Güncelleme Tarihi:
Habertürk'ün haberine göre Düren, Sivasspor karşısında İnönü’de TFF Başkanı Mahmut Özgener ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım aleyhine yükselen küfürlere tepki gösterirken “Maç başında takıma ve hocasına sahip çıkmak ne kadar doğruysa maç boyunca federasyon başkanına ve Fenerbahçe başkanına bu kadar küfür olmaz yani. Olmaz. Ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar bu olmaz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Biz kendi başkanımıza yapılan hakareti ortadan kaldırırken başka başkanlara yapılan hakareti mübah kabul ediyoruz diye bir şey yok” diye konuştu.
Yeni sezon için yönetim olarak düşünülen yapılanmadan bilgiler veren Mete Düren, takım içerisinde bir ücret dengesizliği olduğunu belirterek formda bir Delgado’nun Alex’den daha iyi işler yapacağını ifade etti ve ekledi: “Delgado olsaydı Tabata’ya bile gerek kalmazdı”
Sponsorlar araclığıyla 2 yıldız transferi gerçekleştirceklerini ve yabancı oyuncularla ilgili ciddi bir kontenjan problemleri olduğunu kaydeden Düren, bu sorunu halletmeleri gerektiğini dile getirdi.
İşte Düren'in sözleri:
-Fenerbahçe maçının hakeminin Hüseyin Göçek olmasına tepki göstermiştiniz. Tepkinizde haklı olduğunuza inanıyor musunuz?
Hakem tayin edilmeden önce kulağımıza gelen bir takım isimlerden biriydi Hüseyin Göçek. Maçın ağırlığı itibariyle Hüseyin Göçek olmasında sakınca olduğunu ifade ettim çünkü artık hakem hatalarını telafi edebilecek durumumuz kalmamıştı.
-Endişelerinizde haklı çıktığınıza inanıyor musunuz?
Maç sonunda söylenmiş bir çok söz var. Bunların hepsi çok doğru sözler olmayabilir. Normal şartlarda maçtan sonra 24 saat konuşmamak lazım aslında. Bir çok faktörü gözden geçirmek lazım. Bir takımın puan kaybetmesinde çok faktör var. Çok faktörlerden bir tanesi hakem hatası. O anda belki sen bir taraftar gözüyle konuşuyorsun. Belki o anda sadece o gözüne çarpıyor ama yönetici olarak daha sonra düzeltmen gereken başka faktörler olduğu da aklına geliyor. Yahut zihninde onları da canlandırmak zorunda kalıyorsun çünkü istediğin hakemle de maç kazanamayabilirsin.
"BAZI ŞEYLERİ SÖYLEMEYEBİLİRDİM"
-Fenerbahçe derbisinden önce hakem konusunda aldığınız duyumlara göre endişelerinizi dile getirdiğinizi söylüyorsunuz. Bana Beşiktaş yönetiminde o cümleleri en son kuracak kim diye sorsalardı Mete Düren derdim.
Zaten muhtemelen aldığım cezanın da bunları senden beklemezdik gibi bir ceza diye düşünüyorum. Çünkü ben söylediklerimde kırıcı veya hakaret içeren şeyler olduğunu düşünmüyorum ama bu söylemlerime kendisini muhatap görenler bunları senden beklemezdik hoca diyerekten ceza verdiler diye düşünüyorum. Buna ben de çok üzüldüm. Maçtan sonra insan sevdiği şeyleri koruma içgüdüsüyle bazı şeyleri istemeden söyleyebiliyor. Ama içgüdü hakaret etmek değil, koruma içgüdüsü. Bunu dinleyenin veya bunda cezai bir şey var mı diye kovuşturanın da bu gözle dinlemesi lazım. Daha doğrusu hiç konuşmamak lazım, o en doğrusu. Ama oradaki amaç hakaret etmek değil, oradaki amaç, babanın yavrularını koruması gibi sevdiği bir şeyi koruma altına almak için adeta böyle arkama geçin der gibi bir şey. Bir yerde kendisini siper etmek. Ama bazen insan ölçüyü kaçırabiliyor. Bu zamana kadar korumuş olduğum çizgiyi çok fazla aşmış olduğumu düşünmüyorum ama yinede bazı şeyleri söylemeyebilirdim diye düşünüyorum, geriye dönüp baktığım zaman.
"BU KADAR KÜFÜR OLMAZ"
-Sivasspor maçına gelelim. Taraftarların küfürlü tezahüratları için ne düşünüyorsunuz?
