Güncelleme Tarihi:
1- Beşiktaş’ın Rize’yi yenerken zorlanması ve Quaresma’nın tepkisi çok tartışıldı. Bunlar neyin işaretleridir?
2- Ligde nispeten rahatlayan Beşiktaş’ın Avrupa’da hedef büyütmesi mümkün mü?
3- Aziz Yıldırım, olağanüstü kongre beklentisinde olanlara rest çekti. Gidişatı nasıl görüyorsunuz?
4- El nedeniyle Mehmet Topal’dan golü iptal ettirecek itiraf beklemek doğru mu?
5- G.Saray üçlü savunma ve Sneijder’siz kazandı. Tudor’un eli güçlendi mi?
6- Üç maçlık Tudor dönemini düşünürsek, BU kadro gelecek sezonu taşıyabilir mi?
7- Leverkusen’in, bizde kimsenin düşünmediği Tayfun Korkut’u seçmesini nasıl buldunuz?
MEHMET Y. YILMAZ
1- BEŞİKTAŞ’IN KENARDAN GELEN OYUNCULARI KALİTELİ DEĞİL
Quaresma’nın yaptığı şey, çocukça bir hareket. Teknik direktör ciddiye almadığına göre bizim de ciddiye almamız ve üzerinde konuşmamız gerekmez. Beşiktaş’ın maçların son 10 dakikasında sıkıntıya girmesinin nedeni de belli: Kenardan gelen oyuncuların düzeyi. Kenardan gelenler ilk 11’de sahaya çıkanlar ayarında olsaydı, bunlar sorun olmazdı.
2- BU KADROYLA AVRUPA’DA YARI FİNAL OYNAMAK BAŞARI OLUR
Olympıakos taraftarlarına sorsaydık, kurada kim çıksın istersin diye, muhtemelen Beşiktaş’ı seçerlerdi. Bizim için de Olympiakos iyi kura oldu. Bu turu geçebilirse, önemli rakiplerinden sekiz tanesi daha elenmiş olacak. Bu bir şans ileriye yürümek için ama unutmamak gerekiyor ki Beşiktaş da kadro itibariyle bu yarışı sonuna kadar yürütebilecek çapta değil. Yarı final başarı olur bence.
3- AZİZ YILDIRIM, FENERBAHÇE KULÜBÜ’NÜ TESLİM ALMIŞ
Bir yere gittiği yok, böyle devam edecek. Aziz Yıldırım, kulübü teslim almış durumda, genel kurul da buna onay verdi. Yenisi toplanıp, bu onayı geri alana kadar bir kısım taraftar istifa ister, diğerleri onlara saldırır. Geçmiş yıllarda Fenerbahçe’de çok yaşamıştık, tarih tekerrür ediyor galiba.
4- KENDİNİ YERE ATAN OYUNCU “ALDATTIM” DİYOR MU?
DÜZENİN namusunu kurtarmak için bir kurban gerekiyordu, Mehmet Topal kurban seçildi. Hakemler kartlarını es geçtiği için oyundan atılmayan oyuncu gidip, “Beni at, yaptığım ikinci sarı olmalı” diyor mu? Demez ise eleştiriliyor mu? Penaltı yapan oyuncu hakeme gidip, “Bu hareket penaltıydı” diyor mu? Demez ise eleştiriliyor mu? Kendini atıp sahte faul kazanan oyuncu hakeme “Yaptığım seni aldatma hareketiydi” diyor mu? Demez ise, eleştiriliyor mu? Mehmet Topal, bu ligin en efendi oyuncusu olarak çamurların düzeyine indirilmeliydi! Yapılan bundan ibarettir.
5- ELİ GÜÇLÜ OLMALI, O GELECEK SEZONUN TAKIMINI KURACAK
Tudor’un eli zaten güçlü olmalıydı, bir buçuk sezonluk anlaşması var ve gelecek sezonun takımını o kuracak. Bu maçlar ‘test’ maçları olarak değerlendirilmeli. Yenilseydi ya da berabere kalsaydı da bir sorun yaşamazdı.
