Dr. Yanıt

Güncelleme Tarihi:

Dr. Yanıt
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2005 00:00

Doktorlar sezaryenin gerekliliğine neye dayanarak karar verir?

Doktorlar sezaryenle doğum isterse, anne adayı ne yapmalı? Veya anne hangi doğum biçimini tercih etmeli? Sezaryenle doğumun ve normal doğumun riskleri nelerdir?
/images/100/0x0/55eadd72f018fbb8f89b9fd9

Yanıt: Eskiden doğum sırasında ortaya çıkan problemler nedeniyle çok kadın ölürdü.. Eski filmleri anımsayanlar, kadınların doğum sırasında ölümlerinin, filmin dramatik kurgusunda çok önemli bir sahne olduğunu anımsar.. Tabii bir de verem!..

Doğum her ne kadar doğal bir olaysa da, sorunları ortaya çıkabilir, nitekim dünyada yılda 500.000 kişi hamilelik sorunları sonucu doğum sırasında veya sonrasında kaybedilmektedir.. Annenin doğum sırasında yaşamını yitirmesi gelişmiş ülkelerde çok azalmış olsa da, normal doğumun başka sorunları da vardır: kanama, günlerce, aylarca devam eden sırt ağrıları ve idrar tutamama.. Ayrıca vajinal doğum bebekler için de zararlı olabilir. Bu, özellikle yaşlıca kadınlar için geçerlidir.

Bunlar, sezaryen ile yapılan doğumlarda görülen artışın nedenlerinden bazılarıdır. 50 yıl önce ABD’de 50 bebekten biri ameliyatla alınıyordu. Bugün oran dörtte bire yükseldi. Bütün kalkınmış ülkelerde bu gelişme görülüyor.

Fakat sezaryenle doğumların böylesine tırmanmasına karşı olanlar da var. Onlara göre,

a) sezaryenli doğumlar büyük bir para gereksiz harcama;

b) sezaryen doğumları çocuk için daha güvenli değil.

Ne yapmalı?

Kadınlar sezaryenle mi yoksa normal doğumla mı çocuğun dünyaya getirmesi konusunda nasıl karar almalı?

Sorunun yanıtı kolay değil. Bebeği ameliyat ile almak, anneyi doğum sancılarından ve sonrasında ortaya çıkan komplikasyonlardan kurtarır. Ayrıca doğum zamanına bebek değil, kendisi karar verme lüksüne sahiptir. Ancak ameliyat iyileşme sürecini uzatır. Sezaryen ameliyatı olan kadınlar birkaç hafta boyunca bebekten daha ağır nesneleri kaldıramaz ve araba kullanamaz. Vajinal doğum yapanlara göre bu kadınların daha uzun süre istirahat etmesi gerekir. Ağrıları dindirmek için aldıkları ilaçlar yorgunluk hissini daha da artırır. Güvenlik açısından konu daha da karmaşıktır.

Ameliyat sorunlu hamileliklerde riskleri azaltır, ancak kimse tercihli sezaryenlerin etkisini tam olarak değerlendiremiyor. Vajinal olarak güvenli bir şekilde doğum yapabilecek bir kadınında sezaryen riskleri azaltır mı yükseltir mi? Tercihli sezaryen son yıllarda sık sık rastlanılan bir olay olduğu için etkileri konusunda kesin bir şey söylenemiyor.

Doktorların tercihi

Sezaryen ile doğumların pek çoğuna hálá doktorlar karar veriyor. Ve bu sayının artmasının en önemli nedeni tıbbi gereksinimlerin değişmesinden kaynaklanıyor.

Kadınlar giderek daha ileri yaşlarda doğum yapmaya başlayınca Ğ ve kısırlık tedavileri sonucu ikiz ve üçüz doğumları arttıkça- bebekler daha aceleci davranarak, beklenilenden önce dünyaya gelmeye başladı. Bunlar genellikle çok küçük ve zayıf oldukları için vajinal doğum ile dünyaya gelmeleri tehlikeli olabilir.

Bazı araştırmalar, epidural anestezi (omuriliği uygulanan iğne ile yapılan anestezi) veya doğum sancılarını artıran ilaç alan kadınların sezaryene gereksinim duymalarının daha büyük bir olasılık olduğunu gösteriyor.

