Güncelleme Tarihi:
Tural, Türkiye’de profesyonel tenisin önünü açacak ve belki de tüm dünyada adından söz ettirecek Türk tenisçilerin yetiştirileceği yeni modelin müjdesini verdi ve ekledi 2016’da kadınlarda ve erkeklerde ilk 100’de ikişer tenisçimiz olacak…
Osman Bey, yıllarını idareciliğe vermiş eski bir kaymakam olarak tenise olan merağınız nasıl başladı?
- Ben sporla hep iç içe birisi oldum. Sadece tenis değil, futbol, voleybol, basketbol, masa tenisi… Hayatım boyunca sporla ilgilendim. Görev yaptığım ilçelerde sürekli çeşitli spor dallarında müsabakalar düzenler, oynardık... Bizim gibi idareciler için genel stresten kurtulmanın en güzel yollarından birisidir spor yapmak.
Yıllardır başında bulunduğunuz ve çeşitli atılımlar yapan PTT ve Tenis Federasyonu… İkisini aynı anda yönetmek zor ve yorucu olmuyor mu?
- Yani ikisi birlikte hiç zor olmuyor. Zaten benim hayatımda tenise sürekli bir zaman ayırırdım. Öte yandan çeşitli görevlerle yaklaşık 5-6 yıldır Tenis Federasyonu’na hizmet ediyordum zaten… Mesut Bey döneminde yönetime girmiştim.
Kaldı ki bu görevler gönüllülük işi ve bu tip organizasyonlarda yer almak istiyorsanız yoruldum deme lüksünüz yok.
İstanbul’da bu yıl son kez düzenlenecek olan WTA Sezon Sonu Şampiyonası’na dönecek olursak… Bu üç yıllık maraton Türk tenisine neler kattı?
- En büyük katkısı medya ve tenis sporunun ülkemizde tanıtımı anlamında oldu tabii ki. Örneğin bu organizasyon ülkemizde olmasaydı bugün sizinle burada tenis ile ilgili röportaj yapmıyor olurduk. Bu bir hafta boyunca tenisle ilgili olan herkes -medya da dâhil- tenise azcık ilgisi olanlar bile tenisle yatıp tenisle kalkıyor.
Sportif performans açısından bakarsak İstanbul’a gelen dünyanın en iyi 8 kadın tenisçisini çıplak gözle izleyebilme şansına sahip olmak da bir ayrıcalık. Ve bu bir sezon finali en iyi 8 oyuncu her maçta birbirleriyle oynuyor. Bu durumu ‘Grand Slam’lerde bile görmek her zaman mümkün değil. Grand Slamlerde 2-3 gün tenis seyretmeye gittiğinizde bunlardan birkaç tanesini izleme şansınız ya olur ya olmaz. Anca yarı final veya finalleri beklersiniz…
‘BUGÜNE KADAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ EN İYİ ORGANİZASYON’
Türkiye’de bu organizasyonu 2 yıldır gerçekleştiriyoruz. Ve her iki yılda da hem seyirci sayısı anlamında hem de medyanın ilgisi anlamında WTA yetkileri bu zamana kadar gerçekleştirilmiş en güzel organizasyon olduğunu söylüyorlar.
Bu organizasyon medyada yeteri yeri buluyor dediniz. Peki bu ilginin altyapılara etkisi nasıl oldu bu süreçte?
- Kulüpler bazında bu organizasyonun farkını görüyoruz... Anadolu’nun her yerinde tenisle ilgili yeni kulüpler ortaya çıktı. Şuanda Hakkâri’de bile tenis kulübü var. Tabii bu kulüplerin açılmasında turnuva kadar federasyonumuzun çalışmalarının da katısı oldu. Oluşan bu ilgiyi en iyi şekilde yönlendirmeye çalışıyoruz. Artık elimizden geldiğinde takımlar arasında turnuvalar düzenlemeye çalışıyoruz. Ve bu tablo gelişerek büyümeye devam ediyor. Bizim en büyük önceliğimiz bu; Tabana yayılma. Bu sayede yukarıya doğru çıkan çocukların, gençlerin sayısı daha da artacaktır.
Tenis yıllarca zengin sporu, lüks bir spor branşı olarak algılandı. Bunu değiştirmekle ilgili bir kaygınız var mı?
- Tenisin zengin sporu algısı tenisin yalnızca kulüplerden oynanıyor olmasından kaynaklı. Kulüplerde üyelik gerekiyor, dolayısıyla bunun da bir maliyeti var. Federasyon olarak stratejik plan doğrultusunda gidiyoruz. 2 yıl önce 12-13 binlik olan lisanslı sporcu sayısı şuanda 24-25 bine çıkmış durumda. Bu rakamın daha da artması lazım, Türkiye gibi bir ülkede 100 binlere ulaşmalı. Performans tenisinde başarılı sporcu sayımızı ancak bu şekilde artar.