Maç başında takıma ve hocasına sahip çıkmak ne kadar doğruysa maç boyunca federasyon başkanına ve Fenerbahçe başkanına bu kadar küfür olmaz yani. Olmaz. Ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar bu olmaz yani. Bunu kabul etmek mümkün değil.
"KÜFÜRÜ MÜBAH KABUL ETMİYORUZ"
-Ama bunu yapan Beşiktaş taraftarı.
Bu başka statlarda da oluyor. Ben bunu Beşiktaş taraftarı yaptığı için söylemiyorum. Fenerbahçe, Galatasaray statlarında da oluyor, her yerde oluyor. Bu hiç bir yerde olmaması gereken bir şey. Ama yönetici böyle olursa taraftar ne yapsın gibi bir takım şeyler çıkıyor karşına. Onun sorumlusu biz değiliz. Böyle de olmaması lazım. Ben bu tepkileri daha çok Fenerbahçe-Beşiktaş maçından evvelki açıklamalara değil de Fenerbahçe-Beşiktaş maçının olumsuzluklarına yoruyorum. Benim açıklamalarımın neticesi bunların oluştuğuna inanmıyorum. Şimdi ben o açıklamaları yaptım, Fenerbahçe maçını biz 3-0 kazandık, bu benim yüzümden mi olacaktı? Sonuçta o açıklamaları yaptım, arkasından kaybettik, arkasından böyle bir tepki geliyor. Ben onun sorumluluğunu yönetici olarak üstlenmiyorum. Ama ben bugün yine de bunun yanlış olduğunu söylüyorum. Biz sadece kendi başkanımıza değil biz diğer kulüp başkanlarına da küfür edilmesine karşıyız. Biz kendi başkanımıza yapılan hakareti ortadan kaldırırken başka başkanlara yapılan hakareti mübah kabul ediyoruz diye bir şey yok.
-Maç sonunda Beşiktaşlı futbolcularun hakem Kuddusi Müftüoğlu’na olan aşırı tepkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Futbolcuların üzerinde bir gerginlik olduğu kesin. O gerginlikte çok büyük beklentiler varken, o büyük beklentilerden bir anda bayır aşağıya yuvarlanmanın sonucu. Fenerbahçe maçını kazanan bir takım olarak, Sivas karşısına çıkmış olsaydık futbolcuların haleti ruhiyesi çok farklı olurdu.
"F.BAHÇE MAÇINDAKİ GİBİ BARİZ HATALAR YAŞANMADI"
-Futbolcuların bu kadar aşırı tepki gösterdikleri Kuddusi Müftüoğlu’nun yönetimi için ne düşünüyorsunuz?
Maçın gidişatını etkileyecek kadar öyle çok yani bir penaltıyı bize vermedi, bir penaltıyı onlara vermedi. Ki bizimki daha bir penaltı gibi bir penaltıydı ama yani geçen maçtaki gibi bariz hatalar yaşanmadı.
"HOCAYLA DEVAM"
-Beşiktaş adına bundan sonra ne olacak?
Bundan sonra birincisi hocayla devam edeceğiz. Geçen sene şampiyonluk heyecanı ile sezon sonuna kadar gelsin de nasıl olsa arkası gelir gibi bir beklenti vardı. Şampiyon olduktan sonra olmayacak değil ya gibi bir düşünce hakimdi. Ama bu sene ligin sonucundan bağımsız olarak devam etme kararını herkese açıklayalım, bunu sende bil, futbolcularda bilsin dedik. Ki Trabzon maçından evvel hadi gel imzayı atalım dedik. Daha doğrusu Trabzon maçından daha da evvel söylemiştik bunu. Ama o dönemde takım biraz karışık olduğu için yani tablo biraz daha karışık gibiydi. Daha çok iddialı dıuruma gelememiştik. Hani hocada o zaman takım kötü giderken ben böyle bir teklifi kabul etmiş olursam sanki fırsat kollamış gibi gözükmek istemiyorum dedi, haklı olarak. Ama bizde sonuçta bunun takım için önemli olduğunu söyledik ve hocada hak verdi. Bir futbolcunun gelecek sezon için sözleşmesinin devam ettiğini bilmesi nasıl önemliyse, o sözleşmeyi o hocayla yaşayacağını da bilmesi de önemlidir.
"MUSTAFA HOCA ARAGONES GİBİ DEĞİL"
Mustafa hocada istemez mi eylül ayında ne yapacağını bilmeyi. Hoca 61 yaşında daha. Çalışmayı bırakmayı düşüneceğini zannetmiyorum. Seninde en sevdiğin kulüp Beşiktaş ise o zaman gel çalış. Hoca futbolu bırakmayı düşünen bir insan değil ki. Yani Aragones gibi değil.
