Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2006 00:00

Kübalı sinirbilimci İstanbul’da konferanslar veriyor

Küba’dan ünlü sinirbilimci Valdes-Sosa, bir dizi konferans vermek üzere ülkemize geldi. Prof. Dr. Pedro A. Valdes-Sosa, 1990 yılında Küba Nörobilim Merkezinin kurucuları arasında yer almış ve halen başkan yardımcısıdır. Nörofizik bölümünün başkanı olan Prof. Valdes-Sosa aynı zamanda Küba Bilimler Akademisi ve Latin Amerika Bilimler Akademisi üyesidir. Uluslararası Teorik Fizik Merkezi ve Uluslararası Beyin Elektriksel ve Manyetik Topografisi Derneği üyesi olan Prof. Dr. Pedro Valdes-Sosa’nın beyin elektriksel etkinliği ve işlevsel nörogörüntüleme konusunda güçlü matematiksel modellere ve istatistiksel yöntemlere dayalı çok sayıda yayını mevcuttur.

Prof. Dr. Pedro A. Valdes-Sosa TÜBİTAK Birleşik Doktora Programı kapsamında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı ve Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’ne yapacağı ziyaretinde aşağıdaki konuşmaları yapacaktır:

Ulusal Bilimsel Gelişim İçin Alternatif Bir Model: Küba Deneyimi (An Alternative Model for a National Scientific Development: Cuban Experience), 19 Haziran Pazartesi, Saat:11:00, Boğaziçi Üniversitesi, Güney Kampüs, Rektörlük Konferans Salonu

Küba’nın Sağlık Politikası (Health Policy of Cuba), 20 Haziran Salı, Saat: 11:00, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, 33 Reform Amfisi

EEG ve fMRI ile Beyin Bağlantılarının Analizi (Brain Connectivity based on EEG and fMRI), 20 Haziran Salı, Saat: 14:00, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, 33 Reform Amfisi

Prof. Dr. Pedro Valdes-Sosa ayrıca 17 Haziran Cumartesi akşamı saat 19:00’da JosŽ Marti Küba Dostluk Derneği’nde bir söyleşi yapacak (İstiklal Cad., Eski Çiçekçi Sok., No:5/3, Beyoğlu, Tel: 0 212 244 35 09, Taksim’den Tünel’e doğru giderken, St. Antuan Kilisesi’nden sonra soldaki ilk sokak).

Radyasyon ve Çevre Sempozyumu

29-30 Haziran tarihleri arasında Çanakkale Ayvacık’ta Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Fizik Bölümü ile birlikte Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türk Fizik Mühendisleri Odası ve Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü ve Ayvacık Belediyesi’nin desteğiyle "Radyasyon ve Çevre" konulu bir sempozyum var.

Radyasyon ve Çevre - 2006 Sempozyumunda yurtiçi ve yurtdışında, radyasyon ve çevre konularında çalışan bilimci ve araştırıcıların son araştırmaları ile elde ettikleri sonuçlar, tartışılacak. Böylece, çevre konuları da radyasyon güvenilği açısından ele alınacak ve çözüm yolları üzerinde durulacak.

Kök Hücre Kongresi

6-9 Eylül 2006 Tarihleri arasında Trabzon'da 2. Ulusal Kök Hücre Kongresi gerçekleştirilecek. Kongre ile eş zamanlı olarak ülkemizin GMP (Good Manifacturing Practice) koşullarında faaliyet gösterecek ilk merkezinin de açılışı yapılacak. Kongre ile ilgili ayrıntılı bilgilere şu adresten ulaşılabilir:

http://www.kokhucre.info/duyuru.htm

Özellikle kök hücrenin günümüze taşıdığı araştırma ve tedavi olanaklarının gelecek on yılda ulaşacağı noktalar heyecan verici.

Dünyada ve ülkemizde bu alandaki gelişmeleri birlikte tartışma olanağını ilk olarak, Prof. Dr. Erkut Attar ve arkadaşları iki yıl önce İstanbul Üniversitesinde 1. Kök Hücre ve Gen Tedavisi Kongresi’ni gerçekleştirmişlerdi. Kök hücre biyolojisinden kliniğe uzanan perspektifte, ulusal ve uluslararası birçok bilim adamının deneyimleri ile, kök hücre çalışmalarında tıbbi etik ve kültürel yaklaşımların tartışılacağı kapsamlı bir kongre yapılacak Trabzon’da.

