Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2004 20:05

Kadın ve Erkek

Kadın ve erkek arasındaki farklılıkları cinsel hormonların özellikleri temelinde sürdürdüğünüz yayını ilginç buluyorum. Tabii bir erkek olarak, iki cins arasındaki farklılığın giderilmesinin de ancak hukuki yollarla sağlanabileceğine inanıyorum. Yani yasal koruma ile erkek egemenliğinin biraz olsun dengelenmesi için gösterilen çabalara rağmen, pratik hayatta kadının özgürlüğünü tam kazanamadığı da bir gerçek.. Acaba yasalar, hukuklar vb yeterli midir, bu da sorgulanmalıdır.

Bu arada bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim: Bir çok ülkede, kadınların kendileri, örneğin erkeklerin siyaset alanına girmemeyi tercih ediyorlar. Evet tamam, siyasette erkek egemenliğinin geçerli mekanizmaları, kadınların elenmesi veya tercih edilmemesi doğrultusunda çalışıyor.. Ama kadınların da hukuki ve yasal dayanakları arkalarına alıp ‘savaşçı’ olarak ileri atılmaktan çekindikleri de bir başka gerçek.

Belki de istemiyor bunu, büyük çoğunluk.. sadece aktif ve feminist bir gurup; kadının dışında..

Emin Gülekçi Şişli / İsatanbul

Bilim için bazı öneriler

Hürriyet ile birlikte cumartesileri BİLİM’i de düzenli alma alışkanlığı edindirdiniz bize.. teşekkür ederiz.. Bizim dergimiz olunca, keşke şu konular da dergide yer alsa dediğimiz bir çok alan aklımıza geliyor... Acaba arada sırada bunlara da yer vermeniz mümkün olabilir mi?

Dergideki konuları uluslarası bilim olaylarından seçmenizi bir zorululuk olarak kabul edebiliriz, ne de olsa bilimle ilgili yeni gelişmeleri ancak orada görebiliyoruz.. fakat bunun yanısıra, Türk bilim ve teknoloji hayatında olup bitenlere, bu alanlarda yapılan önemli araştırmalara ve bu araştırmaları sürdüren bilim adamlarımıza yer verebilirsiniz, çok da iyi olur.. Böylece, ülkemizde de bir şeyler yapıldığını öğrenmiş oluruz.. Nitekim az da olsa uluslararası ölçekte bilim ve teknoloji üretimi üzerinde çalışan insanlarımızın var olduğunu biliyoruz.

Bu bağlamda, bazı bilim adamlarımızın portreleri çizilebilir... Acaba bilim tarihi konusunda da kısa bilgilerin yer aldığı bir köşe okunur olur mu?

Ersin Küçüktabak Matematikçi, İstanbul

"Kaliteli eğitim kaliteli gelecek"

Eskişehir Eğitim Kurumları Kalite Ödül Töreni ve Eğitimde Kalite Sempozyumu, 01 Ekim 2004 Cuma Anadolu Üniversitesi. Açılış Konuşması Doç.Dr.Hüseyin Çelik T.C. Milli Eğitim Bakanı; diğre konular: Mükemmellik Temelinde Öğrenci Odaklılık, Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi Uzmanlık Grubu, Yaratıcılık ve Öğrenme..

Tarih ve Arkeoloji konuşmaları

Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı, tarih arkeoloji ve sanat konularını kapsayan, uzmanların verdiği seminerlerini sürdürüyor. Seminerler arasında ‘Anadolu Öncesi Türk-İslam Mimarisi (Türk Mimarisinde Şehirlerin Oluşumu Ve Gelişimi)’, ‘Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler-1 (İlk Anadolu Beylikleri, Anadolu Selçuklu Sanatı), Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler-2 (Anadolu Selçuklu Sanatı, Anadolu Beylikleri), Dinler Tarihine Giriş ( Dinler Tarihi Nasıl Bir Bilimdir? Dinlerin Kökeni Ve Metodoloji), Antik Dünya Dinleri (Prehistorik Dinler, Sümer, Asur, Hitit, Mısır Dinleri, Yunan, Roma Dinleri, Antik Dinlerin Günümüze Etkisi), Musevilik, Kentleşme Sürecinin Başlangıcı (Akeramik Ve Keramikli Neolitik Dönem, Kalkolitik Dönem, Ve İlk Tunç Çağı), Antik Dönemde Kent (Kentleşme, Kentin Öğeleri), Antik Dönemde Sosyal Yaşam, Taşların Gizemli Dünyası (Minerallerin Oluşumu Ve Tanınma Yöntemleri), Büyük Hitit İmparatorluğu Başkenti Hattuşa (Boğazkale)

Ve Hitit Sosyal Kurumları gibi konular bulunuyor.

