Tema: İnternet ve Toplum Slogan: Bilgi Toplumuna DoğruTürkiye'de internet ile ilgili grupları biraraya getirerek internet'i tüm boyutlarıyla tanıtmak, geliştirmek, tartışmak, internet teknolojileri aracılığı ile toplumsal verimliliği artırmak ve toplumun dikkatini olabildiğince bu yöne çekmek amaçlarıyla, 1995'den beri her yıl yapılan, ulusal boyutta bir konferans düzenlenmiştir. Konferansa bildiri sunma, eğitim semineri verme ve tartışma grubu/açık oturum düzenleme şeklinde aktif katılım davet edilmektedir. Konferans kayıt olan dinleyecilere açıktır.
Bu yıl ağırlık vereceğimiz konular: Bilgi Toplumu, İnternet ve Toplum olacaktır. Güncel sorunların tartışılacağı oturumlar, Sivil Toplum Kuruluşlarının internet projelerinin tartışılacağı oturumlar, internet yayıncılığı ve geniş toplum kesimlerine hitab edecek seminerler öne çıkacaktir.
Konferansın Ana Konuları
1. E-türkiye, e-devlet, e-dönüşüm, e-avrupa ve bilgi toplumu
2. Türkiye'nin Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı
3. Mobil Ağlar, Teknolojiler ve Uygulamalar
4. Telekomda Serbestleşme, İnternet ve düzenleyici kurullar
5. Elektronik İmza
6. İnternet'te güvenlik; virüs, spam, bireysel savunma
7. Gizlilik, Bireysel haklar, kişisel verilerin korunması
8. E-devlet, Kamu Ağları ve etkin devlet: Türkiye Deneyimleri
9. Yeni internet teknolojileri
10. Dünyada ve bizde internet altyapısı
11. Türkiye'de internet'in yapılanması, STK'lar, Co/self-regulasyon
12. İnternet'te Türkçe kullanımı ve içerik
13. E-kütüphanecilik, Enformasyon kaynakları, indeksleme ve tarama
14. Elektronik yayıncılık ve basın
15. E- ticaret, E-iş, M-ticaret ve Yeni Ekonomi
16. İnternet ve Medikal Bilişim
17. E-tarım, Tarımsal Bilişim
18. E-eğitim, okulların internete taşınması
19. Özgür yazılım, açık kaynak, e-devlet ve e-türkiye
20. İnternet'in sosyal boyutları
21. İnternet'in yasal boyutları
22. İnternet, demokratikleşme, toplumsal denetim ve siyaset
23. Araştırma/innovasyon ağları, 7. çerçeve ve teknoparklar
24. E-kültür, sayısal bölünme, internet evleri,
Konferans dili Türkçe'dir. Bununla birlikte, ayrı bir oturumda sunulmak üzere İngilizce bildiri başvuruları da kabul edilecektir. Başvuruları, tam metin bildirileri ve çalışma grubu önerilerini aşağıda tanımlanan şekilde 1 Kasım 2006 'ya kadar iletiniz.
Tüm başvuruların elektronik yapilmasi gerekir. Bu yıl yeni bir konferans yazılımı kullanıyoruz. Tam metni başvuru sırasında sunuyorsunuz. Daha sonra düzeltmek mümkündür. Ama, en azından genişletilmiş özetle başlayın. Basvuru adresi: http://openconf.inet-tr.org.tr/
Klasik bildiri: Bilimsel yazım kuralları çerçevesinde yazılmıs geniş özet ya da tam bildiri metni, en fazla sekiz A4 sayfa. Birinci sayfada kimlik bilgisi (yazar adı, çalıştığı kurulus, telefon, faks ve elektronik posta adresleri) bulunmalıdır. Metnin düzenlemeye ve internet üzerinde konmaya uygun elektronik kopyası, html, doc, TeX dosyaları tercih edilir.
Elektronik bildiri: Herhangi bir internet yazılım aracı ile okunabilecek, gösterilebilecek ya da dinlenebilecek çokluortam bildiri. Sınırsız form ve boyut. Basında kimlik bilgisi.
Eğitim semineri önerisi: Başlık, süre, azami katılımcı sayısı, anlatılacak konuların azami bir A4 sayfasına sığacak tanımı, eğitimin verilme şekli, donanım ve yazılım gereksinimleri, önerenin kimlik bilgisi.
Tartışma grubu/açık oturum önerisi: Başlık, süre, beklenen katılımcı sayısı, tartışılacak konuların tanımı, önerenin kimlik bilgisi.
Tüm bildiriler ve sahiplerinin izni varsa eğitim seminerleri notları elektronik ortamda sunulacaktır.
Her türlü iletişim için : bilgi@inet-tr.org.trÖğretmenlere Yer ve Gök Bilimleri Sempozyumu ve Çalıştayları"İlk ve Ortaöğretimde Yer ve Gök Bilimlerinin Bugünü ve Yarını" sempozyumu, 4-5 KASIM 2006 tarihlerinde, İstanbul Kültür Üniversitesi ve Kültür Okulları tarafından yapılıyor. İlköğretim ve lise müfredat programlarında yer alan yer ve gök bilimleri konularında yapılacak çalıştaylarda ilgili alan öğretmenleri ve sınıf öğretmenleri, programın içeriği ve uygulamasını öğretim üyeleri ile birlikte tartışacaklar.
