Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2005 00:00

İslam bilimi ve Batı’ya etkisi üzerine

Merhabalar, 3 Aralık 2005 tarihli bilim derginizde çok önemli bir konuya, İslam biliminin Batı'ya etkisine ilişkin bir çeviriye yer vermişsiniz. Çok güzel. Ancak çeviride bazı hatalar var.

1. El-Kvarizmi diye çevirdiğiniz bilim adamının gerçek adı el-Harezmi'dir. Batılılar al-Kwharizmi diye bahsederler.

2. Hayyam ile Heysem birbirine karışmış. Yaklaşık doğum ve ölüm tarihleri 965-1039 olan ve optik bilimiyle ilgilendiği için İkinci Ptolemaios (ya da İkinci Batlamyus) olarak anılan kişi İbn el-Heysem'dir. Batılılar bu kişiye al-Haytam derler. Heysem'in optik çalışmalarına ilişkin tek Türkçe kaynak: Hüseyin Gazi Topdemir, Modern Optiğin Kurucusu: İbnü'l-Heysem, Ankara 2002.

3. Hayyam ise Ömer Hayyam (1045-1123) adıyla bilinen şair ve matematikçidir.

4. Çeviride İslam Dünyası'ndaki astronomi çalışmalarının ilk olarak Kızılderili astronomisinden etkilendiği yazılıyor. Orijinal yazıda yer alan "Indian astronomy" terimi Kızılderili astronomisi olarak çevrilmiş. Doğrusu Hint astronomisidir. İslam astronomisi ilk olarak Hintli astronom Brahmagupta'nın Brahmagupthasiddhanta adlı astronomi adlı eserinin 8. yüzyıldaki çevirisi ile (772/772 yılında Muhammed İbn İbrahim Fezari'nin çevirisi) Hint astronomisinden yoğun bir şekilde etkilenmiştir. Bu dönemde ve daha önce Kızılderili astronomisine ilişkin bir bilgi elimizde mevcut değildir. Üstelik konum olarak de etkilemesi olanaksız.

İyi çalışmalar.

Saygılarımla.

Kaynak olarak bakınız: Yavuz Unat, İlkçağlardan Günümüze Astronomi Tarihi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2001.

Doç. Dr. Yavuz Unat.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

Bilim Tarihi Anabilim Dalı

Çalışma ve araştırma alanları: Astronomi Tarihi, İslam Astronomisi, Osmanlı Astronomisi, Çağdaş Astronominin Türkiye'ye Girişi

Cahit Arf konferansı

Büyük matematikçi Cahit Arf anısına her yıl ODTÜ'de bir matematik Konferansı verilmektedir. Dünyada önde gelen bir matematikçi Ankara'ya gelmekte ve bir konfernas vermektedir. 2005 yılı Arf Konferansını Princeton İleri Araştırmalar Merkezi üyelerinden Prf.Dr. Peter Sarnak verecektir. 17 Aralık Cumartesi günü ODTÜ Matematik Bölümü, Cahit Arf Amfisinde yapılacak konferansın konusu "Hilbert'in 11 Problemi" dir. Saat 14.30 da yapılacak konuşma sonrasında bir kokteyl verilecek, akşam saat 19.30 da da Ulus, Ankara Kalesinde, yeni acılan Vehbi Koç müzesinde akşam yemeği yenecek ve müze gezilecektir. Lokantada yer kısıtı olduğunda akşam yemeğe katılacakların,2101282 no da Güldane hanıma isim yazdırmaları gerekmektedir.

Veziroğlu’nun Hidrojen Konferansı

Geleceğin enerji kaynagı olan hidrojen enerjisi konusunda Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Derneği’nin kurucu başkanı ve İstanbul’da kurulan merkezin (UNIDO-ICHET) başkanı olan Prof. Dr. Nejat VEZİROĞLU, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Mersin Şubesi organizasyonunda bugün, 17 Aralık 2005 Cumartesi günü saat 14:00 de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Büyük salonunda "HİDROJEN ENERJİ SİSTEMİ VE TÜRKİYE’NİN ANAHTAR ROLÜ" konulu konferans verecek.

