Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2005 00:00
Jeoarkeoloji ve Arkeojeofizik Sempozyumu
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi, Jeoarkeoloji ve Arkeojeofizik Sempozyumu gerçekleştirdi. 3 gün süren sempozyum boyunca yerbilimlerinin arkeoloji ile olan işbirliği, ele alındı ve sonuçta bir bildiri yayımlandı. Ülkemizin kültür varlıklarının, ortaya çıkarılması, değerlendirilmesi, çağdaş bilim anlayışıyla bilim ve toplum yararına sunulması ancak "jeoloji, jeomorfoloji, biyoloji, botanik, klimatoloji, coğrafya, jeofizik" gibi bilimlerin arkeolojik çalışmalarda yer almasıyla mümkün...
Bugünlere değin antik kent oturma alanlarının belirlenmesi, yeraltı odalarının, kazı alanlarının çıkarılması, tümülüs ve höyük araştırmaları, uygarlık yaşı belirleme gibi uygulamalarla jeoloji//jeofizik; özel girişimci, üniversite, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile ilişkiler sınırlı biçimde sürdürülmektedir.
Jeoarkeoloji olarak adlandırabileceğimiz yerbilimleri disiplinleri çok geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. Bunlar arasında; stratigrafi, sedimentoloji, jeomorfoloji, pedoloji, petrografi, jeokimya, jeofiziğin tüm disiplinleri, paleontoloji, deniz jeolojisi, jeokronoloji, klimatoloji sayılabilir. Ülkemizi, bilim dünyasında özel yapan iki çok önemli nitelik vardır. Birincisi insana ait kayıtların çok zengin olması, çok eskilere uzanması ve süreklilik göstermesi, ikincisi ise doğaya ait kayıtların çok zengin olması, çok çeşitlilik ve çeşni göstermesidir. Bu iki zenginlik bir araya geldiğinde onların birlikteliği de ülkemiz için çok önemli, ender görülen bir üçüncü zenginliği oluşturuyor.
Türkiye’de sayıları her geçen gün artan arkeolojik kazılar, disiplinler arası çalışmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bir yerleşimde bulunan binalar; çanak çömlek, heykel ve metal eşyalar gibi küçük buluntular; tabletler ya da yazıtlar ve mezarlar tek başlarına geçişe ışık tutamazlar. Söz konusu yaşam alanının neden seçildiği; insanlarca kullanılan hammaddelerin nerelerden elde edildiği; çevredeki maden yatakları; yakın çevredeki göllerin, akarsuların, ormanların ve tarım alanlarının günlük yaşama etkisi; değişen iklim koşulları; deprem, sel ya da volkan püskürmesi gibi doğal afetler; eski ticaret yollarının doğal yapısı vb. unsurların belirlenmesi için bu konularda uzmanlaşmış bilim insanlarının ortak çalışmalarına ihtiyaç vardır.
TÜBA Konferansı
Ünertan sendromu: İnsan ruhunun evrimine ilişkin yeni bir teori. Konferans: Prof. Dr. Üner Tan. 26 Aralık Pazartesi Saat: 18.30 Türkiye Bilimler Akademisi İstanbul Ofisi- İTÜ Eski Maden Fakültesi Yabancı Doiller Yüksek Okulu Maçka İstanbul.
Beyin Araştırmaları Derneği 2005 Proje Desteği
Beyin Araştırmaları Derneği (BAD) Proje Destek Programı: Bu programın amacı Türkiye’de gerçekleştirilecek temel veya klinik nörobilim araştırma projelerine destek sağlamaktır.
1. BAD-Abdi İbrahim Proje Desteği 6.500 YTL
2. BAD-Novartis Proje Desteği 6.500 YTL
3. BAD-Lundbeck Proje Desteği 6.500 YTL
4. BAD-Pfizer Proje Desteği 6.500 YTL
5. BAD-Boehringer Mannheim Proje Desteği 5.000 YTL
6. BAD-Astra Zeneca Proje Desteği 3.000 YTL
Seyahat ve Eğitim Bursları: Bu bursun amacı temel veya klinik nörobilim alanında yeni bir teknik öğrenmek veya bir çalışma yapmak amacıyla kısa süreli olarak yurt dışına gitmek isteyen genç araştırıcıları desteklemektir.
