Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2005 23:05
Rengi koyu alkollü içkiler daha çok mu başağrısı yapar?
Soru: Alkollü içeceklerde renk koyulaştıkça daha çok başğrısı yaptığı söyleniyor, doğru mu? Ve neden Araştırmalara göre baş ağrısı ve akşamdan kalma etkisi yaratma özelliğine göre içkiler şöyle sıralanır: Konyak, kırmızı şarap, rom, viski, beyaz şarap, cin, votka ve saf etanol.
Cevap: Evet doğru, bunun nedeni iiç kilerin içindeki konjener adı verilen maddedir. Bu madde koyu renkli içkilerde daha yüksektir... Alkollü içkiyi aslında içeridği etanol nedeniyle tüketiriz. Ancak içkilerde sadece etanol değil, çoğunda konjener adı verilen biyolojik aktif bileşimler de vardır.
Bu maddeler çok geniş bir spektrumu oluşturur: polifenoller gibi kompleks organik moleküller de vardır; metanol ve histamin gibi diğer alkoller de. Tabii bu maddeler nereden gelir derseniz yanıt: Hem fermantasyon sürecinde hem de içkinin yıllandırma sürecinde.
Konjener adı altında topladığımız bu maddeler bildiğiniz gibi içkinin bizi sarhoş etme özelliğini artırır.. Ayrıca ertesi gün de baş ağrısı yapar ve "akşamdan kalma" dediğimiz etkilerin de kaynağıdır.
Votka gibi saf etanol bazlı içkiler ise, sizin bahsettiğinik daha koyu renkli içkilere, yani viski, konyak ve kırmızı şarap gibi konjener içeriği yüksek içkilere oranla akşamdan kalma ve başağrısı gibi etkilerine ise daha az yol açar.
Nedeni metanol
Başağrısından sorumlu tutulan konjenere bu özelliğini kazandıran metanoldür. Bizler metanolü, etanol gibi gerçi metabolizmamızda sindiririz, ancak bu sindirim sonunda ortaya daha farklı ürün çıkar.
Etanol asetaldehid üretirken, metanol parçalandığı zaman formaldahid ana maddesini üretir. Formaldehid, asetaldehid’e göre daha zehirlidir ve yoğunluğu arttıkça körlük ve ölüme yol açabilir. Etanol metanolün metabolizmasını baskıladığı için akşamdan kalmalara sabahları az miktarda içki içilir.
Uyurken neden yataktan düşmüyoruz?
Soru: İnsanoğlunun düşünde oynamadığı rol yok gibi. Kimi zaman futbol yıldızı kimi zaman da atlı bir kahraman veyahut da garip bir yaratık tarafından kovalanan çaresiz bir serüvenciye bürünüyoruz düşlerimizde, fakat buna rağmen yine de yataktan düşmüyoruz? Neden?
Yanıt: Bunun sebebi uyku sırasında kaslarda gerginliğin azalmasıdır, bu nedenle de genelde sesiz sakin yatıyoruz yatağımızda diyor Alman uyku bilimcisi Regina G„bler.
Kontrolsüz hareketlerimizi engelleyen koruyucu bir mekanizma var: Kaslarımız iyice gevşeyerek neredeyse felç durumuna geliyor.
Rüya evrelerinde sadece gözlerimiz hızla hareket ediyor. Ancak pozisyonumuzu değiştirmek için döndüğümüz zaman kaslar etkinleşiyor ve uyuyan kişi çok kısa bir süre için uyanıyor diyen Regensburg Üniversitesi uyku araştırmacısı bu dönüş pozisyonunun bir saat içinde en fazla on kez tekrarlandığını saptamış.
Ve düş gören kişiler bu kısa süre içinde bilinçsiz olarak bulundukları yeri fark ediyorlar. Bu süreç çocuklarda çok iyi işlemediği için çocuklar zaman zaman yataktan düşebiliyorlar. Uyku sırasında kontrollü hareket ancak birkaç yıl içinde tamamlanan bir öğrenme sürecidir.
"Bu olayı park etmeye benzetebiliriz" diyor Geisler. Park ederken de insanlar otomobilin boyutlarını tahmin etmeyi ve bilinçaltında tutmayı öğreniyorlar. İşte benzer bir süreç uyku sırasında da işlemekte.
Mesela yeni bir yatakta veya yeni bir odada rahat edebilmemiz için ona alışmamız gerekiyor. Çünkü ancak yatağın boyutlarını bilinçaltına yerleştirdiğimiz zaman yeniden güvenli bir uyku çekebiliyoruz.