Hidrojen Enerjisi konusunda en son gelişmeler ile Türkiye’nin önündeki fırsatların akademisyen, sanayici, ilgili meslek kuruluşları üyeleri ve yurttaşlarımıza tanıtılacağı konferansa ilgi duyan tüm meslek kuruluşları üyeleri ile basın ve yayın kuruluşları üyeleri davetlidir.

Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Dünya’nın Hidrojen Enerji Sistemi’ne geçişinde nazım bir rol oynamak üzere İstanbul’da bir Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (UNIDO-ICHET) kurulmasına karar verdi, ve bu Merkez Mayıs 2004 tarihinden itibiaren çalışmalarına başladı. Merkez - Hidrojen Enerjisi konusunda Ar-Ge çalışmaları yapacağı gibi - Dünya’nın muhtelif yerlerinde Hidrojen Enerjisi ile çalışan Pilot Projeler başlatacak, Hidrojen Enerji Sistemi’nin Dünya’da yayılmasını, ve sonuçta tamamen şimdiki fosil sisteminin yerini almasını sağlayacaktır.


Yarının ipuçları

Şüphesiz bugünün dünyası, yarının dünyasının ipuçlarını içeriyor. Bu kaçınılmazdır. İnsanlar her nesilde ve her çağda, dünkü dünyayla yarınki dünyayı birlikte yaşarlar. Bugünkü "dünya" ise, bu iki dünyanın karışımı. Belki "bugün", daha çok eski dünyaya ait.

Bu saptama veya olgu, sadece toplumsal yaşama, insan hayatına ilişkin değil.

Geleneklerimiz, alışkanlıklarımız, ahlakımız, toplumsal yaşam biçimleri. hemen herşey, geçmişle bugünün karıştığı bir noktada, öz veya biçim değiştirir. Sadece onlar mı? İnsan yaşam kalitesi de. hastalıklarımız da.

Dünyayı ve evreni algılayışımız da değişir.. Düşünceler, teoriler; duygular; insanlararası, toplumlararası, ülkelerarası ilişkiler de eskisi gibi olmaz.

Hergün yüzlerce canlı yokolurken, yüzlerce canlı da yaşamaya başlar yeryüzünde.

"Hayatın", "biyolojinin" dinamiğidir bu.

* * *

Ama geleceğin ipuçları sadece biyolojik yaşamla sınırlı değil.

Bize hayat veren gezegenimiz, yerküre de değişir. Zaman takvimi, yerkürenin durmadan farklı dönemlere girdiğini gösterir. Döngüler, birbirini izler. Farklı zamanlar, farklı hayatları barındırır yeryüzünde.

Evren de, uzay da yerinde durmaz. Yeryüzünü etkileyebilecek olaylar, yakın ve uzak uzayda kendi çevrimleri ve gelişimleri içinde, "uzay takvimi"ne uygun sürer gider. Biz insanların hayatı, bu takvimde kelebeğin ömrü kadardır.

"Fizik" ve "astrofizik" dünya, devinim ve değişim demektir, tıpkı biyoloji gibi.

* * *

Elinizde tuttuğunuz dergide, bütün bunların ipuçlarını veya kendilerini görürsünüz. Kapak konumuzda, uzayın yerküremiz için tehlike taşıyan olgularıyla karşılaşırsınız...

"Yabancı dil çevirmeni" cihaz, toplumlararası ilişkilerde yeni bir boyut açacak olan insan üretimi bir teknolojik gelişmeyi haber verir...

Robotlar, yine toplumsal ilişkilerde insanın yerini sorgular. Robot-insan ilişkisinde ikili söylemle karşılaşırız. İnsanın robotlaşması olgusu gündeme gelirken, robotların ne kadar insanileşebileceği de tartışma konusu edilir.

İnsanın doğaya, bitkisel hayata müdahalesinin örneklerini, genetik ormanlar yazısında izleriz.

* * *

Yerküreye, toplumsal yaşama ilişkin değişimlerin arkasındaki gücün ne olduğunu söylemeye gerek var mı?

Şüphesiz bu değişimin dinamiği bilim ve teknoloji.. Uzaya müdahale edemiyoruz gibi. Ama "göktaşlarını vurma" denemesi var.

Evet, bu değişimi tetikleyen dinamizm, dünyada en çok para eden ve ekonomiyi değiştiren.

Vee o da bizde çok az.. Bilim ve teknolojinin bu "az hali" Türkiye’nin gerçeklerinin başka bir ifadesi...

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!