Güncelleme Tarihi:
Ne İtalyanca bilirim, ne Fransızca. Ama o kitabın İtalyancasını ve Fransızcasını Milano'da bir kitabevinde görünce, insiyaki bir hareketle üzerine atladım:
- Aaa Ayşen'in çevirdiği kitap!
‘‘Portekiz Mektupları’’ydı kitabın adı. Bizde de, seneler evvel, Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'den (Yapı Kredi Yayınları) çıkmıştı. Okumayan herkes er ya da geç okumalı, 17. yüzyılda yaşayan bir rahibenin aşığına yolladığı o 5 mektuptan ağzının payını almalıydı!
Ben (er) almıştım.
Üstelik yıllar sonra kitabı Türkçeye çevirenin (bizim) Gazetepazar'ın yayın koordinatörü Ayşen Gür olduğunu öğrendiğimde daha da sarsılmıştım. Ne yapalım, kitabı ilk okuduğumda henüz Ayşen'le tanışmamıştım.
Milano'da kitabı açar açmaz da küçük bir şok yaşadım.
O en bayıldığım, çizgi romanın Allah'ı Manara'nın ilüstrasyonlarını görünce önce bir ‘‘hayırdır’’ dedim sonra da kitabı Türkiye'ye getirip, Ayşen Gür'ün başına dikildim.
Ayşen'le röportaj
Milo Manara ne diye bu kitaba ilüstrasyon çizmiş sence?
- İlüstrasyonları ben de ilk defa sen kitabı getirip ‘‘başıma dikildiğinde’’ gördüm. Bir an dilim tutuldu. Sonra kızdım. Çünkü bunu ben de düşünmüştüm! (Yani çizgileri değil tabii, ama kitabın ardındaki cinselliği). Sonra da takdir ettim. Çizerin kitabı çok iyi anladığını düşündüm. Kitap çok kısa aslında; fazla mekan tasviri de yok. Ama adam hem var olan mekan ve obje tasvirlerinin hepsini arka planda vermiş, hem de Rahibe'yi akla gelebilecek her türlü erotik pozda çizmiş. O beş ilüstrasyon, kitabın mükemmel bir özeti diye düşündüm. Yazar görse kıskanırdı!
Protekiz mektuplarını ben de okudum, hiç bir erotik tasvir, tanım, ifade, anlatım görmedim ama hissettim, ben mi tuhafım?
- Zaten Manara'nın ustalığı da burada. O, kitapta sözle anlatılanı değil, sözün arkasındakini, satırların arasındakini yansıtmayı becermiş. Portekiz Mektupları, yayınladığı zamanlarda erotik edebiyatın bir örneği sayılmış. Sonraki tutucu yüzyıllarda da çocuklara pek tavsiye edilen bir kitap değil! Tutucular çok haklılar bu konuda: Bu, erotik bir roman.
Neden erotik edebiyat? Ne alakası var?
- Bir rahibe bir serüvenciye aşık oluyor; adam da onu terkedip gidiyor. Kadın hücresinden ona mektuplar yazıyor. Ama ne mektuplar! Kadın yanıp tutuşuyor. Her satırda hissediyorsun bunu. Mutlaka cinsel anılarını ayrıntılarıyla anlatması mı lazım gözümüzün önünde canlandırmamız için? Bu aşkın platonik bir sevgi olmadığını hemen anlıyoruz. Zaten aşk da değil, hastalıklı bir tutku bu. Önemli olan da sonuçta okuyucunun bunu damarlarında hissetmesi. Yazar bunu başarıyor. Manara da yazarın sözcüklerin arkasına kilitlediği dünyayı açıyor, gözümüzün önüne seriyor.
Neler erotik sayılıyor edebiyatta, örnekler verir bizi bilgilendirir misin?
- Erotik edebiyat konusunda fazla bir bilgim yok. Fakat hem Doğu hem Batı edebiyatında daha başlangıçtan beri çok güzel erotik metinler olduğunu biliyoruz. Onlar tabii yüzyıllarca ‘‘saygın’’ edebiyattan sayılmamış. Ama 20. yüzyılla birlikte yeniden ilgi toplamaya başlamış. Portekiz Mektupları'nda anlatımcı bir erotizm olmadığı için belki aynı çizgiye sokamayız. Ama desenleri gördükten sonra kitabı yeniden oku... Herşeyin nasıl yerli yerine oturduğunu hemen göreceksin!
