Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2004 23:26
Popüler bilim yazıları nasıl yazarım?
Merhaba Hürriyet Bilim ekibi,
Çukurova Üniversitesi. Fizik Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim. Derginizin yeni sayısını her hafta sabırla bekliyorum. Böyle bir dergi çıkarttığınız için teşekkür ederim. Ben de bilim ve teknoloji ile ilgili bilgilerimi başkalarıyla paylaşmak istiyorum. Popüler bilimle ilgili bir web sitesi hazırlamayı düşünüyorum, ama kitaplardan ve dergilerden öğrendiklerimi telif haklarını göz önünde bulundurarak nasıl yayınlayacağımı bilmiyorum. Bu konuda bilimsel araştırma ve makale yazma kitaplarını okudum, fakat somut bir şey
öğrenemedim. Türkçe dergilere bakıyorum, yabancı dildeki dergilerden çeviri yapılıp yayınlanmış, bende buna benzer alıntılar yapmak istiyorum. Hatta bilim dergilerine bilinçli olarak makale yazmak istiyorum. Yardımcı olursanız çok sevinirim. Bilgi paylaşıldıkça güzeldir.
Ata Doğan Güvercin
Çukurova Ünüversitesi
Fizik Bölümü
aguvercin@student.cu.edu.tr
BİLİM’den yanıt:
Sayın Güvercin, çabanızda başarılar dileriz, güzel bir uğraşa kendinizi kaptırmışsınız. Okuduğunuz, ilginç bulduğunuz araştırma makalelerinden, önemli bulduğunuz açıdan yola çıkarak derleme yazılar hazırlayabilirsiniz. Yararlandığınız yazıları da kaynak göstererek, yazılarınızı web sitenizde yayımlayabilirsiniz. Burada bir engel yok. Bilimsel haberlerin yaygınlaştırılmasında bir engel bulunmuyor. Kolay gelsinÉ
Neden klorofil üretmiyoruz?
Merhaba BİLİM ben hep merak etmişimdir, madem yeşil bitkilerde klorofil var ve kendi besinlerini kendileri üretiyor, neden o klorofilleri insana nakledip insanların kendi besinlerini kendilerinin üretmesini sağlamıyorlar?
Ergin Erdoğan
vrus2004@yahoo.comZaman üzerine yazı isterim
Merhaba, ben çıkardığınız BİLİM dergisini sürekli takip eden bir okuyucunuzum. Dergiyi çok beğenerek okuyorum. Ancak bir sorunum var: 4.1.2004 tarihinde çıkardığınız dergiyi alıp kaybetmek gibi bir gaflette bulundum. Eğer olası ise adresime ödemeli gönderme şansınız var mı? Ya da daha değişik sizin önerebileceğiniz bir yoldan elde edebilir miyim? Bilgilendirirseniz sevinirim... Saygılarımla
Not: Bildiginize eminim, ama yine de uzayla ilgili konular sanırım daha çok ilgi çekmekte.. Bir de ''zaman'' konusunda birşeyler bulmak da isterim.
Mehmet Pişirir - yesilvet1@hotmail.com
Ekin Sokak. no: 29/1 Yeşilyurt /İstanbulBİLİM’den yanıt:
Maalesef eski sayıları gönderemiyoruz. Saygılar selamlar.
TRT-2’de yeni bir bilim programı
TRT 2’de farklı ve yeni bir belgesel. Aşk, gülmek, stres gibi soyut ve bilimsel anlatımı zor konular zaman zaman dramatik canlandırmalarla destekleniyor ve bilim gözüyle inceleniyor. Uzmanlar, sanatçılar, bilimsel sonuçları yorumluyor, katkıda bulunuyor. Çizgi karakter Porof.Zihni Sinir ise yaptığı projelerle programın güleryüzü oluyor. 10 bölüm halinde hazırlanan belgeselin yönetmenliğini Aygün Filiz yapımcılığını Nihal Boğatarkan yapıyor.
