Dr. Yanıt

Güncelleme Tarihi:

Dr. Yanıt
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2006 00:00

Canlılar azot yerine neden oksijene ihtiyaç duyuyor?

Organizmaların yaşam sürecini sürdürmeleri için enerjiye ihtiyaçları var. Moleküler oksijen çok güçlü bir okside edici maddedir ve glikoz gibi maddelerle reaksiyona girerek enerji üretir. Oysa moleküler azot görece olarak reaktif değil ve ihtiyaç olan enerjiyi sağlamakta yetersiz kalır.

Bsize daha da şaşırtıcı bir şey söyleyelim: pek çok organizmanın atmosferin yalnızca yüzde 0.03’ünü oluşturan karbon dioksite ihtiyaç duyarlar. Fotosentez karbon dioksite bağlıdır. Dolayısıyla yaşam yalnızca inorganik çevreye uyum sağlayarak evrilmez, aynı zamanda kimyasal süreçlerden de yarar sağlar. Kaldı ki yaşam nitrojenden tümüyle uzak durmaz. Bazı bakteriler bunu havadan alır ve azotlu maddelere dönüştürür. Bitkiler bu azotlu maddelerden yararlanarak proteinleri üretir. Baklagiller familyasından bitkilerin kökleri bu bakterilerin barınması için ideal bir ortam oluşturur. Ancak bitkilerin pek çoğu azotlu besinleri amonyak gibi daha dolaylı kaynaklardan alır.

Kızıl saçlı insanların diğer insanlardan farkı var mı?

Kızıl saç genellikle açık renk göz, açık renk ten ve çil anlamına gelir. Dolayısıyla aşırı miktarda güneş ışınlarına maruz kalan bu insanlarda cilt kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Duke Üniversitesi’nden kimya profesörü John Simon ve meslektaşları, güneş ışınları altında cildin koyulaşmasını sağlayan boya maddesi melaninin DNA hasarını Ğdolayısıyla kanser- tetikleme olasılığının yüksek olduğunu söylüyor. Bu olasılık siyah saçlılara göre daha fazladır. Bilim adamları melanin reaksiyonunu, morötesi ışınların değişik dalga boylarına göre siyah ve kızıl saçlı insanlarda karşılaştırdılar. Sonuçta, kızıl saçlılardan ayrıştırılan boya maddesinin, değişken serbest radikalleri üreten kimyasal reaksiyonlar için daha az enerjiye ihtiyacı olduğunu keşfettiler. Serbest radikaller kanserle ilgili DNA hasarını oluşturur. Siyah saçlılardaki melanin serbest radikal üretmek için daha fazla enerji gerektirir. Dolayısıyla normal atmosferik koşullarda hasar riski daha düşüktür.

Doğal kızıl saçlılarda ağrı eşiği diğer insanlara göre daha yüksektir. McGill Üniversitesi’nin ağrı laboratuarından genetikçi Jeffrey Mogil, saçları doğal olarak kızıl renkli olan kadın ve erkeklerin elektrik şokuna yüzde 25 daha fazla dayandığını ileri sürüyor. Mogil ve ekibi melanokortin-1 (MC1R) kodlu kızıl saça yol açan mutant genin, aynı zamanda ağrıya karşı reaksiyonu da belirlediğine dikkat çekiyor. Şimdi bilim adamları kızıl saçlıların ağrı reaksiyonun altında yatan metabolizmayı inceleyerek yeni ağrı kesiciler geliştirmeyi planlıyor. Daha önce MC1R geninin yalnızca kızıl saçtan sorumlu olduğunu düşünen bilim adamları, genin ağrı ile de ilişkili olmasını çok şaşırtıcı buluyorlar.

Dövmeler deriden nasıl silinir?

Dövme uzmanları, vücutlarında dövme olan insanların yüzde 50’sinin bir süre sonra bunlardan kurtulmak istediğini belirtiyor. Doktorlar dövmenin izlerini üç tip lazer yardımıyla siliyor. Bunlar aleksandrit, YAG (itriyum alüminyum granat) ve yakut lazerleridir. Bunların her biri farklı renkler ve bileşimler üzerinde etkilidir. Böylece cilt uzmanları bir dövmenin cinsine bakarak hangi lazeri kullanmaları gerektiğine karar verirler. Dövme boyası en üst derideki (epidermis) yırtıklardan geçerek, derinin dermal tabakasına ulaşır. Boyayı çıkartmak için lazer çok kısa pulslar çıkartır. Bu pulslar seçici olarak dövme mürekkebinin rengi tarafından emilir .Lazer boyayı daha küçük parçalara ayırır. Bu küçük parçalar daha sonra vücudun bağışıklık sistemi tarafından ortadan kaldırılır. Pek çok olayda bir dizi lazer uygulaması sonucunda orijinal şeklin yüzde 90-95’i silinebilir.

Vücudundaki dövmeden kurtulmak isteyen bir kişi önce deneyimli bir cilk doktoruna başvurmalıdır. Bu arada dövme sahibinin doktora sorması gereken sorulardan biri doktorun bu konuda ne kadar deneyimi olduğu ve sizin dövmenizi çıkartacak özel lazere sahip olup olmadığıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!