Efsanelere göre KIYAMET

Güncelleme Tarihi:

Efsanelere göre KIYAMET
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2002 18:01

Dünya’nın sonu efsanesi, bilim dünyasını ilgilendirmeye başlamadan, uzun süre zihinleri meşgul etti. Bu tema din kitaplarının vazgeçilmez unsurunu oluşturuyor.

Kıyamet düşüncesinin kaynağı Zerdüşt dini. Bu düşünce bütün uygarlıklarda seller ve tufan öyküleriyle süslenir. Eski Ahit’te de tufan ve arındırıcı ateş öyküleri vardır.


Dünya’nın sonu efsanesi hayal dünyamıza o kadar egemen oldu ki bunun rahatlıkla evrensel olduğunu düşünebiliyoruz. Oysa bu mitte evrensellik söz konusu değil. Dünya’nın sonunun bir tarihi ve bir coğrafyası var. Nitekim bu tema Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlık gibi tek tanrılı dinlerle yakından bağlantılı.

Dünyanın sonuyla ilgili mitler, yani ‘eskatolojiler’ (Yunanca eskhaton sözcüğünden geliyor: İnsanın sonunu inceleyen bilim dalı) zaman, kutsallık ve insanla ilgili bazı görüşler ortaya koyuyor.

Eskatolojide, insanların ölümden sonraki yazgıları ve Evren’in Sonu’yla bağıntılı olaylar, ayrılmaz bir bütün olarak görülür. Bu da, Paris IV Üniversitesi’nden Felsefe Profesörü Michel Hulin’in ifadesiyle, bireylerin ait oldukları sosyal grup dışında kendilerine ait birer varlık ve birer bilince sahip oldukları anlamına geliyor.

Nitekim, Afrika ve Okyanusya’daki sözlü kültürler, bireyin yazgısını, ait olduğu grubunkiyle özdeşleştirdikleri için, Dünya’nın sonu mitini kabul etmiyorlar.

Serbest dolaşıma son

Bu mit, aynı zamanda dairesel değil çizgisel bir zaman kavramına da işaret ediyor. Profesör Michel Hulin, çok eski uygarlıklarda ruhların ‘bu dünya’ ile ‘öteki dünya’ arasında özgürce gidip geldiklerini belirtiyor.

Ancak Yakın Doğu’daki uygarlıklar bu iki dünya arasında bir engel koyup serbest dolaşıma son verdiler.

Bu kesin ayrım ise ancak, ‘Kozmosun mevcut düzeninin kökten altüst olmasıyla gerçekleşecek olan, ölülerin toptan dönüşü’ hayal edilerek aşılabilecekti. Böylece, Dünya’nın sonu kıyametini izleyecek olan diriliş düşüncesi doğdu. Çevrimsel zamanın yerini, bir başı ve bir sonu olan zaman aldı. İnsanlığın yazgısı ise, her bireyin yazgısına göre şekillenmiş olup, bu yazgılar da zamanın sonu görüşüyle birleşti.

Dünya’nın sonu

Dünya’nın sonu miti hemen hemen bütün uygarlıklarda seller ve tufan öyküleriyle süslenmiştir. Ancak çevrimsel zamana ait geçici sellerle, çizgisel zaman akışını öngören Evren’in sonu miti arasında bir ayrım yapmak gerekir. Platon’da ve İran kozmolojisinde olduğu gibi Eski Ahit’te de tufan ve arındırıcı ateş öyküleri vardır. Sonsuz bir zaman ıskalasına işaret eden bu tufanlar, kozmosun ve insanlığın kargaşalarını anlatır.

Kaynak Zerdüşt dini

Radikal bir ‘Dünya’nın Sonu’ miti, yeryüzünün yaratıcısı olan yüce bir tanrının varlığını öngörür. Yunan edebiyatı uzmanı Christine Dumas Ğ Reungoat da bu nedenle çok tanrılı bir dine sahip olan eski Yunanlılar’ın ‘pek çok tanrının bulunduğu bir evrende’ Kıyamet Mitini ‘anlaşılmaz’ bulduklarını belirtiyor. Bu nedenle sadece tek bir tanrı Dünya’nın mutlak sonu için emir verebilir. Böylece tarih de bir anlam kazanır.

Dünya’nın sonu mitinin eski İran’da yaygın olan Zerdüşt diniyle ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor. Günümüzde özellikle Hindistan’ın kuzeyinde yaygın olan bu dine göre, ruhlar geçmişteki yaşamları doğrultusunda ödüllendirilir ya da cezalandırılırken, Kötülük ve İyilik ilkeleri arasında da kozmosta sonsuz bir mücadele patlak verir.

İyiliğin zaferi

Bu savaş da iyiliğin zaferi, ölülerin dirilmesi ve nihai olarak ödüllendirilmesi, zamanın sonu ve Evren’in arınmasıyla sonuçlanır.

Yahudiler’in de Eski Ahit’te sözünü ettikleri Kıyamet kavramını İranlılar’dan almış olmaları muhtemel gözüküyor. Eski Ahit’teki peygamberler, Dünya’nın sonunu ilan edecek, kötüleri cezalandırıp, iyileri ödüllendirecek olan Mesih’in dönüşünden söz ediyorlar.

Hıristiyanlık’ta ilk başlarda, İsa’nın dirilerek Dünya’ya dönüp hükümdarlığını kuracağı ve yargılayacağı öngörülürken, 5. yüzyıldan itibaren Kilise’nin daha dünyevi bir nitelik kazanmasıyla son yargı miti önemini kaybetti.

Eskatolojinin en önemli rolünü üstlendiği İslamiyet’te ise, Kıyamet Günü’ne hazırlanma, ceza ve mutluluk vaatleri çok daha önemli bir yere sahip bulunuyor.

Nitekim Müslümanlara ait mezar taşlarında, ‘Dünya üzerinde bulunan her şey çürüyecek, ancak soylu ve görkemli Allah’ın yüzü kalacak’ şeklindeki cümleler de bu görüşü doğruluyor.

Bilimin bakışı

Dünya’nın Sonu öngörüsüyle kısa bir süre önce ilgilenmeye başlanan bilim dünyası da, ilk önce, değişmez doğa yasalarına ve tersine çevrilebilir bir dinamiğe sahip, statik bir evren düşledi.

Ancak 19. yüzyılda Darwin’in evrim teorisiyle ‘zamanda geriye dönüşsüzlük’ kavramı bilim dünyasına yerleşti.

Sonuç olarak, kozmoloji, kaos teorisi gibi kavramlar, çağımızda hemen hemen bütün bilim dallarının ilgi alanına girmiş bulunuyor. Kısacası, Dünya’nın sonu miti insan düşüncesini daha uzun süre meşgul edecek.

Kaynak: Science et Vie-Mart 2002
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!