En baba Fener

Güncelleme Tarihi:

En baba Fener
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2011 00:00

BABALAR Günü’ne 5’te 5 yaparak giren Fenerbahçe’nin tek doğrusu var; işi erbabına bırakmak. Basketbolda başarı aynen böyle geldi.

Haberin Devamı

Yönetim kurulu ile şube arasındaki teknik köprü Aydın Örs ve takım yöneticisi Nedim Karakaş başarının mimarı oldular. Onlar da doğru koç seçimi ve tam yetkilendirmeyle Hırvat Spahija’yı donattı.


Profesyonel görev ve yetki dağılımı potada Fenerbahçe ÜLKER ‘haksız rekabeti’ni oluşturdu. Aynen Siena’da Palio Meydanı’nda yapılan at yarışlarında olduğu gibi, profesyonel yarışmalarda hele de Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabetinde “en iyi ikinci” yoktur. Orada birinci dışındaki atlar ya binek arabasına koşulur ya da mezbahanın yolunu tutarlar, bizde ise ‘kaybedenler kulübü başkanlık yarışı’na katılırlar.

Akıllı planlama

Galatasaray aslında en büyük hatayı ÜLKER pastası dağıtılırken ‘ikinci sınıf üç büyük’ olmayı kabul ederek yaptı. Rahmetli Özhan Canaydın ve Adnan Polat sağlam durup, bu şık olmayan, Galatasaray’ı hakir gören teklifi elinin tersiyle itip o gün başka sponsorlara yönelseydi bugün durum çok farklı olurdu.
Başarının toplam kredisinin günün sonunda yönetime ve başkan Aziz Yıldırım’a yazıldığının bilincinde olan Fenerbahçe, şampiyonluklara çağımızın en vazgeçilmez, olmazsa olmaz iş yönetim anlayışı ‘akıllı planlama’yla varıyor.

Haberin Devamı

Keyfim, kahyam ve ben!

Öte yandan Cimbom’un aymazlığının özünde camialarındaki bazı kişilerin iş dünyasındaki başarılarının(!) sportif olaylara izdüşümünün bire bir olacağını sanmaları yatıyor. Zannediyorlar ki, birinin işleri iyiyse ve hele parası da varsa şubeyi ona yıkar, sırtımızdaki maymundan kurtuluruz.

Halbuki kazın ayağı öyle değil. Yiğit Şardan&Ahmet Dedehayır ikilisinde yakınen gördüğümüz gibi bu insanlar düşkünlüklerini tatmine, zaaflarını gidermeye geliyorlar. Amaçları basketbolu sosyal statü kaldıracı ve popülarite aracı olarak kullanmak. Parasını verdikleri basketbol şubesinin bağımsız başkanı gibi ‘biz üç kişiyiz: keyfim, kahyam ve ben’ mantığıyla oyuncaklarını istedikleri gibi kırıp döküyorlar. Genel kurulun vermediği bu ‘şube başkanlığı yetkisi’ni yönetimin görevlendirmesiyle paşa gönüllerince kullanıyorlar.

Galatasaray ‘para babası Kırkpınar Ağası’ modelinden vazgeçmedikçe daha çok kupaları ezeli rakibine kaptırır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!