Yavuz HARANİ
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2001 01:29
1996'da kanser teşhisi konan ve yüzde 40 yaşama şansı verilen Lance Armstrong 1999'da dünyanın en zorlu bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu'nu kazandığında tüm dünyayı şaşkına çevirmişti. Aynı başarıyı geçen yıl ve bu yıl da tekrarladı.
3 hafta süren 3697 kilometrelik yarışta en yakın rakibi Alman Jan Ullrich'e 6 dakika 44 saniye fark attı. Geçen yüzyılın son mucizesi bu yüzyılın da en çok konuşulan adamlarından biri. Kanseri yenmesi, başarıları hayranlıkla takdir ediliyor. Ama doping skandallarına adı karışan İtalyan doktor Ferrari ile altı yıldır çalışıyor olması her an dünyanın en büyük
spor skandalının patlaması endişesini yaratıyor. Karşınızda Armstrong ve muhteşem öyküsü.
18 Eylül 1971'de Plano, Texas'ta doğdu. Annesi Linda ile hamileyken evlenen babası, iki yaşında onları terketti. Armstrong geçen yıl yazdığı ‘‘Bu bisikletle ilgili değil. Hayata dönüş yolculuğum’’ başlıklı kitabında onun için ‘‘Hiçbir zaman gerçek bir babam olmadı. Bana DNA vermiş olması onu benim babam yapmıyor. Aramızda hiç bağlantı yok. Annemle onun hakkında hiç diyaloğumuz olmadı. Nasıl biri olduğunu hiç bilmedim. Kitabı yazmadan önce onun hakkında bir şeyler öğrenmek istedim. Bir gazete, adının Guderson olduğunu ve iki çocuğu daha olduğunu yazmış’’ diyor.
Doğduğunda 17 yaşında olan annesi onu tek başına çok çalışarak büyüttü. Lance Armstrong aralarındaki az yaş farkına dikkat çekerek ‘‘Annemle birlikte büyüdük sayılır’’ diyor. Kanseri dize getiren iradesinde, hiçbir zaman pes etmeyen annesinin izi büyük hiç kuşkusuz. Atletik yeteneğini ilk keşfeden de annesi Linda oldu. Büyüdüğünde gençlik enerjisini, yeteneği ve yarışmacı ruhu ile birleştirdi. 13 yaşında yerel bir yarışma olan Demir Çocuklar Triatlonu'nu kazandı. 16 yaşında profesyonel triatloncu oldu.
Lisede bisiklete ağırlık vermeye başladı. Cumartesi günü çıktığı uzun yolculuklar onu Oklahama sınırına kadar götürüyordu. Evden çok uzaklaştığı ve bitkin düştüğü için, annesini arayıp kendisini almasını söylemek zorunda kalıyordu. Armstrong bu tutkuyu ‘‘bisiklet yarışçısı olmak için doğmuşum’’ sözleriyle özetliyor.
Lise son sınıfta, ABD Olimipiyat Genç Takımı'na girmeyi başardı. Colorado Springs'teki yoğun antrenman programı, neredeyse bir lise diplomasına maloluyordu. Kendi sınıfıyla birlikte liseyi bitiremese de mezuniyetten sonra tüm zamanını ve dikkatini bisiklete yöneltti. Üniversite bekleyebilirdi. Mezuniyetini takip eden yaz yapılan Moskova 1989 Dünya Şampiyonası'na gidecek Amerikan takımına seçildi. Bu amatör yarışmanın Lance'e birçok yararı oldu. Sadece yeteneklerini sergilemekle kalmadı, bu mahçup, tipik Amerikan genci, Texas dışındaki hayattan haberdar oldu ve bisiklet dünyasında önemli bağlantılar kurdu.
