Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2006 00:00
Nöroşirurji Kliniği’nin mükemmellik gururu
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Kliniği’nde (Beyin Cerrahi) verilen uzmanlık eğitimi, tıpta uzmanlık eğitimi alanında Avrupa’da faaliyet gösteren Joint Recidency and Accreditation Committee (JRAAC) tarafından resmen akredite edildi.
JRAAC Başkanı Prof. Dr. Tomazs Trojanowski, UÜ Tıp Fakültesi Nöroşirurji Uzmanlık Eğitimi Program Başkanı Prof. Dr. Ender Korfalı’ya gönderdiği kutlama yazısında, beyin cerrahi uzmanlık eğitiminde mükemmeliyet düzeyine ulaşılması nedeniyle bu belgeyi almaya hak kazandıklarını belirtti. JRAAC Başkanı Trojanowski, daha önce sözlü olarak bildirilen denetim süreçlerine ilişkin raporu da yazılı olarak gönderdi. Ender Korfalı, alınan belgenin, verdikleri uzmanlık eğitiminin Avrupa’ya denk olduğu anlamına geldiğini, bu denkliği kalıcılaştırmak amacıyla, çalışmalarının bundan sonra da süreceğini söyledi.
Uludağ Üniversitesi’nde altı yıl önce başlatılan eğitim reformu kapsamında, tüm fakülte ve yüksekokullarda eğitim kalitesini yükseltme çalışmalarının sürdüğünü, aşama aşama bunların meyvelerini almaya başladıklarını ifade eden Rektör Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Nöroşirurji Kliniği’nde elde edilen bu başarıdan dolayı gurur duyduklarını söyledi: "Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi belgesi alabilmek ve Hastaneyi uluslararası düzeyde akredite edebilmek amacıyla da çalışmalarımız sürüyor. Bir yıl önce başlattığımız bu sürecin yüzde 70’ini aştık. Yakında bu çalışmaların da meyvelerini toplamaya başlayacağız" dedi.
Edinilen bilgiye göre, bugüne kadar tüm Avrupa’da beyin cerrahide uzmanlık eğitimi akredite edilen 15 klinik var. Bu kliniklerden biri UÜ Tıp Fakültesi’ne, biri de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne ait.
Hatayı buldu ödülü aldı
Amerikalı ünlü bilgisayar bilimci ve Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Donald E. Knuth, "The Art of Computer Programming" adlı eseri yayınlandığında, bu kitapta hata bulan herkese $2,56 ödül vereceğini açıklamıştı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Öğretim Görevlisi Dr. Laszlo Nemeth ünlü bilim adamının kitabında yaptığı iki hatayı bularak, Hesapsal Yük Teorisi’nin kurucusu Prof. Donald E. Knuth tarafından ödüllendirildi. Algoritma hakkındaki kitapları, akademide en temel referans olarak kabul edilen Prof. Knuth’un gönderdiği çekler Laszlo Nemeth’e ulaştı.
Sanal Mimarlık Müzesi ICAM üyesi
Yapı-Endüstri Merkezi tarafından sanal ortamda oluşturulan Mimarlık Müzesi Uluslararası Mimarlık Müzeleri Konfederasyonu ĞICAM (International Confederation of Architectural Museums) üyeliğine kabul edildi.
Dünya çapında mimarlık müzeleri, mimarlık merkezleri ve koleksiyonlarının en üst düzeyde örgütü olan ICAM, mimarlık belgelerinin korunması, yapılı çevrenin kalitesinin yükseltilmesi ve korunması, geleceğe yönelik uygulamalara ışık tutacak biçimde mimarlık tarihi araştırmalarının desteklenmesi, kamunun mimarlığa duyduğu ilginin teşvik edilmesini ve üyeleri arasında bilgi ve profesyonel deneyim alışverişini amaçlıyor. 1979 yılında kurulan ICAM’ın günümüzde aralarında Architekturzentrum Wien, Deutsches Architecture Museum (DAM), Vitra Design Museum, Benaki Müzesi, Frank Lloyd Wright Arşivleri, MOMA gibi dünyaca ünlü müze ve arşivlerin de yer aldığı 120’yi aşkın üyesi bulunuyor.
www.archmuseum.org adresinde İngilizce yayımlanan sanal Mimarlık Müzesi 2004 yılı başında ilk sergisini açtı. Bugüne kadar müzede açılan 16 sergide Sedad Çetintaş rölöveleri ve Vedad Tek arşivi de dahil olmak üzere binlerce belge, fotoğraf ve çizim yer aldı. Türk ve dünya mimarlığının önemli kişi ve yapılarına ilişkin bu belgeler gerçek müzecilik anlayışıyla derlendi, yayına hazırlandı ve Türk mimarlığına yönelik kapsamlı bir dijital arşivin ilk ciddi adımları atıldı. Sanal mimarlık Müzesi, Türk mimarlığının yurtdışında tanınması açısından da çok önemli bir rol üstlenirken aynı zamanda dünya mimarlığının ürünlerine yer vermeyi sürdürüyor.
İnsanın zorluğu
Finlandiya’da psikolojik test uygulanan 1200 kişiden yüzde 13’ünün (156 kişi!) "Duygu körü" olduğu saptanmış.
Şaşırdınız mı?
Ben şaşırmaktan çok, yazıyı okuyunca rahatladım!
Çünkü çevremizde sık rastladığımız, bildiğimiz ama anlamakta zorluk çektiğimiz veya çok kızdığımız bazı insan davranışları, yerli yerine, "tıbbi" veya "psikolojik" bir "konsept" içine oturmuştu!
İnsan, bilimin en zor araştırma objesi.
"Toplumsal düzen", şüphesiz insanı belirli, ana davranış kalıpları içine oturtuyor ve böylece "anlaşılmasını" kolaylaştırıyor. İnsan zaten sosyal bir varlık, bir toplumsal düzen içinde yaşamak isteği hem doğuşunda var hem de yaşamı için bir güvence.
Ancak burada söz konusu olan, benzeri olmayan bireyin kendisi.
Onu benzersiz kılanın, başka kimsede bulunmayan genetik yapısı olduğunu biliyoruz.
Ana babasından ve bütün insanlığın gen havuzundan aldığı kalıtımının bir başka eşi yok.
Normal çevre koşullarında yaşamını sürdürdüğünü, yani çevreden biyolojik yapısına olumsuz etkilerin alt düzeyde olduğunu varsayalım. Bu koşullarda yaşamının kalitesini, yani sağlıklılığını, uzunluğunu vb. belirleyecek olan tek parametre kalıtımıdır, genleri, genlerindeki mutasyonların karakteri vb.
Tıp, insan ve davranışlarını, genetik ve çevresel kaynaklı hastalıklarını, psikolojik ve psikiyatrik özelliklerini kategorize eder. Amacı, esas olarak, insanın yaşamını sağlıklı sürdürmesine yardımcı olmaktır.
Ancak hepimiz biliyoruz ki, kategoriler bile, kapsadığı insanların asgari müşterekleri üzerine kuruludur ve örneğin tedaviye yanıtları birbirinden çok farklıdır.
Anımsar mısınız, yakınlarda büyük bir çokuluslu ilaç şirketinin başkanı bir açıklama yapmış ve ürettikleri ilaçların insanlar üzerindeki olumlu- ideal etkisini, sanırım yüzde 50 ile sınırlamıştı. İlacı alanların yarısı, tıbbın öngördüğü etkinin tamamını alamıyor, bir kısmı ise hiç alamıyordu.
İnsanın bütün araştırma objeleri arasında en zor olmasının ardında yatan gerçek, işte kalıtımının biricikliğinden ileri geliyor..
İnsan, en karmaşık sistem.
Binlerce parametrenin bir ürünü.
Bu açıdan, fizik, kimya, matematikten de zor!
Duygu körlüğü de bir hastalık bence!
Hem insanın kendisine çok zararlı, hem de çevresine!
Ayrıca bulaşıcı değil, diyebilir misiniz!
* * *
Gelecek cumartesiye kadar, sevgi ve dostlukla!
Editör