Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2004 06:17

Bilim cilt kapağı hakkında

Güzel
günler dileğiyle sevgili yetkili, uzun süredir okuyucularınız olarak Bilim derginizi keyifle takip ediyor ve biriktiriyoruz, fakat bu çok sevdiğimiz ve ilgiyle sakladığımız derginin 100. sayıya ulaşmasına rağmen bir cilt kapağı hazırlanmamasına tepkiliyiz. Çoğu gazetenin bu tarz dergileri için 25 ya da 50. sayıda cilt kapağını okuyucularına sunduğunu görüyoruz. Sizden de bu çalışmayı bekliyoruz. Sizde olduğu kadar, okuyucularınız arasında da arşivleme yapılıyor. Bu dileğimizi dikkate alacağınızı umut ediyor, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

Gül Evrimce

gulevrimce" gulevrimce@mynet.com


BİLİM’i saklamak zor

Bilim
Dergisi’ni her hafta alıyor ve zevkle okuyorum, ama hiç zevkle yapmadığım okunmuş dergileri hurda gazeteler gibi değerlendirmek. Çünkü bu boyutta bir dergiyi biriktirip cilt yapmaya kalsak çok büyük olacağı için kitaplığımıza sığdıramayacağız. Ayrıca çok cilt bezi gideceği gerekçesiyle ciltçi çok para isteyecek.

Bu derginin ortadan bir kere daha katlanmış halde basılması ve derginin ciltlenmesi güzel bir kaynak eser oluşturmamıza olanak sağlayacaktır. SaygılarımlaÉ

Kadir Tozlu

İstanbul -Elektronik mühendisi

ktozlu@mynet.com

BİLİM’den yanıt:

BİLİM dergimizi kaç kişinin biriktirdiği konusunda bir bilgi sahibi değiliz. Ama biz bu isteği yayımlayarak gazetemiz yöneticilerini de bilgilendirmiş oluyoruz. Şimdilik en iyi çözüm, meraklı okurlarımızın kişisel çözümler üreterek dergilerini ciltlemeleri gibi gözüküyor. Dergimizin boyutlarını, sadece ‘saklanabilme kolaylığı’ açısından değerlendirebilmemiz zor. Unutmayın ki, BİLİM’i saklamayan, ama her cumartesi pazar büyük boyda okuma zevkini ve alışkanlığını kaybetmek istemeyen binlerce okurumuz daha var. Yeri gelmişken yeniden anımsatalım: Dergimizi pazar günleri de bayilerinizden alabilirsiniz. Dergiyi bulmakta zorlanan okurlarımız için en iyi çözüm, BİLİM’i her hafta sonu getirtmesi için gazete bayisine abone olmak, sipariş vermek. Sevdiğiniz, okumak istediğiniz BİLİM’e ulaşabilmek için, minik bir çabayı da okurlarımızdan bekliyoruz.

Hürriyet Kulüp

Hürriyet
Bilim ekibine merhaba.. Öncelikle kendimi tanıtayım: Murat Ciğercioğulları, 24 yaşındayım, Endüstri Mühendisiyim, Adana'da yaşıyorum. Hürriyet ile ilgili bir projem var ve bu projemi açıklamadan önce 110. sayınızdaki konu ile ilgili görüşümü belirtmek isterim.. Toprak Duman arkadaşımızın görüşlerini destekliyorum.. Bir kulüp oluşturulması fikri çok güzel, fakat "Hürriyet Kulübü" olmalı.. Nedenini aşağıda açıklıyorum..

Projem: "Hürriyet Yürek" isminde "deneme ve şiir gazetesi" çıkması.. Hürriyet Klübe üye olanlar ya da Türkiye'deki her insan, mail ya da posta ile (mail daha akılcı), deneme ve şiirlerini gönderebilir ve arasından en beğenilenler yayınlanır.. Aynı zamanda "Hürriyet Kulüp" adı altında Bilimciler, Yürekçiler....vs...gibi gruplar da oluşturulabilir.. Projenin genişletilmesi halinde, isteyen üyeler yıllık olarak gazeteye belli miktarda para yatırırlar ve evlerine gazete ile birlikte dergileri de gelebilir.. Detaylara fazla değinmedim, sizinle birlikte gönüllü olarak çalışabilirim.. İyi çalışmalar, kaleminize ve aklınıza güç diliyorum.. Şimdiden teşekkürler..

