El Clasico kaymaklı kadayıf G.Saray-Beşiktaş keçiboynuzu

Güncelleme Tarihi:

El Clasico kaymaklı kadayıf G.Saray-Beşiktaş keçiboynuzu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2010 00:00

“Barcelona-Real Madrid maçı hepimize Türkiye’de son yıllarda yeşil sahalarda seyrettiğimiz mücadelenin futbol olmadığını öğretti. Herkesin Barcelona’ya şapka çıkarması gerekir. Futbol kalitesi ve seyir zevki açısından tarihi ‘El Clasico’ kaymaklı kadayıf, son Galatasaray-Beşiktaş derbisi ise, keçiboynuzuydu!

Haberin Devamı

Barcelona-Real Madrid maçında futbola doyduk diyebilir miyiz? 5-0’lık skor sizi şaşırttı mı? Mesut Özil ikinci yarıda oyundan alınmasaydı sonuç değişir miydi? Gecenin en başarılı ismi sizce kim oldu?
Nou Camp’taki “El Classico” futbolun sınırlarını aştı, adeta şiire dönüştü. Maçta neler yoktu neler! Doğrusunu isterseniz futbolun tüm güzelliklerini sergilerken, nefeslerimizi kesen Barcelonalı futbolcular karşısında ne Mesut Özil’in, ne de Mourinho’nun yapabileceği pek bir şey yoktu! Katalonya’nın özgürlük savaşını simgeleyen, bu nedenle adeta bayrak gibi saygı gören Barcelona formasını taşıyan oyunculara, başta Mourinho olmak üzere, futbola gönül veren herkesin şapka çıkarması gerekir. Müthiş maç ayrıca hepimize Türkiye’de son yıllarda yeşil sahalarda seyrettiğimiz mücadelenin futbol olmadığını öğretti. Futbol kalitesi ve seyir zevki açısından tarihi “El Clasico” kaymaklı kadayıf, son Galatasaray-Beşiktaş derbisi ise, keçiboynuzuydu!

Helvayı yapmak Aykut Hoca’nın işi

Aykut Kocaman, “Ön libero ve solbek almalıyız” diyor, Abdullah Kiğılı ise, Fenerbahçe’nin transfere ihtiyacı olmadığını söylüyor. Hangisi haklı?
Hocalar daima kadroyu güçlendirmek, sakatlıkları da düşünerek, başarısızlık riskini azaltmak ister. Bu açıdan bakıldığında şampiyonluktaki iddiasını sürdüren Aykut Kocaman’ın, yeni “ön libero ve solbek” talebini yadırgamadım. Ama madalyonun bir de parasal yönü var. Tüm büyük kulüpler, har vurup harman savuracak kadar zengin değiller. Yani yönetici Kiğılı da haklı. Üstelik çok sayıda futbolcuya sahip olmak, her zaman başarıyı garanti altına almak anlamına gelmiyor. Tam tersine kulüpleri olağanüstü kongrelere ve borç batağına da sürükleyebiliyor. Çevrenize bakın, bu duruma düşmüş kulüpler göreceksiniz! Fenerbahçe için orta ve uzun vadede gerçekçi çözüm, iyi seçilmiş hırslı ve klas yabancı oyuncularla, altyapıdan Gökay gibi, gelecek vadeden futbolcuları yetiştirmekten geçiyor. Fenerbahçe’de un var, şeker var, yağ var! İyi helvayı yapmak da Aykut Hoca’ya düşüyor.

Trabzon ve Fener çekişir

Trabzonspor yöneticisi Hasan Yener, “Şampiyonluk yarışında Fenerbahçe ile çekişiriz” diyor. Haklı mı?

Haberin Devamı

Trabzonspor, süper Ligde ilk yarının çıkıştaki takımı. Üstelik Trabzonspor ülkemizde İngiltere Premier Lig ve İspanya’daki La Liga’dakine benzer futbolu oynayan tek takım. Fenerbahçe ise her geçen hafta biraz daha toparlanıyor. Sürpriz puan kayıpları yaşanmazsa şampiyonluk için Trabzonspor ve Fenerbahçe çekişir.

G.Saraylı futbolcular Hagi ile gurur duymalı

Her kötü sonuçtan sonra futbolcuları protesto eden Galatasaray taraftarı, Hagi’ye ise, “I love you Hagi” diye bağırıyor. O Hagi de taraftara alkışlıyor. Siz Galatasaraylı futbolcu olsanız ne düşünürsünüz?