1. BAD-Abdi İbrahim Seyahat ve
Eğitim Bursu
2. BAD-Gen İlaç Seyahat ve
Eğitim Bursu
3. BAD-Wyeth Seyahat ve Eğitim Bursu
4. BAD-Janssen-Cilag Seyahat ve
Eğitim Bursu
3.900 YTL
3.000 YTL
2.000 YTL
1.000 YTL
Yayın Teşvik Programı: Bu programın amacı Türkiye’de temel veya klinik nörobilim alanında yüksek nitelikli araştırmalar yapan ve yayınlayan araştırıcıları desteklemektir.
1. BAD-Abdi İbrahim Yayın Teşviği 2.600 YTL
2. BAD-UCB Yayın Teşviği 1.600 YTL
Programlar hakkında detaylı bilgi ve başvuru formlarına WWW.BAD.ORG.TR adresinden ulaşabilirsiniz.
Hareket et!
Şüphesiz, toplumlar bugün çok farklı bir yerde, geçmişe kıyasla. Daha örgütlü, insanoğlunun düzenli işi var, kendisini ev ile işi arasında taşıyan modern sistemler var, saatlerce yolda zamanını geçirsen bile taşıtın içinde oturan boğa gibisin, burnundan solumanın bir yararı da yok!
Dünya küçük bir köy oldu, uçağa atlayıp Küba’ya, Maldiv adalarına gidebilirsin! Avrupa üç saatlik uzaklıkta.. Uçaktan iniyorsun, arabaya biniyorsun, otelin önünde iniyorsun.
Büyük mekanlar içine yerleştirilen yürüyen merdivenler, ister dik ister yatay, seni taşıyor. Popolar irileşip duruyor! Kasların kendine yabancılaşıyor.. Işıldamayan demir pas tutuyor.
Cerrahpaşa hastanesinin asansör kapısının yanında "merdiven yürü, kalbine iyi gelir" benzeri bir yazı vardı. Şimdi ise bütün yürüyen merdivenlerin ve asansörlerin yanına "sağlığa zararlıdır, merdiveni kullanmanızı salık veririz!" gibi yazıların asılması önerileri tartışılmakta..
Toplum ve çalışma hayatının giderek daha çok örgütlü ve konforlu olması, kentlerde büyüyen nüfus, insanı daha çok hareketsiz kılıyor. Ekmeğin aslanın ağzında olduğunu söyler dururuz hálá, ama ekmeğin gerçekten aslanın ağzında olduğu zamanlar binlerce yıl öncesinde kaldı!..
İnsan koşan, hareket eden, kol ve kas gücünü sürekli kullanan bir canlıydı. Kas gücü ile üreten insanların nüfus içindeki oranı, diyelim ki 200 yıl önce yüzde 90 iken, bugün kaça indi dersiniz? Beyaz yakalılar çok arttı, üretim otomatlaştıkça, hizmet sektörü giderek büyüyor.
Bilim adamları diyor ki, yediğiniz yemeğin miktarından bağımsız olarak, günde 1000 kalori tüketecek iş, beden hareketi yapmalısınız!
Bu kalori, bedeninizi asgari ölçülerde hareket ettirmeniz için gerekli!
1000 kalori tüketmek için neler yapmak gerekir? Belki bunun bir listesini çıkartırız önümüdeki sayılarda. Ama koşu bandımda 6-8 km hızla yarım saat yürüdüm mü, göstergeler en çok 230 kalori yaktığımı haber veriyor..
Her gün yarım saat hızlı yürüyüş bile çok önemli.
Enerji sarfedebileceğimiz, hareket edebileceğimiz, kaslarımızı kullanabileceğimiz hiçbir fırsatı kaçırmaz, hatta bu amaçla durmadan fırsatlar yaratırsak, çalışma süreleri içinde bile, sanırım 1000 kalori hedefini yakalamak mümkün olur..
Bilim boşuna hareketsizlik salgın hastalık oldu diye bağırmıyor..
Her ne kadar insan ömrü giderek uzuyorsa da, demek ki, hareketsizlik de uzayan ömrü kısaltan bir faktör olarak "bize karşı" çalışıyor..
Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla...
Editör