Dünya avucumuzun içinde
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2005 00:17
Arama motoru Google, kısa bir süre önce ‘Google Earth’ adı altında bir program sundu. http://earth.google.com adresinden programı yükleyin ve istediğiniz yeri dolaşın. Bu programla uydu görüntülerini üçboyutlu olarak izlemek bile mümkün. Programın ana versiyonu ücretsiz olarak yüklenebilmekte.
Herkesin gitmek isteyip de birçok nedenden dolayı gidemediği yerler mutlaka vardır. Google Earth sayesinde artık dünya avucumuzun içinde, daha doğrusu bilgisayar ekranımızda olduğuna göre neden dünyayı turlamayalım ki?
http://earth.google.com adresinden programı yükleyin ve istediğiniz yeri dolaşın. Üstelik gayet ayrıntılı görüntüler yakalamak mümkün. Her ne kadar Türkiye için henüz geçerli olmasa da, başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerde stadyumları, eczaneleri veya restoranları bile görüntüleyebiliyorsunuz.
Google, yeni programı için kaydolma şartı istemiyor. Ücretsiz ana versiyonunda bile sayısız işlevler var. Mesela kullanıcı sürükle-bırak (Drag&Drop) yöntemiyle yerküreyi dilediği gibi çevirerek, fareyle istediği bölgeyi yaklaştırabiliyor.
Ana pencerenin alt kenarında o anki yükseklik önce mil daha sonra ise feet ile gösterilmekte, görüntünün sol kenarında ise bölgenin kesin coğrafi koordinatlarıyla birlikte deniz seviyesinin üzerindeki yükseklik de okunabilmekte.
Elbette ki siz bu mesafeleri kilometre ve metre olarak görmeyi tercih edersiniz. Bunun için ‘Tools>Options’ ile ‘View’ ayarına girerek ‘show elevation in feet/miles’ tercihini yok etmek yeterli.
Google, programı Haziran sonundan itibaren devreye soktu ve önemli bir reklam yapmamasına rağmen o tarihten bu yana milyonlarca kullanıcı programı bilgisayarına yükledi bile. Kim bilir şimdi şu sıralar New York sokaklarında ya da Mount Everest tepesinde bir yerlerde dolaşıyorlardır.
Gerekli bilgisayar yeteneği
Peki siz nereye gitmek istersiniz? Sizi dünya yolcuğuna hazırlamadan önce bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Programı yüklemek için en 500MHz’lik hızlı CPU (Central Processing Unit/ Merkezi İşlem Birimi) bağlantılı bir Windows PC’ye ihtiyacınız var. Google Earth programını yüklemek istediğinizde size şu uyarılar yapılmakta:
Apple Macintosh bilgisayarları henüz desteklenmiyor (fakat üzerinde çalışılmakta).
4 yıldan daha eski olan Windows masaüstü PC’lerinde program çalışmıyor
Aynı şey 2 yıldan daha eski olan Windows dizüstü bilgisayarları için de geçerli.
Google, uydu görüntülerini gerektiğinde İnternet’ten aldığı için veriler sadece 10MB büyüklüğünde. Titrek veya çok yavaş yüklenen detay görüntüler istemeyenler en az 512 MB RAM ve 2,5 GHz CPU edinmek zorundalar. Ayrıca 2 GB sabit disk belleği ve üçboyutlu grafik kartı gerekmekte. İnternet bağlantısının hızı 128Kbit/s olmalı.
Açı değişimi
Eğer bilgisayarınız tüm bu koşullara sahipse, size Google Earth programıyla dağlarda gezinmenin çok keyifli olduğunu müjdeleyelim. Konumlama tuşlarının sağ üst köşesinde sürgü ayarıyla perspektifler dilendiği gibi ayarlanıyor. Google-Maps’te dünya 90 derecelik bir açıyla izlenebilirken, Google-Earth’de bu açı 0 dereceye kadar değiştirilebiliyor.
İşte bu özellikle de dağlarda çok işe yarıyor. Mesela zirvenin hemen üzerine konumlanan ve perspektifi 45 dereceye ayarlayan kullanıcı manzaranın üçboyutlu görüntüsünü elde ediyor. Ve manzaranın üzerine hafifçe kaydırılarak tıklandığında, uçuş yolculuğu başlıyor.
Kullanıcı, daha sonra kolayca bulabilmek için kendi bulunduğu yerleri işaretleme imkanına sahip. Bunlar ‘My Places’ sayfasının sol tarafında kronolojik sıraya göre dizilmekte ve isteğe göre değiştirilebilmekte. Bu listedeki yerlerden biri çift tıklamayla seçildiğinde Google bu bölgelere bir uçuş başlatıyor.