6- SİL BAŞTAN GEREKMEZ, AMA TAKIMIN YARISI YER BULAMAZ
Bir sil baştan gerekmiyor ama kuşkusuz ki bu takımın en az yarısı gelecek sezon kendisine bu düzende yer bulamaz. Galatasaray’ın bunu sağlamaya bütçesi yeter mi, onu da Tudor ile yöneticiler aralarında hallederler artık.
7- ORADA KENDİNİ DAHA İYİ GELİŞTİRECEK
TAYFUN Korkut iyi ki buraya gelmedi. Düzgün bir futbol ortamında, alt yapı eğitimini iyi almış futbolcular ile teknik adamlığını geliştirme olanağını daha iyi bulacaktır. Buraya gelseydi, zaten sürü sepet olan ‘yarım sezonluk teknik direktörler kulübüne’ üye olması kaçınılmaz olurdu.
HAFTANIN OLAYI: Fenerbahçe tribünlerindeki gerilim.
HAFTANIN TAKIMI: Galatasaray
HAFTANIN HOCASI: Ümit Özat
HAFTANIN FUTBOLCUSU: Eren Derdiyok
HAFTANIN HAKEMİ: Y.Kemal Uğurlu
UĞUR VARDAN
1- QUARESMA HER DEFASINDA ŞIMARIKLIK YAPIYOR
Tek farklı önde girilen her maçın son anları, her takım için sorundur. Dolayısıyla bunun Beşiktaş’a özel bir mesele olduğu kanısında değilim. Quaresma konusuna gelince... Bu da Portekizli yıldızın alamet-i farikasına dönüştü. Her seferinde çocukça şımarıklıklar yapıyor, her seferinde de özür diliyor. Beşiktaş kazandığı ve yoluna devam ettiği sürece de bunlar onun affedilir yaramazlıkları ya da kaprisleri olarak sineye çekilecek, Şenol Hoca da maç sonu basın toplantılarında kendisine ilişkin açıklamalarını yapacak gibi.
2- BEŞİKTAŞ’IN AVRUPA’DA ADIM ADIM GİTMESİ DAHA MANTIKLI
Bu cephede genelleşmeden öte adım adım gidilmesinin daha mantıklı olacağını düşünüyorum. İlk aşamada eski gücünden uzakta seyreden Olympiakos engelinin aşılması yeterince moral ve motivasyon sağlayacaktır. Sonraki turda gelen takıma göre de hedefin çapı büyütülebilir elbette.
3- BÜYÜK KULÜPLERİMİZ İÇİN TEK FORMÜL VAR, O DA BAŞARI
Takım kazansa da taraftar artık bu kadronun yeterli olmadığının farkında ve bütün bu tablonun oluşmasındaki payı da yönetime yüklüyor. Lakin bu sezon böyle tamamlanacak gibi. Seneye takımın kimyası tamamen değişir ya da gerekli monteler yapılırsa, bambaşka bir iklim oluşur. Malum, ‘büyükler’ başarıyı sever, tek formül de budur...
4- ELLE GOL ATMA AYRICALIĞI BİR TEK MARADONA’NINDIR!
Valla benim için genel bir manzara vardır bu konuda. Elle attığınız gol için Maradona gibi bir açıklamanız olacak. Futbol tarihi, kamuoyu ve vicdanı da (başta o golü yiyen İngilizler olmak üzere) sanki bu hakkı sadece Arjantinli yıldıza tanımış gibidir. Gerisi laf-ı güzaftır. Ayrıca içinde bulunduğumuz sistem kendisini doğrular ve vicdan üzerinde değil, sürekli kazanma kültürü (ki ‘Vur, kır, parçala; bu maça kazan’ diye bir taraftar mantalitesine sahibiz) içinde tanımlamaktadır. Böyle bir tabloda da adaleti futbolculardan beklemek haksızlık oluyor. Sözün özü hep aynı ritüeller etrafında dönüp duran bir ‘Maskeli balo’nun parçasıyız hepimiz...
