Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2006 00:00
Hangi hastalıklarda ailenin tıbbi geçmişini bilmek önemli?Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları bu soruya şu yanıtı veriyor: Bir takım hastalıklar bizlere ailemizden miras kalır. Bazı tıbbi durumlar için aile öyküsü, DNA’daki tek bir hasar ile tanımlanır. Huntington hastalığı geni taşıyan insanlar yaşamlarının bir döneminde bu hastalığa yakalanırlar, ancak kalıtsal hastalık riskleri her zaman bu kadar büyük bir kesinlik taşımaz.
Pek çok tıbbi durumun ortaya çıkması için birden fazla genin varlığı gerekir. Bu genler de nesilden nesile farklı kombinasyonlarda geçer. Genel kural olarak, kalp hastalığı, astım, osteoporoz veya tip II diyabet gibi hastalıklarda birinci dereceden bir akrabalık, hastalığa yakalanma riskinizi ikiye katlar. Hemen bir sonraki nesilde bu hastalıkların ikiden fazla kişide görülüyorsa, risk dört katına çıkar.
Aynı kural meme, prostat ve kolon kanseri için de geçerlidir. Ancak bütün bu olumsuzluklardan kaçınmak olanaksız değildir. Yüksek risk grubunda olsanız dahi, ailenizin tıbbi geçmişi hakkında ayrıntılı bilgiye sahipseniz, kendinizi korumak için gerekli olan önlemleri alabilirsiniz.
Geniş bir aile
Boston’daki Dana-Farber Kanser Enstitüsü’nden genetik uzmanı Anu Chittenden, "Anne baba, kardeşler, büyük anneler ve babalar, teyzeler, halalar, amcalar, dayılar ve ilk kuzenlerin hangi hastalıkları geçirdiğini bilmek zorundasınız" diyor. Aile üyelerinin geçirdiği belli başlı hastalıkların ve bunları ne zaman geçirdiklerinin kaydedilmesini öneriyor.
Bugün çok sayıda hasta aile bireylerinin haztalık öykülerini kaydediyor. Bu giderek yaygınlaşıyor ama herkesin bu hastalıklardan haberdar olması çok zor..
Amcası ve büyük babası 50 yaşından önce kalp krizinden ölen bir insanın, kalıtsallık nedeniyle yüksek risk grubuna girdiğini biliniyor. Bu bildiğinizde önlem alırsınız. Bilinçli bir şekilde besleninsiniz, buna rağmen iyileşmezseniz doktorun önerisiyle statin ilaçlar kullanmaya başlarsınız.
Hem kendiniz hem de çocuklarınız meyve ve sebze ağırlıklı bir
diyet ile beslenirken, yeterli miktarda egzersiz yapmaya yönelirsiniz.
Ölüm raporunu alın
Eskiden anne babalar sağlık sorunlarını çocuklarından gizlerlerdi ve aile üyeleri bir yakınları öldüğü zaman doktorunu ölüm nedeni ile ilgili sorguya çekme alışkanlığına sahip değildi. Bilgi paylaşılsa bile, kaydedilmediği için unutulmaya mahkûmdu.
Bir akrabanızın ölüm nedenini öğrenmek istediğiniz zaman, ölüm raporunun bir kopyasını almanızı öneriyor doktorlar. Doğru dürüst bir şekilde belgelendirildiği zaman aile üyelerinin hastalıkları ile ilgili düzgün bir dosyaya sahip olabilirsiniz.
Ailenizde ciddi bir hastalığın bulunduğunu keşfederseniz, karamsarlığa kapılmayın. Doğru beslenerek, egzersiz yaparak ve gerekli besin ve vitaminleri uygun dozda alarak hastalığı önleyebilir, háttá nötralize edebilirsiniz.
Bu özellikle ateroskleroz, tip II diyabet ve osteoporoz için geçerli bir tavsiyedir. Kanserin önlenmesinde yeterli bilgi olmamasına karşın, ailenin sağlık geçmişi tarama ve erken teşhis konusunda size yol gösterecektir.
Kolon kanseri
Sözgelimi iki veya daha fazla sayıda birinci dereceden akrabanızda kolon kanseri veya polip görülmüş ise, ilk kolonoskopinizi 40 yaşında veya akrabanızda hastalığın ortaya çıkış yaşından 10 yıl önce Ğhangisi daha önce geliyorsa- yaptırmanız gerekir.
Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan kadınlar erken ve sık mamografi yaptırmalıdır. Yüksek risk grubuna giren kadınlar BRCA 1 ve 2 için yapılan testlerinden yarar sağlayabilir. Bunlar meme ve yumurtalık kanser riskini artıran genlerdir.
Uzmanlar tüm erkeklerin, prostat kanseri için PSA taramasından geçip geçmemeleri konusunda hálá bir görüş birliğine varmamış olsalar dahi, ailesinde bu kanserin görüldüğü erkeklerin 50 yaşından önce bu testi yaptırmasında fayda vardır.
Özetle sizin yapacağınız tek şey ailenizde görülen hastalıkların siz de olup olmadığını keşfetmeye çalışmaktır.
Yeryüzü’nde niçin buzul dönemleri yaşanır Buzul çağları dönemseldir. Her 100.000 yılda bir sıcaklığın arttığı bir dönem yaşanır. Bu dönemde kutuplardaki buzullar erir ve deniz seviyesi yükselir. Daha sonra buzul dönemi başlar ve bu süreç böyle devam eder.
Bir sıcak bir soğuk dönemin yaşanmasının nedenleri üzerine 30’dan fazla kuram geliştirilmiştir. Son günlerde en doyurucu yanıtı MIT’den bir grup klimatolog veriyor. Peter Huybers ve Carl Wunsch adındaki bilim adamları son 7 ısınma dönemi ile Ğtortul kayaların incelenmesi sonucu elde edilen kayıtlara dayanarak- Dünya’nın yörüngesindeki hesaplanmış değişiklikleri karşılaştırdılar.
Sonuçta gezegenin ekseninin eğimli olmasının çok önemli etkileri olduğuna karar verdiler. "Dünya kendi ekseni etrafında yan yatmıştır, ancak bu eğim her zaman aynı değildir" diye konuşan Huybers, "Eksen her 40.000 yılda bir birkaç derece aşağı yukarı oynar. Eğimin en fazla olduğu dönemde daha fazla güneş ışığı daha yüksek enlemlere düşer ve buzulları eritir" diyor.
Peki bu durum her 100.000 yılda bir ortaya çıkan buzul dönemini nasıl açıklar? "Buzulların artan güneş ışığına karşı direnebilmek için olabildiğince genişleme eğiliminde olduğunu tahmin ediyoruz. Bu durumda buzullar her ikinci veya üçüncü döngüde erir.
Bu da ortalama 100.000 yıldır" diye konuşan Huybers, "Bu mantıklı bir sonuç, çünkü bin yıl geriye giderseniz, buzul çağlarının her 40.000 yılda bir ortaya çıktığını görürsünüz. O tarihten sonra Dünya soğuduğu için devirler bir atlayarak devam etmiştir" diyor.
Bu kuram bugünkü küresel ısınmayı açıklayabilir mi? Huybers bunu "Hayır" diye yanıtlayarak şöyle konuşuyor: "Küresel ısınma çok yeni bir olay ve en son büyük erime 20.000 yıl önce meydana geldi. Bugün bir yöne doğru ilerliyorsak bunun ısınmaya doğru değil, bir diğer buzul çağına doğru olduğunu söyleyebiliriz."