Caddeler. alanlar
Fakat kuruluş uydu görüntüleriyle yetinmiyor. Başkentleri, caddeleri ve önemli meydanları da gezmek mümkün. ABD için suç istatistikleri ve diğer verilere de ulaşılabiliyor. Ayrıca New York ve Washington gibi bölgelerdeki binalar üçboyutlu olarak canlandırılabiliyor.
Mönü listesindeki ‘Tools’ alanı da çok kullanışlı. Kullanıcı ‘Measure’ işleviyle iki bölge arasındaki mesafeyi ölçebiliyor. Mesela ev ve iş yeri arasındaki uzaklık kesin bir şekilde öğrenilebilmekte.
Bilmediği bir yere gitmek isteyenler yolu ekrandan öğrenebilme şansına sahip. Google Earth programının yol gösterici bir işlevi de var. Bunun için bulunduğunuz ve gideceğiniz yeri bilgisayara aktarmanız yeterli. Bilgisayar, güzergahı, uydu görüntüsü üzerinde işaretliyor. Bu işlevden en çok yararlananlar otomatik pilotlar. Tek tuşla yolu önceden uçuyor.
Ücretli seçenekler
Gittiği yere varan yabancı bundan sonra restoranları, benzin istasyonlarını veya görülmeye değer yerleri izleyebilir. Bu işlevle gelecekte Google kurucuları Larry Page ve Sergej Brin büyük paralar kazanmayı hedefliyorlar.
Belli yerler renkli sembollerle gösterilmekte. İleride bu sembollerin üzerlerine tıklandığında mesela mönüyü, benzin fiyatlarını veya müzenin ziyaret saatleri öğrenilebilecek.
Ücretsiz versiyonuyla yetinmek istemeyenlere ‘Google Earth Plus’ (20 dolar) ve ‘Google Earth Pro’ (400 dolar) gibi seçenekler var. Ücretsiz versiyonundan farklı olarak Plus versiyonunda veriler GPS aletine aktarılabilmekte. Pro versiyonu ise daha iyi çözünürlük ve telefon desteği sunmakta. Fakat Google Earth’in en heyecan verici tarafı ekrana gerçek dünyayı taşıyor olması. Bu da İnternet’in, yaşamımızı ne kadar hızlı değiştirdiğini göstermekte aslında. Bugüne kadar hep birileri tarafından gözetleniyorduk, artık dünya avucumuzda, herkes birbirini izleyecek.
http://earth.google.com adresinden programı yükleyin ve istediğiniz yeri dolaşın. Üstelik gayet ayrıntılı görüntüler yakalamak mümkün. Her ne kadar Türkiye için henüz geçerli olmasa da, başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerde stadyumları, eczaneleri veya restoranları bile görüntüleyebiliyorsunuz.
Google, yeni programı için kaydolma şartı istemiyor. Ücretsiz ana versiyonunda bile sayısız işlevler var. Mesela kullanıcı sürükle-bırak (Drag&Drop) yöntemiyle yerküreyi dilediği gibi çevirerek, fareyle istediği bölgeyi yaklaştırabiliyor.
Ana pencerenin alt kenarında o anki yükseklik önce mil daha sonra ise feet ile gösterilmekte, görüntünün sol kenarında ise bölgenin kesin coğrafi koordinatlarıyla birlikte deniz seviyesinin üzerindeki yükseklik de okunabilmekte.
Elbette ki siz bu mesafeleri kilometre ve metre olarak görmeyi tercih edersiniz. Bunun için ‘Tools>Options’ ile ‘View’ ayarına girerek ‘show elevation in feet/miles’ tercihini yok etmek yeterli.
Google, programı Haziran sonundan itibaren devreye soktu ve önemli bir reklam yapmamasına rağmen o tarihten bu yana milyonlarca kullanıcı programı bilgisayarına yükledi bile. Kim bilir şimdi şu sıralar New York sokaklarında ya da Mount Everest tepesinde bir yerlerde dolaşıyorlardır.
Gerekli bilgisayar yeteneği
Peki siz nereye gitmek istersiniz? Sizi dünya yolcuğuna hazırlamadan önce bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Programı yüklemek için en 500MHz’lik hızlı CPU (Central Processing Unit/ Merkezi İşlem Birimi) bağlantılı bir Windows PC’ye ihtiyacınız var. Google Earth programını yüklemek istediğinizde size şu uyarılar yapılmakta:
Apple Macintosh bilgisayarları henüz desteklenmiyor (fakat üzerinde çalışılmakta).