Murat Ciğercioğulları - Endüstri Mühendisi

gogo_cigerci@mynet.com


Bir Türk profesörün başarısı

Uludağ
Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, 65 ülkede 4 bin civarında üyesi olan ve sindirim sistemi hastalıklarının tanı ve tedavileriyle uğraşan (International Association of Surgeons and Gastroenterologist) Uluslararası Cerrahi ve Gastroenteroloji Derneği’nin Gastroenteroloji Bölüm Başkanlığına getirildi. Uluslararası Cerrahi ve Gastroenteroloji Derneği, ilk kez bir Türk profesörü başkan olarak seçmiş oldu. Prof. Dr. Memik, Uluslararası Cerrahi ve Gastroentroloji Derneği’nin geçtiğimiz aralık ayında Portekiz’in Estoril kentinde yaklaşık 2000 kişinin katılımıyla yapılan kongresinde derneğin Gastroenteroloji Bölümü Başkanlığına seçildi. Prof. Dr. Memik, Türk Gastroenteroloji Derneği Bursa Şube başkanlığının yanı sıra Ankara’da kurulu olan Türk Gastroenteroloji ve Cerrahi Derneği Başkanlığını ve merkezi Los Angeles’ta bulunan Ekoloji ve Kanseroloji Derneğinin Genel Sekreterliğini yürütüyor.

‘Biyo’ Teknoloji

Biyoloji, en temel bilim dalı. Tabii, diğeri de fizik. Bildiğiniz gibi, biri canlıları, diğeri ise yaşanılan fiziksel ortamı bütün boyutlarıyla anlamaya çalışır.

Fiziğin bulguları, yani çevrenin yasalarını ve özelliklerini ortaya çıkarması sayesinde, insanoğlu dış çevreyi denetim altına alabiliyor. Havayı denetliyor, uçuyor, atmosfere ve dışına çıkıyor. Uzayda yürüyor, Ay’a iniyor, Mars’a gidiyor... Buhar makinesini geliştiriyor, elektriği üretiyor vb.

Fizik, evrenin tabi olduğu yasaları, hele mikro ve makro düzeyde kavradıkça, insanın önüne gerçekleştirebileceği sınırsız olanaklar açıyor: Sanki yapılamayacak hiçbir şey yoktur!

Sadece zamana ihtiyaç var!

Aslında biyoloji, fiziğin bir anlamda ikizi sayılabilir.

Biyoloji de, canlıları canlı yapan moleküler mekanizmaları ve maddeleri ve bunları birleştiren sistemleri, bu sistemlerin arkasındaki ‘akılları’ kavradıkça, canlıları da, ‘yeni canlılara’ dönüştürme yeteneğini ele geçiriyor.

‘Biyo’ teknoloji yöntemleri ile örneğin, canlılara yeni genetik özellikler kazandırılıyor. Veya hastalıkları tedavi tedavi ediliyor... İlaç üretiliyor...

‘Biyo’ teknoloji yöntemleri ile, insanoğlunun atmosferde uçmak ve uzaya gidebilmek için geliştirdiği ‘uçak’lar arasında sanırım hiç bir fark yok.

Çevre, fiziksel ortam; canlı da biyolojik ortam.

Uçaklarla, örneğin çevreye egemen oluyorsunuz. ‘Biyo’ teknoloji ile de canlılara!

Bu açıdan, biyoloji, günümüzdeki en gözde alt dalları olan moleküler biyoloji, biyoteknoloji, genetik, özetle ‘hayat bilimleri’, 21.yüzyılın en önemli bilim dallarıdır.

Bu alanlarda bilimsel bakımdan güçlü olanlara, günümüzün ekonomik efendileri gözüyle bakabiliriz...

* * *

Bütün bunları, dergimizde okuyacağınız ‘hastalıklı genler devre dışı’ yazısına gönderme yapmak için anımsatma gereği duydum.

Düşünün, bilim birdenbire, en azından bazı genetik hastalıkları, kilitle kapı açar kapar gibi, ‘insanın dışına’ çıkartabilme perspektifini yakaladı.

Bu perspektif zaten vardı yıllardır.

Ama ‘mikro RNA’ teknolojisi, RNA’ların, ‘DNA’ların emirlerinin taşıyıcısı rolünden’ daha başka rollere de sahip olduğunun anlaşılması, bu vizyonu birdenbire gerçekleştirilebilir boyutlara indiriverdi!

İşte biyo-teknolojinin büyük gücü karşınızda!

Gelecek Cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla..

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!