5- ALINACAK HER GALİBİYET IGOR TUDOR’UN YIPRANMASINI ÖNLER
Bir galibiyetle genel tanımlara ulaşmak zor, tıpkı Tudor’u önceki iki maçta aldığı beraberlik ve mağlubiyetle tanımlamak gibi... Alınacak sonuçlardaki galibiyet oranı sadece Tudor’un yıpranmamasına ve gelecek sezona ait beklentilerin düşmemesine yarar.
6- GALATASARAY’IN BU KADROSU MİADINI DOLDURMUŞ DURUMDA
GalataSaray’ın miadını doldurmuş bir kadrosu var. Tudor’un ne yapacağını görmek için önümüzdeki sezonu beklemeliyiz. Bir futbol aklı, mantalitesi ve saha kenarındaki heyecanı da (bazen bu hafta olduğu gibi problem yaratsa da), başta sahadaki oyuncuya motivasyon aşılıyor. Ama mevcut kadroyla, daha önce de söylediğim gibi Mourinho’su, Conte’si gelse bir şey yapamaz.
7- KORKUT’UN DERDİ DE BURALAR DEĞİLDİR
Valla bu durumu genel perspektiflerle ve de görüşlerle açıklamak ne derece doğru bilmiyorum. Tayfun Korkut sözü, bakışı olan, doğru değerlerle donanmış, oyunculuk kariyeri açısından da tecrübeli bir futbol karakteri. Lakin Hannover ve Kaiserslautern deneyimleri başarıyla sonuçlanmadı. Dolayısıyla asıl mesele kendisinin bu topraklardaki olası serüveninden çok, yeni takımında neler yapacağını gözlemlemek olmalı. Korkut’un da sanırım derdi yetiştiği futbol iklimine, kendisini göstermek. Leverkusen deneyimi en çok bu işe yarayacak gibi.
HAFTANIN OLAYI: Yine, yeniden hakem hataları.
HAFTANIN TAKIMI: Bursaspor
HAFTANIN HOCASI: Igor Tudor
HAFTANIN FUTBOLCUSU: Eren Derdiyok
HAFTANIN HAKEMİ: Hakemi yok!
1- Q7 NÜFUS KAĞIDINA BAKSIN
Beşiktaş yaşlı takım. Gökhan, Marcelo, Adriano, Atiba, İnler, Quaresma, Babel, Tosic hepsi 30 üstü. Enerjiyi 90’a yayamama sorunu muhakkak yaşanacak. Quaresma’nın tavrıysa tek kelimeyle çocukça. Quaresma, Beşiktaş için bir şanssa, Beşiktaş da onun için şans. Burada gördüğü saygıyı artık başka bir kentte görme şansı yok. Quaresma’nın içindeki o ölümsüz çocuğa bir ara nüfus kağıdının yaş hanesini göstermesi gerek.
2- BÜYÜK HEDEF KONULMUŞTUR BİLE
Bir kura sonunda tabloda Apoel, Rostov, Krasnodar, Gent, Genk, Anderlect, Olympiakos, Kopenhag’ı görseniz, bunu Avrupa Ligi 3. ön eleme turu sanabilirsiniz! Ama hayır, bu ekiplerin birçoğu çeyrek finalde olacak. Üstelik Lyon-Roma, Schalke-Gladbach da birbirleriyle eşleşmişler. Beşiktaşlılar çoktan önlerine büyük hedefler koydular bence, Stockholm hayali kurmaya başladılar. Kurmalılar da zaten.