4 yıldan daha eski olan Windows masaüstü PC’lerinde program çalışmıyor
Aynı şey 2 yıldan daha eski olan Windows dizüstü bilgisayarları için de geçerli.
Google, uydu görüntülerini gerektiğinde İnternet’ten aldığı için veriler sadece 10MB büyüklüğünde. Titrek veya çok yavaş yüklenen detay görüntüler istemeyenler en az 512 MB RAM ve 2,5 GHz CPU edinmek zorundalar. Ayrıca 2 GB sabit disk belleği ve üçboyutlu grafik kartı gerekmekte. İnternet bağlantısının hızı 128Kbit/s olmalı.
Açı değişimi
Eğer bilgisayarınız tüm bu koşullara sahipse, size Google Earth programıyla dağlarda gezinmenin çok keyifli olduğunu müjdeleyelim. Konumlama tuşlarının sağ üst köşesinde sürgü ayarıyla perspektifler dilendiği gibi ayarlanıyor. Google-Maps’te dünya 90 derecelik bir açıyla izlenebilirken, Google-Earth’de bu açı 0 dereceye kadar değiştirilebiliyor.
İşte bu özellikle de dağlarda çok işe yarıyor. Mesela zirvenin hemen üzerine konumlanan ve perspektifi 45 dereceye ayarlayan kullanıcı manzaranın üçboyutlu görüntüsünü elde ediyor. Ve manzaranın üzerine hafifçe kaydırılarak tıklandığında, uçuş yolculuğu başlıyor.
Kullanıcı, daha sonra kolayca bulabilmek için kendi bulunduğu yerleri işaretleme imkanına sahip. Bunlar ‘My Places’ sayfasının sol tarafında kronolojik sıraya göre dizilmekte ve isteğe göre değiştirilebilmekte. Bu listedeki yerlerden biri çift tıklamayla seçildiğinde Google bu bölgelere bir uçuş başlatıyor.
Caddeler. alanlar
Fakat kuruluş uydu görüntüleriyle yetinmiyor. Başkentleri, caddeleri ve önemli meydanları da gezmek mümkün. ABD için suç istatistikleri ve diğer verilere de ulaşılabiliyor. Ayrıca New York ve Washington gibi bölgelerdeki binalar üçboyutlu olarak canlandırılabiliyor.
Mönü listesindeki ‘Tools’ alanı da çok kullanışlı. Kullanıcı ‘Measure’ işleviyle iki bölge arasındaki mesafeyi ölçebiliyor. Mesela ev ve iş yeri arasındaki uzaklık kesin bir şekilde öğrenilebilmekte.
Bilmediği bir yere gitmek isteyenler yolu ekrandan öğrenebilme şansına sahip. Google Earth programının yol gösterici bir işlevi de var. Bunun için bulunduğunuz ve gideceğiniz yeri bilgisayara aktarmanız yeterli. Bilgisayar, güzergahı, uydu görüntüsü üzerinde işaretliyor. Bu işlevden en çok yararlananlar otomatik pilotlar. Tek tuşla yolu önceden uçuyor.
Ücretli seçenekler
Gittiği yere varan yabancı bundan sonra restoranları, benzin istasyonlarını veya görülmeye değer yerleri izleyebilir. Bu işlevle gelecekte Google kurucuları Larry Page ve Sergej Brin büyük paralar kazanmayı hedefliyorlar.
Belli yerler renkli sembollerle gösterilmekte. İleride bu sembollerin üzerlerine tıklandığında mesela mönüyü, benzin fiyatlarını veya müzenin ziyaret saatleri öğrenilebilecek.
Ücretsiz versiyonuyla yetinmek istemeyenlere ‘Google Earth Plus’ (20 dolar) ve ‘Google Earth Pro’ (400 dolar) gibi seçenekler var. Ücretsiz versiyonundan farklı olarak Plus versiyonunda veriler GPS aletine aktarılabilmekte. Pro versiyonu ise daha iyi çözünürlük ve telefon desteği sunmakta. Fakat Google Earth’in en heyecan verici tarafı ekrana gerçek dünyayı taşıyor olması. Bu da İnternet’in, yaşamımızı ne kadar hızlı değiştirdiğini göstermekte aslında. Bugüne kadar hep birileri tarafından gözetleniyorduk, artık dünya avucumuzda, herkes birbirini izleyecek.