Güncelleme Tarihi:
BULUNAN altın ve elmas madenleriyle 19’uncu yüzyılda Güney Afrika’nın kaderi değişti. Uzun yıllar Portekiz’den Hollanda’ya, Belçika’dan İngiltere’ye pek çok kaşif ve işgalciyi ağırlayan ülkenin gülmeyen yüzü, toprak altındaki zenginliklerin ortaya çıkmasıyla iyice karardı. Siyahlarla beyazlar, beyazlarla beyazlar ve siyahlarla siyahlar arasında yüzyıllar süren savaşlar, gerilimler yaşandı. Apartayd (ayrılıkçı) rejimle uzun yıllar yönetilen ülkede beyazlar ve siyahlar aynı kapılardan bile geçmedi. Sadece beyazlara ayrılmış banklar bile vardı. 1990’da Nelson Mandela’nın 27 yıllık tutsaklıktan kurtulmasının ardından ülkede demokrasiye geçiş için önemli adımlar atıldı. Dört yıl süren müzakerelerde de kan döküldü; sokaklar savaş alanına döndü. Ülke nüfusunun yüzde 85’ini oluşturan siyahların da katıldığı ilk demokratik seçim 1994’te yapıldı.
Beyaz evde, siyah sokakta
Afrika’nın parlayan yıldızı Güney Afrika, ticaret ve üretimdeki başarısına rağmen, güvenlik sorununu bir türlü çözemiyor. Beyazlarla siyahlar hâlâ farklı mahallelerde oturuyor. Özellikle beyazların evleri yüksek duvarlar ve elektrikli tel örgülerle çevrilmiş durumda. Duvarlar, hukuki ve ahlaki eşitliğe rağmen ülkedeki ayrılığın sürdüğünün bir işareti gibi... Pratikte ve sosyal hayattaki ayrılığın sonucu... Beyazların yaşadığı mahallelerde değil sokakta pencere+de bile insan yok. Soweto gibi zenci mahallelerinde ise tıraş olmaktan çamaşır yıkamaya neredeyse tüm yaşam sokakta geçiyor.
Sefalet turizmi yapılıyor
Güney Afrika, teneke mahalleleriyle de gündemde. Özellikle Cape Town’da kimi 2 metrekare büyüklüğünde olan otoban kenarlarındaki derme çatma evlerden oluşan teneke mahalleler ülkenin önemli bir sorunu. Cape Town, Johannesburg, Durban, Pretoria gibi hemen her şehirde bulunan teneke evler mahallesi turistlerin de ilgisini çekiyor. ‘Sefalet turizmi’ denilebilecek turlar düzenleniyor bu teneke mahallelere. Ancak devletin tahsis ettiği araziler üzerinde 1990’ların başından bu yana 2.5 milyon konut da üretilmiş.
50 cinayet, 137 tecavüz
Güney Afrika cinayet, gasp, hırsızlık ve tecavüzde dünya rekortmeni. Ülkede her gün 50 kişi öldürülüyor ve 137 kişi tecavüze uğruyor, her ay 50 banka ATM’si havaya uçuruluyor. Ülkenin Başkanı Jacop Zuma da 2005 yılında 31 yaşında bir kandına tecavüzle suçlanmıştı. Zuma cinsel ilişkiyi kabul etmiş ancak bunun bir tecavüz olmadığını savunmuştu.
Ülke şantiyeye döndü
Güney Afrika 2010 FIFA Dünya Kupası ile yepyeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Şu ana kadar 2010 için 1.9 milyar doların üzerinde yatırım yaptı. Yatırımların çoğu stadyum, otoyol ve ülkede neredeyse hiç bulunmayan toplu taşıma sistemini kurmaya harcandı. Bazı şehirler arasında yeni bağlantı yolları yapılırken, bazı yollara şeritler ekleniyor; bizim Metrobüs’e benzer duraklara sahip yeni otobüs yolları yapılıyor. Bir yandan da uluslararası otel zincirleri yeni otelleri bitirme telaşında. Ülke bir şantiyeye dönerken, FIFA’nın 2010’dan şimdiden 3.8 milyar dolarlık ticari değer yarattığı hesaplanıyor. Dünya Kupası için 450 bin yabancının ülkeye gelmesi bekleniyor. Afrika kıtasından ise 1.5 milyon futbolseverin geleceği hesaplanıyor.