3- F.BAHÇE’DE TABLO İYİ DEĞİL
“Beni kızdırmayın, 10 yıl gitmem” diyen bir başkandan söz ediyoruz burada. Varlığının ceza olduğunu kendi ağzıyla itiraf eden bir başkan. Üstelik dilediği kadar kalabileceğini deklare etmek, seçimlerin şeklen yapıldığını, Fenerbahçe kongresinin biatkârlardan oluştuğunu iddia etmek demek. 100 küsur yıllık bir kulübün başkanı, kongreyi böyle basitleştirmemeliydi bence. Tablo, iyiye gitmiyor Fenerbahçe’de.
4- EMİN DEĞİLKEN SECDEYE GİTTİ
Mehmet’ten bu beklenti varsa, şikayet etmek yerine gurur duymalı genç adam. 10 küsur yıldır tırnaklarıyla kazıyarak elde ettiği düzgün itibarının sonucu olarak bekleniyor bu ondan. Bence, futbolcu itirafa mecbur değil, yaparsa alkışlarız elbette. Ancak en azından eline çarparak gelişen, emin olmadığı, kuşkulu bir pozisyonun sonunda secdeye gitmese, daha şık olurdu bence. Sapla samanı bu kadar karıştırmamak gerek.
5- BÜYÜKLER LAUBALİLİK KALDIRMAZ
2017-18 sezonunun test sürüşü gibiydi maç. Tudor belli ki, Tottenham 3-4-2-1’ini uygulamakta kararlı. Bu sisteme uygun stoperler bulmak kolay değil, Chedjou savunma liderliği özelliklerine sahip değil. Birçok büyük takım gibi Tudor da en geriye bir Mascherano, bir Javi Martinez devşirebilir. Ancak, hakemi kolundan tutup acemice tribüne gönderilmesi iyi işaret değil. Büyük takım, bu laubalilikleri kaldırmaz.
6- DİNLENME EVİ GÖRÜNTÜSÜNDEN ÇIKMALI
Tudor, bir sistem değişikliği yaptı ama şunu unutmamalı: Futbolu sistemler değil futbolcular oynuyor. Dolayısıyla size sadece sistem değil futbolcu da lazım. G.Saray bu “Asya seyahati öncesi Avrasya dinlenme evi” görüntüsünden sıyrılmalı. Sil baştan kadro yapmak elbette zor ama Podolski, Asya seyahatine çıkarken yanına Sneijder, Selçuk, De Jong, Sabri gibi veteranlardan ne kadarını alabilirse, Tudor’un eli o kadar rahatlar.
7- GURUR DUYULACAK BİR SÜRPRİZ
BAYER Leverkusen’in Roger Schmidt’le yaşadığı problem, eğlendiren takım dozunun artması, yarışmacılığın azalmasıydı. Korkut, eğlenen değil acı çeken bir sporcuydu, teknik adamlığında da hep savaştı, acı çekti. Hannover’le ilk sezonunda kısıtlı imkânlarla Schalke’yi, Dortmund’u yenmesi, Almanya’da ona hâlâ bir kredi sağlıyor. Tabii ki sürpriz bir karar. Muazzam bir şans buldu. Umarım iyi değerlendirir, gurur duyduk elbette.
HAFTANIN OLAYI: Bir bakanın bir hakemi tehdit etmesi. Çavuşesku’nun Romanyası’nı anımsattı bana.
HAFTANIN TAKIMI: Galatasaray
HAFTANIN HOCASI: Aykut Kocaman
HAFTANIN FUTBOLCUSU: Eren Derdiyok
HAFTANIN HAKEMİ: Ali Palabıyık
KENAN BAŞARAN
1- GÜNEŞ’E BUNU YAPMA HAKKI YOK
MAÇIN sonlarındaki düşüş büyük ölçüde ‘garantileme’ psikolojisinden kaynaklandı, ama Güneş’in değişiklikleri de etkili oldu. Bazen onun yanlış tercihi (Akhisar maçı) bazen de giren oyuncunun beklentiyi karşılamaması (Rize) sıkıntının nedeni oldu. Quaresma’nın yerlilerden bile daha fazla olan aidiyeti takdire şayan ama sırf bu bağlılık bile öncelikle hocasına saygıyı gerektirir. Güneş’i böyle zor durumda bırakması ayıp.