1991'de ABD Amatör Şampiyonluğu'nu kazandı. 1992'de Barcelona Olimpiyatları'nda 14'üncü olduğunda da amatör bir sporcuydu. Aynı yıl ilk profesyonel yarışı Classico San Sebastian'a katıldı. Ve işlerin amatör sporcular arasında hızla yükselmek kadar kolay olmadığını anladı. Finişi birincinin ardından 27 dakika sonra son sırada geçti. ‘‘En büyük kahramanım’’ dediği çalışkan annesi ona cesaret vermeseydi, kariyeri o gün sona erebilirdi.
1993'te kesinlikle daha iyiydi. Dünya Şampiyonluğu ve ABD Profesyonel Şampiyonluğu dahil 10 şampiyonluk kazandı. En önemlisi Fransa Bisiklet Turu'nda bir etabı birinci sırada bitirdi. Mücadele ile beslenen, büyüyen bir bisikletçi portresi ortaya koydu. Onun sayesinde ilk kez bir Amerikan takımı (Motorola), dünya sıralamasında ilk beşe girdi.
Kısa sürede dünya çapında bir bisikletçi yaşamı sürmeye başladı. Yılın sekiz ayını, bu sporun çok popüler olduğu Avrupa'da profesyonel etaplarda geçiriyordu. Her yarışta giderek daha fazla hayran kazanıyor, onların ilgisi ve medyanın durmadan artan dozda verdiği cesaretle başetmeyi öğreniyordu. Bunda sezon sonrası zamanını Avrupa basınından uzakta Austin, Texas'ta ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçirmesinin payı büyüktü.
Sonraki iki yılda Avrupalılar'ın hakim olduğu bu sporda yalnız bir Amerikalı olarak büyümeye devam etti. 1993'te bir milyon dolar ödüllü Thrift Drug Tiriple Crown'u kazanarak bisiklet tarihindeki yerini garantiledi. 1995'te Pont Turu'nu kazandı ve Velo News tarafından en iyi Amerikan bisikletçisi seçildi. Fransa Turu'nun 18'inci etabında düşüp ölen takım arkadaşı Fabio Casartelli anısına 20'nci etabı kazandı. Üç yıl önce sonuncu olduğu Classico San Sebastian'ı birinci sırada tamamladı ve bu yarışı kazanan ilk Amerikalı oldu. Bu performansı, Lance Armstrong Gençler Olimpiyat Serisi adı altında Amerikan gençliğine bu sporu sevdirecek yarışlar düzenlemesine neden oldu. Hayatını şekillendiren bisiklet sporuna bu yolla teşekkür ediyordu Armstrong.
1996'da dünya sıralamasında bir numaraya yükseldi. Atlanta Olimpiyatları'nda ABD milli takımında yarıştı. Fransız Cofidis takımı ile iki yıllık bir sözleşme imzaladı. Austin'in yeni ve modern semtlerinden birinde tamamlanması iki yıl süren Akdeniz stili bir ev yaptırdı ve adını ‘‘Casa Linda’’ koydu.
SPERMLERİ DONDURULDUTüm bunlar olurken 25 yaşını bitireli dört ay olmuştu. Aynı yıl dayanılmaz ağrılar onu bisikletinden indirdi. Testler, ciğerlerine ve beynine kadar ilerleyen testis kanserini ortaya çıkardı. Doktorlar -Armstrong'a göre nezaketlerinden- yüzde 40 yaşama şansı olduğunu söyleyince ağlayarak telefona sarıldı, arkadaşlarına kötü haberi verdi: ‘‘Spor hayatım bitti, hayatım da bitiyor olabilir.’’
Üç kez üst üste ameliyat geçirdi. Bir testisi alındı, ileride yeterli olmaz diye spermleri donduruldu. Uygulanabilir en ağır kemoterapi tedavisine başladı. Hayatında hiçbir yarışta düşmediği kadar zayıf düştü. Annesi ve arkadaşlarının anormal desteği ile ayakta kalmayı başardı. Tedavi ilk olumlu işaretleri verdiğinde, yarışlara geri dönüşünü tasarlamaya başladı: ‘‘Tedavi için 2 Ekim 1996'da, evi terkettiğimde başka biriydim, döndüğümde bambaşka biri. Sanki ikinci kez yaşama şansı verilmişti. Vücudum bile değişmişti. Kemoterapi sırasında kaybettiğim kaslar yeniden oluştuğunda farklı bir vücudum vardı.’’
