Dr. Yanıt

Güncelleme Tarihi:

Dr. Yanıt
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2006 00:00

Bazı cesetler neden daha geç çürüyor, nedeni toprak cinsi mi?

Soru: Tahta tabut içinde gömülmüş cesetlerin hepsinin aynı sürede bozulmadığı biliniyor. Coğrafya veya toprak cinsi cesetlerin çürümesini nasıl etkiliyor?

Yanıt: İnsan vücudunun mezarda çürümesi iklim koşullarına ve vücuttaki yağ oranına bağlıdır. Cesedin hızla parçalanması için yeterli miktarda nem gerekir. Nemli ortamda dokular otoliz (hücre veya dokunun çıkarttığı enzimler etkisiyle kendi kendisini eritmesi) ve mikro organizmaların faaliyeti sonucu parçalanmaya başlar.

Kurumuş toprakların egemen olduğu kurak ortamlarda ceset su kaybeder. Su kaybetmesinin nedeni çevredeki daha susuz ortamın suyu dışarı çekmesidir. Tahta tabutun duvarları bile su kaybını engelleyemez. Su kaybının sürekli olması için çevredeki toprağın kurak ve buharlaşmanın devamı için havanın yeterince sıcak olması gerekir. Bu durumda ceset hemen bozulmaz.

Öyle ki bazen toprağın üzerinde kalan cesetler de hemen çürümez. Özellikle samanlık gibi ortamlarda. Çevredeki kuru samanlar ve kuru hava ölü bedenden suyu dışarıya çeker.

Bu sürecin aşırıya varan örnekleri kurak bölgelerdeki doğal mezarlıklarda görülür. Aşırı sıcak ve kurak hava vücuttaki tüm suyu çektiği için geriye kuru ve meşin ile kaplıymış görüntüsü veren ceset kalır. Bu durumun eski Mısır’da mumyalama işlemine esin kaynağı olduğu sanılıyor.

Ayrıca kadınlara ait cesetlerin erkeklerden daha iyi korunduğu söyleniyor. Bunun nedeni büyük bir olasılıkla kadınların vücutlarında daha fazla yağ bulunmasıdır.

Benzer şekilde aşırı şişman insanların vücutları uzun süre bozulmaz. Bu gibi durumlarda vücuttaki yağ dokusu sabun görünümlü bir maddeye dönüşür. Bu madde doymuş yağ asitleri ve yağ asidi tuzlarından oluşur.

Arılar niçin vızıldar?

Yanıt: Arılar kendilerine özgü "vızzz" sesini iki şekilde çıkartırlar. İlki, kanat çırptıkça rüzgarın çıkarttığı sestir. Bu ses yalnızca arılara özgü değildir. Uçan böceklerin çoğu buna benzer bir ses çıkartır. Üretilen sesin perdesi kanatların çırpma hızı ile orantılıdır. Kanatlar hızlandıkça sesin perdesi artar.

İkincisi, arıların çoğu, genellikle gövdesi tüylü iri arı (Genus bombus), çiçeklere konmadan önce kanat kaslarını ve vücutlarının orta kısmını (toraks) titreştirirler. Bu hareket polenlerin anter’den (ercik başı) böceğin gövdesinin üzerine düşmesine yol açar.

Polenlerin bir kısmı arının gövdesinin üzerinde kalır ve arı ikinci çiçeğe konduğu zaman tozlaşma sağlanmış olur. Arı ayrıca polenlerin bir kısımını arka ayaklarındaki sepete benzer kısımda kovana taşıyarak larvalarını besler.

İri arıların polenleri düşürmek için kanatlarını titreştirirken çıkarttığı ses oldukça yüksektir. Balarılarının ise (genus apis) bu tür bir becerisi yoktur; polenlerini genellikle sessiz sedasız bir şekilde toplar.

Bazı bitkiler kanatlarını titreştirerek polen toplayan arılara daha iyi uyum sağlamıştır.

Sözgelimi domatesler ve yeşil biberler polenlerini tüp şeklindeki anterlerinin içinde saklarlar. Arı çiçeklerini sarstığı zaman polenler düşer. Sonuç olarak iri arılar bu ekinleri balarılarından daha başarılı bir şekilde tozlaştırırlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!