Ne düşüneceğim? Onun kadar başarılı olup, seyircinin gönlünde taht kurabilmek için, tüm gücümle oynarım. Ayrıca böylesine sevilen bir teknik direktöre sahip olmaktan gurur duyarım. Hagi Galatasaray’a gökten paraşütle gelmedi. O, dünya futbol tarihinin gördüğü en iyi futbolculardan biri. Yaşayan efsane! Üstelik Galatasaray’ı UEFA ve Süper Kupa Şampiyonu yapan unutulmaz takımın lideri. Dolayısıyla Hagi sevgisi haklıdır ve bitmez!.. Ayrıca taraftar onun elinde sihirli değnek olmadığını, futbolcular sahaya çıktıktan sonra yapabileceklerinin sınırlı olduğunu da biliyor.

Taraftarların artık hiç sabrı kalmadı

Hagi, “Bundan böyle Balkanlar’dan ‘genç ve başarıya aç’ futbolcu alacağım” diyor. Bu düşüncesinde haklı mı?

Takıma yarar sağlayacak futbolcuları seçmek için ülkelere değil, bu oyuncuların başarı öykülerine bakmak gerekir. İyi futbolcu Balkanlar’dan çıkar diye bir futbol yasası yok! Gerekirse Çin’den, hatta Patagonya’dan bile getirebilirsiniz. Yeter ki getirdiğiniz futbolcu, sizin aradığınız özelliklere sahip olsun. Genç ve başarıya aç futbolcu transferi, ilk bakışta doğru bir rota gibi gelebilir. Ancak unutulmamalı ki, G.Saray seyircisi de başarıya aç! Taraftar haklı olarak artık şampiyonluk bekliyor. Hem de biran önce! Bu nedenle Hagi’nin teknik direktörlükteki ömrü, genç futbolculardan oluşacak kadroya başarı için gereken süreyi tanımaya yetmeyebilir!

Önce insan, sonra hakem

/images/100/0x0/55eb2242f018fbb8f8ad63c1

İstanbul BŞB-F.Bahçe maçından sonra iki takımın futbolcuları da hakem Halis Özkahya’nın ‘sert’ üslubundan şikayet ettiler ve, “Bir bizi dövmediği kaldı” dediler. Daha sonra Özkahya’nın bu davranışının altından MHK’nin, ‘futbolculara kendinizi ezdirmeyin’ tavsiyesi çıktı. Türk hakemlerinde bir kişilik sorunu var diyebilir miyiz?

Hakemlerimizdeki sorun, özgüven eksikliğidir. Bakın Cüneyt Çakır’a... İyi bir hakemde olması gereken tüm özelliklere sahip. Onu izlerken hakemden önce iyi bir insan seyrediyoruz. Yani o, önce insan, sonra hakem!.. Oyunun en gerimili anında bir gülümsemesi, gönül alması, ikna edici yaklaşımı, toksine esir düşmüş, adeta ne yaptığını bilemez hale gelmiş futbolcularda bile, sakinleştirici etki yaratıyor. Bazen bakışı bile yetiyor. Bilgili, deneyimli, iyi konsantre olmuş, kondisyonu yerinde, özgüven sahibi bir hakemin “höt-zöt” e neden ihtiyacı olsun ki!.. Otorite sağlamak için sertlik ve kabalığa başvurmak, özgüven eksikliğinin, hatta aczin göstergesi değil mi?

Özkahya vicdanlarda kendisini bitirdi

Halis Özkahya, Belediyespor maçının ilk yarısında Alex’in kasti tekmesine kırmızı kart göstermedi. Aynı Alex, birkaç dakika sonra maçın skorunu belirleyen golü attı. O futbolcunun yerine Alex değil de başka biri olsaydı, o kırmızı kart çıkar mıydı?

Haberin Devamı

Sevgili Erman Toroğlu, Halis Özkahya’nın Alex’e kırmızı kart göstermesi gerektiğini, ancak bu takdirde hakemlik hayatının biteceğini düşünerek cesaret edemediğini yazdı. Koyu Fenerbahçeliyim ama vicdan sahibiyim. Bana göre hakem Özkahya kırmızı kartı gösteremediği için vicdanlarda kendini bitirdi. Zaten o dakikadan sonra oyunun tüm kontrolünü kaybetti. Futbol atasözü ne diyor? “Adaleti kaybeden, çifte standarda göre düdük çalan hakem, gün gelir düdüğünü de kaybeder!”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!