Tüm ülke çapında 450 öğretmenin katılacağı sempozyuma 3000’den çok öğretmen adeta birbirleriyle yarışarak başvurdu. Aşağıda gelen başvuru taleplerinden birkaç örnek görebilirsiniz. Bu durum öğretmenlerimizin hizmetiçi eğitim ihtiyaç ve isteğinin ne kadar çok olduğunu gösteriyor.
Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeki
Aslan ve Prof. Dr. Zeynel Tunca, Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serdar Evren, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Namık Yalçın, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ethem Derman, İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Prof. Dr. Okay Eroskay ve Prof. Dr. Dursun Koçer’in yanısıra birçok bilim adamınının katılacağı sempozyum, İstanbul Kültür Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Önder ÖZTUNALI anısına gerçekleştiriliyor. Sempozyum, Prof. Dr. Ahmet İNAM’ın (ODTÜ) "Temel Bilimler ve Felsefe" başlıklı sunumuyla açılıyor.
Sempozyuma Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü, Hizmetiçi Eğitim Daire Başkanlığı, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ve Talim Terbiye Kurulu’ndan çok sayıda başkan ve üyenin katılımı da bekleniyor. Tarih: 4 Kasım 2006, Cumartesi, 09:30; Yer: Kültür Koleji KEV Salonu, 9.-10. Kısım Ataköy/İstanbul.
Bilgi: http://www.kultur.k12.tr/yergokbilim Çok yönlü sorun
Tıp bilimi, neredeyse kısırlığın her çeşidine bir çare bulacak ve hemen herkesi çocuk sahibi yapacak duruma geldi. En son, İsrailli araştırmacıların geliştirdikleri "Doğmamış ’anne’den bebek sahibi olmak" yöntemi piyasaya sürüldü. Bu yöntemde, ceninden alınan dokulardan hücreler olgunlaştırılıp insan yumurtası elde ediliyor. Bu "doğmamış dişi ceninin" yumurtasıyla da, kısır kadınlar çocuk sahibi olabilecek.
Artık onlarca yöntem vitrinde, size en uygun olanı ’alıyorsunuz’.
Üreme biyolojisi, çareler üretirken, yöntemleriyle büyük tartışmalara da neden oluyor. Örneğin kürtaj karşıtları, bu son yöntemi "iğrenç" olarak nitelendirmiş.
Ama bu gibi tanımlamalar tamamen önyargı tabii. Ahlák da toplumlarla yaşayan bir kavram. Genel ahláka paralel başka bir dizi "ahlák" ile de pekala beraber yaşadığımızı biliyoruz. Öyle ki, bazen küçük ve kapalı çevre ahlákları, bakmışsınız dünyada genel ahlákın bir parçası olmuş. Eşcinsellik gibi.
Bilim ve teknoloji, yöntem ve çözümleriyle, kaçınılmaz olarak toplumda yeni ahláklar da oluşturuyor. Önce garipseniyor, sonra yavaş yavaş benimseniyor. Çünkü insanlığın çok temel bir sorununa çözüm üretiliyor.
Üreme teknolojileriyle ilgili tartışmanın ve itirazların haklı bir temeli yok değil, çünkü ortada bir cenin var. Çok çok minik de olsa bir canlı söz konusu. Biliyorsunuz, ceninle birlikte başlayan ana tartışma, insanın ne zaman insan olduğuna ilişkindir.
Yaşamın kesin ne zaman başladığı kabul edilecektir?
Bu konudaki kabuller çok çeşitli. Bazıları, ilk döllenmeden itibaren, görüşünü savunur. Bazıları bunu çok daha ileri haftalara atar. İsrail’de 40. günden itibaren. Almanya’da spermle yumurtanın kalıtım malzemeleri karıştıktan hemen sonra... Çeşitli ülkelerde bu kavram değişiyor.
Bu konu şu açıdan da önemli: Biliyorsunuz, kök hücrelerle insanların yıpranmış ve artık görevini yapamaz hale gelmiş organlarının yenilenmesi için yeni bir dönem başlıyor. Bilimin böyle bir perspektif yakalaması ile, tartışmalar özellikle alevlendi. Bu amaca ulaşmak için sürekli yüzbinlerce cenin gerekli. Ceninlerden elde edilecek kök hücrelerle gençleşme ve yenilenme sağlanmaya çalışılırken, yüzbinlerce potansiyel yaşamlar da heba olup gidecek.
Acaba önemli olan neydi?
Yaşayanlar mı?
Yoksa henüz doğmamış olanlar mı?
Bu doğmamış olanlar, gerçi bilimin laboratuvar koşullarında, çocuk yapmak amacıyla değil de sadece organ üretimi amacıyla gerkçekleştirilen döllenmenin sonucu olsa bile, bizler gibi canlılar söz konusudur.
Henüz dünyanın üzerinden gelemediği, içinde derin paradoksları olan çok yönlü bir sorun...
Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla kalın.
Editör