Cumartesi günleri 20.30’da yayınlanan programın bugünkü 3.Bölüm’ünde, yüzyılın sorunu ‘stres’ bilim gözüyle inceleniyor. Stresin vücudumuz üzerinde etkileri, stres yaratan faktörler özellikle işyeri stresi ve nedenleri gibi konuların işlendiği bölümde Savaş Muhabiri ‘Mithat Bereket ‘ işini yaparken yaşadığı stresi, stresten kurtulma yollarını anlatıyor. TRT
Haber Rejide gerçekleştirilen çekimlerde haber rejisinin stresli anları görüntüleniyor, Türk Hava Yollarında yapılan çekimlerle Hava Trafik kontrolörlerinin mesleki stresleri işleniyor.
İnsanın zorluğu
Finlandiya’da psikolojik test uygulanan 1200 kişiden yüzde 13’ünün (156 kişi!) ‘Duygu körü’ olduğu saptanmış.
Şaşırdınız mı?
Ben şaşırmaktan çok, yazıyı okuyunca rahatladım!
Çünkü çevremizde sık rastladığımız, bildiğimiz ama anlamakta zorluk çektiğimiz veya çok kızdığımız bazı insan davranışları, yerli yerine, ‘tıbbi’ veya ‘psikolojik’ bir ‘konsept’ içine oturmuştu!
İnsan, bilimin en zor araştırma objesi.
‘Toplumsal düzen’ , şüphesiz insanı belirli, ana davranış kalıpları içine oturtuyor ve böylece ‘anlaşılmasını’ kolaylaştırıyor. İnsan zaten sosyal bir varlık, bir toplumsal düzen içinde yaşamak isteği hem doğuşunda var hem de yaşamı için bir güvence.
Ancak burada söz konusu olan, benzeri olmayan bireyin kendisi.
Onu benzersiz kılanın, başka kimsede bulunmayan genetik yapısı olduğunu biliyoruz.
Ana babasından ve bütün insanlığın gen havuzundan aldığı kalıtımının bir başka eşi yok.
Normal çevre koşullarında yaşamını sürdürdüğünü, yani çevreden biyolojik yapısına olumsuz etkimelerin alt düzeyde olduğunu varsayalım. Bu koşullarda yaşamının kalitesini, yani sağlıklığını, uzunluğunu vb belirleyecek olan tek parametre kalıtımıdır, genleri, genlerindeki mutasyonların karakteri vb.
Tıp, insan ve davranışlarını, genetik ve çevresel kaynaklı hastalıklarını, pisokolojik ve psikiyatrik özelliklerini kategorize eder. Amacı, esas olarak, insanın yaşamını sağlıklı sürdürmesine yardımcı olmaktır.
Ancak hepimiz biliyoruz ki, kategoriler bile, kapsadığı insanların asgari müşterekleri üzerine kuruludur ve örneğin tedaviye yanıtları birbirinden çok farklıdır.
Anımsar mısınız, yakınlarda büyük bir çokuluslu ilaç şirketinin başkanı bir açıklama yapmış ve ürettikleri ilaçların insanlar üzerindeki olumlu- ideal etkisini, sanırım yüzde 50 ile sınırlamıştı. İlacı alanların yarısı, tıbbın öngördüğü etkinin tamamını alamıyor, bir kısmı ise hiç alamıyordu.
İnsanın bütün araştırma objeleri arasında en zor olmasının ardında yatan gerçek, işte kalıtımının biricikliğinden ileri geliyor..
İnsan, en karmaşık sistem.
Binlerce parametrenin bir ürünü.
Bu açıdan, fizik, kimya, matematikten de zor!
Duygu körlüğü de bir hastalık bence!
Hem insanın kendisine çok zararlı, hem de çevresine!
Ayrıca bulaşıcı değil, diyebilir misiniz!
* * *
Gelecek Cumartesi kadar, sevgi ve dostlukla!
Editör