Dünya Kupası 76 yaşında

Güncelleme Tarihi:

Dünya Kupası 76 yaşında
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2006 00:00

Futbolun en fazla göz önünde olduğu, dramatik anları hiçbir zaman belleklerden silinmeyen bir aylık bir şölen Dünya Kupası. Yine herkes, Almanya’da cuma günü başlayan 18. Dünya Kupası’na odaklanmış durumda. Halbuki 1930’da Uruguay’daki ilk Dünya Kupası, bugünkünden nasıl uzak bir ortamdaydı.

O dönemin basınının sınırlı ilgisi, Avrupa ülkelerinin takımlarını yollamaya yanaşmaması üzerine bu ilk kupa nasıl da sıradan bir olaymış gibi geçiştirilmişti. Bırakın elemeleri, finallere katılmayı bile sadece 13 ülke kabul etti. Dört Avrupa takımı Belçika, Fransa, Romanya ve Yugoslavya tam bir aylık gemi seyahati sonrası Uruguay’a varabildi. Evsahibi takımın maçları hariç, tribünlerde bazen birkaç yüz seyirci oturuyordu. Ancak zamanla futbolun büyüsü tüm dünyayı sararken Dünya Kupası’nın da prestiji hızla büyüdü. Elemelere katılan ülke sayısı aralıksız arttı. Öyle ki, 2006 Almanya elemelerinde tam 197 ülkenin ismi vardı. Bu sahneye çıkabilmek

için 185 milyonluk futbol devi Brezilya da mücadele eder, 1 milyonluk Karayip ülkesi Trinidad ve Tobago da. 1
/images/100/0x0/55ea2f62f018fbb8f8703cfa
milyar 300 milyon nüfuslu Çin de elemelerde ter döker, birkaç yüz bin nüfuslu Okyanusya Adaları da. Her takımın amacı ülkelerindeki futbolseverlere övünebilecekleri bir an yaşatabilmektir. Üstelik bu anı onlarla birlikte tüm dünyadaki futbolseverler de merakla bekler. Bu kupada yıldızı parlayan oyuncular da hemen unutulmazlar arasına yerleşir. Pele, Maradona, Müller’in takımlarını şampiyonluğa taşıyan golleri onları kahraman mertebesine çıkarır. Dünya Kupası’nda bir türlü kendini gösteremeyen futbolcular ise üstün yeteneklerine karşın geri planda kalır. Tabii herkes gibi fotoğrafçılar da sürekli onları kovalar. İşte 1930’dan 2002’ye kadar kupadaki yüzlerce maçta bu yıldızların yer aldığı unutulmaz kareler usta fotoğrafçıların objektifine yakalandı. Bunların içinde en nadideleri bugün Berlin’deki Alman Tarih Müzesi’nde sergileniyor. Biz de bu sergiden en özel anları sizin için seçtik ve hikayelerini anlattık.

1934’ün Avusturya’sı, Avrupa’da "Harika Takım" (Wunderteam) adıyla nam salmıştı. Kalecileri Bernd Platzer kalede güven veriyordu. O dönem kaleciler mermi gibi şutları eldivensiz çıplak elleriyle kurtarıyordu. Platzer de buna aldırmadan artistik bir kurtarış yapıyor. Kaleciler, ancak 1970’te eldiven takmaya başladılar.

Münih Olimpiyat Stadyumu’na çıkarken Hollandalı ve Federal Alman futbolcuların kafasında şampiyonluktan başka bir şey yok. Hollanda henüz birinci dakika dolmadan bir penaltı kazanıyor ve Neeskens ile öne geçiyor. Ancak Almanya, önce Breitner’in penaltısıyla beraberliği sağlıyor. Sonra sahneye o tutulamayan adam çıkıyor. Gösterişsiz fiziğine karşın ceza alanı içindeki fırsatçılığıyla meşhur Gerd Müller, soldan gelen ortayı iyi kontrol edemiyor ama çevik bir hareketle dönerek işte bu vuruşu yapıyor. Top ağlarda ve Federal Almanya 1974’te bir kez daha dünya şampiyonu.
/images/100/0x0/55ea2f62f018fbb8f8703cfc


1998 Dünya Kupası finalinin kader anlarından biri. Maçta oynaması son anda kesinleşen Brezilya’nın golcüsü Ronaldo önüne atılan uzun bir pasa hareketleniyor. Tam ceza alanına girerken bir gölge çıkıyor karşısına ve Bam! Fransız kaleci Barthez ile son sürat çarpışıyorlar.

1970 Dünya Kupası’nın birinci turunda en fazla beklenen maçtı. Son şampiyon İngiltere ile Brezilya, Meksika’nın Guadalajara kentinde karşılaştı. Başta Pele, Brezilyalı yıldızlar İngiliz kalesinin kilidini kırmak için bir saat uğraştı. Eşitliği bozan Jairzinho oldu. Brezilya 1-0 kazandı. Maç sonunda İngilizlerin efsane kaptanı Bobby Moore ve Pele formalarını değişirken birbirlerini kutlamayı ihmal etmediler. İki takım da gruptan çıkmıştı. Bu arada aynı ikili, Moore’un 1993’teki ölümüne kadar dostluklarını sürdürdü, hatta 1979’da Zafere Kaçış filminde birlikte rol aldı.