Bu arada fetal kontrolun giderek geliştiği günümüz tıbbında, fetüsün doğum sancılarına doğru reaksiyon verip vermediğini anlamak daha kolay.

Benzer risk faktörleri ile karşı karşıya kalan kadınlarda bile sezaryen sıklığı, doktora ve koşullara bağlı olarak değişir. Küçük bir kasaba hastanesinde tek bir doktor tarafından izlenen bir hamile, doktoru tarafından kalabalık hastanedekilerden daha iyi tanınır.

Bebeğinize bağlı

Bu kişisel ilginin artıları olmakla birlikte, bu ortamda bulunan bir kadın, büyük bir olasılıkla tanığı doktorun doğumunu yapmasını garantilemek için doğum ağrılarını suni bir şekilde başlatmayı tercih eder.

Nerede yaşarsanız yaşayın rahat bir doğum için tercihlerinizi dile getirmelisiniz. Pek çok doktor, anne riskleri anladığı sürece, oyunu tercihli sezaryenden yana kullanır.

Ancak bir kez sezaryen olduysanız, bu, bütün doğumlarınızı sezaryen ile yapacağınız anlamına gelmez. Diğer risk faktörlerini taşımayan (obezite, ileri yaş, uzamış hamilelik süresi, iri bebek, birden fazla sayıda sezaryen ile doğum yapmış olmak) kadınlar için vajinal doğum ikinci bir ameliyattan Ğacil servisin olduğu hastanelerde yapılmak koşuluyla- biraz daha risklidir.

Kaldı ki doğum sancıları sırasında neler olup bittiği biraz da bebeğinize bağlıdır. Eğer bebek bütün planlarınızı alt üst ederse cesaretinizi yitirmeyin. Bir şansınız daha olabilir.

İnsan yiyip içmeden ne kadar yaşar?

Yanıt:
Bu süre herkes göre değişir, Çünkü yemeden hayatta kalmanın süresi, beden ağırlığına, genetik özelliklere, sağlık sorunlarına ve vücudun ne kadar susuz kaldığına bağlı olarak değişir. Sıvı ve yiyecek olmadan insanlar genellikle 10 ile 14 gün, en doğrusu vücudun susuzluğuna bağlı olarak, 1-3 hafta arasında hayatta kalabilirler.

Sağlıklı insanların yeterli sıvı aldıkları halde yemedikleri durumlarda ne kadar yaşayacakları konusunda elde güvenilir bilgi bulunmuyor.

Hindistan’ın bağımsızlığı için açlık grevi yapan Mahatma Gandhi, ağzına yemek koymadığı halde Ğyalnızca ağzını ıslatacak kadar su içiyordu- 21 gün dayandı. 1997 yılında British Medical Journal dergisindeki yazıda, 28, 36 ve 40 gün boyunca açlık grevi yapan kişilerin sağlık durumlarıyla ilgili ayrıntılı bilgi vardı.

Tam açlıktan farklı olarak, su içerek aç kalmak sık görülen bir durumdur. Toplama kamplarında ve yokluk dönemlerinde insanlar bu koşullarda aylarca hatta yıllarca sağ kalabiliyor.

Vücut enerjiyi muhafaza etmek için metabolizmayı yavaşlatır. Metabolizma hızındaki değişim konusu tam olarak bilinmese de, tiroid fonksiyonlarındaki değişiklikler üzerinden izlenebiliyor.

Bu yetenek, diyabete yol açan genlerin evrimsel dayanıklılığını açıklıyor, çünkü bu genler geçmişte enerjinin daha ekonomik kullanımına destek çıkarak, yokluk dönemlerinde hayatta kalmayı sağlamıştır.

Doktorlar, anoreksiya nevroza ve kanserin son aşamaları gibi tam açlığa yakın vakalarla karşılaşırlar.

Ölüm, hastanın ağırlığı, normal vücut-kütle endeksinin yarısına indiği zaman Ğveya 12 ile 12.5 arası- organ yetmezliğine veya kalp krizine bağlı olarak oluşur.

Normal vücut kütle endeksi18.5 ile 24.9 arasında değişir. Pek çok mankenin vücut-kütle endeksi 17 civarında seyreder.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!