Güncelleme Tarihi:
Su altı dünyasıyla tanıştıktan sonra hayatının değiştiğini anlatan Ercümen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, elde ettiği başarılarında sporu çok sevmesinin, kendine inanarak çok çalışmasının etkisi olduğunu ve yeni hedeflere ulaşmak için de sürekli çalışmaya devam ettiğini söyledi.
İlgisi olan her bireye su altını keşfetmelerini tavsiye eden Ercümen, özellikle de kız çocuklarını bu spora kazandırmak istediğini vurgulayarak, "Bu spora yeni başlayanlara, başlamak isteyenlere ilham olabiliyorsam ne mutlu bana. Engeller zihnimizde ve bizi limitleyen tek şey yine kendimiziz. Su altı sporunu herkes, kısa bir eğitim sonrası yapabilir, bu dünyayı keşfedebilir. Herkes dünya rekoru kıracak diye bir şey yok. Sporla benim hayatım nasıl değiştiyse, bu spora yeni başlayan, başlamak isteyen kız çocuklarının da hayatının olumlu anlamda değişeceğine inanıyorum, bunun için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. 2021 yaz sonunda Kaş'ta dalış okulumuz açılacak. Bu sayede ben de elimden geldiğince daha çok insanı su altı dünyasıyla tanıştırmak için sabırsızlanıyorum. Benim için en kıymetli çalışmalardan biri de özellikle çocuklara su altı dünyasını anlatabilmek, onları su altı dünyasıyla tanıştırmak için bir çocuk kitabı yazmamdı. 'Deniz kızı ve Delfi' isimli kitabımız bu sene raflarda yerini aldı." ifadelerini kullandı.
Denizlerdeki atık sorunu ve iklim değişikliğinin olası olumsuz etkilerine karşı farkındalık oluşturmak için birçok çalışmada yer alan Ercümen, şunları kaydetti:
"Salgın koşullarında ilk dalışım, İstanbul Boğazı’ndaki 'Kovid Atık' dalışıydı. Kaş’ta istilacı yabancı türlerin denizlerimize ve ekosistemimize verdiği zarara dikkat çekmek için 'Aslan Balığı' dalışı gerçekleştirdik. Kilis ve Şanlıurfa’da belediyelerin nüfus artışıyla orantılı olarak artan yükünü, atık yönetiminin önemini ve Birleşmiş Milletlerin 'Sıfır Atık' uygulamalarını vurgulamak için Halfeti’de dalış yaptık. Denizleri ve deniz canlılarını koruma projelerini hayata geçirdik. Mart ayında Moldova'ya bağlı Gagauz Özerk Yeri Başkanı İrina Vlah’ın davetiyle Komrat Gölü'nde dalış gerçekleştirdik. Açıkçası orası bizimkilerden de kötü durumdaydı. Öğrendiğim kadarıyla geri dönüşüm ile ilgili aktif çalışmalar yok, göl gerçekten çok kirliydi, önümüzü bile göremedik."
- "Suya minnet duyuyorum"
Sıfır Atık Hareketi'nin ulusal bir projeye dönüşmesine katkı sağlamaya çalıştığını vurgulayan Ercümen, bu konuda her zaman, herkesin yapabileceği çok şey olduğunu hatırlattı. Beklentinin, "Daha az israf, gerektiği kadar tüketim" olduğunu dile getiren Ercümen, "Sıfır Atık" felsefesinin yaşam biçimi haline getirilmesini gerektiğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Tek kullanımlık plastiklerle mücadeleyi, deniz koruma alanlarının arttırılması, deniz temizlikleri, sıfır atık dalışları gibi yakın gündemlerimiz var. 'İnsan çağı'nda iyisiyle kötüsüyle gezegeni biz şekillendiriyoruz. Ekosistemleri korumalı, sürdürülebilir bir şekilde yönetmeli ve eski haline getirmek için hızla cesur adımlarla harekete geçmeliyiz. Herkes öncelikle bu konuda eyleme geçebilir ve bu konuda hayatında yarattığı değişiklikleri çevrelerindekilere anlatabilir. Dünyamız için endişeleniyoruz. Ulusal boyutta farkındalık yaratmak için herkes üzerine düşeni yapmalı. Plastik kullanımınızı azaltın, tekrar kullanılabilir pipetlere geçin, matara kullanın, plaj temizliklerine katılın. Hükümetler ve iş çevreleri ise iklim değişikliğiyle ilgili önlemlerini yıllık politikalarına, stratejilerine ve planlara entegre etmeliler. Çocukluğumda geçirdiğim astım sonrası, deniz sayesinde yaşama geri döndüm ve suya büyük minnet duyuyorum. Sporu bıraksam bile son nefesime kadar denizlerimizi, doğamızı korumak için çalışacağım. Su altı deyince akla gelmek beni çok onurlandırıyor en az dünya rekorları kadar benim için kıymetli."
- "Deniz benim evim"
Ercümen, "Önce biz fark edeceğiz, sonra çevremize fark ettireceğiz" sloganıyla hazırlanan belgeselde doğa için yapılabilecek konuların ele alındığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Ülker markası ile 'Doğa Bize Emanet' isimli mini dijital belgesel serisi hazırladık. Doğa için yapabileceğimiz şeyleri kısa kısa özetleyerek, ülkemizin en güzel köşelerinde çekimler yaptık. Toplamda 50 milyondan fazla izlenme aldı. Çok uzun belgesellerdense böyle kısa, işlevsel çalışmaların daha etkili olacağına inanıyorum. Maalesef tüketim toplumuyuz ve bilinçli tüketimler yapmazsak gezegenimizin sonunu hazırlamış olacağız. Bu noktada geri dönüşüm çok önemli. Bursalı Holding bünyesindeki Greenpetition markası ile tamamen geri dönüşümden üretilmiş havlu ve peştemaller yaptık. Her bir havluda, denizden çıkartılan 10 adet plastik şişe kullanıldı. Markaların geri dönüşüme, doğaya suya saygı göstermeleri çok önemli. Koton ile de geri dönüşümden üretilmiş bir suya saygı koleksiyonu çıkarttık. Benim suyun altında gördüğüm canlılar tasarımlara ilham verdi. Proje ile 90 bin adet pet şişenin geri dönüşümü, 28 milyon litre su tasarrufu sağlandı. Deniz benim evim ve bu doğa projeleri yıl boyunca devam edecek."
Yılın geri kalan kısmı için de hedeflerine ulaşmak için çalışmayı planladığını aktaran Ercümen, "Salgın sürecinde hepimiz sağlığınızı korumak adına birçok fedakarlık yapmak zorunda kaldık. Su altından eskisine göre uzak kalmak, 'sudan çıkmış balık gibi hissettirdi' diyebilirim. Gündemimizin büyük bir kısmının hala salgın konusu olması, bu belirsizlik zaman zaman zorluyor ama mevcut koşullara göre yeni çalışmalarımız da oluyor. Yılın ilk yarısı geçti, bundan sonraki süreçte çeşitli projeler ile ilerleyeceğiz. Salgının başlamasıyla hala devam eden bu süreci, her ne kadar zor olsa da elimden geldiğince aktif geçirebildim. Sportif açıdan uzun bir aradan sonra ilk yarışmam Mısır’daki Dünya Kupası oldu ve orada Türkiye rekorları kırdım. Böylece sezona güçlü ve hızlı bir giriş yaptım. Yaz sezonu dalışların çok aktif olduğu bir dönem. Önümüzde Dünya Kupası ve Dünya Şampiyonası var. Yaz boyunca yarışmalara katılıp dalış antrenmanları yapacağım." şeklinde konuştu.