Zamanla erotizm anlayışı değişse de Manara işe çizgi sokmuş, o sence espriyi mi kapmış?
- Yaptığı tam bu. İşin aslını kapmış adam. Yazarın bir türlü söyleyemediğini, kıvrana kıvrana döne döne anlattığını pat diye insanın gözüne sokuyor. Sanki Pandora'nın kutusunu açmış.
Sen niye çevirdin, neden başka bir kitap değil de bu kitap? Nesine çarpıldın? Ya da çarpıldın mı?
- Ben 17. yüzyıl klasik Fransız edebiyatına öteden beri çarpılmış vaziyetteyim zaten. Portekiz Mektupları o edebiyatın biraz kıyıda kenarda kalmış bir ürünü. 15-16 yıl önce ilk okuduğumda beni öyle şaşırttı ki! Olay 1600'lerde geçiyor, Portekiz'de, bir manastırda. Ama sanki yanıbaşımızdaymış gibi. Beni çarpan bu oldu.
İSTANBUL’DA ÖLMÜŞ
Bir tartışma vardı, bu kitabı erkek mi kadın mı yazdı diye, ne oldu o tartışma?
- Mektupları yıllarca gerçekten Portekizli bir rahibenin yazdığı zannedilmiş. Ama bu yüzyılın başında anlaşılmış ki (anlaşılmayacak gibi de değil bence) bu öyle kendiliğinden yazılmış gerçek aşk mektupları değil. Bayağı oturulup düşünülmüş, üzerinde çalışılıp kurgulanmış bir roman. Fransa'daki son baskısında artık gerçek yazarının adı vardı kitabın üstünde: Guilleragues. 17. yüzyılın aydın diplomatlarından biri. İstanbul'da elçilik yapmış, burada ölmüş.
Erkekler kadınlardan daha mı iyi biliyorlar, daha iyi anlatıyorlar erotizmi, lütfen hayır de!
- Buna nasıl evet ya da hayır diyebilirim ki?! Kişiden kişiye değişir... Hangisinin hayal alemi geniş, kalemi de kuvvetliyse o!
Bir rahibenin aşk üzerine yazması mı yazılanları erotik kılan?
- Kesinlikle bunun da payı var. Düşün, rahibeler bekaret yemini ediyorlar. Manastıra kapandıktan sonra erkeklerle görüşmüyorlar bile. Bizim rahibenin sevgilisi, onu baştan çıkarmak için epeyi uğraşmıştır herhalde. Büyük ihtimalle, ona çekici gelen de bu olmuştur!
Züppe entel YAZAR
Yazan erkek de rahip miymiş bari, işin aslı astarı ne?
- Hayır, gerçek yazar, yani Guilleragues rahip değil, aksine. Salonlarda gezinen, kadınlarla hem arkadaşlık hem aşıkdaşlık eden züppe bir entelmiş! Ama yine kendisi gibi aydın olan o kadınlarla kurduğu ilişki kuşkusuz yol göstermiştir yazara.
Kaç dile çevrildi?
- Çevrilmediği dil var mı acaba?
Niye bu kadar prim yaptı?
- Bu kitap Avrupa'da her asırda gençlerin gözdesi olmuş. Kısa ve öz oluşu, insana gerçek, sahici gelmesi, aslında çok çiğnenmiş bir konuyu el değmemiş gibi işlemesi çok çekici herhalde.
Sen Manara'nın katkıda bulunmasına ne diyorsun?
- Meslek hayatının en iyi işini yapmış!
Normal kitap ve Manaralı kitap, karşılaştırsana...
- Ben derim ki, önce normal kitabı okumalı, sonra Manara'nın çizgilerini keşfetmeli insan.
Neden buradasın, eve gidip kitap çevirsene, daha eğlenceli değil mi?
- Daha eğlenceli de ekmek parası!
Eklemek istediklerin varsa, ben tutmayım seni!
- Bu kadar yazıyı köşene nasıl sığdıracaksın?!
Portekiz Mektupları'nın beş ilüstrasyonundan en ‘‘ayıp’’ olmayanı. Takdir edersiniz ki, diğerlerinin burada yer alması mümkün değildi. Ama bence yine de siz takdir etmeyin! Mutlaka Manara'nın kitaplarından edinin ve kesinlikle Portekiz Mektuplarını okumayı ihmal etmeyin. Yoksa küserim.