Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2003 00:00
BIRAKIN otomobili, bisiklete bile binemem. Hem ilgi duymamaktan, haydi kabul edeyim hem de yeteneksizlikten dolayı bu duruma geldim.Hoş, otomobil kullanmanın mantığını biliyorum. Hatta bir arkadaşımın otomobilini kullanmıştım bir keresinde.‘‘Hangisi gaz, hangisi debriyajdı bunun?’’ diye sormuştum sürücü koltuğuna oturduğumda. O da şaka yaptığımı düşünüp ‘‘Ha ha!’’ diyerek göstermişti pedalları...Biraz gittikten sonra, ‘‘Tamam bu kadar yeter’’ dediğimde, ‘‘Devam etsene’’ demişti. ‘‘Ben otomobil kullanmayı bilmiyorum, trafiğe çıkmam’’ dediğimde ‘‘Yoksa bilmiyor musun?’’ demişti.Gerçekten otomobil kullanmayı bilmediğime ikna edene kadar göbeğim çatlamıştı. Her neyse...Otomobil kullanmasam da otomobil sporlarını seviyorum. Kafayı bu işlerle bozmuş tiplerden değilim ama. Benim kafayı bozduğum
spor futbol, malumunuz.Schumacher'in sürekli kazanıyor olması, ilgimi biraz azaltsa da kaçırmamaya çalışıyorum.Bunun dışında bir de şu anda Türkiye etabı yapılan Dünya Ralli Şampiyonası'nı elimden geldiğince takip ediyorum...Niye?..***İki sene önce Türkiye'de eğer otomobil sporları diye bir şey varsa, buna hayatını adamış isimlerden biri olan İskender Atakan'ın kurduğu Team Atakan'la beraber Portekiz Rallisi'ne gitmiştim.O güne kadar otomobil sporlarını 'şımarık zengin genç sporu' gibi görenlerden olduğumu itiraf edebilirim.Fakat bir ralliyi yerinde seyredince, olayın ne kadar büyük olduğunu anlıyorsunuz.Ralli tutkunlarının sevgisinin benim futbola duyduğum sevginin aynısı olduğunu görünce önce şaşırdım.Onlar da tezahürat yapıyor, onlar da bayraklarıyla tuttukları takımı desteklemeye gidiyor, kendi otomobilleri veya pilotları önlerinden geçerken, mesela benim
Galatasaray'ın sahaya her çıkışında duyduğum heyecanı duyuyorlar...Portekiz'de otomobillerin tekerleklerinin yerden kesildiği meşhur bir tümsek vardı.Binlerce insan, arabaların uçuşunu görebilmek için o tümseğe akın ediyordu. Daha önceki yıllarda, tümseğin dibine yatıp otomobil üstlerinden uçup giderken, fotoğrafını çekmeye çalışan fanatikler de varmış. Doğal olarak yasaklanmış.Ralli fanatikleri tıpkı biz futbol taraftarları gibi deplasmanlara filan da gidiyor. Mesela Portekiz'de Seat'in peşinden gelen yüzlerce İspanyol fanatik vardı.***Galatasaray'ın Kocaeli deplasmanı rallinin tam ortasına gelmeseydi, şu anda ben de Antalya'da olacak ve bu ehemmiyetini kestirebildiğimizden hala emin olmadığım süper organizasyonu yerinde izleyebilecektim.İnşallah büyük bir aksilik olmaz ve 2004 takvimine de girer Antalya. Ben de gider seyrederim...Antalya ve Türkiye bu rallinin tutulması durumunda çok şey kazanacak. Formula 1 de gelecek ve şahane olacak.Çok istediğimiz Olimpiyat'ın, büyük futbol şampiyonalarının yolu, bir anlamda bu ralliden geçiyor.Bu iş için emek veren herkese teşekkür borçluyuz. Ben bu vesileyle sizin adınıza da teşekkür edeyim isterseniz...NOT: Türk pilotlar da var bu rallide malumunuz. Biz ailecek Serkan Yazıcı ve Can Okan'ı tutuyoruz. Ama diğer yarışçılarımıza da başarı diliyoruz.BİR NOT DAHA: Ya, dün Hürriyet'in verdiği Türkiye Rallisi ilavesini gördünüz mü? Hakikaten çok iyiydi. Eki hazırlayanlara, yani Ayhan Güner, Muharrem Özyurt, Altuğ Acar, Batuhan Ekin ve Kadir Bağçacı'ya izninizle ‘‘Helal Olsun Size, Helal Olsun’’ tezahüratıyla seslenmek istiyorum.BİR NOT DAHA YAZABİLİR MİYİM?: Bu yazıda Türkiye Otomobil ve Motorsporları Federasyonu'nun adını anmamayı ancak ben becerebilirdim. Esas teşekkür edilecek adresi en sona bıraktığım için, kendimi uzunca bir müddet kınama kararı alıyorum ve bunu hemen uygulamaya başlıyorum...
button