Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2005 22:40
Kıyılarımızın sorunları büyük
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara ve Muğla Şubeleri tarafından düzenlenen Ulusal Kıyı Mühendisliği 5. Sempozyumu ve Uluslararası Kıyı Mühendisliği VII Çalıştayı ortak toplantısı üniversite, kamu kuruluşları, yerel yönetimler, özel sektör ve gönüllü kuruluşlar gibi çeşitli kesimlerde kıyı mühendisliği ve yönetimi ile ilgili konularda çalışan ilgililerin bir araya gelmelerini sağlayarak İnşaat Mühendisliği mesleğinin bir dalı olan Kıyı Mühendisliği üzerinde kuramsal ve uygulama boyutunda yapılan çalışmalar ile bu alanda karşılaşılan sorunları ve çözümleri tartışıldı. TÜBİTAK ve çeşitli özel şirketler ve kamu kuruluşları tarafından desteklenen Sempozyuma yurt dışından gelen davetli konuşmacılar arasında Prof. Dr. Mutlu Sümer (Danimarka’dan), Prof. Dr. Efim Pelinovsky (Fransa’dan), Dr. Gegar Prasetya (Endonezya’dan), Steen Lyykke (Danimarka’dan) vardı. Prof. Dr. Tuğrul Tankut, Prof. Dr. Ayşen Ergin, Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Prof. Dr. Attila Uluğ, Dr. Alb. Ahmet Türker, Prof. Dr. Yalçın Yüksel de özel oturumların diğer konuşmacıları olarak sunuşları ile katkı sağladı.
Sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi: Ülkemizde kıyı ve deniz yapılarının planlanması, tasarım, projelendirme, uygulama ve kontrol işlerinin doğru, düzenli ve sağlıklı biçimde yapılması için gerekli olan esasları ve yöntemleri doğru olarak bilen, toplum yararı ile çağdaş tekniklere, mesleki etik ilkelerine uygun, üstün nitelikli ve güvenilir mühendislik hizmetlerinin sunulmasını ve bu hizmetlerle ilgili yanlış uygulamaların önlenmesini sağlayacak Kıyı ve Liman Mühendisliği uzmanlığında yetişmiş İnşaat Mühendisleri, 8800 km uzunluğundaki kıyılarında her yıl milyarlarca dolar kıyı yatırımı yapan bu ülkenin temel bir ihtiyacıdır.
Ancak kıyılarımızda değil sade vatandaşlar, belediyeler ve devlet bile, milyarlarca doları bulan kıyı yapıları inşaatlarını, ekonomik olduğu gafleti ile, çok yerde, deniz işlerinden yeterli bilgi sahibi olmayan ucuz mühendislik hizmetleri ile üretmektedir. Toplum yararı ile çağdaş tekniklere ve mesleki etik ilkelerine uygun olmayan, üstün nitelikli ve güvenilir mühendislik hizmetlerini sunmayan ve bu hizmetlerle ilgili yanlış uygulamaların önlenmesini sağlayacak yerde, bu yanlışlıklara örnek olabilecek, kıyı koruma yapıları tasarım ve uygulamalarına ne yazık ki sıkça rastlanmaktadır. Bu yanlış uygulamalar için, Doğu Karadeniz kıyılarında, kıyı mühendisliği bilgi ve deneyimlerinden yararlanmadan tasarlanan ve uygulanan kıyı koruma yapıları çarpıcı örneklerdir.
"Farkınız Fikriniz"
Üniversite öğrencilerine Pharos’tan hem ödül hem iş fırsatı sunan "FARKINIZ FİKRİNİZ" projesine 250 üniversite öğrencisi başvurdu. Yarışmayı Kocaeli Üniversitesi’nden Aykan Balık "Sponsorlu MMS" adlı projesiyle kazanarak ipi göğüsledi. 2003 yılında hayata geçirdiği BP Ğ Turkcell projesiyle "En Başarılı Kurumsal Uygulama" ödülünü kazanan Pharos Consulting, farklı projelere imza atmayı sürdürüyor. "FARKINIZ FİKRİNİZ" projesi ile üniversite öğrencilerine hem ödül kazanma hem de çalışma şansı sunuldu.
