Güncelleme Tarihi:
Bir memleket düşünün...
Başkanı, bakanları, muhalefeti, futbolcusu, futbolun en başındaki adamı, yöneticisi, sanatçısı, minibüs şoförü, öğretmeni, öğrencisi, imamı, ressamı, ölü yıkayıcısı, genetik mühendisi, herkes ama herkes;
Tribünde, sahada, adliyede, caddede, ışıkta, evde, okulda, canlı yayında, her yerde kavga ediyor, birbirini dövüyor, küfrediyor. Dilsizi bile eliyle kafasının üzerinde başörtüsü şekli yaparak “Ananı ananı” diyor.
Emrah Öner yazıyor |
Amerika’yı sadece Hollywood zanneden, ekşi sözlüğü yalayıp yutan bu topluluk, Avrupa’da, Amerika’da sokakta bir gram çöp görmeyince, “Barbarlar ama çok temiz insanlar, bizim gibi leş değiller” diyor, fakat İngiltere’de insanlar arabadan dışarı çöp atınca, İsviçre’de yere tükürünce ne kadar ceza öder, bilmiyor.
Zannediyor ki Teksas’da Pazar günü 12:00’den önce içki satılıyor veya 18 yaşının altında bir kızla beraber olunca bir yerinden sallandırmıyorlar.
Veya diyor ki, Premier Lig’deki holiganlar bile tel örgüsüz sahada, bir Safiye Soyman boyu kadar kadar uzaklıktan maç seyrediyor, ne cep telefonu atıyorlar ne havalandırma kapağı.
Fakat yine bilmiyor ki; adam olay çıkartırsa ya hapis yatacak ya da hayatında tek bildiği, tek değer verdiği şeyden, maçlardan men edilecek.
Şimdi bazı şeylerin altını çizme zamanı...
Bu adamlar taharet musluğu kullanmıyor diye senden benden çok pis değiller.
Her Pazar kiliseye gidiyorlar diye senden benden çok saygılı, kibar, efendi de değiller.
Adamların dizileri, filmleri, sokakları senin kahven, otobüsün, işyerin kadar küfür ve argo dolu.
Uyuşturucusu, tecavüzü, kürtajı, pisliği senin kadar belki daha fazla, belki daha az.
Adamların oradan temiz gözükmelerinin tek sebebi var.
Ceza-i müeddiye.
Bizde ondan var mı?
Yok.
Çünkü gerek yok.
Çünkü bizde, mühendisine “senin gırtlağını keseceğim” hareketi, garsonunun poposuna ayağıyla dalga mahiyetinde dokunmak, mübaşirin poposundan makas almak, hakimin üzerine yiğido gibi yürümek, dönercinin zabıtaya sinirlenip kendi dükkanının camına tekme tokat girmesi olağan kabul edildiği için ceza uygulaması pek görülmez.
Fakat bütün bunlara rağmen ceza-i müeddiye dediğimiz şey bir anda işledi ve Emre dün disiplin kuruluna verildi. Aynı adam Carlos’u rapor etmedi. İkisi de görüntüde var. Hatta Carlos’unki hakemin hemen önünde oluyor.
Daha önce yine görüntülere baktık, Rüştü elle oynamadı dedik, cezasını bir maça indirdik.
Belki Volkan’ın pozisyonunda da ağır tahrik var diyeceğiz, cezasını indireceğiz.
Peki Volkan’ın cezası inerse, Emre-Cangele arasındaki bütün diyalogları da izlememiz gerekmez mi? Yayıncı kuruluş, pozisyondan önce Cangele’nin olası bir küfrünü ekrana getirir ise, Emre’nin suçu azalır mı? Tabi ki, bu Emre’nin senelerdir yaptığı hiçbir abuk sabuk hareketin mazereti olamaz. Fatih Sultan Terim ile yaşanan bir İsviçre kuşatması, eminim anlamını bile bilmediği, fakat bir yerden duymuş olduğu beyazi futbolcuların siyahi futbolculara çok sık söylediği kelimeleri özentilik yüzünden ağzından kaçırması, yine İngiltere’de antrenmanda kavga çıkarması, kolbastısı vs.vs...Bunların hiçbirinin mazereti yok, olamaz da. Çünkü bunlara mazeret bulursak, Hıncal Uluç’un Emre için söylediği sözler nasıl Emre’nin annesinin fenalaşmasına sebep olduysa, aynı mantıkla Emre’nin gırtlak kesme hareketi Cangele’nin de annesini heyecanlandırmıştır. Bu ürik asit yarışının da hiçbir zaman önüne geçemeyiz.
Fakat “Eren Volkan’dan özür diledi, 7 dikişli yeri öpsün geçer, cezaya gerek yok” dersek, formasını çıkartana sarı kart, yedek kulübesini yerinden çıkartana ceza vermezsek, kafamıza göre görüntü izlersek, “Osman bıyığına oturayım” diyen bir milli sorumlumuzu hala başımızın üstünde tutarsak, yıllardır futbolumuzdan, ülkemizden atamadığımız bu kabadayılara, Ali kıran baş kesenlere cezaları sadece görüntü izleyerek vereceksek, TV’e bakarken, dudak okurken gözlerimiz kan çanağı olur, onu da söyleyeyim.