"TAKIM İÇİNDE ÜCRET DENGESİZLİĞİ VAR"
-Bundan sonra ne olacak dedim, birincisi Mustafa hocayla devam edeceğiz dediniz. Peki ikincisi?
İkincisi, takımın içerisinde ciddi bir ücret dengesizliği var yani dengesizliği yaratan, oyunculardan bekleneni alamamak gibi problem var. Çok para verirsin ama oyuncu parasını hak etmiştir helali hoş olsun dersin.
-Aksi örnek Tabata gibi mi?
Onun aldığı parada bir şey yok. Onun bonservisi pahalı. Kendisinin aldığı para çok yüksek bir para değil.
SPONSORLARLA TRANSFER YAPILACAK
-Ama sonuç olarak çok yüksek bir bonservis bedeli ödendi.
Tamam ama burada mesele bonservisi olmayan oyuncuların aldığı garanti paralardan bahsediyoruz. Gelecek sezonla ilgili buna göre bir revizyon gerekiyor diye düşünüyorum ben. Üçüncüsü sponsorlar vasıtasıyla düşünülen bir yada iki yabancı oyuncu var. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Yabancı oyuncularla ilgili ciddi bir kontenjan boşaltma problemimiz var. Bunu halletmemiz lazım.
"DELGADO OLSAYDI TABATAYA GEREK KALMAZDI"
-Delgado dersem.
Delgado’yu şahsen hoca istiyor. Ben de isterim.
-Ama oynayan bir Delgado’yu istersiniz değil mi doğal olarak.
Elbette. Sağlık kuruluda çok emek verdi Delgado’ya. Keşke biraz daha erken gelseydi, Delgado’nun son bir ayı Arjantin’de boşa geçti. Yani o yüzden oradan dolayı bir kaybımız var. O bir ayı bizde geçirseydi, Tabata’ya gerek bile kalmayabilirdi o zaman belki. Ama artık onun tartışmasına gerek yok.
"REVİZYON İÇİN EKOMOMİK TABLO YOK"
-Takım içinde ciddi bir revizyon düşünüyor musunuz?
Ciddi bir revizyon yapabilecek bir ekonomik tablo yok zaten.
-Revizyon için ekonomik tablo yok ama ihtiyaç var mı?
Her takımın revizyona ihtiyacı var. Şimdi yaş ortalaması yükseliyor. İbrahim Üzülmez diyorsun, Yusuf diyorsun, Rüştü diyorsun, bunlarla biz yeniliyoruz ama İbrahim Üzülmez'in yerine İsmail Köybaşı’nı aldık. Türkiye’nin en istikbal vaat eden genç sol bekini ama kesemedi İbrahim Üzülmez’i. Böylede bir durum var. Sen ondan daha iyisini koyamadığın sürece yapacak bir şey yok, devam edeceksin. Bu durum ne yapıyor, yaş ortalamamı yükseltiyor. Revizyon yapalım, gençleştirelim ama şu aşamada belli pozisyonların demirbaşları var ve yerinden oynatamıyorsun. Allah razı olsun, İbrahim Üzülmez’in Allah’ı var yani. En garanti oynayan, en stabil oyuncu oldu. Kendisine bakıyor. Hem vücut yağısından hem kafa yapısından kaynaklanan bir erdem bu.
BOBO BİR YERE KADAR
Planlamalar bu şekilde. Takımda biraz yıldız ve lider eksikliğini kapatacak, giderecek, maçın seyrini değiştirecek oyuncu konusunda eksiklik var. Bugün bizim kaderimizi değiştirecek bir Bobo çıkıyor. Ama Bobo nereye kadar. Bir yerden sonra, ondan bir üstü gerekiyor. Bobo bir lig maçını çevirebilir ama Avrupa’da…
"MUSTAFA HOCA DAUM'DAN DAHA ALMAN"
-İhtiyaç Alex gibi mi dersem.
Formda bir Delgado Alex’in yaptığından daha fazlasını da yapabilir. Alex bir takım kişisel özellikleriyle, tek başına çevirebiliyor bazen. Çok az teknik direktörde onu istediği gibi oynatır. Mustafa hocanın sisteminde takım savunmasını yapan yani 80 dakika bir oyuncunun hiç ortalıkta olmayıpta 85. dakikada bir gol atması ile yerini takımda garanti etmesi diye bir şey söz konusu bile olamaz. Musatafa hoca takım oyuncusu seviyor. Daum öyle değil. Daum bana 85’de atsın bir gol diyor. Daum o konuda Mustafa hocadan daha Türk. Mustafa hoca o konuda Duam’dan daha Avrupalı, yani daha Alman.