MAÇLAR 9 AYRI ŞEHİRDE OYNANACAK
STAT ADI | ŞEHİR | KAPASİTE (BİN) |
GREEN POINT | CAPE TOWN | 68 |
DURBAN | DURBAN | 70 |
ELLIS PARK | JOHANNESBURG | 61 |
SOCCER CITY | JOHANNESBURG | 90 |
FREE STATE | BLOEMFONTEIN | 48 |
PORT ELIZABETH | PORT ELIZABETH | 48 |
MBOMBELA | NELSPRUIT | 46 |
PETER MOKABA | POLOKWANE | 46 |
ROYAL BAFOKENG | RUSTENBURG | 42 |
LOFTUS VERSFELD | PRETORIA | 50 |
630 bin bilet satıldı, en çok İtalyanlar ilgi gösterdi
11 Haziran-11 Temmuz 2010 yapılacak 19’uncu Dünya Kupası, Afrika kıtasında bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük spor etkinliği olacak.
Şu ana kadar satılan bilet sayısı 630 bini geçti.
En çok bilet alan ülkeler İspanya, İtalya, İngiltere şeklinde sıralanıyor.
Bilet fiyatları yerel halk için 20 dolardan başlıyor.
Şu anda en yüksek bilet fiyatı 900 dolar.
Kısa süre sonra karaborsa bilet pazarı oluşması bekleniyor.
51 bin polis görev yapacak
DÜNYA Kupası sırasında ülkenin kötü rekorları yüzünden güvenlik endişesi de taşınıyor. Emniyet yetkilileri ise kendinden emin hiçbir güvenlik sorunu olmayacağını söyleyip duruyorlar. Bazı internet sitelerinde ve bloglarda futbol severlere Güney Afrika’da hayatta kalmanın incelikleri sıralanıyor. Dünya Kupası etkinliklerinde ülkede 51 bin polis görev yapacak. 8 bin polis özellikle kalabalık kontrol teknikleri üzerine eğitildi.
Açılış ve kapanış seremonisi Soccer City’de
2010 Dünya Kupası açılış ve kapanış seramonisi ile açılış ve kapanış maçları Johannesburg’daki Soccer City Stadyumu’nda oynanacak. FNB Stadyumu olarak bilinen 90 bin kişilik stadyumun dış cephesinde hâlâ inşaat çalışmaları sürüyor. Unutulmaz bir açılış ve kapanış seramonisi yapmak için tüm ülke seferber olmuşa benziyor.
İnsancıl kuruluş FIFA Afrika’ya borcunu ödüyor
2010 FIFA Dünya Kupası’nın iç marka çalışmalarına da katkı sağlayan, ‘Marka Coşkusu: Almanya Nasıl Ulusal Markalaşma ile Dünya Kupası’nı Kazandı’ kitabının yazarı Dr. Nikolaus Eberl, FIFA’nın 2010 etkinliğini özellikle bir Afrika ülkesine verdiğini söylüyor. Dr. Eberl, Afrika’nın etkinliğe evsahipliği yapmaya nasıl hak kazandığını şöyle anlattı: “FIFA’nın Başkanı Sepp Blatter, dünyanın Afrika’ya borcu olduğuna inanıyor. Çünkü Afrika, bu sporun gelişmesi için çok şey yaptı. 2010 için Afrika’da Mısır, Fas, Tunus, Libya gibi ülkeler yarıştı. Tunus adaylığını çekti, Güney Afrika 14, Fas 10 oy aldı. Mısır’a oy veren olmadı. FIFA, bir futbol birliği olduğu kadar insancıl bir kurum. Güney Afrika’nın insanlığa katkısı, Mandela mucizesi ve demokrasiye geçiş Güney Afrika’nın kazanmasını sağladı.”