Ülkemizdeki kort sayısı sizce yeterli mi?
- Biz belediyelere, valiliklere yazı yazdık. Dedik ki inşa edecek olduğunuz spor alanlarına lütfen birer tane kort yapın. İnsanlar nasıl gidip de mahalle aralarında basket, halı sahalarda futbol oynayıp kendi sporlarını yapabiliyorlarsa oralarda tenis de oynayabilsinler. Birçok yerde belediyelerimiz bunu yapıyor, bunu yapan belediye başkanlarına ve valilere şimdiden teşekkür ediyorum ayrıca bundan sonra diğer belediye başkan ve valilerimizin yapacaklarına da inanıyorum.
YENİ TURNUVALAR SPONSORLAR İLE GELMELİ
WTA Sezon Sonu Turnuvası bu yıl İstanbul’da son kez düzenleniyor. Türkiye için yeni bir organizasyona ev sahipliği yapmak için girişimleriniz var mı?
Bizden sonra bu turnuvanın ev sahipliği hakkını Singapur’a verdiler. Bu işler ihale işi… Yani sürekli bir yerde olmasının da pek bir anlamı yok. Yeni organizasyonlar mali kaynaklarla alakalı… Bu turnuvanın buraya getirilmesi tamamıyla kamu kaynağıyla oldu. Başbakanımız ve Gençlik Spor Bakanı Suat Kılıç’ın büyük desteği oldu. Bundan sonra gelecek olan bu tür turnuvaların kamu kaynağından ziyade sponsor vasıtasıyla gelmesi gerektiğine inanıyorum. Kamu kaynağının daha çok altyapıya, sporcuya harcanması gerekiyor.
BU TURNUVAYI DÜZENLEMEK YERİNE KEŞKE…
Benim iddiam şu; tabi bu turnuvanın buraya gelmesi güzel bir şey ama keşke bu turnuvayı buraya içinde yer alacak bir tane Türk sporcusu yetiştirebilsek. Yani ilk 10 içerisinde bir tane sporcumuz olsa da bu turnuvayı düzenlemeye yeğlerim. Doğru ideolojinin bu olduğunu düşünüyorum.
Ülkemizde düzenlenen uluslararası turnuva sayısını yeterli buluyor musunuz?
Challenger turnuvaları anlamında Türkiye dünyada en fazla turnuva düzenleyen ülkeler arasında yer alıyor. Onun en büyük nedeni de şu; Türk tenisçilerimizin kendi yaş gruplarında başka ülkelere gitmeden, Türkiye’de bile oynadıkları turnuvalarla puanlarını toplayabilmelerini sağlamak istiyoruz. Ama coğrafyamızın uygunluğuyla da alakalı olarak çok sayıda yabancı tenisçi de bu turnuvalara katılıyor ve puanları bizim çocuklarımız yerine onlar alıyor.
Teniste sponsor sıkıntısı var mı? Mesala WTA Sezon Sonu Şampiyonası için şirketlerden yeterince sponsorluk talebi geldi mi?
Geçtiğimiz yıl bakanlık ana sponsordu. Spor Toto da ana sponsorlar arasında yer alıyordu. PTT de iki ürünümüzle sponsorluk desteği vermeye çalıştık. Özellikle kendi kurumum PTT orada şirket olarak diğer şirketlere de örnek olsun mantığıyla vardı. Sponsorluk anlamında çok büyük sıkıntılarımız yok ama yeterli mi? Bana göre yeterli değil. Ama Türkiye’de şirketlerin çoğu kaynaklarını genelde futbola veya basketbola kullandığı için diğer sporlara fazla bir bütçe kalmıyor.
5 İLDE TENİS AKADEMİLERİ KURULUYOR
Profesyonel tenisin çocuklar arasında yaygınlaşması adına izlediğiniz bir politika var mı?
Evet federasyon olarak profesyonel tenisçi yetiştirmek için ciddi bir çalışmanın içerisindeyiz. 5 bölgede Gençlik ve Spor Bakanlığı ile birlikte tenis eğitim merkezleri kuruyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı da bu projenin içerisinde olacak.
Tenis akademisi gibi bir proje mi bu?