Ara başlıklar

Kök Hücre Biyolojisi

Hematolojide Kök Hücre Uygulamaları

Kardiyolojide Kök Hücre Uygulamaları

Nörolojide Kök Hücre Uygulamaları

Organ Mühendisliğinde Kök Hücre Uygulamaları

Kök Hücre Tedavilerinde Standartlar

Dinler, Kök Hücre ve Etik

Kongre Tarihleri 6-9 Eylül 2006

2. Duyuru Gönderim Tarihi 15 Mart 2006

Bildiri Gönderim Tarihi 15 Temmuz 2006

Bildiri Kabul İletim Tarihi 1 Ağustos 2006

Son Erken Kayıt Tarihi 1 Ağustos 2006



İyi mi kötü mü?

Biyologlar, böcek ve bitkibilimciler, çevreciler, kuş gözlemcileri, deniz canlılarını koruyucular, doğaseverler, doğa koruyucuları, doğa gözlemcileri, fokçular, balinacılar... İyi ki varlar ve iyi ki çalışıyorlar, didiniyorlar ve insanlığı bilgilendiriyorlar.

Ortak yaşam mekanımız yerküre ve yeryüzü, sadece biz insanların değil, bütün canlıların evi.

Ne yazık ki tüm canlılar içinde sadece evet sadece insan, kendi merkezli, insan merkezli bir yaşam biçimi tutturdu gidiyor.

İnsanın bu yayılmacı ve yeryüzündeki hayatı değiştirici yaşam etkinliği, bütün diğer canlıların aleyhine çalışıyor.

Yayıldıkça, faaliyetimizi arttırdıkça, yerküreye zararımız büyüyor. Ne yazık ki, henüz, geç edindiğimiz çevre duyarlığı, dengeyi diğer canlılar lehine, yeryüzü ve yerküre lehine çevirebilmiş değil. Daha doğrusu insanlar ile diğerleri arasında bir denge kurulabilmiş değil.

Bütün sorun da burada.

Gördük ki, bu alabildiğine ve kayıtsız kuyutsuz insan faaliyeti, sonunda bize de büyük zarar verecek, yaşam koşullarımızı zorlaştıracak; açlık, kıtlık getirecek ve sonunda yaşanmaz bir yeryüzü ile karşı karşıya kalacağız.

Bu arada bilim, dünyanın henüz insanoğlunun ayak basmadığı gizli köşelerine de giriyor ve oralarda bugüne kadar bilinmedik canlılar keşfediyor.

İnsanoğlunun merakı bu. Engellemek zor veya mümkün değil.

Fakat şu soru gündemde olmamalı mı: Üç beş canlı türünü daha keşfetmek, onların varlıklarını daha güvenceli sürdürmelerini mi sağlayacak, yoksa varlıklarını tamamen tehlikeye mi atmış olacak?

Çünkü insan, hep diğer insanların ayak izleri peşinde dolaşıp durur.

Yoksulluğun alabildiğine arttığı ve gelir uçurumlarının derinleştiği dünyada, birileri, bu "cennet köşeleri" kazanç kapısına dönüştürmek isteyecektir..

Ya yeni bulunan canlıları yakalayarak piyasaya sürecektir, ya da oraları turizme açacaktır. Veya ikisi birden..

Bu gerçekler ışığında soralım: Acaba üç beş canlının varlığını daha keşfetmek, biz insanların ve bilimin merakını tatminden, canlıların soyağacını tamamlamaktan, taksonomi bilimini geliştirmekten öte, yerküreye ve canlılar dünyasına ne yararı olacağını tartışmak gerekir mi gerekmez mi?

Hayır, sadece soruyorum, beraber düşünelim diye! Yeni keşifleri sevinçle haber verirken, bir de madalyanın öbür yüzüne bakalım diye!

Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla...

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!