Pharos Consulting’in Yönetici Ortağı Yalçın Onur gelen projeler hakkında şunları söyledi: "Yarışmaya öğrencilerin ilgisi büyük oldu. Türkiye’nin her yerindeki üniversitelerden katılım olması bizi çok mutlu etti. Başvuran 250 öğrenciden 110 proje geldi. 1. Etap’ta bir kısmı elenerek 2. Etaba geçmeye hak kazandı. 2. Etap sonunda yapılacak elemede ilk 10’u ve bunun sonunda da ilk 3’ü belirledik. Açıkçası değerlendirme yaparken çok zorlandık. Gerçekten tümü birbirinden değerli ve başarılı projelerdi. Amacımız öğrencilerin kendilerini geliştirmek ve sektöre hazırlanmaları için imkan sağlamak. Katılan ve proje gönderen tüm öğrencilere Pharos olarak teşekkür ediyoruz". Farkınız Fikriniz İlk 3’e Kalan Projeler: 1. Sponsorlu MMS / Aykan Balık - Kocaeli Üniversitesi Ödül: 2000 USD 2. Bahismatik / Serhat Soyuerel - London School Of Economics / Bilgi Universitesi ödül: 1000 USD. 3. UniCard / Alp Öztekin Ğ ODTÜ; Ödül: 500 USD
19. Uluslararası Madencilik Kongresi ve Fuarı
TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Madencilik Kongreleri’nin 19’uncusu 9-12 Haziran tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi. İlki bundan 36 yıl önce 1969 yılında Ankara’da düzenlenen ve ülkemiz madenciliğinin gelişmesinde çok önemli bir yeri olan söz konusu kongreler ile, madencilik sektöründeki akademik ya da pratik bilimsel ve teknik bilgi üretimi, araştırmacı ve uzmanlar tarafından paylaşıldı ve yine ülkemiz madencilik sektörünün kullanımına sunuldu.
Tübitak’ın da desteğiyle gerçekleştirilen Kongre süresince, toplam 93 adet bildiri, tebliğ ve poster olarak sunuldu. Söz konusu tebliğler, 20 ayrı ülkenin madencilik sektörlerinde faaliyet gösteren akademisyen, araştırmacı, uzman ve mühendisler tarafından gönderilen 140 tebliğ arasından, Bilim Kurulu tarafından seçildi. Kongrede, bilimsel ve teknik konuların yanında ülkemiz madencilik sektörünün toplumsal, politik ve ekonomik boyutları ile çevresel boyutu da ele alındı, Kongre kapsamında, bir de "Enerji Politikaları ve Yeraltı Kaynaklarımız" başlıklı panel yapıldı.
Radikal dönüşüm nerede kaldı?
Şu soru ortadadır: Acaba tıp bilimlerinde insanlığı yaşam kalitesi ve ömrü konusunda çağ açacak bir buluş ne zaman gerçekleşecektir? Bu sayımızda sizlere sunduğumuz yazıda, aralarında çok yakından tanıdığımız Mehmet Öz’ün de bulunduğu tıp konularında ünlü uzmanların geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerini okuduğumuzda, ben şunu görüyorum:
Aslında hepsi oldukça temkinli, geçmişte yaşanan büyük gelişmeler konusunda genetiğin yolaçtığı gelişmeleri övüyorlar ve kendi dallarında gelecek umutlarını vurguluyorlar. Ama hiçbiri büyük konuşmuyor!
Tıp, insanlığın araştırma geliştirme paralarının büyük çoğunluğunu yutan bilim dalıdır. Tıp temel bilimsel araştırmalarındadır umut. Moleküler biyolojinin ve genetiğin neredeyse onlarca alt dalına bölünmüş disiplinlerinde binlerce araştırmacı her yıl ter dökmektedir.
Ama, tıpta, bir zamanlar antibiyotiğin keşfi ve hijyen koşullarının düzeltilmesi gibi, bugün ömrün uzamasında belirleyici rol oynayan birkaç "devrimsel" dönüşümün dışında, zahmetli bir evrimsel gelişim çizgisi üzerinde ilerlemeye çalışıyoruz.
Kanser, AIDS, kalp ve damar hastalıkları vb gibi insanlığın büyük bölümünü kırıp geçiren konularda "radikal dönüşüm" bir türlü gerçekleşmemektedir..
Şüphesiz yüzlerce "iyileştirici" başarılardan söz edebiliriz. Bunlar umut vericidir. Üç-beş yılda bir, geçmişe kıyasla daha olumlu ama ılımlı sonuçlar alınabilmektedir..
Ama işte o kadar..
Tıpta bir "Godot" bekleniyor.
Bir Büyük İskender sökün edecek ve "Gordiyon" düğümünü bir kılıç darbesiyle çözecektir!
"Büyük İskender", şüphesiz ki, bir büyük buluşun adıdır. Gordiyon ise bir ilaç, teknik vb..
Belki de birkaç alanda büyük buluşlar gerekmektedir.
Temel bilimsel araştırmalar, tıpta bir "kale kapısı" önüne gelmiş ve oraya güç yığmaktadır.
Bu "kale kapısı", şüphesiz, bedenin moleküler ve genetik mekanizmalarının adıdır. Yüzlerce maddenin birbirini zincirleme etkilemesi ile çalışan "biyolojik fabrika"yı, istediğimiz gibi yönlendirebilecek anahtarlar nerededir?
Bence, büyük buluşlar, bu fabrikanın anahtarlarını birbir ele geçirmek şeklinde olacaktır.
"Biyolojik fabrika" bedenimize, henüz oldukça yabancı olduğumuzu düşünmüyor musunuz?
Gelecek haftaya kadar sevgi ve dostlukla..
Editör