Olimpiyat programı içerisinde yer alan bir çalışma, bakanlığın olimpiyatlarla ilgili olimpik sporlarla ilgili çalışması, teniste içerisinde yer alıyor. Mersin, Trabzon, Batman, Ankara ve İstanbul’da yer alacak bu 5 tesis. İstanbul Tenis Kulubü (İTK) de federasyonumuza geçti ve bu tesisi projemizde merkez yapacağız. Ve diğer 4 ilimizdeki Tenis Eğitim Merkezi adındaki tesisler kendi bölgelerinde yetenek araştırması yapacak. Tenise uygun olan çocuklarımız bu tesislerde tespit edilecek ve ardından İstanbul’daki İstanbul Tenis Kulübü’nde profesyonel hayat için eğitilecek.
HEDEF 2016’DA İLK 100’E İKİŞER TENİSÇİ
Bu eğitimlerden sonra artık dünya tenisinde bir Türk gencini görebilecek miyiz?
Bizim amacımız zaten 2016 yılında dünyanın en iyi 100 tenisçisi arasına 2 erkek ve 2 kadın raketimizin girmesini sağlamak. Bu amaca ulaşacağız, Zaten şu anda altyapılarda muhteşem yetenekler var. Hatta 14 yaş grubuna kadar olan kategoride Türkiye, Avrupa’da ilk 3 ülke arasında. Çocuklarımız ondan sonraki süreçte okul-tenis ayrımı yapmak zorunda kalıyor ve nerdeyse tamamına yakını çocuk okulu seçiyor.
Hem okul hem tenis aynı anda gitmez mi peki?
Profesyonel tenis dünyanın en zor sporlarının başında geliyor. Her hafta, her gün saatlerce tenis oynamak zorundasınız. Bu şekilde yıllarca çalışmak zorundasınız. Maalesef okulla profesyonel tenis ayı anda yürümüyor. Tenis kariyeri yapmak istiyorsanız başka türlü olmuyor malesef. Ülkemizde bu tip tenis eğitimini sağlayacak bir tesis ve mantalite yoktu. Yeni tesislerimiz ve yapılanma ile bu sorunu aşacağımıza inanıyoruz.
Ve tabiki bu tesislerde eğitimi de tamamen göz ardı edemeyiz. MEB ile birlikte hareket ederek yeterli sayıyı bulduğumuzda bu tesislerde eğitim de verilmesini sağlamak istiyoruz. Voleybolda bu projemizin benzeri yapıldı ve çok da iyi verim alındı. Türk voleybolunun geldiği noktayı görüyorsunuz.
Bu konuştuğumuz tesisler ve proje hayat geçmek üzere. 1-2 ay içerisinde çalışmalar başlayacaktır
Şimdiye kadar neden tenisçilerimiz sizce ilk 100’de olmadı?
-Yapısal problemler var. Hala da var. Onları çözmeye çalışıyoruz.. Çocuğu alıp az önce dediğim gibi 14-15 yaşına kadar eğittikten sonra ona sahip çıkamadığınız müddetçe çocuk tenisten kopuyor. Antrenör seviyelerini belirli bir düzeye çıkarmak için uğraşıyoruz. Antrenörlük sadece çocuğa top attırmak, koşturmak olarak algılanmaması lazım. Aile desteği de gerekiyor. Kefettiğimiz yeteneğin ailesi ile görüşeceğiz, diyeceğiz ki ‘Biz bu çocuğu alıyoruz sizinle beraber, tenisçi yapacağız’ Kabul eden aileler ile yola devam edeceğiz. Federasyon olarak da o çocuğa ve ailesine maddi-manevi sahip çıkacağız.
Ve eklemek istediğim bir şey de irade olmadan hiçbir şey yapılmaz. Ve hayal etmeden bunların gerçekleşmesi mümkün değil. Lk 100’e bir Türk tenisçi sokmamamız için hiçbir neden yok.
Teniste önde gelen İspanya, ABD gibi ülkelerdeki modellerde bu şekilde mi?
O saydığımız ülkelerdeki modelleri araştırdık. Zaten 3-4 senedir İspanyol tenisinin önemli ismi Bruguera’yla çalışıyoruz. Bize danışmanlık yapıyor. Aslında çok fazla alternatifiniz yok yani modeller ortada İyi antrenör yetiştirmek, sporcu olacakların seçilmesi ve ondan sonra da çalışacak imkanın sunulması gerekiyor.
İspanya’da bolca akademi var. Ama birçoğu özel akademi… Federasyonlar sporcu bazlı destek yerine daha çok bu özel akademileri destekliyor. Biz ise kulüp sayısı ve sporcu sayısı az olduğu için gençlerimize destek veriyoruz ama bu kez de yarış az oluyor. Belli bir süre sonra kişi de spordan sonra kopunca eliniz boşta kalıyor.