Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2006 00:00
HIV virüsü bağışıklık sistemini nasıl çökertiyor?
Bedenin HIV enfeksiyonuna karşı savunması, bağışıklık hücrelerindeki bir proteinin bloke edilmesiyle güçlendirilebileceği anlaşıldı. Uluslararası bir araştırma ekibi, virüs tarafından devre dışı bırakılan bağışıklık hücrelerinin bir ilaçla yeniden işler hale getirilebileceğine inanıyor.
Boston Partners Aids Araştırma Merkezi’nden Bruce Walker, Güney Afrika’nın Durban kentindeki HIV hastalarını inceledi. 71’i henüz antiretroviral ilaçlarla tedavi edilmemiş olan hastaların belli başlı bağışıklık hücrelerinde (CD8- hücreleri) araştırmacılar bu protein seviyesinin yükselmiş olduğunu saptamışlar.
Daha önce farelerle yapılan araştırmalarda da PD-1 reseptörünün ("PD"= programmed death/ programlanmış ölüm), bağışıklık sistemini zayıflatabilen sinyal zincirinin bir parçası olduğu anlaşılmıştı.
Sinyal zinciri, virüsün tamamen yok edilmediği çeşitli kronik enfeksiyonlarda etkindir. Son araştırmaya da katılan bilim adamları, proteinin yoğun miktarda bulunması halinde bağışıklık hücrelerinin devre dışı kalacağını da bulmuşlardı.
Walker’in yönettiği araştırmayla da şimdi PD-1 proteininin yoğun olması halinde kanda daha fazla HI virüsünün bulunduğu görüldü. Oysa bir tür T-hücresinin oranı azalmıştı. Bilim adamlarının Nature dergisinde de açıkladıkları gibi, virüs sayısındaki çokluk PD-1 proteininin üretimini güçlendirmekte. Antiretroviral ilaç tedavisinden sonra virüs oranı azaldığı gibi PD-1 üretimi de düşmüş.
Testler, virüsün PD-1 üretimini tetiklediğini açıkça gösteriyor diyen Walker, bu yüzden proteinin uygun bir antikorla bloke edilmesi sayesinde bağışıklık hücrelerinin etkin kılınabileceğini söylüyor.
Bu şekilde işlemden geçirilen kan örneklerinde CD8 hücreleri, çok daha iyi bir şekilde HI virüslerini savunan hücrelere dönüşmüşler. Ayrıca CD4 hücrelerinin sayısı da artmış.
Bağışıklık hücrelerinin HI virüsüyle etkisiz hale getirilmesi tersinirdir diyen bilim adamlarına göre PD-1 antikorlarının bitkin düşen beden savunmasını güçlendiren ilaç olarak kullanılabilecek.
Benzer ilaçlar kanser terapisinde de kullanılmakta. Ancak daha önce HI virüsü taşıyan hastaların bağışıklık sisteminin antikorlar yüzünden aşırı derecede etkinleşip etkinleşmeyeceği kontrol edilecek. Aşırı etkinlikle ağır yan etkiler çıkabilir diyor uzmanlar.
Yağmurda dizler neden sızlar
Soru: Yıllar önceki bir ameliyata veya kazaya bağlı olarak hasar gören dizler yağmurdan önce niçin ağrır? Dizler yağmurun geleceğini önceden nasıl anlar?
Yanıt: İnsan vücudunu bir sopa üzerine monte edilmiş jelatin dolu balonların oluşturduğu bir küme şeklinde şematize edin. Hasar görmemiş doku Ğyağ, kas veya kemik olabilir- görece olarak esnektir ve atmosferik basınçtaki değişiklikler karşısında genişler veya büzülür. Bunun tam tersi yara dokusu daha serttir ve normal atmosferik dalgalanmalar karşısında genişlemez veya kasılmaz.
Bu kuramsal vücut kümesindeki bazı balonların birbirine yapıştırıldığını ve çevre basıncının düşürüldüğünü varsayın. Balonlar genişler; dolayısıyla birbirine yapışma alanı Ğyara dokusunu temsil eder- genişlemediği için sonuç olarak çekilir.
Canlı bir dokuda bu sinir uyarısı ve ağrının baş göstermesi şeklinde ortaya çıkar. Bu ağrı, basınç normale dönünceye kadar devam eder veya yaranın zaman içinde genişlemesiyle ortadan kalkar. Bunun olması için bazen birkaç saat bazen de birkaç gün beklemek gerekebilir.
Sıcak bir banyo veya yumuşak hareketler ağrıyı azaltabilir. Hava koşullarının değişmesini beklemek de yarar sağlar.
Japonya’da yapılan son bir çalışmada bilim adamları, barometrik basınçtaki değişikliğe bağlı olarak ortaya çıkan bel ağrısının "vakum olayı"ndan kaynaklandığını keşfetti.
Vakum olayında omurlar arasındaki boşluklarda gaz birikir (Journal of Spinal Disorders and Techniques, vol 15, p 290). Omurlar arasındaki diskler, bu baloncukların oluşmasıyla Ğözellikle yaşlı insanlarda- bozulur. Ve bu baloncuklar diğer eklemlerde de oluşabilir. Bunun için dizleri kuru ve sıcak tutmak gerekir.
Mermiler su içinde ne kadar gider?
Soru: Filmlerde esas çocuk kurşunlardan kurtulmak için çoğunlukla suya dalar. Kurşunun işlememesi için ne kadar derinlere dalmalıdır?
Yanıt: Herhangi bir ortamda yol alan nesne bir direnç ile karşılaşır ve bu kuvvet hızını keser. Su gibi yoğunluğu fazla olan ortamlarda, bu direnç kuvveti havadan daha büyüktür. Su havadan 700 kez daha yoğundur. Mermi üzerindeki direnç kuvveti, hızın karesi ile ölçülür ve aynı zamanda hareket halindeki gövdenin yüzey alanı ile orantılıdır.
Bu bilgilerin ışığı altında kurşunun hareketinin denklemini kurabiliriz. Bu da hızının azaldığı mesafeyi verir. Bu formülü kurmak için merminin kütlesi ve boyutu, suyun yoğunluğu ve direncin katsayısı gerekir.
Hızı saniyede 300 metre olan tipik bir mermi için suda yavaşlayacağı derinlik birkaç metredir. Dolayısıyla yüzeyden 3 metre derinliğe dalmak yeterlidir.
Eğer kötü adamlar suyun kenarından ateş ediyorsa, esas çocuğun birkaç cm derine dalması yeterlidir, çünkü mermi küçük bir silahtan çıkar mermi su üzerinde sektirilen taş gibi seker gider.
Eğer kötü adamlar uçaktan ateş ediyorsa, kurşunlar suya daha dik bir açıdan geliyordur. Bu durumda bile .50 zırh delen bir kurşun suda ancak 30 cm’ye kadar işler.