olmak üzere olmak üzere planlamaları gereken konulardan sözetmiştik. Bugün bayanlarımızdan yani, Federasyon Kupası'na - Bayanlar Milli Takım Karşılaşması- (FED CUP) değinmek istiyoruz. FED CUP'da bugünkü konumumuzu değerlendirmeden, kısaca bayan tenisimizin uluslararası alandaki oluşumuna bir göz atalım. Tenisimizi uluslararası alanda yıllarca başarı ile temsil eden tenisçimiz Gülberk Gültekin oldu. Gülberk şanslı idi. Çünkü uzun yıllar, yabancı raketlere karşı oynama imkanı bulmuştu. Fakat Gülberk'in en büyük şansı Duygu Akşit gibi güçlü bir rakibe sahip olması oldu. Aralarındaki her (final) maç büyük bir mücadele içinde geçti. Duygu, tamamen Türkiye'nin sunduğu imkanlar içinde yetişmiş bir tenisçimiz. Nitekim bu ikili Türkiye'yi, ilk defa FED CUP'da Birinci Avrupa Ligi'ne yükseltti. Başarılarının sırrı ise; inançları, birbirine karşı olan saygıları ve azimleri idi. Bugün Türk tenisinin uluslar arası alanda en büyük gururu FED CUP takımımızın birinci Avrupa Ligi'nde mücadele etmesi ve bu ligde tutunabileceği bir seviyeyi yaklaşmış olmasıdır.
AVERAJ TAKIMIMI OLACAĞIZ
Birinci ligdeyiz! Ancak, asıl sorun şimdi başlıyor. Biz bu ligde averaj takımımı olacağız, yoksa grup içerisinde ortalarda mı dolanacağız? Duygu artık antrenörlüğe başlamak istiyor. Bizce kararı doğru ve zamanlaması da yerinde. Oyunculuk dönemindeki başarısını Milli Takım antrenörlüğünde de sürdürebileceğinden kuşkumuz yok. Federasyonun Gülberk'inde tecrübelerinden yararlanması gerekir. Çünkü Gülberk uzun yıllar şu an Türkiye'nin başarılı genç bayan tenisçilerinin idolü olmuştur. Zaten Milli Takımı yönetmek bir ekip işidir.
Gülberk ve Duygu'nun uzun yıllar taşıdığı bayrağı devir alabilecek tek isim İpek ŞENOĞLU'dur. İpek Amerika'da eğitimini ve tenisi başarı ile sürdürdü. İpek'in tekniği ve oyun gücü uluslararası standartta. Son zamanlarda TED Kulübü'nün sponsorluğunda ülke ülke dolaşıp turnuva oynuyor. İpek, yeni dönemde FED CUP takımımızın öncülüğünü çok iyi yapacak. Merve Asımgil ve Pemra Özgen yetenekli genç diğer tenisçilerimiz. İkisinin de uluslararası başarı ve tecrübesi var. İpek ile beraber Türkiye'yi başarı ile temsil edebilirler. Esas bizi düşündüren Merve ve Pemra'dan sonrası. Maalesef onlardan sonra FED CUP takımına girebilecek uluslararası seviyede bayan tenisçimiz yok. Umarım Federasyon, bu konuya el atar ve uluslararası alanda söz sahibi olabilecek yeni Merve'ler ve Pemra'lar yetiştirir.
TENİSTE AVŞAR SHOW
‘‘Hülya Avşar tenis için ne yaptı?’’ diyorlar. Cevabı kısa ve net, ‘‘Medyanın gözlerini açtı, kameraları ve kalemleri tenis sporuna çevirdi’’ Ben, ‘‘Tenis Antrenörüyüm’’ dediğim zaman çevremdekiler, ‘‘Haa... Hülya Avşar'ın yaptığı spor değil mi?’’ diyorlar. Milenyumda, tanıtım ve imaj her şeyin önüne geçti. Devletler, kurumlar, kuruluşlar, bireyler tanıtım için maddi olanaklarını sonuna kadar zorluyorlar. Savaş'ın bile reklamı yapılıyor. Demek ki, Hülya hanım, tenise büyük bir katkıda bulunuyor. Bununla da yetinmiyor, yetenekli tenisçilerimize sponsor oluyor. Turnuvaların reklamını yapıyor. Hani bir reklam var, ‘‘Daha ne istiyonuz?’’ diye, Aynen öyle..