2- EN AZINDAN YARI FİNALİ GÖRMELİ
Ligde en azından ezeli rakiplerin baskısından kurtulmuş olması Güneş’i Avrupa Ligi için artık daha büyük hayaller kurmaya itecektir. Olympiakos maçı psikolojik bir eşiktir. Bu turu atlarsa en az yarı finali görür, görmeli de. Çünkü son yıllarda Avrupa’da nispeten bir istikrar yakalandı. Bu en azından bir yarı finalle taçlanmalı bu sezon.
3- HAKLI AMA ÇELİŞKİLERİ ZORLUYOR
Aziz Yıldırım’ın Yargıtay kararı çıkana kadar -elbette beklediği şekilde- görevi bırakmamasını herkesin anlaması lazım. Buna hakkı var. Bu konu şampiyonluk mücadelesine indirgenemez ki Fenerbahçeliler “Fenerbahçe büyüklüğü şampiyonluk büyüklüğü değildir” der. Bu konudaki sıkıntı Yıldırım’ın bırakma koşullarına dair sürekli değişen söylemlerinden kaynaklandı. Net ve bağlayıcı bir ifade kullansa camiası ona sabır gösterir.
4- İLK TAŞI EN GÜNAHSIZ OLAN...
“İlk taşı en günahsız olanınız atsın”... Topal meselesinde benim tutumum bu. Futbolu hem hayata benzetip hem de bu tür ahlaki meselelerde hayattan soyutlamak da neyin nesi? Topal’dan beklenen gazeteciden de, sanatçıdan da siyasetçiden de bakkaldan da beklenmeli. Bu artık spor değil, ticari bir oyun. Oyunun ayarları ne zaman masumdu? Topal’ın golü sorun da bir bakanın, bir vekilin bir kulüp lehine açıklama yapması sorun değil mi? Topal, kahramanlık yapsa mutlu olurdum ama önce hepimiz kahramanca davranalım.
5- CESARET ÖMRÜNÜ UZATACAKTIR
Tudor cesursa bu sezonu değil gelecek sezonu kurtarmak için çalışacaktır. Ömrünü, cesur olup olmaması uzatacaktır.
6- PARA YOK, UEFA TEHDİDİ VAR
Tudor da yönetim de bu kadroya mecbur. Maliyesi çökmüş, UEFA kılıcı başında sallanan Galatasaray’ın gelecek sezon büyük revizyon yapması zor. İyisi mi Sabri Sarıoğlu 3’lü savunmayı öğrensin! Çünkü iş yine ona düşebilir...
7- ALMANLARA NORMAL BİZE ANORMAL
bundesliga, 29 yaşındaki Nagelsmann’a takım emanet eden bir kültür. Dolayısıyla Korkut’un Leverkusen’de başlaması şaşırtıcı değil. Korkut’un alt yapısı sağlam. Kendini iyi hazırladı. Önceki iki deneyiminden de dersleri çıkardıysa bu kez kalıcı olabilir. Leverkusen, onun için büyük bir şans. Türkiye’deki idealist yöneticilerin (varsa) de kendi takımlarının başında görmek isteyeceği bir hoca. Yine de Leverkusen onun için kırılma niteliğinde.
HAFTANIN OLAYI: Bir bakanın, bir vekilin ve bir TFF yöneticisinin TFF’yi topa tutması!
HAFTANIN TAKIMI: Galatasaray
HAFTANIN HOCASI: Igor Tudor
HAFTANIN FUTBOLCUSU: Gökhan Gönül
HAFTANIN HAKEMİ: Yaşar Kemal Uğurlu
BU VİDEO DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR