Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2006 00:00
L’Oreal ödülleri 10’ar bin dolar
L’Oreal Türkiye’nin dört yıldır düzenlediği Türkiye "Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursları" bu yıl 6 genç Türk bilim kadınına verildi. Türkiye Bilimler Akademisi’nin de bu yıldan itibaren desteklediği program, bir yıl boyunca 10’ar bin dolarla araştırmacı kadınların çalışmalarına destek veriyor. Bu yıl Yaşam bilimleri ve Malzeme bilimleri alanında sundukları projeleri seçilen 6 bilim kadınının isimleri şöyle: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Cansın Saçkesen; Erciyes Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Sibel Silici; Yeditepe Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Işıl Aksan Kurnaz; Yrd. Doç. Dr. Sevil Çetinkaya; İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Doç. Dr. Funda Tıhmınlıoğlu; Boğaziçi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Rana Sanyal
Türkiye Mozaik Corpusu Toplantısı
3. Uluslararası Mozaik Toplantısı, 8-10 Haziran 2006 tarihleri arasında Bursa’da yapılacak. Toplantıda bildiriler bölümüne yer verilecek. Bu bölümde, tamamen isteğe bağlı olarak, katılımcılar kendi çalışma konuları hakkında bildiri sunabilecek. Bildiri metinlerinin tamamı, Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi’nin Ocak-07 sayısında yayınlanacak. İkinci günü İznik ve Bursa müzeleri ziyaret edilecek. Üçüncü gün Orhaneli’ndeki Derecik Bazilikası’nın mozaikleri gezilecek ve zaman kalırsa Bandırma Müzesi’ne gidilecek.
İstanbul Üniversitesi’nde Bilim Günleri
İstanbul Üniversitesi Araştırma Projeleri Birimi, 13-14 Nisan 2006 tarihlerinde Fen Fakültesi Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda 2005 yılında desteklenen araştırma ve yayın projelerini gerçekleştiren araştırmacıların ödüllendirileceği Bilim Günleri düzenledi. Türkan Saylan onur konuğu olarak bilim günlerine katılacak. Ayrıca türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Engin Bermek, Canan Ergin, Salim Çıracı, Tayfun Özçelik de birer tebliğ sunacaklar.
II. Tıbbi Biyolojik Bilimler Kongresi
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü mezunlarının kurduğu Tıbbi Biyologlar Derneği ile İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı’nın birlikte düzenlediği kongremiz, tüm temel tıp bilimlerini kapsamakta ve başta Tıbbi Biyologlar olmak üzere temel tıp bilimleri ile ilgili, tıp ve diğer dallardan tüm araştırmacıları bir araya getirerek, bu alanlarda yurtiçi ve yurtdışındaki en son yenilikleri paylaşmayı amaçlamaktadır. Öğrenci Sempozyumumuz ise yukarıda belirtilen alanlarla ilgili eğitim almakta olan bütün lisans ve lisansüstü öğrencilerine açıktır.
II. Tıbbi Biyolojik Bilimler Kongresi ve V. Tıbbi Biyolojik Bilimler Öğrenci Sempozyumu, 26-27 Mayıs 2006 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cem’i Demiroğlu Oditoryumu’nda yapılacaktır.
Kongre web adresi; www.tibbibiyologlardernegi.org.tr ve www.ctf.edu.tr/ctftbiyo
Gelişme ve çöküş
Doğanın hiçbir acelesi yoktur. biyolojik gelişim nasıl evrim süreci içinde milyonlarca yıl sürmüşse, atmosferdeki, denizlerdeki, kıtalardaki değişimler de insanlığın icat ettiği yeryüzü takvimine göre değil, uzaysal- jeolojik veya kozmolojik takvime göre çalışır.. Bu bakımdan evrenin takvimi bizim algılama sınırlarımızın dışında seyreder.. Bu takvimi biz genellikle sezeriz, olguları karşılaştırarak mantıksal çıkarımlarla anlarız..
Yerkürede herşey yavaş yavaş gelişir..
Birikim, burada anahtar sözcüktür.. Birikir birikir ve birden bir başkalaşım yaşanır..
Mesela fay enerji biriktirir, stress biriktirer ve günün birinde bir tetikleme ile kırılır.. Biyolojik canlılar da biriktirerek büyürler.
Çünkü bahsettiğimiz sistemler, minik çaplı değil, devasa sistemlerdir. İklimin değişikliği de öyledir..
* * *
Ama iklimdeki etkilenme bir kaç kuşak içinde gözle görülebilir bir biçim aldı. Bilimsel ölçüm aletlerinin gelişmesi, bilimin kapasitesinin son derece genişlemesi, yeni yöntemler bulunması ve olayları kavrayış hızımızın artması sayesinde, iklim- atmosferdeki gelişimleri çok hassas gözler olduk.
Dünyadaki buzullar üzerine yapılan çalışmalar ve buzul erimelerinin iklime etkileri, belki de büyük iklim değişikliğinin habercileridir; en azından bir kısım bilim insanı böyle düşünüyor. Ve insan etkilerini bu süreci hızlandıran girdi kabul ediyor.
Bazı bilim insanları da, atmosferin-iklimin kendi döngüsüne bağlıyor bu gelişmeleri.
* * *
Bu kapsamda bizdeki yüksek dağların buzullarında da erimeler saptanmıştı geçen yıl. Gaziantep Üniversitesi’nden Ökkeş Kesici ve arkadaşlarının, 'Küresel Isınma Açısından Süphan ve Cilo Dağlarında Buzul Morfolojisi Araştırmaları Projesi' kapsamındaki bulgularına göre, sonuç etkileyici ve ürkütücü.. 107 yıllık bir zaman diliminin karşılaştırılmasına dayanan araştırmaya göre, Türkiye'deki buzulların yüzde 97'si erimiş. "Ağrı, Cilo, Süphan ve Kaçkar dağlarının bir kısmında çok az buzul kalmış, Erciyes ve Aladağlar'daki buzullar ise tamamen yok olmuş."
Kesiciye göre "Türkiye Sahra, Arabistan, Büyük Hindistan Çölü ve Patagonya ikliminin etkisine girecek. Küresel ısınmanın başlamasıyla Türkiye çölleşecek. Ancak, yüksek enlemlerin etkileriyle daha ılıman bir iklime sahip olacak. Bugünkü uygarlık çok büyük tehdit altında."
Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla..
Editör