Federal Almanya-Hollanda maçları her zaman kıran kırana geçer. İki ülkenin 2. Dünya Savaşı günlerine kadar giden çekişmesi her zaman yeşil sahaya da yansır. 1990 Dünya Kupası’nda Milano’daki maç da bu havada geçti. İlk yarıda bir itişip kakışmadan sonra Hollanda kalecisi Van Breukelen Alman santrfor Völler’in saçını çekti. Sinirlenen Völler araya giren Hollandalı Rijkaard’a hakaret etti. O da fotoğraftaki gibi tükürerek cevap verdi. Sonra ikisi de kırmızı kartla saha kenarına yollandılar. Sonuç mu? Almanya 2-1 galip.

İspanya’daki 1982 Dünya Kupası’nda gözler son şampiyon Arjantin’in ve yeni yıldızı 21 yaşındaki Diego Armando Maradona’nın üzerindeydi. Açılış maçında Arjantin, Belçika karşısında büyük bir şok yaşadı. Maradona’yı bu
/images/100/0x0/55ea2f62f018fbb8f8703cfe
karedeki gibi bazen altı oyuncuyla durduran kırmızı şeytanlar sahadan 1-0 galip ayrıldı.

1994 Dünya Kupası’nın sürpriz adayı Kolombiya’nın savunma oyuncusu Andreas Escobar, ABD maçında kalecisi Cordoba’yı yanıltıp topu kendi kalesine gönderiveriyor. Ülkesine dönüşte de bu mağlubiyetin sorumlusu olduğunu düşünen bir fanatik tarafından kurşun yağmuruna tutuluyor. Katil 12 kurşun için tetiği her çekişinde "gol" diye bağırıyordu. İşte o kurşunlara gerekçe olan gol anı.

ABD 1994’te penaltılara kalan ilk Dünya Kupası finaliydi. Brezilya ve İtalya öğlen sıcağında 120 dakika kıran kırana mücadele ettiler. Ancak, tek bir gol bile kaydedemediler. Penaltı atışlarında iki takım da ilkini kaçırdı. İtalya’nın ikinci penaltısı için topun başına Demetrio Albertini geçti. Brezilya kalecisi Taffarel’i ters köşeye yatırarak durumu 1-0 yaptı. Ancak, golleriyle gök-mavilileri finale kadar taşıyan Roberto Baggio son penaltıyı dışarı atınca Sambacılar dördüncü kez dünya şampiyonluğuna ulaştı.

Kim unutabilir 1980’lerdeki o Fransız takımını! Giresse, Tigana, Fernandez’li orta sahanın beyni de Michel Platini’ydi. 1986 Dünya Kupası’nda İtalya ve Brezilya’yı elemelerine karşın yarı finalde Batı Almanya’ya elendiler. Platini, birinci turdaki 3-0’lık Macaristan maçında gol atamadı ama bu artistik hareketiyle hafızalara kazındı.

Federal Almanya için alışılmadık ölçüde kısır başlıyor 1978 Dünya Kupası. 0-0’lık beraberlikten sonra Meksika maçına Alman forvetleri daha da bir bilenerek çıkıyor. 6-0 kazandıkları maçta Hansi Müller’in golü filenin tam da dibine böyle takılıyor. Ama bu kupadaki tek tatmin edici sonuçları. Almanlar ikinci turda galibiyet bile alamadan kupaya veda ediyor.

Ne finaldi ama! 1966 Dünya Kupası finali, her anıyla bir heyecan fırtınasıydı. Maç, bir evsahibi İngiltere’ye bir Federal Almanya’ya gidip geliyor. Oyuncular 2-2’lik mücadeleden sonra bitap düşmüşler. Uzatmadan önce yorgunluğunu gidermek isteyen Alman sağ açığı Emmerich, kovadaki suyla kafasını böyle yıkıyor. Uzatmada, 101. dakikada İngiliz santrfor Geoff Hurst takımına kupayı getiren çok tartışmalı golü atıyor. Bugün bile topun çizgiyi geçip geçmediği tartışılıyor.

2002 Dünya Kupası çeyrek finalinde Brezilya zorlu bir ilk yarı geçiriyor. İngiltere 1-0 öne geçmiş ve savunmasını kalabalık tutarak Latin Amerikalılara pozisyon vermiyor. Artık ilk yarının son düdüğü bekleniyor. Meksikalı hakem Ramos Rizo duraklamaları oynatmakta kararlı. İngilizlerin kaptanı David Beckham, Brezilya yarı sahasında taca çıkmak üzere olan topun üzerinden böyle zıplıyor. Ama iki Brezilyalı Roque Junior ve Roberto Carlos topu kurtarıyor. Ve o top gidiyor Rivaldo’nun ayağından İngiltere ağlarına takılıyor.

Hep golcüler mi poz verecek! Bu kez uçma sırası Brezilya kalecisi Emerson Leao’da. 1978 Dünya Kupası’nda 1-0 kazandıkları Avusturya maçında kuş uçurtmuyor. Leao sadece üç gol yemesine karşın Brezilya statünün de azizliğine uğrayıp üçüncülükle ayrılıyor Arjantin’den.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!