Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2006 00:00
Ord. Prof. Dr. Rudolf Nissen
İstanbul Cerrahi Derneği’nin "Gastroözofageal Reflü Hastalığı" konulu aylık toplantısı, 22 Ocak 1981 tarihinde aramızdan ayrılan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Cerrahi Kliniği Başkanlarından Ord. Prof. Dr. Rudolf Nissen’e adandı ve Nissen "Ölümünün 25. Yılında" anıldı.
Nissen, 9 Eylül 1896’da Almanya’da doğdu. Tıp eğitimi sırasında I. Dünya Savaşı’na cephede yardımcı hekim olarak katıldı. Savaşta akciğerinden kurşunla yaralandı. 1918’de Breslau’da tıp eğitimine tekrar döndü ve 1920’de tamamladı. 1921’de Münih’te dönemin dünyaca ünlü cerrahı Prof. Dr. Ferdinand Sauerbruch’un yanında cerrahi asistanı oldu. 1926’da doçentlik sınavını başaran Nissen, 1927’de Sauerbruch’un yardımcısı olarak Berlin’deki meşhur Charit Cerrahi Kliniği’ne hocası ile birlikte geçti.
34 yaşında devrin en genç cerrahi profesörü olan Nissen, dünyada ilk pnömonektomi ameliyatını yaparak şöhretini Almanya dışına da yaydı. 1933 yılında Almanya’da nasyonal sosyalistlerin iktidara gelmesiyle birlikte ayrılma kararı verdi. 1933’de Mustafa Kemal
Atatürk’ün Üniversite için hazırlattığı reform planı çerçevesinde 37 yaşında Ordinaryus Profesör olarak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Cerrahpaşa’daki I. Cerrahi Kliniği’ne başkan oldu. 1939 yılında daha once akciğerine isabet eden kurşundan dolayı rahatsızlanarak tedavi için izinli olarak ABD’ye gitti.É1952 yılına kadar orada çalıştı. 1952-1967 yılları arasında İsviçre’de Basel Cerrahi Kliniği’nde başkan olarak çalıştı. 22 Ocak 1981’de Basel’de ebediyete intikal etti.
Yalnız dünya Cerrahisine değil, aynı zamanda Türk Cerrahisine de büyük katkıları olan Nissen Cerrahpaşa’da Cerrahi Kliniğinde çok verimli çalışmalar yaptı, günümüze kadar etkileri devam eden cerrah ve öğretim üyeleri yetiştirdi. Yeni bir cerrahi binasının planlanmasının yanı sıra, yayınlar yatı, toraks cerrahisinde dünyada ilk uygulamalarının dışında, ileride Nissen fundoplikasyon işlemi olarak tanımlanan ameliyatını 1936’da burada gerçekleştirdi. Peptik ülser cerrahisi, ortopedi ve nöroşirürji sahalarında da deneyimlerini aktarmış olan Nissen’ın 1969 yılında Stuttgart’ta yayınlanan anılarında [Helle Blaetter, Dunkle Blaetter, Errinnerungen eines Chirurgen] Türkiye’deki izlenimlerine ait 3 bölüm bulunuyor.
TÜBA Konferansı
ABD National Institute of Standards and Technology, Chemical Science and Technology Laboratory, Biochemical Science Division öğretim üyesi Prof. Dr. Miral Dizdaroğlu, 20 Mart 2006 Pazartesi günü saat 18:30’da TÜBA İstanbul Ofisinde (İTÜ Eski Maden Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Maçka-İstanbul, Tel: 0212 219 1660) "Oksidatif DNA Hasarı ve Onarımı: Mekanizmalar, Biyolojik Sonuçlar ve Hastalıklar" konulu bir konferans verecektir. Konferans afişi ekte word formatında sunulmaktadır. Üniversitenizde öğretim üyelerine ve öğrencilere duyurulur.
İnternet haftası aktif katılım çağrısı
Türkiye interneti 12 Nisan’da 13. yılını doldurmuş olacak. Türkiye İnternet kamuoyunu, e-dönüşüm Türkiye projesi bir ivme kazandığı bu noktada İnternet Haftasını, tüm ülkede internete verdiğimiz öneme yakışır bir şekilde kutlamaya çağırıyoruz.
Tüm kesimlerden, Üniversiteler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Çiftci Birlikleri, Ziraat Odaları, Mühendis Odaları, Barolar, Tabib Odaları, Bankalar Birliği, Noterler Birliği, Organize Sanayi Bölgeleri, Yerel Yönetimler, İnternet Cafeler, Okullar, Kaymakamlıklar, Valilikler, Bakanlıklar, tüm kamu yönetimi, özel sektör, internet şirketleri, Bilişim/bilgi/İletişim STK'ları, Demokratik Kitle Örgütleri, Bilişim Klüpleri, Tüm Medya Kuruluşlarını, Bireyleri bu İnternet Haftasını tüm ülkeyi saran bir İnternet Şenliğine, e-dönüşüm, e-türkiye ve e-devlet kavramlarının geniş kitlelerle tanıştırıldığı bir İnternet ve Bilişim Fırtınasına döndürmeye çağırıyoruz (http://internethaftasi.org.tr).