Hayatının akışını değiştiren teşhis konduktan beş ay sonra antrenmanlara başlayan Armstrong, 1998'de Austin caddelerinde koşulan bir yarışı kazanarak kanseri yenişini ve geri dönüşünü kutladı.
8 Mayıs'ta aynı şehirden Kristin Richard'la evlendi. Hastalığıyla ilgili
haberler duyulduğunda takımı Cofidis kontratını iptal etmişti. Kazandığı yarış onlar için ikna edici olmadı ama birkaç ay içinde, halen yarıştığı ABD Posta Servisi Bisiklet Takımı ile anlaştığını açıkladı. Takım onu dünyanın en iyi bisikletçilerinden biri olarak görüyordu. O da gerekeni yaptı: 1998'de üç yarış kazandı, dünyanın en önde gelen üç yarıştan biri olan İspanya Turu'nu dördüncü tamamladı. Hollanda'daki dünya şampiyonasında da aynı dereceyi elde etti.
10 ÇOCUK İSTİYOR1999'da Fransa Turu'nu kazanarak dünyayı şaşkına çevirdi. ‘‘Bu ironik. Eskiden, hayatımı sürdürmek için bisiklete biniyordum. Şimdi bisiklete binmeyi sürdürmek için yaşamak istiyorum’’ sözleri tarihe geçti. Dünyanın en zorlu yarışı Fransa Turu'nda geçen yıl ve bu yıl da aynı başarıyı tekrarladı.
12 Kasım 1999'da Luke David Armstrong adını verdikleri oğlu doğdu. Fransa Turu sırasında ikiz kız babası olacağını açıkladı. En büyük hayali bitiş çizgisini eşi ve 10 çocuğu onu alkışlarken geçmek. Bisikletinden ayrılmaya hiç niyeti yok: ‘‘100 yaşında, sırtımda Amerikan bayrağı, kaskımda Texas yıldızı, Alplerden aşağı 75 mil hızla inerken ölmek isterim.’’
Otoriteler, sonucu belirleyen dağ etaplarında ve zamana karşı yarışlarda dayanıklılığı ve kuvveti ile rakiplerine üstünlük sağlayan Armstrong'un toplam kaç kez bu turu kazanabileceğini tartışıyor. Tahminler beş ve yedi şampiyonluk arasında değişiyor. O ise bunları boşverip ‘‘Benim işim turu kazanmak. Ne yapmamı istiyorsunuz? Bir kaç yıl ara verip rekabetin tekrar kızışmasını sağlamamı mı? Hayır.’’
KANSER ARAŞTIRMA VAKFI KURDUKanserden sonra çok daha iyi bir bisikletçi profili çizen Armstrong ‘‘Gerçeği söylemek gerekirse kanser başıma gelen en iyi şeydi. Özel bir uyanma çağrısı gibi’’ diyor. Kanserin kendisine başka bir hediye verdiğini de düşünüyor. Kanseri yenen birçok insanla paylaştığı bir bakış açısı. Bu bakış açısıyla kanser araştırmalarını ve erken teşhisi destekleyen uluslararası Lance Armstrong Vakfı'nı kurdu.
YUMUŞAK KARNI DOKTORUBütün dünyanın hayranlıkla izlediği bu adamın eleştirildiği çok önemli bir nokta var: Armstrong'un 80'lerin başından bu yana sporcuları dopinge yöneltmekle suçlanan İtalyan doktor Michele Ferrari ile altı yıldır çalışıyor olması.
Armstrong bu suçlamalar yüzünden Fransa Turu'nun başında uzun süre basından kaçıyor ve Ferrari'nin kasım ayında başlayacak mahkemesi sonuçlanıncaya kadar suçlanamayacağını söylüyor.