Bazı sempozyumlar ücretli ve kayıt gerektirmektedir.

Bilgi: Tel: (0212) 347 24 25 Www.Kulturbilinci.Org E-posta: Kb@Kulturbilinci.Org

Testosteron Teslim Olmaz!

Östrojen (kadınlık hormonu) ile Testosteron’un (erkeklik hormonu) kadın-erkek ilişkileri ve erkeğin toplumsal hayatta egemen konumu üzerine ‘editör-dizisi’nin şimdilik bu son yazısı.. Önceki hafta, ilk kez bir ‘hak teslimi’ yapmış ve erkeklik hormonunun, dünya üzerinde varoluşu sürdürmede oynadığı öncü role dikkat çekmiştik: Testosteron, ‘inatçı’, ‘mücadeleci’, ‘gözüpek’, ‘risksever’ ‘kişiliği’ ile, insanlığın sert ve vahşi doğa koşullarında hayatta kalma şansını arttırıyordu.

Bu ‘görevi’ veya ‘özelliği’nin tamamen sona erdiğini söyleyebilir miyiz? Belki de evet!

Düne kadar vahşi doğada bu nitelikler büyük rol oynuyordu..

Ama insanoğlu artık vahşi doğada değil!

Kendi kültürünü, koşullarını, uygarlığını yarattı.

Bir ‘Bilgi imparatorluğu’ kurdu. Kendini de bu imparatorluğun ‘güvenli kolları’ arasında bıraktı. Bu bilgi imparatorluğu üstsel bir artışla büyüyüp gidiyor!

Öyle ki, ‘Doğa’, insandan korkar hale geldi.. Onun tahribatından, yokediciliğinden..

İnsan, kendini, Doğa’ya ‘yaratıcı eş’ konumuna yükseltmenin hırsı içinde... Hedefi, O’nun gücünü kontrol etmenin de ötesinde, O’na hükmetmek!

Erkek’in bu hedefi sadece doğa açısından korkutucu değil, kendi nesli, geleceği için de. Çünkü, yarattığı ‘erkek egemen kültür’ün altında yatan hükmetme isteği ve saldırganlığı kendi türüne de yönelik..

Günümüz dünyasının sefaletinin ardında bu yatıyor bence!

Peki, testosteronu dizginlemek, olayın seyrini değiştirmek mümkün mü?

* * *

Biyolojik olarak değil, çünkü bu gücü yitirmek elinde değil. Yapısının kopmaz parçası. Evrimsel gelecek ise bilinmezliklerle dolu..

Testosteron, ancak toplumsal ve sosyal olarak dizginlenebilir. Onu esas dizginleyecek olan da bence, yaratılan ‘Bilgi İmparatorluğu’dur.

Bilgi İmparatorluğu, toplumsal ve sosyal olarak, biraz testosteronu kısıtlayıcı, biraz östrojeni öne doğru iteleyici etkiliyor.

Uygarlığın oku bu yönde ilerliyor:

Eşitliğe doğru; östrojenin enerjisini toplumsal ve sosyal varetmeye, östrojen kültürünü yaratmaya doğru..

Bilgi, sistematik bir kültür doğuruyor.

Bu kültür, aynı zamanda, yasal ve hukuki olarak, üst yapıda, östrojen lehine değişimleri zorluyor.. (Ülkemizde ‘kadını türbanlamanın’, bu gelişim karşısında ne geleceği olabilir ne de uygulanabilirliği!)

Testosteron, yine de, sahneyi gönüllü terkeder mi?

Östrojen ise, varoluşundan bu yana hücrelerine işleyen erkek egemenliğini silip atabilir, ayağa kalkabilir, ‘rahatlığı’ terkeder, kendi kültürünü yaratabilir mi? Bütün bunlar bilinmezliklerle dolu..

Gelecek cumartesiye kadar, sevgi ve dostlukla...

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!