İnternet Kurulu 10-23 Nisan 2006 tarihlerini bu yılki İnternet haftası olarak kararlaştırdı. 1998 yılında çalışmalarına başlıyan İnternet Kurulu, internetle ilgili bütün grupları bir araya getiren yarısivil bir oluşumdur. İnternet Kurulu, Türkiye internetinin tüm sorunlarının tartışıldığı, İnternetin önünü açacak çözümlerin arandığı, ortak akıl arayışının öne çıktığı bir platformdur. Kurul, Kamu ve Üniversitelerin yanında geniş çapta mesleki ve sivil toplum örgütünü kapsıyor: Bilişim, internet, telekom örgütleri, icafe, tüketici, işci ve esnaf temsilcileri, Barolar, Bankalar, Tabipler Birliği, TESID, TOBB, TMMOB, Kosgeb, TIM, Türk Kütüphaneciler Derneği. Kurul, bu katılımcı ve yarı resmi yapısıyla, sorunların çözümü için bir katalizör rolü üstlenmektedir. İnternet Haftası toplumda internet bilincini yaratmak, interneti tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm yollarını tartışmak, kısaca İnterneti Türkiye gündemine yerleştirmeyi amaçlamaktadır. E-Türkiye ve e-devlet kavramlarıyla tüm toplumu tanıştırmak, bu internet Haftası için seçtiğimiz önemli bir hedeftir.
Basından interneti, olanakları, sorunları, projeleri,özellikle e-türkiye ve e-devleti anlatmasını ve ne yapılmalı, nasıl yapalım sorusuna yönelik yazılar ve
haberler çıkmasını istiyoruz.
İnternet Kuruluİnsanlık nereye?
Az sözcükle çok şey söylemeyi erdem bilen ve bu açıdan eski doğabilimcilerin "aforizmacısı" olarak nitelendirilebilecek Efesli doğabilimci (MÖ 535-475) Herakleitos, "Hiç kimse aynı nehirde iki kez yıkanamaz, çünkü her şey akar ve geride hiç bir şey kalmaz" sözü ile ünlüdür.
Doğada "dünkü gibi" kalan hiç bir şey yoktur. Sürekli bir akışkanlık, sürekli bir yenilenme, bozulma, biçim ve öz değiştirme, sadece hayatın değil, evrenin genel halidir! Hayat, evrende atomların, moleküllerin, maddelerin çok özel koşullarda bir araya gelmesiyle oluşan biçimlerinden biridir..
Biz, siz, hepimiz, beden ve bilinç (ruh) olarak da sürekli değişim içindeyiz..
Doğum-ölüm döngüsü bunu kanıtlar.
Bedenimiz zaman içinde değişir, bilinç düzeyimiz sürekli farklılaşır..
Yüz binlerce yıl öncesinin insanı ile bugünün insanı aynı değildir.
Bu noktada bilimin merak ettiği konu, insanın yüzbinlerce yıl sonra nasıl olacağıdır.
* * *
İnsan, üç yönden etkileniyor: Birincisi genetiği, mutasyonlarla değişiyor; bu değişimin mutlaka çevre koşullarıyla ilişkisi olması gerekmiyor, gen havuzundaki etkileşimler burada önemli..
İkincisi çevre koşullarındaki değişiklikler insanı etkiliyor; bu, biyolojisine ve genetiğine yansıyor ve insanı değiştiriyor.
Üçüncüsü, bütün bu gelişmelerin yanısıra, özellikle insanın kendi yüksek entelektüel faaliyeti, ürettikleri, insanı bilinç olarak değiştiriyor..
Özellikle ikinci ve üçüncü etkenlerin ivmesinin çok hızlandığını ve dolayısıyla insanın etkilenme derecesinin de hızlandığını söylemek, yanlış olmaz.
* * *
Bu sayıda sunduğumuz İnsan 2.0 yazısını bu duygu ve düşüncelerle okudum. Çok ilginç buldum. Yazının sizi de etkileyeceğini umuyorum..
İnsan, koşullara çok iyi uyum sağlayan bir yaratık, hem bedenen hem de bilinç olarak. Dünya üzerinde de uç koşullarda yaşama şansı yüksek. Örneğin şimdi önümde olan, kutup bölgesinde insan yaşamı konusunda makaleden, umarım haftaya bahsederiz..
Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve saygiyla..
Editör